05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Doğan Avcıoğlu'nu anlamava calısmak Hemen hemen herkes Avcıoğlu'nu Yön dergisiyle anımsar. Aralık 1961'den başlayıp Haziran 1967'ye değin süren Yön, haftalık politik bir dergidir. Avcıoğlu Yön'ün hem sahibi, hem de başyazarıdır. Yön, daha ilk sayısında Türkiye'nin kalburüstü aydınlarını Yön Bildirisi'nde bir araya getiren tarihsel rolüyle toplumsal muhalefete damgasını vurmuştur. 1961 Anayasası'yla genişleme alanı bulan sol düşünce, artık literatür ve aksiyon olarak kendini gösterme fırsatını yakalar. Ozellikle öğrenci gençlik tarafından itibar görür. Kitap Avcıoğlu'nu tanımak için iyi bir fırsat. AHMET GÜNBAŞ aman ne acımasız!.. Belli başh düşünce adamlarunız vadeli vadesiz göçüp giderken, yeri doldurulamayan o hatırnaz kişiliklerin ağırbaşlı hüznünü bile toprağa gömmekte pek gecikmiyoruz. Birileri kalkıp vefa duygumuzu harekete geçirmese, 'nisyan ile malul' mağrur belleğimizin kapılarını açmıyoruz kendiliğinden. Örneğin bir Doğan Avcıoğlu'nu anlamaya çalışırken; aydın olmanın dayanılmaz ağırlığında halkıyla birlikte çileler çekmiş nice emektar kalemlerin ağnsını yeniden duydum. Hikmet Ozdemir'in "Doğan Avcıoğlu" (*) adlı biyografik yapıtının yapraklannı çevirme zahmetine katlamrsanız, sağlığı elverdiğince düşünce yoğunluğunu yaşayan ve yaşatan bir adamın ışıltılı yüzüyle karşı karşıya kalırsınız. Birden 1960'lar sonrasının çalkantılı dönemleri geçer gözünüzün önünden. Kimbilir, belici de bağımsızlık ateşiyle meydanlara taşan üniversiteli bir öğrencisinizdir. Daha iyi bir dünya özlemiyle vanıp kavrulurken 'sosyalizm' sözcüğü aklınızı başınızdan almakta, siyasallaşmanızın emekleme evresinde kucak dolusu klasik kitaplar arasında "Türkiye'nin Düzeni" adlı bir kitap elinizden düşmemektedir. "Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra" diyen şairin dizeleriyle birlikte Doğan Avcıoğlu'nun pervasız düşünceleri kanınıza girmiş olabilir. Hikmet Özdemir'den "Doğan AvaoğluBir Jön Türk'ün Ardından" yılında Ankara Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada, yüzde 40.4 oranıyla öğrenci önderleri tarafından en fazla okunan dergi, Yön'dür." (s. 2122) Avcıoğlu'nu ikinci aşamada, bir iktidar hazırhğının yayın organı olan Devrim dergisinin son başyazan olarak görürüz. Yön'ün radikal kanadınca gerçekleştirilen bu yeni oluşumda, devrim ateşibacayısarrnaktadır. 12 Mart'ın 1.5 ay sonrasında (27 Nisan 1971) dergi sıkıyönetimce kapatılır ve derginin ileri gelen yazarlan tutuklanır. Avcıoğlu ve arkadaşlan, Ulusal Kurtuluş eyleminin bağımsızlıkçı ve özgürlükçü yanını baz alarak, Kemalizmin değerIerini sosyalizmin insanî yapısıyla birleştirmeyi amaçlarlar. Sonuçta bir uyarlamadır bu. Savlanna göre Türkiye'de işçi sınıfi yeterince gelişmemiştir. Ordunun da desteğini alacak halktan yana aydınlardan kurulmuş solKemalist bir yönetim, devrimi gerçekleştirecek, Atatürkçülüğün gerekli kıldığı tüm dönüşümleri sağlayabilecektir. Bu yüzden, 27 Mayıs'ın rövanşı gibi görünen 12 Mart askeri darbesinin gazabına uğramış olsa da, ordunun ulusal karakterine halel getirmez. Aynı zamanda bir aksiyon adamı olmanın bedelini mahkemelerle, hapislerle öder. Avcıoğlu, gerici sınıfların bir anda tersine döndürdüğü 27 Mayıs rüzgân akibetini ilk farkeden aydınlarımızdandır. Bağımsızlıktan, özgürlükten, toplumsal adaîetten, paylaşımdan yana beklentilerin boşa çıkması, onu yeni açılımlara götürür. Yön'deki 17 Ocak 1962 tarihli 'Yeni Türkiye' yazısında bu değişimi ve eleştirel tavrı kaba hatlarıyla algılayabiliriz: "Eski devir, bir daha gelmemek üzere tarihe kavuşmuştur. Kurucu Meclis'te, birçok temsilciye "Bu da basımıza nereden çıktı?" dedırten sosyal adalet, çoktan toplumun zinde kuvvetlerine mal olmuştur." (s. 67) Çözüm olarak sosyalizmi önerirken, yeni bir kurtuluş savaşına hazırlanmanın erincini ve özverisini inançlı tümcelerle açıklar: "Halbuki sosyalist sistemde, fedakârlık ve nimette eşitlik esastır. Fakir küdeler vergi verirken, zenginlerin kendilerinden ÇOK daha ağır vergi ödediklerini bileceklerdir. Mirasyedilerin değil, en iyi ve en faydalı şekilde çahşanın en çok kazandı nunda çökeceğinden emindir. Hatta onlan 'Devekuşu Politikası' olarak yorumlar ve der ki, "ama ne olacak? Fikir hürriyetini istediğiniz kadar kısın, sosyal tenkitleri istediğıniz kadar boğmaya çahsın, netice değişmez, güçlükler artar, fakat bu, statükocu politikanın yalon bir gelecekte iflasını önlemez." (s. 108) Bugünün 'Islamcıdemokrat' yüzlü takiyecilerin temelinde ileriye dönük bir reçete olmadığının altını "Erbakan Olayı" yazısıyla dana 1969'larda çizivermişrir. Din sömürüsünden başka sermayesi olmayan şaklabanhğm sınıfsal karakterine bakmak gerekir: "Öte yandan, 'Müslüman Anadolu burjuvazisine' dayanmayı amaç edinen mukaddesatçı hareketin, bir îslam sosyalizmine öncülük etmeye ne niyeti vardır, ne de kudreti. Erbakan, kayıtsız şartsız kapitalizmin savunuculuğunu yapmaktadır." (s. 198) 12 Eylül rejimince depolitizasyona uğratılan şaşkın bir halkm yüzer gezer oylanyla 'adıl düzen' safsatasına kanıp iktidara taşıdığı bir hareketin fosluğunu çok önceden işaredemiştir Avcıoğlu. Devrim dergisinde yer alan "Cici Demokrasi Üzerine" başhkh yazısında, "Cici demokrasi temellerinden sallandıkça, bu fıili koalisyon, 'çok partili faşizm e kadar uzanacağa benzemektedir." (s. 204) diyerek, 1 yıl öncesinden 12 Mart faşizmi ileyardakçı ara rejim hükümetlerinin öfkefi ayak seslerini duyurur aymazlara. Hatta daha da ileri giderek, darbeden 3 gün önce yayımlanan "Atatürk diyor ki" (s. 237) yazısıyla işbirlikçi darbe olasılığı karşısında mazlum gençliği Atatürk'ün Bursa Nutku'yla uyarmayı görev bilir. Tam bağımsızlık denince dış borclan akla getirir. "Türkiye'nin kendi kaynaklarıyla yılda en azınaan 1 milyar dolar sağlaması" koşulunu öne sürer ki, "Bu gerçekleştirilmedikçe 'tam bağımsızlık' iddialan bir edebiyattan ibaret kalmayacak mıdır?" (s. 230) diye sorar. Günden güne kabaran borçlar batağında Doğan Avaoğlu'nun geçmişteki hesabı kadanmış olmalıdır. Hikmet Özdemir'in yapıtına aldığı 'Seçilmiş Yazılar'daki kısa bir gezinti bile, Doğan Avcıoğlu'nun yurtseverlik ateşiyle yanan seçkın bir düşünce adamı olduğunu tekrar tekrar anımsatır bize. 1042 imzalı tarihsel bir bildirinin ışığında geleceği kurgulayan kuramsal yazılarla milyonlann sorunlannı omuzlamak bir babayiğityazann harcı olmasa gerekir. Salt bu yüzden ölümünün ardından yazanlar gözümüzü kamaştınyor: "...'yazılı düşünce'yi kendi kaleminin gönderine çekmiş ender aydınlardan biriydi." (Çetin Altan) "...'karanhğı delen kişilerden biri." (Müşerref Hekimoğlu) "...Avcıoğlu, eşi bulunmaz bir araştıncı ve su katılmamış bir devrimciydi." (Uğur Mumcu) 'TDevrimci Doğan bir inattır; yolundan hiç dönmedi." (Yalçın Küçük) 'Ulusal solculuğun', ülkemizdeki adı, hayli uzun bir süre 'Yöncülük' olmadı mı?"(AttilâDhan) Avcıoğlu hakkındaki yazıların tamamını okudukça, örnekleri çoğaltabiliriz. Aynca bir dizi mektup, fotoğraf ve notlarîa zenginleştirilen 'Ekler' bölümü, Avcıoğlu'nun düşünceleri ile yaşamı arasındaki uyumu ayrıntılanyla resmediyor. Deneye sınaya sürdürülen 'düşünce Z TenlTÜPktye' YönBldl'Uİ Hemen hemen herkes Avcıoğlu'nu Yön dergisiyle anımsar. Aralık 1961'den başlayıp Haziran 1967'ye değin süren Yön, haftakk politik bir dergidir. Avcıoğlu Yön'ün hem sahibi, hem de başyazarıdır. Daha ilk sayısında Türkiye'nin kalburüstü aydınlarını Yön Bildirisi'nde bir araya getiren tarihsel rolüyle toplumsal muhalefete damgasını vurmuştur. 1961 Anayasası'yla genişleme alanı bulan sol düşünce, artıkliteratür ve aksiyon olarak kendini gösterme fırsatını yakalar. Özellikle öğrenci gençlik tarafından itibar görür. Ozdemir'in ifadesine göre, "...1965 SAYFA 10 ğını göreceklerdır. Böyle bir ortamda, küdelere fedakârlığı seve seve kabul ettirmek, milletçe fedakârlıktan konuşmak mümkündür." (s. 71) Yine 27 Mayıs'ın 2 yıl sonrasmda, sezgi gücü yüksek önemli bir yazısında demokrasi düşmanlarının gidişatından yakınır. lleride 'Cici Demokrasi' adıyla sözünü ettiği karşıdevrimci kesimlerin egemen kJmaya çalıştığı halkın denetiminden uzak parlamenter harekedenme, usul usul güçlerini birleştirmektedir: "Bizde de büyük sermaye, 27 Mayıs'tan sonra ortaya çıkan sosyal uyanıştan ürkmeye başlamıştır. Sermaye, çeşitli muhafazakâr unsurlarla birleşerek ve kuvvete dayanarak, sosyal gidişi durdurmaya çalışabilir. Demokrasiye bağlı olanlann bu tehlikeye karşı uyanık olması lazımdır." (s. 78) Sermaye kısa sürede kuvvete dayanmasa da, her on yılda bir dayattığı askeri darbelerle 1961 Anayasası'nı kuşa çevirip giderek tümüyfe mutsuz coğunluklar için kullanılmaz bir hale getirerek ülkenin ufkunu karartmamış mıdır? Her şeye karşın gelecekten umuuudur Avcıoğlu; statükocu Avcıoğlu. gerlcl sıntflann bir anda tersine döndürdüğü 27 Mayıs rüz politikalann eninde sogan aklbetini ilk farkeden aydınlarımızdandır. toplumu' olma yolundaki çabaların o lurgın aynasında Avcıoğlu'nu bir kilometre taşı olarak görmek ve göstermek zorundayız. Küreselleşe küreselleşe yuvarlanıp gitmeden!.. • (*) Doğan AvcıoğluBir Jön Türk'ün Ardından/ Hikmet özdemir/ Bılgı Yaytnevı/ 1. Bastm/Şubat 2000/ 415 s K İ T A P C U M H U R İ Y E T SA Yl 549
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear