Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
çoban Usuf'la tanışma fırsatı da yaratdmış olur. Boynukara "Güneydoğu oyunları"nıntümünde"önoyun ögesinikullanmıştır. O kadar ki, Günaydınlara Uyanmak'td hem başa hem sona (!) ön oyun koymuştur. Sona geldiğinde doğal ki "son oyun" denmesi gereken bu ardıl bölümü yazar mı yanlış adlandırmış, dizgide/baskıda mı bir azizlik olmuş, bilmiyorum. "Güneydoğu gerçeği" üzerine kurulu olup Toplu öyunları l'de bir araya gelen üç oyunun bir ortak noktası doğal olarak asker kişilerin egemen varlığıdır. Bu oyun kişilerini adlandırmada yazar, yerinde bir yaklaşımla belirgin tanımlamadan uzak durmuş, onlara Rütbeli, Rütbesiz, Üniformalı adlannı vermiştir. lyi kurgulanmış bir oyunda bulunması beklenen "olaylar dizisi"nin temel ögeleri/aşamalan; serimçatışmadüğümdorukçözüm bu çağcıl köy tragedyasındayerli yerine oturmuştur. Ön oyunun ardından gelen sahnede ana tema ve ona bağlantılı sorunlann Mıho'nun ağzından (aşağıdaki biçimde) özetlenmesi, "durumu" açıklarken, Mıho'nun yanındakilerle diyaloğu da (ana) oyun kişilerinin tanıtılması işlevini yerine getirir. Bu nedenlerle de oyunun "serim" bölümünü oluşturduğu söylenebilir: Mıho: îşyok güç yok. Ne yapacağımızı şaşırdık. Meralarda davar otlatmak yasak olmuş, hiçbir şeyimiz yok, mal Tanir Ağa'nın. Toprak da kurak. Davara gittin mi de, kumandan bırakmıyor. Gitmesen de Tahir Ağa kızıyor, bilmiyoruz ki ne yapalım? "Çatışma"nın başladığı noktayı muhtar Muhtaro ile köyün nufuzlu Ağa'sı Tahir arasında geçen aşağıdaki diyalog ortaya koyacaktır: Muhtaro: Sen de büiyorsun ya, bu meralara odama yasağı geldi geleli her şey karıştı, millet diyor Muhtaro serbest yap. Ben kumandan mıyam? Ben nasd serbest yapanm. Bir de herkes işsizlikten şikayetçi. Köylülerin karnı aç... Tahir: Biliyorum biliyorum. Zaten benim geliş sebebim de onun içindir. Muhtaro: (Sevinçli) Yoksa bir yol mu buldun? Tahir: Buldum ya, bizim köydekiler de koruculuğu kabul etsin. Her bir şey hal olur. Muhtaro: îyi hoş ama bizim buraya koruculuk vermiyorlar ki. Nasıl olacak? Tahir: Durup dururken verirler mi, ben de biliyorum vermezler. Ama içten bir huzursuzluk oldumu hemen verirler. Muhtaro: Nasd? Tahir: Şimdi sen bu köyün muhtansan Muhtaro, dedengdin de evveliyatı iyidir. Devlet iyi adam bdir sülaleni. Bu köyde bir hadise yarat, koruculuk hemen gelir. Koruculuk geldimi de, herkesin maaşı yerinde olur, işi gücü olur. Keyfine diyecek olmaz. Künse de sana karşı bir şey yapamaz. Itibann artar. Bir düşün... Muhtaro: lyi ama, nasd olacak ağam? Tahir: O da kolay. Köyden bir taneyi gözden çdcaracakstn. Diyeceksin anarşisttir, vuracaksın. Yalnız yüzüne gözüne bulaştırmayasın. (Sılo kanve getirip çıkar.) Ondan sonrası rahattır. "Hadise"nin yaratdmasi; gariban Usuf un yanında yabancdar getiraiği, dolayısıyla vatan hainliği yaptığı gerekçesiyle, ortadan kaldırdması; köyün, buna karşddc olarak "koruculuk verilerek" ödüllendirilmesi; ardından Muhtaro'nun Cecodayi ile işbirliği içinde "milleti korucu olmak için, yani işe girmek için rüşvet vermeye" zorlaması ve DU yolla dünyalığını doğrultması; aldatdmış köylülerin kısa süreli varsdlığı ve mutluluğu, "düğüm(ler)" zincirini oluşturur. Ancak işler, kaçındmaz olarak tersine dönecektir: Muhtaro'nun köylüye söz verdiği cami, okul, sağhk ocağı, bir yd geçmesine karşın yarım durmaktadır. "Şehirdeki esnaf korucularla ahşveriş SAYFA 6 Boynukara'nın yazarlığında toplum gerçeğinin ve destanın veri DOÇ. DR. HÜLYA NUTKU uma Boynukara tiyatromuzun politik vazarlar arasında yer almasına karşın, klişeleşmiş sloganlara ve şablon bir anlatıma başvurmadan bunu gerçekleştiriyor. Kimi oyunları tematik olarak birbirini çağrıştırsa da, konu zenginliği Boynukara'yı farklı konu ve temaları da işlemeye itmiştir. Ayrıca Boynukara, oyunlarında simetrdc dengeleme ve diyalektüc gelişimi dikkate alarak, oyunu oluşturan karşıtlddan, zıtldc ve çelişkderi iyi kurabden bir yazardır. Yetiştiği yörenin ortamını, orada yer alan sorunıarı gözlemleyebümiş, özellikle de yaşadddarını ve yaşananları özümseyeDÜmiş bir kalemdır. Belki de tiyatroya önce bdgisini arttırmak sonra da oyun yönetmek üzere yönelmiş olmasının getirdiği avantajı sonradan oyun yazarlığında oyunun kurma ustalığına dönüştürme çabasına yöneltmiştir. Toplumda yakm tarihin yazdması konusundaki çekincelerin üstüne giderek olaylan ve olayların dci yanını değerlendirme nesnelliğini günaeme getirmesiyle de dddcati çekmektedir. Onun oyunlarında ya toplumsal gerçeklerin oluşturduğu zorluklar ya da destardardaki düşselliğin içinde yeralan açmazlar tematdc yapıyı oluşturmaktadır. C Cuma Boynukara, Türk Tiyatrosu'nda 90 yı lardan Itlbaren dlkkatlmlzl çeken genc bir yazar. yapmıyor"dur (...) "Koruculara selam bile vermeyecekJer"dir. "Mület bu işlere, eylenmeye (video, kumar) dalıp görevini unutuyor"dur. Bu geri planın önünde (ya da sonunda) Ahmo'nun Karısı'nın Muhtaro'nun oğlu Sdo'nun kendisine "yan gözle bakmış" olduğunu kocasına söylemesi, Ahmo'nun deldenerek evden fırlaması, olaylan "doruk noktası "na ulaştıracaktır. "Çözüm" (final) bir çağcd köy tragedyasına yaraşır etkdeyicdıktedir: Muhtaro "memleketin namusuna, huzuruna düşman birinin daha vurulmuş" olmasından dolayı "on kişilik koruculuk daha" alarak ödüllendirüme beklerken, "vurulmuş" olarak önünde üstü örtülü yatan "kanı bozuğun" kendi oğlu Sdo olduğunu neden sonra anlayacak, ydulacaktır. Ydomlar, katman katman köyün geneline yansıyacaktır. Muhtaro'nun aoğum hastası" gelinini ve onun bebeğini, "ırz düşmanıdır" diye dışlanan köye gelmiş bir doktorun kurtarması, oyunda yaşanan tek "aydınldc" olay olarak, finali insalcd bir boyuta taşıyacaktır. Bunu da, Antüc Yunan tragedyasının temel ögesi "arınma"nın (katarsis), bir çağcd tragedya "versiyonu" sayabdiriz. Cuma Boynukara'nın oyunları sahnelenmelidir. Bunu, "Oyun yazarlarımızı desteklemeliyiz." söylemine kuru kuruya bir katkı olsun diye dile getirmiyorum. Oyunlarının sahnede can Kazanmasını yeterince göremeyen bir yazarın yüreklenemeyeceği, kaleminin paslanabdeceği, giderek bu uğraşa küsebueceği, bdinen bir gerçektir. Oteyandan, nitelik eözeddmeksizin "Bizden olsun da ne olursa olsun, oynayalım." yaklaşımı da, hiç katdmadığım, sakat bir bakışı barındınr. Ben, Boynukara'nın on bir ydhk oyun yazarlığı çabasının ürünlerinin en azından yarısının sahnelenmeye değer niteUkte metinler olduğu inancındayım. Bu yazıda büyüteç altına aldığım dci oyun kendi beğeni ölçütüme göre öne çdcardddanmdır. Bir başka yönetmen/eleştirmen/yazar bambaşka bir öneri ya da değerlendirmede bulunabdir. Ama Cuma, tiyatroya ilgi duyan insanlannuza artdc kitap sayfalarından olmaktan daha çok sahneden seslenebilmelidir. Bu da, ödenekli tiyatrolann olduğu denli özel tiyatrolaAma bu bağlamda, Çok Geç Olmadan olayı (doğrusu, ayıbı), ister istemez Devlet Tiyatrolan'nın üstünde kalan bir gölge olduğundan, söz konusu kaygıyı bu tiyatromuzun taşıması gerektiği inancımı da belirtmeden geçmemeliyim. • Hazıran 2002 (Cuma BoynukaraToplu Oyunları 3adh kitaptaki önsöz, yazannın izniyle, tümüyle aKtardmıştır.) rın da bir kaygısı olmaüdır, kuşkusuz. Cuma Boynukara, Türk Tiyatrosu'nda 90 ydlardan itibaren dikkatimizi çeken genç bir yazar. Gerçi kendisi tiyatroya 70 li ydların sonunda henüz onbeş yaşında dcen Diyarbakır Halk Eğitim Merkezi'ndeki tiyatro çalışmalanyla dk adımını atmıştır. 1964 Diyarbakır doğumlu olan Boynukara'nın dk çakşmaIarı oyun sahneleme üzerine.... Örneğin ilk olarak Oktay Arayıcı'nın Rumuz Goncagül oyununu, 22 yaşında dcen yönetmiş. Ardından 1987'de kurulan Belediye Tiyatrosu'nun oluşumunda yeralmış ve orada da Orhan Kemal'in 72.Koğuş adlı oyununu sahnelemiş. Ertesi yd (1988) Diyarbakır Sanat Tiyatrosu'nu kuran yazar, burada da Ferhan şensoy'un Şahları da Vururlar de Ömer Polat'ın Aladağlı Mdıo oyunlarını sahneye koymuş. Bir sonraki sezonda da Orhan Kemal'in Bekçi Murtaza de Tuncer Cücenoğlu'nun Çdcmaz Sokak adlı oyunlarını sahnelemiş. 1990 ydına gelindiğinde onu, Mehmet Türkkan'm Bu Oyun Oynanmamalı oyununu sahnelerken görüyoruz. Yaptığı tiyatro çalışmaları, yönettiği oyunların ardından Cuma Boynukara tiyatro yazarlığına yönelir. Tiyatro yazarı olarak ilk eserini 1991'de kaleme alan Boynukara, bu oyunuyla Saldıli Belediyesi Oyun Yazma Yanşması'nda "övgüye değer" bulunur. lşte Muhtaro adlı oyunu de ddckat çeken ve o yd 27 yaşında genç bir yazar olan Boynukara'yı Salddi de tanıdım. Coşkulu ve iyi oyunlar yazmak istediğini söyleyen, hatta Shakespeare gibi bir ustayı kendine örnek ve yol gösterici olarak seçen bir tutku içinde otuşu ki okuyan bir yazar olduğunu görmek gelecek için umutlar taşımama neden oldu. Muhtaro de ödül alddctan sonra Diyarbakır Şehir Tiyatrosu'na dönen Boynukara, orada Orhan Asena'nın Olümü Yaşamak adlı oyununu yönetir ve aynı yd yani 1991'de Çok Geç Olmadan adlı oyunu yazar. Bu oyunu 1993'de Kül kk çflfesmltp tür Bakanlığı Oyun Yazma Yarışması'nda Bakardık ödülünü alır, O yd yazar yine Asena'dan bir oyunu, Yalan'ı sahneler. 1995 ydında üçüncü oyunu olan Günaydınlara Uyanmak'ı yazar. Bakırköy Belediyesi Oyun Yazma Yanşması'nda bu oyunu "övgüye değer" bulunur. Aynı yd Diyarbakır Belecuye Tiyatrosu'nun Genel Sanat Yönetmenliği ne getirden yazar, Ehmede Xâni'nin "MemuZin" adlı destanını Mem de Zin adıyla oyunlaştırır ve oyun Veysel Öngören'in rejisiyle, aynı tiyatroda oynanır. Refah Partisi'nin Diyarbakır Belediye Tiyatrosu'nu kapatması üzerine, Boynukara için Istanbul ydları başlar ve yazar Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda çalışmaya başlar. Baştan beri yazdığı oyunlarla Doğunun sesini ve rengini taşıyan yazar, aldığı ödüllerle kendini kanıtlamış ve büyük Şehirlerin karmaşası içine girerek, yazarlığında da dginç temalara yönelmiştir. 1996'da O'nun Saltanatı ve Çığlık Bakış adlı oyunlarını yazar. 1997 ise Ateşle Gelen, 1998'de de Suyun Rengi adlı oyunlan yazar. 1998 ydında Kaddcöy Beleaiyesi'ne bağlı Barış Manço Kültür Merkezi yöneticisi olan Boynukara burada 1. Oyun Yazma Yarışması'nı düzenler. Yarışmalara katdan genç yazar artdc yarışmaları düzenleyen bir noktaya gelmiştir. 1999 ydında Becerdcsizler oyunun yazan Boynukara 2000 ydında ses getirecek olan Ölüm Uykudaydı adlı oyunu yazar. Zafer Diper tarafından Bizim Tiyatro'da oynanan bu oyun deride üzerine açdacak çeşitli davalara konu olacaktır. Yazar 2001'deGörüldü adlı oyununu yazar, bu Boynukara'nın onbirinci oyunu olacaktır. Yeni oyunlar peştndo Yeni oyunlar ve yeni konuların peşinde olduğunu düşündüğümüz yazarın eserlerine kısaca gözatalım: Cuma Boynukara'ya dk ödülünü kazandıran ve ilk oyunu olan Muhtaro, Muhtar adayı olan Muhtaro'nun köyüne korucu kadrosu almak için, hem Tahir Ağa de işbirliği yapmasını hem de çoban Usuf'un ölümüne gözyummasını eleştirir. Köy kahvesinde kendi propagandasını yapuran ve dıtiyar heyetinden de bu anlamda yararlanan Muhtaro'nun en önemli yandaşlan oğlu Sdo ve Cecodayı'dır. Sorun meralardaki otlama yasağıdır ve köylü açtır, sdcıntıdadır. Tahir Ağa'ya göre köyde huzursuzluk yaratdırsa koruculuk alabdirler. Huzursuzluk Usuf'un öldürülüp, anarşist damgasının vurulmasıyla gerçekleşir. Oyun boyunca Şehirden gelen öğrencderin köyde huzursuzluğa neden olabdeceği vurgulanır. Sonunda koruculuk kadrosu aknır ve gerekli kişüere ödül verdir. Serim boyunca Muhtaro'nun muhalifi olan Hdafo hakkında da bdgi verdir. Oyunda ara oyunla Sdo'nun düğünü verdir. Bu arada varını yoğunu, tarlasmı çubuğunu satarak rüşvet yoluyla koruculuk almaya çalışan köylülerin topraklarını Cecodayi satın almaktadır. Bu anlaşmalı ortaklık karşdığında köylüye yol, cami, sağldc ocağı, telefon, elektrdc, otobüs gibi hizmetler getirdeceğine sözverdir. Maaşlar dağıtLrnasına ve cami yardımı toplanmasına karşın dk başkaldıran Mdıo olur. Mıho tarlasını geri istemektedir. Doğal olarak Cecodayi buna izin vermez, dk bölüm bu düğümle son bulur. CUMHURİYET KİTAP SAYI 658