28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

TURAN EROL Milli Reasürans Sanat Galerisi'nden bir sergi, bir katalog 1 938 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nce başlatılan ve 1944 yüına kadar süren Ressamların Yurt Gczileri, Türkiye'nin sanat hayatında derin etkileri olmuş bir uygulamadır. Her yıl on ressam değişik vilayetlere gönderiliyor ve onlara gittikleri yerlerde, nerhangi bir sınırlandırmaya uyma zorunluluğu olmadan, serbestçe resim yapmalarına, daha sonra gerçekleştirmeyi düşünebilccekleri tabloIar için malzeme toplamalarına olanak sağlanıyordu. II. Dünya Savaşı arifesinde başlayan bu uygulamanın savaşın en azgın ydlannda da sürdürülmüş olması çok ilginçtir. Yurt gezileri, Cumhuriyet'in onuncu kuaıluş yıldönümünde başlatılan ve ressamları epeyce zorlayıcı ve doğrudan yönlendirici bir anlamı olan "lnkılâp Resimleri" uygulamasına göre daha akıllıca düşünülrnüş bir organizasyondur. Bu geziler dolayısıyla Türk ressamlan IstanDul ve çevresinin kalıplaşan pitoreskinden sıyrılabilmişler, Anadolu doğasını, Anadolu insanını yakından tanımışlardır (1). Sanatçının ve sanatın halka gitmesi, ulusal dinamiklerden güç alması gerektiği Cumhuriyet aydınlannın genelde benimsedikleri görüşlerdi. Ayrıca, Cumhuriyetlebirliktebasladığıdüşünülenyenihayat, yeni kültür ideolojisinin yayılmasında bütün sanatların görev üstlenmesi gerektiğine inanılıyordu. Çok yakın bir gcçmişte bir ölümdirim ve Dağımsızlık savaşını yaşamış, çağın güçlii devletleriyle savaşmak zorunda Kalmış bir ülkenin aydınlannın, sanatta ulusal karakter ve özgürlük gibi kavramları savunmaları anlaşılmayacak bir tutum değildir. Ne var ki, bu yöndeki yayınlar sorunun esasına inemeyen, sanatta ulusalcdığı ya da devrimciliği konulara, konu seçimine bağlayan yaklaşımlardı. Zorlayıcı girişimleri genç sanatçüar karşı görüşlerle dengede tutmaya çabşıyorlardı. Orneğin Nurullah Berk'in, sanatı bir sınıf silahı, bir savaşım aracı sayan Marksist anlayış gibi,sanat yaratıcılığını belirli bir çerçeve içine sokan, bireyci yaraucılığı yok et meyi amaçlayan anlayışlara da karşı çıkan yazısı anımsanabilir. Berk, "sanatın realitesi muhtelif rejimlerin daıma ileri sürerek istediklcri renge boyadıkları realite değildir" derken, genç sanatçdarın ortak oir görüşünü dile getirmiş oluyordu. Nurullah Berk: "Elbette ki sanatın toplum ile, çıktığı memleket ile sıkı bir rabıtası var Ressamların Yurt Gezileri ve Sonucları Milli Reasürans Sanat Galerisi önemli sergiye ev sahipliği yapıyor. 19381943 yilları arasında gerçekleştirilen ressamların yurt gezileri ve Dunun sonucunaa ortaya çıkan resimlerden oluşuyor sergi. Güzel bir katalogla da sergiyi gezemeyen meraklılara ulaşmayi amaçlıyor galeri. Katalogda Turan Erol ve Murat Ural'ın yazüarı yer alıyor. Aşağıda Turan Erol'un gezi sonuçlarını aktaran yazısını sunuyoruz. 1938 yılında başlayan ve 1944 yıiına kadar süren Ressamların Yurt Cezllerl He her yıl on ressam defllşlk lllere gönderlllyordu. Bu ressamlardan bazılan, soldan sağa: Avnl Arbaş, Eltf Nacl, Nurullah Berk ve Seflk Bursalı. X dır, elbette ki millidir ve mahallidir. Fakat bu, sanat eserinin tasvir ettiği mevzu, tcrcüme etmek istcdiği cereyan ve ideoloii şeklinde tecelli edemez. Sanat eseri, ruhu itibariylc millidir ve gcne ruhu itibabir cereyanı, bir inkılâbı tercüme ." diyordu (2). Cumhuriyet Kuşağı diye adlandırabileceğimiz genç kuşalctan ressamların karşı karşıya kaldıklan ikilem, ikircikli durum bu noktada başlıyordu. "ılerisanat"ın öncülüğü ile Cumnuriyet'e, dcvrimlere sanatlarıyla katkıda bulunmak! "Yeni Resim Cemiyeti"nden beri karşı karşıya bıılunduklarıdurum... (3) Değişik adlar altında kümeleşen ve Batı'daki yeni akımlan Türkiye'ye getirmek için ortaya atdan bu gençlerin çok geçmeden çözuldükleri veTürkiye gerçcği içinde yön ve tutum deöiştiruikleri yadsınamaz. Halkevlerinin kııruluşu (1932), lnkılâp Resimleri sergilerinin başlatılması (1933), Ressamların Yurt Gezisi (19381944) ve ilk Devlet Resim ve Heykel Ser gisi'nin açılması, önemli gelişmelerdi. Bu olgulara ressamların kayıtsız kalması düşünülemezdi (4) Türkiye'de sanat hayatını, kültür dünyasını etkiledigi gibi, toplumsal hayatta da etkileri cok geçmeden gözlemlenen kurumlar oluşturulurken resim sanatımız ne durumdaydı ve kalbur üstü ressamlarımız ne yapıyorlardı? Kayda değer yön 1930'luyıllarınortalarında, o tarihe kadar değisik adlar altında kümeleşmiş ya da bağlantısız kalmış ressamlann her birinin, ortak bir üslup ya da "Ekol" kaygısı olmadan kendi kişilikleri, mizaçları doğrultusunda eser vermeye yönelmiş olmalandır. Ancak "1914Kuşağr (5)ressamlannınizlenimciliöe özgü anlatım yollarıyla gerçekleştirdiklcri gerçekçi bir resim anlayışına karşı, genç kuşaktan ressamların epeyce zihinsel bir tutum içinde çalıştıklarını da kabul etmek gerekir. Bu arada Ali Çelebi ile Zeki Kocamemi'de en çarpıcı örncklerini bulduğumuz postkübist bir iislubun Müstakil Ressam ve I leykeltraşlar Birliği mensupları arasında yaygınlaşmakta olduğu gözlemlenir. Sonuçta, resim yazınımızda yukarıda adı geçen iki ressamı Türkiye'ae mevhum bir "modernizm"in öncüleri saymak gelenekleşti. Şeref Akdik, Ali Karsan, Mahmut Cüda gibi gerçekçi yahut iddiasız bir tutum içinde gözüken ressamları ayırırsak "modern"lerin yeniliği nesneleri çevre çizgilcrini parcalayaraK mekâna bağlamak,yüzeyleri (plan) vurgulayarak oylumu apaçık görünür hale getirmek diye özetleyebileceğimiz bir yöntemi benimsemis olmalanydı. Resimsel araçlan çizgi, açiK ve koyu değerlerdi. Bu resimde rcngin pek bir yeri yoktu. Çoğunlukla topralc renkleriylc Prusya mavisinden zümrüt yeşiline dönüşen soğuk tonların karşıtlığı renk uyumuna temel oluşturuyordu. Bu akılcı ve bir bakuna metodik resim anlayışına, Ali Çelebi, Zeki Kocamemi, Refik Epikman'dan başka, kısa sürmuş yasamlarında yoğun bir duyarlık ve incelikle farklılaşma cğilimi göstermiş olan Muhittin Sebati ile I Iale Asaf ı; desenleri ve bazı portreleriyle Cemal Tollu'yu, natürmortları ve desenleriyle Nurullah Berk'i bağlamak mümkündür. Hamit Görele ile Eşref Üren'in Paris'te Andre Lhote Akademisi'nin atmosferi içinde yaptıkları çıplak ve portre çalışmalannda "okulcu bir tutum gözlemlenir. Onlar da daha önce andığımız gençler gibi keskin, köşcli planlarla bıçimi modüle etmeyi denemişlerdi. Ne var ki her iki sanatçı da çok geçmeden Türkiye'de ki koşullar içinde özgün birer kişilik olarak yollarını buldular. Cevat Dereli, "Müstakillcr"in arasında yer almış olmakla birlikte, başlangıçtan beri yumuşak, göz okşayıcı ve buğulıı bir atmosferegömülmüş manzaralarıyla ortak bir üslubıı paylaşmaktan ıızak kalmıştı. ("evat Dereli'yi 196O'lı yıllara doöru Ccmal Tollu ile karşdaştırmak kolaylı^ına kaçanlar olmuştur; ancak, Cevat Dereli gıderek karikatüre ve çocuksuya yaklaşaıak resmini yenilemeyı bilecektı. Biitün bu sa natçılar ve daha başkalarının Tiırkiye'de "modern" rcsme katkılan nedense ikin cı sırada anımsandı ve ycterince degerlendirilmedi. Omeğin 'I'urgut Zaim ile Malik Aksel'in önceleri Istanbul yaşamından ve folklorundan kaynaklanan, tstanbul kültürüyle beslenen fakat zamanla Anadolu köy folklorıına yönelen, ba?ı yönlcrden nail, primitivist veya intimihte CUMHURİYET KİTAP SAYI 458 "Köylu Kızr Seref Akdlk "CümüshaneKusakkaya" SAYFA 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear