25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

"Cool": Bir Tavır, Ama Aynı Zamanda Bir Kültür David Robins ile Dick Pountain'in birlikte kaleme aldıkları "Cool, Bir Tavrın Anatomisi", bugün artık bir başkaldın statüsünü aşarak, günümüzün tüketici kapitalizminin "en baskın etiği" haline gelmekte olan bir kültürü, özellikle günümüz Amerikan kültürünü biçimlendiren yönleriyle inceleme amacını güdüyor. KAYA ÖZSEZGİN erhangi bir toplumda, bireylerin "tavır' üsdenmeleri, kendilerine . göre sosyal ve bedensel ifade yolları denemeleri, insan doğasının gereği olduğu gibi, gelişen toplumsal ve kültürel koşulîarın ortaya çıkardığı ya da zorunlu kıldığı bir tepki mekanizmasının sonucudur bilindiği gibi. Bu tavır, alaycı bir kayıtsızlığı içerebüeceği gibi, toplumda çöken anlaksal değerlere karşı bir ayaklanmanın dile getirılişi biçiminde de kendini gösterebifir. Giyim kuşamdan iletişime, modadan konuşma biçimlerine varıncaya kadar, yaşamın çeşitli alanlannda yeni bir insan profiline yol açabilecek bu değişim, süreçsel bir olgu halinde zaman içine yayılır, derinden derine biçimlenir, etkilerini ya da uzantılannı belki de en somut biçimiyle sanatsal ve kültürel üretimlerde benimsenen eğilimlerde açığa vurur. Değişime ve tepkiselliğe açık olan kesim, genellilde gençliğin oluşturduğu çevrelerdir. Tavır almanın göstergeleri, bu çevrelerde, yozlaşmış ahşkanlddarı kırmaya yönelik radikal bir değişim olarak izlenebilir. Bireysel ya da bireyci yeni bir tarzdır onlarda gözlemlenen bu değişim. Kuşak ayrımları göz önüne alındığında, değişimin gözebatan aynntıları, kimi zaman gelenekçi çevrenin karşı çıkışına yol açsa bile, yaşanan koşulîarın doğal bir dışavurumu olarak algdanır genemkle. Toplumsal ve kültürel değişim ivmesinin hızlandığı dönemlerde, yeni tavır eski dönemlerde inanç etiğine bağlı olarak kendini dışlaştıran olguları, bu kez daha yapısal bir alkışla gündeme sokar. ha derin bir perspektiften bakıldığında, durumun pek de öyle olmadığı görülebiliyor. Örneğin Kerouac, Zen Budizm'in kendine özgü "cool" değerleri olduğuna değinmişti. Zen ve Hindu bilgelerinin, dünyevi kaygılardan uzaklaşmayı önerdikleri gizemli felsefelerinin temelinde, bugün "cool" tavrı için de geçerli olduğu öne sürülen "ironik kayıtsızlık" vardı. "Cool"deki ironik ve hazcı motifler, biraz daha yakından bakıldığında ise 19. yüzyılın yaklaşımlarıyla ilişkili görünebiliyor. Kitabın yazarları, konuyu biraz daha iddlalı bir konuma taşıyorlar ve "cool"ün köklerini, Afrika ve dana sonraları da AfroAmerikan kültürünün kaynaklannda anyorlar (s.57). Bu kavrama çok benzeyen başka fenomenlerin, farkh yerlerde ve farklı zamanlarda, bkden "bağımsız" olarak ortaya çıktığını gözlemliyor olmamız, oldukça karmaşık varyasyonlar karşısında bulunduğumuz izlenimini de güçlendirmektedir yazarlara göre. Popüler müzik, filmler ve televizyon yoluyla yayılan modern coll, gene yazarlara göre bu yerel tutumlarla karşılıklı etkiîeşime geçmekte, onlan kendine katmakta ve onlar tarafından şekillendirilmektedir. Onlann deyimiyle bu, "cool"ün daha beyaz bir tonudur. Anadolulu sinema yönetmeni Elia Kazan'ın, halı tüccarı olan göçmen babasının, karşısındakini yumuşatmak, sakinleştirmek, ayartmak ve aldatmak için evrensel bir araç olarak kullandığını söylediği "Türkiye'ye özgü Anadolu gülüşü nü bile bu kapsamda değerlendirmek (s.58), ilgimizi ister istemez biraz daha uzak noktalara çekebilecektir. Ama her şeyden önce, kitapta "yeni bir bireycilik tarzı" olarak yorumlanan bu kavramın içerdiği sözlük anlamlarını bilmek gerekiyor. Bu, yazarlara göre Max Weber'in, endüstri toplumlannda yaşama disiplini olarak protestan iş ahlakıntn benimsenmesini göstermesine benzer bir durumdur (s.15). Dolayısıyla "cool" tavrı, endüstri sonrası tüketim demokrasilerinde "hayata adapte olmaya vönelik bir strateii" olarak da tanımlamak mümkün olacaktır. Gelişmiş toplumların gençleri arasında olduğu kadar, bizim gibi gelişmekte olan toplumların "özlem dolu" gençleri arasında da etkili olan bu akım (s. 15), yani "cool", narsisizm, ironik kayıtsızlık ve hazcılık gibi üç kişilik özelliği üzerine kurulu olan bu tavır, sözlüklerde heyecan ve coşku duygusunu kaybederek daha hevessiz ve tutkusuz hale gelme biçiminde tanımlanıyor. 20. yüzyıldaki görünümüyle, sakin, kendine hakim, bilinçli ve sofistike,1940'larda,yani Amerikan modernizminin en hızlı biçimiyle gündemde olduğu dönemde ise, "moda" olan, "modaya uygun". Tavrın dışavurulduğu en somut örnek, parmak şıklatan Amerikan yeniyetmelerinin yer aldığı o ünlü ve akıldan çıkmaz sahneleriyle "Batı yakasının hikâyesi"dir elbet. 6O'lı yıllann hippileri açısından bir "çıkış" mıydı bu sahneler? Günümüzde de birçok genç için geçerliliğini koruyan, "itaat etmeyen ve "küstah" çağrışımlarını ona kazandıran 80 ve 90'L yılların hiphop kültürüdür kitabın yazarlarına göre (s. 37) Kuşkusuz doğru bir saptama: Günümüzdeki "rap" ve "hiphop" stüdyoları, hâlâ bu müzik ritmini kullandıklarına göre... Üstelik bu müziğin tutkunları, gene bilindiği gibi, varlıkL çevrelerden aeğil, yoksul ailelerin yaşadığı çevrelerden ve bu çevrelerin "sessiz" tepki sahibi çocuklanndan çıkıyor. Beden (vücut) dili ön planda. Şarkı sözlerini eörsel hale dönüştürmenin ötesinde fazla bir amaç taşunıyorlar. Ama bu yoldaki üretimin meyvelerini onlar değil, bu üretime önayak olan şirketler topluyor sonunda. Pountain ve Robins'e göre, Alman romantizminden Dada'ya ve gerçeküstücülüğe, daha çok da New York soyut anlaumcdıiına kadar uzanan pek çok sanatsal ve kültürel akım içerisinde ve birçok ülkede görülebiliyor bu tavır (s. 39). Öyle olunca da "cool"ü, bütünüylebir Amerikan olgusu olarak görmemiz zorlaşıyor. Bir başka ifadeyle "Itutu" denilen bu kavram, bünyesinde kavga ve çatışmalardan uzak bir "uzlaşma" endişesini sakladığına göre, bu genel paylaşımı anlamak hiç de zor değil. îki dünya savaşıyla yol aynmına gelen dünyada, bu tür bir paylaşım bir tür sorumluîuk anlamına mı geliyordu? Olabilir. Ironi tohumları, gene yazarlara göre 1940'b yıllardan sonra ekilmiş olduğuna göre, "cool" kavramını belirleyen anlam göstergelerinden birinin, çağdaş sanatta bu kadar yaygın bir konuma gelmiş olması rastlantı olamazdı. İş o kerteye vardı ki, bugün çağdaş kültür Dick Pountain ve David Robins bir tavrın anatomisini çiziyorlar veyaşamda, "en cool olan"ın kim ya da kimler olduğu tartışması yapılabiliyor. Yani bir "cool krallığından söz ediliyor zaman zaman. Giderek daha da ironİkleşen bir dünyada, başta reklamcılık olmak üzere, üretilen bütün işlerin alaysamalı bir düzeyde ele alınmasının, bireycilik tarzının giderek yaygınlaşmasının şaşırtıcı hiçbir yanı olamaz. Hiçbir şey artık "tabu" sayılmıyor; kayıtsız ve küçümseyici bir bakış, başkalarına bakmayan, ama "görünen" bir tavır, kendini kabul ettirebüiyor. (Kayıtsız ve küçümseyici bakış, tam da bu anlamda, söz gelişi sinemada bir idol kimliğini.en tipik görünümüyle ünlü bir aktörde, Robert Mitchum'da buluyor gerçekten...) En uygun estetlk O halde "cool" bir estetikten söz etmek hiç de yanlış olmaz. Nitekim kitabın yazarlan da, böyle bir estetiğin varlığına değiniyorlar ve soyut dışavurumculuğun, bu estetikle bütünleşen t i r "ekol "haline gelmesini anlamlı buluyorlar. TV film yapımcdarının, klasik "cool" dönemini simgeleştirmek üzere, Pollock ya da Rothko'nun yapıtlannı,filmmüziği olarak Miles Davis'in "cool" caz müziği eşliğinde kullanmayı alışkanlık halen getirmeleri, bunagüzelbirörnektir(s. 126). Soyut dışavurumculuk, tipik Amerikan pragmatizmiyle yaşama geçiriliyor ve bu da "anlık varoluş durumlarını ifade etmekte" etkili oluyordu. Andy Warhol'u ve "fabrik art"ı, "cool" estetiğinin öncüleri olarak tanıtan bölümü, kitabın en ilginç bölümlerinden biri. Pountain ve Robins'e göre, sanatı oldukça yeni bir alana taşıyan ve "cool"ü geri dönülmez biçimde dümenin başına geçiren şeyde, Warhol'un "çok yönlü" bir etkisi olmuştur (s. 130). Çünkü Warhol, aynı zamanda basarılı bir reklam fotoğrafçısıdır ve yüksek burjuva kültürünün, bir zamanlar yüksek modernistlerin inandığının aksine, zorlaştırüarak değil de, kolaylaştırılarak yıkılabileceğini anlayan ilk kişi odur. Öte yandan Warhol'un "Şöhret, starlık ve servet hayranlığı, dönemin eşitlikçi ruhuyla uyum içinde"dir. Bu eşitlikçi ruhu en iyi tanımlayan söz de, onun ağzından çıkmamış mıydı? "Gelecekte herkes, onbeş dakikalığına da olsa, şöhret olmuş olacak." Öte yandan, kitabın yazarlarının da deftinmiş olduklan gibi, ABD'nin tüketici demokrasisi, sanatın halka indirilmesinden yanadır ve sanatın bütün zorluklarının aşılmasını istemektedir. Bu amaca en uygun estetik de "cool"den başkası olamazdı. Gizli anlamlar bir kenara itilecek, sanatın statüsü, eskinin aksine indirgeyici bir felsefe eşliğinde ele alınacaktı. Pop sanatçılarının yaptıkları da bundan başka bir şey değİJdır. Yargı doğrudur ve yerindedır: Sanat, Warnorden beri artık ürünlerie değil, "tavır"larla ilgiliolmuştur (s. 133) "Cool" estetiğinin istediği de böyle bir tavırdır zaten. "Cool'ün psikolojik kökeni mi? O da "kendine özgulük"tür. "Cool" olmanın da elbet bazı kuralları vardır: Aynı zamanda kapitalizmin de "sevecen yüzü" olan, bütün kurallara karşı çıkmak, bu kuralları yıkmak, başta gelen Koşuldur (s. 169). Rekabetçi tüketimden yana olmak gibi, birtakım yan kurallar da var kuşkusuz (s. 172). Siyasete gelince, yapısı ve amaçları gereği, o asla "cool" olamaz. Şu saptama, belki de kitabın ana temasını içermektedir: "Cool bir yandan kişisel özgürlüğü her şeyden üstün tutar, ırk H Beğeni ve yaşam seçeneklenl Bir "cool" kültüründen ve bu kültüre özgü bir tavır alıştan sıklıkla söz edildiği günümüzde, bu kavramın temellerine inerek, hangi beğeni ve yaşam seçeneklerinin bu kültür için söz konusu olabileceği gerçeğine bakmak, çağdaş kültürün Kapalı gibi gözüken alanlarına açdmanın da bir yöntemi olabilir kuşkusuz. îngdiz asdlı yazar David Robins ile Dick Pountain'in birlikte kaleme aldddarı kitap (*), bugün artık bir başkaldırı statüsünü aşarak, günümüzün tüketici kapitalizminin "en baskın etiği" haline gelmekte olan bu kültürü, özellikle günümüz Amerikan kültürünü biçimlendiren yönleriyle inceleme amacını güdüyor. Amerika'da siyahların yaşadığı gettoların sokak kültüründen doğarak, hızla "cool" olmaya dönüşen "hiphop" mudurbu kültürün başlatıcısı? Konuya daSAYFA 10 çıhktan nefret eder, eşitlikçi ve hazcı bir ruha sahiptir; diğer yandan şiddetten, uyuşturuculardan ve suçtan hoşlanır, çıplak güç görüntüsü karşısında büyülenir. Geleceğinse, neler getireceğini bilmiyoruz: Unlü şarkının sözlerini anımsayalım, "que sera, sera..." (*) "Cool, Bir Tavrın Anatomis\"/Dick Pountain, David Robins/ çev. Aslı Ağca/ Aynntı Yay. 2002 îstanbul. CUMHURİYET KİTAP SAYI 658
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear