25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Celine, "Gecenin Sonuna Yolculuk"u 1932 yılında yazdı. Sokağın diliyle yazılan romanı 70 yıl sonra Yiğit Bener dilimize aktardı. Vüsat O. Bener ve Erhan Bener de çeviriyi okudular ve kitap Sasıldı. Kitaptan Henri Godard'ın yapıtı değerlendiren yazısını ve Ferit Edgü'nün "Önsöz"ünü sunuyoruz. HENRİ GODARD j ^x 4O'lardan sonra bir daha hiç iziI VJ ne rastlanmayan Gecenin SonuJL / na Yolculuk'un ilk elyazması, 2001 yılı baharında bir satışkataloğunda yeniden ortaya çıkıverdi. Zamanımızın güncel olaylarının çapı gözönüne alındığında kuşkusuz küçük bir haberdi bu. Yine de, satış gerçekleşene dek, genelde kitaplarla ilgili konulann pek üzerinde durmayan tefevizyon da danil, medyanın her alanında aylarca haber ve yorum konusu oldu. Aynı döneme ait olup da sırf elyazmasının bulunuşuyla böylesi büyük bir ilgi uyandırabilecek bir başka roman yoktıır kuşkusuz. Medyadaki yankılar bu romanın vc yazarının Fransız kamuoyundaki çok özel konumunun gözle görülür bir yansımasıydı. Bundan kısa bir süre önce, bir üniversite öğrencisi Celine'i yıl sonunda ödev konusu olarak seçip seçemeyeceğini sormuştu hocasına. Oğrenci daha önce edebiyata karşı pek ilgili görünmediğinden hoca şaşırmıştı biraz, "Evet ama, dedi öğrenci, Gecenin Sonuna Yolculuk'u okudum ve bir tokat yemiş gibi oldum." Bu romanı okumak onu ilgisizliğinden sıyırmış, onda bir sarsıntı yaratmıştı. Okumayı bıtirdiğinde, kitaba başlamadan önceki o çocuk değildi artık. Çok değil, yine kısa bir süre önce, Cöte d'Ivoire'lı bir romancı, F'ransa'daki edebiyat ödüllerinden birinin sahibi Ahmadou Kourouma bir röportajında, ne zaman yeni bir romana başlayacak olsa Gecenin Sonuna Yolculuk'tan birkaç sayfayı tekrar tekrar okuduğunu söylemişti. Bu birkaç olay, Fransa'da yetmiş yıl önce: yayımlanan bu kitabın çelişkili bir güncefliöi korumaya devam ettiğini doğruluyor, hatta eşsiz bir konuma sahip, çünkü bugün, 1930'lu yılların bir klasiğine dönüşmüş olmaklakalmıyor, sarsıcı gücü yeni okurlan üzerinde de olanca etkisini gösteriyor. Öyle kitaplar vardır ki, örneğin Andre Malraux'nun 1933'te yayımlanan İnsanlık Durumu adlı romanı, Sartre'ın 1938 tarihli Bulantı'sı ya da 1942'de çıkan Camus'nün Yabancı'sı gibi, anlık bir başannın da ötesinde, bir döneme damgasını vuran eserler olarak çabucak benimsenirler. Genelde bu konum, yapıtın belli ölçüde kurumsallaşmasını da beraberinde getirir. Abideleştirilmek, yapıtla yeni kuşak okurlan arasına sanki bir resmiyet perdesi çeker. Klasik kabul edilen bir yapıtı keşfetmekse, çoğu zaman, böylesi kabul eörmüş olmasını sağlayan nedenleri keşredip bunlan benimscmekten ibarettir. Öte yandan, Gecenin Sonuna Yolculuk için bu abidelestirilmenin göstergeleri gitgide artmaktadır. Saygin Pleiade dizisinde yayımlanmış olması, akademik incelemelere konu olması, ders kitaplarında yer alması vb. Sonuncusu da kuşkusuz elyazmasının Fransa Milli Kütüphanesi tarafından satın alınması. Ne varki, böylesi bir konum edinmis olmakla birlikte roman hâlâ, başta gençler olmak üzere yeni okurlarınm çoğu tarafından, başkalarınm beğenisinden bağımsız olarak dokunma ayrıcalığını koruyabiliyor. Gecenin Sonuna Yolculuk'u eline alan okur, bunun daha önceki kuşaklarda da hayranlık uyandırSAYFA 14 LouisFerdinand Celine in "Gecenin Sonuna Yolculuk"u nihayet dilimizde Yolculuktan haberler liyle karşıtlığını daha ik anda ve sürekli olarak vurgulayacak ölçüde kullanmış olmasıdır. Bu bakış açısının beraberindegetirdifii anlatım haliyle protestolarla, teşnir etmelerle biçimlenir ve doğal olarak Gecenin Sonuna Yolculuk'un başat niteliğinioluşturur. 1932 yılında, kimilerinin göklere cıkardığı kimilerininse elinin tersiyle ittiği bu kitap, büyük bir çığlık, bir intikam çığlığı, bir isyan çığlığı olarak karşılanmıştı. mış bir kitap olduiunubiliyorolabiir, ancak bu durum romanın onun içinde özel bir yankı uyandırmasını engellemeyecektir. Çünkü Celine'in açıklamak istediği gerçekler, ki bunlan duyurabilmek için yepyeni bir dil geliştirmiştir, başka romancılann ya dile getirmedikleri bunlan fazlasıyla aleni ya da fazlasıyla mahrem bulduklanndan olsa gerek ya da okuru artık etkileyemeyecek derecede geleneksel bir dille açıkladıkları gerçeklerdendir. Dünya tarihinde ayncalıklarla geri kalanları ayırıp karşı karşıya getiren o ayrım çizgisini taşımayan bir toplum olmuş mudur hiç bir gün olacak mıdır? Bu iki kesimi belirten adlar dilden dile, hatta aynı dilde dönemden döneme değişebilir; en iyi durumda, taraflann aynı toplumdaki oranı, ayrıcalıklann sayısında ufak bir artışla değişikliğe uğrayabilir, yine de temel ayrım asla ortaclan kalkmayacaktır. Bir taraf, tam da ötekiler öyle olmadığı için ayrıcalıklı kalacaktır hcp ve bir önceki ayrıcalıklar seyrelmeye yüz tuttuğunda da, yenileri ortaya çıkmaya hazır olacaktır. Bu olgu hem bir deneyim hem de tarihsel bir bilgi nesnesidir bizim için, öyle ki, bunu, yazına yeterince yeni bir malzeme sunamayacak kadar sıradan bir konu olarak görmeye yatkınızdır. f Bilinçli ya da bilinçsiz, bu aynmın anlamını içten içe biliriz hep: Celine bizi ilk başta buradan vurur. 1929'a doğru, otuz beş yaşındayken Gecenin Sonuna Yolculuk'u yazmaya koyulmasına neden olan ve o günden beri okuru daha ilk sayfalarda içine abp sürüklemeye devam eden heyecanın kaynagında da bu vardır. Sözkonusu olan, bu ayrunın üç kıtada, Avrupa, Afrika ve Amerika'da, 19101930 yıllannda edinebileceği çeşitli biçimleri gözdcn geçirmekti, ister olağanüstü ister gündelik, egzotik ya da alışılageledik. Başta savaş geliyorsa eğer, bu aynmı tepe noktasına ıJaştırdığı içindir, çünkü bu koşullarda bir avuç insan, diğerlerini ölüme yollama yetkisine sahiptir. Ancak romanın kahramanı Bardama, yaralandığı için savaştan paçayı sıyınp cephegerisine yollanır yollanamaz aynı ayrımı farklı biçimlerde yine karşısında bulur. Bu biçimlerin bir kısmı birbirini andınrken, diğerleri pek o kadar göze batmaz, ama onun açısından sonuç hep aynıdır: o daima ayrım çizgisinin yanlış tarafinda durmaktadır. Karşısındakiler şimdi de sivillerdir, ama onlar da ayncalıklardan. Mevkileri, ilişikleri ya da ekonomik durumları sayesinde, cephe hizmetinden muaf olmayı becermişlerdir. Paris'te yaşamın tadını çıkarmayı hatta yaşamın tadını çok daha fazla çıkarmayı sürdürmcktedırler. Çünkü ayırcalığın eylem aracı ne olursa olsun, para, toplumsal güç ya da yasal yetki, sonuc hep aynıdır: Rahat bir yaşam ve her türlü zevkten yararlanma yetkisi. Öteki tarafta payınıza düşen de daima aynı perişanlıktır, ister basit bir asker ya da sömürgevatandaşı bir Afrikalı olsun, ister ABD'ye göçmen adayı, Ford'da işçi ya da Detroit'teki bürolarda gece temizlikçisi olun, isterse dc Fransa'da, Paris banliyösünde yaşayan, çirkinlikte, konforsuzlukta ve mahremiyetten yoksunlukta birbirleriyle yarışan şu apartmanlardan birinde her an kapıya konmayı bekleyen bir kiracı olun. Gecenin Sonuna Yolculuk'un yeniliği, (]eline'in bu ayrımdan söz etmek için toplumun alt tabakalarının bakış açısını benimsemesi ve hatta onlann dilini, tümüyle değilse bile, en azından ayncalıklann di Heyecann kaynağı Ama her şey bu k.ıdar basıt değil. Romanın ilk sahne.sinde, saf ve konrormist bir adamı karşısına alan Bardamu, ilk repliklerinden itİDaren kurulu düzenin düşmanı olarak çıkar karşımıza, daha doğrusu, kendisinin de ilan ettiği gib, bir anarşisttir o. Ama bu sahne henüz sona ermcden, muhatabında büyük bir şaşkınlık uyandırarak olası en ilkel ya da en yabancılaşmış tepkiyle hareket eden de odur. Albayının arkasında ilerleyen bir süvari alayının geçit törenini görüp müziğini duyması bile bu coşkuya kapılıp onlann peşine takJması, bir başka deyişle orduya katılması için yeterli olacaktı. Romanda, uzun süre, çoğu zaman anarşistçe bir söylem tutturmakla birlikte, sesinde ara ara saflığın vesaygıyla boyun eğmenin vurguIan duyulan bir kişi olarak yer alacaktır. Örneğin, New York serüveninde, bir bankta otururken karşıdan geçenlerin kaldırıma tükürdüğünü görünce içten içe: "Bu ne cüret!" dıye haykırır. Bardamu'nun sesinin, roman yayımlandığından beri süren yankısı, olasılıkla şu ikıliğe bir şeyler borçfudur: İsyan çığlığında alttan alta saflığın, utangaçbğın ve saygının ezgisi de duyulmaktadır. İsyan tek başına kalsaydı eğer, şaşırtıcı ve sarsıcı etkisi yavaş yavaş dağılabilirdi. tlk sarsıntı geçince, uzun vadeue tekdüze bir ses olup çıkabilirdi. Ama yeraltından gelen o bambaşka vurgıı, zaman geçtikçe isyanı yeniden silahfandırmak üzere hazır bekler. Alttan alta duyulan ezgi, Bardamu'nun sesine, o sesi bugün hâlâ canlı kılan titreşimi verir. Bu ikilik bir noktaya kadar yaratım sürecine bağlanabilir. Geçen yıl bulunan el Kurulu düzenin düşmanı yazması, ilk değişkede öyküyü anlatan kisinin anarşist Bardamu değil, onun kurulu düzene saygılı nıuhatabı olduğunu göstermiştir. ("eline ancak metnin devamında birinci tekil anlatimi Bardamu'ye dcvretmiştir. Daha sonra, giriş bölümünü de ona göre düzeltilmiştir, ancak kısmen. lşte böylece, ilk sahnede Bardamu hep bir isyankârın sözleriyle konuşurken, sonunda gidip askere yazılan yine kendisidir. Romanın ilk yansında anarşizm ve kontormizmin vurguları onun sesinde hep birbirinc karışacaktır. Birinci tekil anlatımının, ikinci bir aşamada, bir roman kişisinden bir başkasına aktarımı bir buluştu elbctte, ama rastlantısal bir yanı da yoktu. Celine'i bambaşka noktalara uzanan bir açımlamaya götüren bir billurlaşmagörülebilirburada. Bardamu, C]eline'in yapıtında sesi birbirinden farklı, hatta uyumsuz vurgular içeren tek kişi olarak kalmayacaktır. Bu iki zamanlı yaratım, temel bir dilsel sezgiyi doğrulamak için bir fırsat olmuştur: Her Dİrey, söyleminde toplumsal kökeninin, kendi hikâyesinin, deneyimlerinin, girip çıktığı ortamlann izlerini taşır. Her insan sesi çoğuldur, Gecenin Sonuna Yolculuk'u izleyecek olan romanlarda Celine, biçemini oluşturmak için bu çoğulluğun etkilerini artan bir ustalıkla kullanmayı sürdürecektir. 1932 yılında, Celine yalnızca standart bir Fransızcayı okumaya alışmış okurlan sokak diliyle ya da açık saçık bir Fransızcayla karşı karşıya getirerek zorluyordu. O zamandan beri, Celine'in kendisinin de büyük katkıda bulunduğu bir evrim sürecinin sonunda, bu kopukluğun yarattığı etki kaçınılmaz bir biçimde zayıfladı. Romanlarda konuşma diliyle, sokak dili ya da kaba bir Fransızcayla karşılaşmak olağanlaştı. Ama bu ayrım ortadan kalkmış değil. Bu öteki Fransızcayla yazmak daima, okulda öğretilen yazılı Fransızca'yı kullanmayı sürdüren toplumun geri kalanı karşısında belli bir tavır alışın göstergesidir. İki dilin aynı anda varoluşu, baska yerlerde değişik biçimlerde süregelen bir farklılaşmanın Fransızca'da aldığı biçimidir. Celine, keskin bir dil sezgisiyle, her dilin, başlangıçta sunduğu birlik görünüsü ne olursa olsun, gerçekte temel bir ayrışıklığa bağlı olduğu, ve zaten, bundan zarar görmek bir yana, yaşadığına kesin bir biçimde işaret eden titreşimleri de buna borçlu olduğu gerçeğinin ayrıcalıklı tanığıdır. Çelişkili yanlanyla ifade edilen ezilenlerin bu oakış açısı, bir de onlarla aynı sesi veren bir dille aktanldığında, kimi okurlara itici gelme riski taşır elbette zaten bu amaçla seçilmiştir ama tersi de geçerlidir, yani geri kalan herkesin de hoşuna gidecek niteliktedir. 1 ler toplumun eleştirilecek yönleri olduğunu gayet iyi bildiğimiz için, onlann kusurlarını gözler önüne seren her kitap içimizde ille de bir yankı uyandırmaz. Ama Celine bu toplumsal düzlemle yetinmez. Metafizik düzlemde yer alan ve kendimizden doğal olarak saklamaya çalıştığımız birkaç gerçek daha vardır duyuracağı. Bu gerçeklerle, okurunu bir yandan suç ortağına dönüştürürken, onu bir yandan da savunma durumuna geçirir, hatta zaman zaman karşısına alır. Savaş, toplum yaşamındaki kötülüklerin en büyüğü olarak çıkar karşımıza. Onun neden olduğu ve Gecenin Sonuna Yolculuk'un başında sergilenen birbirinden korkunç ve dayanılmaz ölümler, savaşın mahkum edilmesinin en emin yoludur. Romanın geri kalanında ortaya çıkan aynı kötülüğün daha ufak çaplı örnekCUMHURİYET KİTAP SAYI Suç ortağı okur Blllnçli ya da Dilinçsiz, bu aynmın anlamını içten lce biliriz hep: Celine blzl İlk başta buradan vurur. J 658
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear