Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Yeterince keşfedilememiş öncü bir isim: Beşir Fuad İntihar eden materyalist Befir^Fuad'ın Mektupları / Yayına hazırlayan: C. Parkan Özturan Arba Yayınları / 8Q s^ 3.000 TL. / Kod No: 297.022 ORAL ÇAUŞLAR 5 Şubat 1887: "Ameliyatımı icra ettim, hiç ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşa&ıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içcri girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur cdemiyorum. Kan aksın diyc hiddede kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeyc başladı." Ülkemizin ilk metaryalisti, ilk biyograficisi, iik eleştirmeni, birçok alanda ilki olan Beşir Fuad, kendi eliy le gerçekleştirdiği ölüme gıderken, kalemiyle de bunları yazmış. Beşir Fuad, adı ısrarla unutturulmak istenmiş, fakat bir türlü unutulmamıs ve hâlâ yeterince keşfedilmemış bir öncü isim. Topu topu 35 yıllık bir yaşamı var. Ama bu kısacık zamana çok şeyler sığdırabilmış. Yaşadığı dönemde, Batı'nın aydınlanma kültürüııü, çağdaşlarına oranla saşılacak bir yetkinlikle sindirmiş, yaşarken ün salmış, etkili olmuşken, ölümünden sonra birdenbire anılmaz hale gelmij. Ölümünden üç yıl sonra, roman konusundakı görüşlerini savunan mektubun yazarı bile kendini takma ad kullanmak zorunda hissediyor. Bu suskunluğun ve unutuşun, Beşir Fuad'ın dinsizliği ve intihar etmesiyle yakın bir bağlantısı olduğu kesin. Görüşlerini payla$an arkadaşları Nebizade Nazım, Mehmed Cemal, Ali Kemal ölümünden sonra kendisinden, ancak ustü kapalı ve adını anmadan söz ediyorlar. Beşir Puad materyalisttir. Bilimin ve felsefenin zaman içinde yer alan bir araştırma ve eleştirme sürecine dayandığını, gerçeğe, bu çabaların art arda gelijiyle, mantığa, deneye ve gözleme dayanan eörüşlerin karşılıklı etkisi ve çatışmasıyla adım adım yaklaşıldığını savundu. Dilın sadeleştirilmesi, şiirin abartmalardan arındırılması konusunda fikirler geliştirdi ve sonraki gelişmelerin ilk ışığını yaktı. Beşir Fuad ölümünden sonra unutturulmak istenmiş, ama günümüzde yeniden ortaya çıkanlmaya başlanmıştır. Türk aydınlaamasının önemli isimleri Dr. Abdullah Cevdet'ın ve Baha Tevfik'in onun izleyicileri olduğu söylenir. Arba Yayınları, eüzel bir hizmet yerine getirerek, Beşir Fuad'ın mektuplarını yayımlamıj. Selahattin Hilav'ın doyurucu önsözü de oldukça faydalı. Yayımlanan mektuplar, gazeteci yazar, Fazıl Necip'le yapılan edebiyat ve felsefe sohbetlerini içeriyor. Selanik'te oturan Fazıl Necip, bir an önce Beşir Fuad'la buluşabilmenin heyecarunı duyarken ölüm haberini alır. Kitabın sonunda yer alan mektubu da ne yazık ki, üstadının eline ulaşmaz. Beşir Fuad'ın mektuplarında bir öncünün arayışını ve çabasını bütün aydınlığıyla görmek mümkün. Çalışıyor, didiniyor, yeni düşünceleri yayabilmek amacıyla matbaadan matbaaya koşturuyor. Hâlâ, tartışmasını yaptığımız ve halledemediğimiz düşünce özgürlüğü konusunu, o, yüzyıl önce dile getirmiş. "Herkes fikrinde hür ve serbest olmalıdır. Düşündüğünüzü açıkça söylemeye engel olmak düşünmcye mani olmaktır." Idam cezası da onun ele aldığı konulardan birisidır ve idama ta o yıllardan karşı çıkar. Bilimin enternasyonal bir karakteri olduğuna ilk olarak o dikkat çeker. "Bir bilgi K I T A P T A N B İ R B 0 L ÜM • ••Jean Jacques Rousseau "bir dilım ekmek için kanaatini ve vicdanını değiştirdi" demistim ki bu bir tarihi gerçektir. Zaten kendi Confession'ununda bile, bu konu gizli değıldir. Dığer anlatcığım konular ıçi'nde kendi itirafları vardır. Jean Jacaues Rousseau hakkında duşüncelerim otuz beşinci sayıadadır. Halbuki yirmincı sayfada görmüş olduğunuz, "Rousseau, Voltaire'in aleyhinde saldırıya başlamış ve kendini haklı göstermek için riya yoluna sürüklenmisti" sözleri Jean Bapniu Russo'ya ait olup, bunların Jean Jacques Rousseau'yla ilgisi yoktur. Her güzelin bir kusuru olur derler. Voltaire'de eleştiriye değer bir durum görülmemiş değıldir. Ancak Voltaire küçUklüğünden yaşlılığına kadar, daima bir yol muhafaza etmış ve daima çağdaşlarını doğru yola yöneltmek için çalışmış ve daima gelişmeye hizmet etmiştir. Halbuki Jean Jacaues Rousseau, her gün bir kalıba girmiş. Bir gün gelişmeye hizmet etmişse de, ertesi gün de tersini gerekli saymıştır. Bu nedene dayalı olarak Jean Jacques Rousseau'yu hiç sevmem. Hele Jean Bapnist Russo dikkate almaya değer değildir. Mithat Efendi'ye cevabım gece konuşmaları sırasında yayımlamyor. Bu cevap hakkında görüşlerinizi her zaman olduğu gibi tam bir serbestlikle söylemenizi rica ederim. Victor Hugo tartışmalarını "Şiir ve Hakikat" adı altında yayımlamak üzere gazetelerden kesciğim parçaları kitapçı Arakel Efendi'ye verdim. Bu eser iki bölüm halinde olacak. Bırinci kısım tartışma baslığı altında sizinle olan mektuplaşmalarım ile Menemenlizade Tahir Bey'e şahsının dışında yazdığım cevap maksatlı ıkı makale bulunacak. İkinci kısım Kavga adını taşıyıp, "Yetmiş bin beyitli bir Hicviye", "Çevir Kazı Yanmasın", "Tekrar Çevir Kazı Yanmasın", adlarıyla yayımladığım üç ben bulunacaktır. Ozel mektuplaşmalarımızı yayımlarsanız teşekkür ederim. Ancak bunların ifadesi pek perışan bir halde bulunduğundan ifade hatalarının değişmesi gcrekecek ve gerekli görülen yerlerinin çıkanlması için müsfeddenın bana gönderılmesını rica ederim. "Yenı Usul Osmanlı Gramen" adlı eserinizi kitapçı Aleksan Etendi getirdi. Okudum, te^ebbusünüz son derece yararlıdır. Ben de böyle bir gramer yazmak niyetindeydim. Madem ki sız daha önce davrandınız, aıtık benim yazmama gerek yok. Ancak benim yazmayı düs.ündüğüm kilap ile, sizinkinın arasında bazı farklar olduğundan bu farkların nelerden ibarec olduğunu belırteyım. Beşir Fuat Sokaflı: Adı ne zaman kondu acaba? ni herhangi bir millete mensup etmek dotru değildir. Bu gibi dâhilerin aileleri tüm insanlık oldugundan..." diyerek yıllar sonrasının zenginliğinin ilk ıpuçlarını verır. Dergi satışları, tirajlar, ülkemızdeki kitapçı kıtlığı, maliyet sorunları Beşir Fuad'ın gündelik yaşamının bir parçasıdır. Beşir Fuad'ın inektuplarında onun keşfedilmemiş, birçok yanı ve eseri olduğu görülür. Düşünce hayatımızın bu önemli kilometre taşı için yeni çabalara girişilmesı en büyük dileğimizdir. Kitaptaki dizgı yanlışlarının çokluğu, metnin neredeyse düzeltilmeden baskıya verildiği izlenimini doğuruyor. Özellikle, (de), (da), (ki) eklerinin yanlış kullanımı okuru rahatsız edecek boyutlara ulaşıyor. Beşir Fuad'ın mektuplarını yayımlamış olması nedeniyle Arba Yayınları yararlı bir iş yapmıştır, ama "biraz dikkat lütfen" demek de biz okurların hakkıdır sanırım. D Beşir Fuad Sokağı Görfilmeyen aydın 1852 yılında İstanbul'da doğan Beşir Fuad için, Türk aydınının görmekte zorluk çektiği bir usta denir. Fatih Rüşdiyesi'ni bitirdikten sonra, babasının görevi nedeniyle Surive've gider. Oradaki Cizvit Mektebi'nde okur. 1873'te Mektebi Harbiye'den mezun olur. 18731876 yılları arasında OsmanlıSırp savaşına katılır, kazandığı başarı üzerine 1877 OsmanlıRus savaşına gönderilir. 1877'deki Gırit İsyanı'nın bastırılmasına gönüllü olarak katılır. 1884 yılında kolağası rütbesiyle Harbiye Levazımatı Umumiye Dairesi Teftiş Komisyonu üyesi iken askerlikten istifa eder. İstifasından üç yıl sonra 5 Şubat 1887'de bilek damarlarını keserck intihar eder. Mezarı Eyüp'tedir. Ölümünden sonra unutturulmak ıstenen yazarımızın ismi de Beyoğlu'nda bir sokakta unutulmuş. 1900 yıllarının başındaki İstanbul'u anlatan Said N.Duhani, "Eskı İnsanlar Eski Evler" adlı kitabında Beşir Fuad Sokağı için şunları söyler: "İngiliz Sarayı bahçesinin Beşir Fuad Sokağı'na açılan küçük bir kapısı vardı. Bu kapı yalnız bahçıvan tarafından kullanılmaz, elçilerden biri de (bu gizli geçidin bir anahtarını elde etmişti) bu tenha girişten bir hanım arkadaşını alır ve ona bahçesinin güllerini (!) sunardı." Beşir Fuad, yalnızca Batı'nın aydınlanma dünyasına açılan bir yol olmakla kalmamış, İngiliz konsolosunun sevgilisine açılan bir kapı olarak da kullanılmış. Tarihin ve kaderin garip cilvesi... S A Y f A 7 7 C U M H U R I Y E T K I T A P SAYI 10