05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Iki ciddi yazar birer matrak kitap yayımladı Kravatlar çözülürken Hocaefendi'nin Sandukası Emre Kongar / Remzi Kitabevi 166 s. / 6.000 TL / kod No: 097.548 Taormina / Hilmi Yavuz Afa Yayınlan / 104 s. / 4.500 TL Kod No: 011.103 .'•. T ORUÇ ARUOBA ürkiye'nin yayın ortamında garip olaylar oluyor. Bu ortamda yıllardır tanınan, bilinen, belirli bir 'yer'e oturmus, oturtulmuş iki yazar, bir ay arayla birer 'roman'; hem dc 'matrak' birer roman yayımlıyor demek benzetilebilecek bir iş sürdürüyorlarınış (anlasılan, biri 1982, öteki 1984 yılından berı...). Biri, Emro Kongar: Tiirkiye'de 'çağdai' (biraz da Amerikanvâri) "sosyal bilinı" kavramının ilk gelisme yıllarından bu yana adını duyurmuş, o zamandan (1968 sonrası) bu yana 'bir ar.iba' kitap yayımlamış, "toplumbilimci" imgesinin popüler algı için de 'tinısâl'i olmuş bir araştırmacı, bilim adamı, yazar. Bugün bir kamuoyu arastırma kurııluşunun kravatlı yöneticisi. Uçuk bir roman yazıyor... K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M Taormina'dan Hani, gerçckten ınsanın yıldızının parladığı anlar varclır, bcnim yazgım bellı olmuşıu. Sidonıa, varolujjun kcndısıydı. Onu traınvaylann kıııııı/ılı yesilli aktıyt, n .»j.ii.likh i atıh caddesinde görmediğım günler, bir yoklukıum ben, je)dım, nasıl böyleyeyinı, varla yok arasıydım. Bir roman vardır, hani kişileri konuşur, ama hangi sözün hangi kişiye ait olduğunu bulgulamak, oktıra bırakılmıştır. Sözlerle insanlar arasındaki ilişkiyi kurabilmek, bir okuma uğra^ı ister, işıe oyleydim' ben, bu ronurun okurlarmdan biri eibiydim. Sidonia'yı gördüğümdc so/lerle insarılar arasında bir ilı^kı kurabilıyordum; ama, ah ya Sidonia'yı goımedıgım /aınanlar?.. Emre Kongar'ın, "Hocaefendi'nin Sandukası", açık bir gönderıyle YÛK'çü thsan Doğrdnwcı'nın rol aldıfl Eco'varı bir entrıka romanı Hilmi Yavuz'un (solda). "Taormına"sı ıse okunuş açısından daha çetrefil, ama eğlencelı bir metın Hocaefendi'nin Sandukası'ndan Rasid kalklı. Halil arıık dönmüj olmalıydı. Dilıuba'ya bir veda bakısı fırlattı. Nedensc ayrılırkcn ya boynunu koklar, ya da yalnızca baki^laııyla "Allahaısmarladık" der, konujmayı sıvımvdi. Handaki odaya girdiğinde Halil'i secdede buldu. lam namazını bitirmesi için bir köşcycdekilip beklcmeve hazırlânıyordu ki, birdenbire Halil'in nırıldadığını fark etti. Ses bir garip gclmişti. Şöyle bir yanına yaklaştı ki, Halil sanki ion ncfcsini vcrir gibiydi. Zorlukla nefes alıyordu. Rajid, Halil'i dogrultmak istcdi, ama beceremedi. Halil'in vücudu adeta kaskaiı kesilnıi^ti. Rajid, Halil'i doğrultmaya çalışırken bir yandan da baeınyordu: "Halil, bcnim, ben, Rajid, kendint1 gel, ne oldu anlat!" Halil'in gözleri açıldı hafifçc "Raşid", diye inledi: "Çözdüm." "Nt'yi çözdün Halil?" "Sandukanın anahtarını bulduın", dedi Halil. " ö n c e Hiram'la konuştum. Sonra Hocaefendi'yi gözledim. Anahtarı anladım." Öteki, Hilmi Yavuz: Frenk şiiri ile AngloSakson felsefesinin Türkiye çubelerini Osmanlı başkentindc kurmakta biraz gecikmiş bir yazar en alı<filmadık şiırlerinde bıle hep bir klasik ölçü tutturmu^ bir jair; en ölçüdışı feliefe yazılarında da hep bir analitik düzenlilik gözetmiş bir felsefeci. Bugün önemli bir kamu kuruluşunun kültür işlerinin kravatlı yöneticisi. Cozutuk bir roman yazıyor... Üstelik, benıın burada yaptığım gibi aynı kefeye konamayacak, konmaması gereken ıki metın bunlar (ilginçlikleri belki de burada) kullandığım bu kefe, bu iki metnin kendilerinden çok, bunların bu sıralarda yazılmi} ve yayımlanmış olmaiinı, bir 'tarihsel olgu' olarak kapsamaya çalışıyor. Sorum şu kısacası: Kravatlar çözülüyor mu artık Türkiye'de? Tabii, 'açıkkamusal' ya^amda, daha o giinlere çok var (örneğin, 5u andaki politikacıyöneticilerimizden herhangi birıni, esprili, humor'lu bir tutumda düjünün: Bale yapan bir fil...); ama bir tür öncülük bekleyegeldiğimiz yazın alanında, böyle bir eğilim mi var? Ne kadar umutlansak da böyle bir gelisme hep bir kuşku katkısı taşıyor: Bunca kravathhklar arasında özlediğimizi görüyor olmak, hoş bir yanılsama olmasın? O kravatlılann, kendilerine edindikleri ycr ıtinde, "Haydi, bir de bunu deneyelim..." devip, öylesine, "hoşluk olsun" diye üretiverdikleri metinier olmasın bunlar? Bu gibi bir kuskuya engel olan bir bakış açısı var gcne de: Bu metinier, bu kravallı yazarların, kravatlarını çöziip, yakalarını gevşetip, boyunlannı uzatıp, ba^larını dışarı çı kararak ürettikleri metinier: Kendilerini ortaya olabildiğince 'olduklan gibi' koydukları metinier ("H.Yl"un deyişiyle, yoksa " Y . H . " u n mu? "otobiyografik" metinier)... Kongar, açık bir gönderiyle YÖK'çii İhsan Doğramacı'nın rol aldığı F.co'varı bir entrıka romanı yazmış; ama kitabın en son satırlarında anladığımız üzere, kendisini roman kahramanlanndan biri olarak onaya koymu^. Roman boyunca da olaylar içinde, bu kişinin duygulannı, sıkıntılaruiı, yasadıklarını görüyoruz: A$k, ihtiras, hüsran... Yavuz ise okunuş açısından çok daha çetrefil, ama bir o kadar da daha 'eğlenceli' bir metın üretmiş. I;elsefe kaynaklı paradokslan 'postmodernist' metin numaraları içinde bir araya getirerek bir bilmecemetin kurmus; ama bütün 'özne değiştirme' oyunlarının ardında sezinlediğimiz bir kişi var ki bu 'birinci tekil şahıs', kırık umutları ve parlak anılarıyla, acılı özlemleri ve renkli düsleriyle kanlıcanlı bir insan: Hüzünlü bir kişi... Bir yazar, çok farklı şeyler yazabilir; yazar da: Ama kendi, kendi üzerine, kendini içine koyaeağı bir mctni ya?maya başlayınca ki ancak epey geç dönemlerinde kendılerini yazabilir yazarlar; metinleri, hep, basından beri, aslında 'kendileri'ni yaza gelse de kendini ancak kendisi kadar vazabilir; onaya çıkan metin de, "ençokkendiolan" türden bir metin olur, böylece. Bu da işte, kravatları gevşeten bir şeydır: Kişının kendisi çünkü, kendi olduğunda, kravatsızdır kendi yazdığındaysa, çıplaktır. Ne zamandır özlediğimiz bir şey, çıplak yazarlar... G S A Y F A 7 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear