Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Meral Oğuz'la bir akşamüstü Kuzguncuk'ta 'Firdevs'i oynamak isterdim' başlatıp bitirmenin saygınlığını da yaşadım ayrıca. Evlilik karşılıklı saygı ve özveri gerektiriyor. Ama üçüncü bir evlilik aklımın ucundan bile geçmiyor şimdi." Hazır "evlilik"ten söz açılmışken hemen soruyorum. Meral Oğuz feminiznı ve erotizmden ııe anlıyor? "Bazı çevrelerce feminizm ya yanlış anlaşılıyor ya da çarpıtılmanın çarkına bıraktırılıyor kanımca. Geçmışte erkeğin kadın üzerinde kurduğu baskı, şimdilerde kimi feministlerce erkeğin üzerinde denenmeye çalışılıyor. Böyle bir feminizmden yana değilimdir elbette. Bizim toplumumuzda kadın kadar erkek de eziliyor maalesef. Feminizm konusunda kadın erkek aynmı yapmaksızın, eşit ve daha özgürlükçü bir dünyanın kjjrulmasından yanayım. Hoş bir duyguyu, hoj bir kokuyu resme, şiire, sinemaya dönüştüren, estetiği olan bir erotizmi de severim elbette. Ne var ki toplumun ahlak kuralları erotizmi de kıskacı altına almış durumda." Meral Oğuz düşündeki sinemayla 1985'te tanışıyor. "Ti Okuduğu ilk iki kitap, Yakup Kadri'nin 'Yaban'ı ve Reşat Nuri'nin 'Çalıkuşu' romanları. Okuma alışkanlığını Tavşanh'daki bir "kütüphaneci amca"ya, sinema tutkusunu da Mefaret Atalay ve Orhan Aksoy'a borçlu. HÜSEYİN ALEMOM eral O ğ u z zamanının büyük bir bölümünü Kuzguncuk'taki evınde senaryo çalışarak ve kitap okuyarak geçiriyor. Edip Cansever'in zaman için söylenen "alışılrnış bir vakit tanımlaması" deyişi onun için de o kerte geçerli sanki. Ben Etiler'de oturuyorum herkesin bir adresi olmalı / İniyorum yokuş aşağı her gün / Denize uğramadan yapamıyorum / Öğleyle akşam arası, akşamla öğlc arası / Alışılrnış vakit usul usul bıtiyor / Elimde gömleğimin sağ yakası" dememiş miydi Cansever. İşte Meral Oğuz da öğleyle akşam arası, akşamla öğlc arası "denize uğramadan yapamayan"lardan. "Kuzguncuk'un kasabayı andıran yanını seviyorum" diyor. Usul usulbiten vakitle de elinde kalan hep gömleğinin sağ kolu. Cansever gibi. Oğuz, okuma alışkanlığını ilkokulu bitirme yıllarına yakınken Tavşanh'daki "kütüphaneci amca"dan edinmiş, okuduğu ilk iki kitap da bu "amca"nın önerisiyle, Yakup Kadri'nin "Yaban"ı ve Reşat Nuri'nin "Çalıkuju" romanları olmuş. Sonraki yıllarda okuma alışkanlığı kendiliğinden gelişiyor Meral Oğuz'da. Bilinçsiz seçim zamanla yerini bilinçli bir kitap seçimine bırakıyor. Bu bilinçle donanan ortaokul, lise ve konservatuvar yıllari, tiyatro ve sinema düşleri... Tutucu bir ailenin üç kızının ortancası olarak Ankara'da dünyaya gelen Meral Oğuz, konuşmamızın ortasında nostaljik bir tatla 1970'li yıllara gidiyor. "Türk klasiklerinin birçoğu ortaokul ve lise yıllarında okuduğum kitaplardı. Dostoyevski, Zola ve Gorki gibi dünya klasikleri de Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'ne girmeden önce okuduğum yazarlardı. O günlerde bizim evde kitap okuma alışkanlığı denen bir şey de yoktu. Ailemin tutucu oluşu kitaplarla dost olmamda, doğruca amaçladiğım sanatçı kimliğimin oluşmasında hep bir engel yarattı. Astsubay emeklisi babamdan bu yüzden olacak ki daima uzak yaşadım. Gizlice sınavlara girerek konservatuvarı kazandığımda da önüme çıkan iki engel yine babam ve ailemdi. Hocalarım, ailemi ikna etme yoluna gitmeselerdi belki de konservatuvarı okuyamazdım." Ailesinin izniyle başladığı Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü 1975'te bitiriyor Meral Oğuz. Beş yıla yakın süren birinci evlilik günlerini Ankara'da, üç yıl kadar süren ikinci evliliğini de tiyatroyaşam ikilemınde Izmir'de geçiriyor. Dilini "konuşma dili"nden çok "anlaşma dili"ne yakın olarak kullanan Meral Oğuz'u dinliyorum. "Sevginin ve aşkın bittiei yerde evlilik de bitiyor. Bugün nüfus artışıyla orantılı mutsuz evliliklerin sayısı da gün geçtikçe artıyor. Bu, belirgin toplumsal bir yara artık. Evlilikte mutlaka aşk ve aşkı besleyen içtenlikli bir sevginin olması gerekmektedir. Yoksa bu iki duygunun besleyemediği bir evlilik, sonuçta iki insanın birbirini aldatmasından başka bir şey olmasa gerek. Her iki evliliğimi de anlaşarak yaptığım ve anlaşarak da bitirdiğim için kendi adıma şanslıyım diyebilirim. Oyun yazarı, oyuncu ve yönetmen olan ikinci eşim Beyazıt Gülercan'la karşılıklı anlaşarak bir evliliği sevinciyle üzüncüylc bir arada yatroda oyunuhıu beğenen Mefaret Atalay bir TV dizisine hazırlanan Orhan Aksoy'a önermiş beni. Aradan fazla geçmedi dizi için görüşmeye çağırdı beni Orhan Aksoy. Senaryo hoşuma gitmişti. Çok geçmeden de "Saat Sabahın Doku/.u' adlı dizinin çekimlerine başladım." İşte Oğuz'un sinemaya geçişi de bu diziyle birlikte gerçekleşiyor. "Biri ve Diğerleri", "Film Bitti" ve "Kan Çiçeği" adlı filmler Meral Oğuz'un dört farklı kişiliği canlandfırdığı üç filmi. Edebiyat uyarlamalarını "bir yaratıcılığın yeniden yorumlanması" olarak değerlendiren Meral Oğuz, yaratıcı yanı ağır basan özgün hikâyelere daha çok ilgi duyuyor. Meral Oğuz bugünlerde neler okuyor? Etkisinde kaldığı bir roman, öykü ya da kişilik var mı? Pcter Handke'nin 'Solak Kadın'ını yeni bitirdim. Ama beni fazlasıvla etkileyen Mısırlı fahişe Firdevs'in yaşamöyküsünü anlatan psikiyatrist yazar Neval El Saddavi'nin 'Sıfır Nokıasındaki Kadın'ı oldu. Ölüm hücresindeki Firdevs'in yaşamı toptan reddederek, ölümden zerre kadar korkmayışının onurlu mücadelesi hâlâ etkiliyor beni. Olanak verilse bütün gücümle Firdevs'i oynardım." O söz verdi benden sonra Firdevs'i yaşayacaktı. Kalbinde "sinema" yarası'taşıyan bir taşra genci kimliginde Meral Oğuz'a âşıktım oysa! Ama o akşamüstü söyleyemedim. Söyleyemezdim de. D Handke'nin "Solak Kadın"ını yenı bıtıren Ofluz en çok da Saddavi'nin *' Sıfır Noktasındaki Kadın'ından etkilenmış. (Fotoflrdl Yıldız Uı,ok) S A Y F A 16 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 10