26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bilgi Amaç Değil, Araçtır "Kalem. yazma aracı olmaktan çok düşünme aracıdır." Bu iddialı sözle ne denmek isteniyor? Elbet bu sözü duyan herkesin hemen aklına okullar, ilköğretimin ilk sınıfından ortaögretiminin son sınıfa dek okutulan derslerde öğretilenler gelir. Bu başlığa göre okullarda öğretilen bilgilerin «amaç olmayıp araç olması» ne demektir? Celil Altın (Emekli Öğretmen), [email protected] Mycobacterium leprae E vet bu soru, daha doğrusu bu sav açıklanmadıkça, doğruluğu kuşku yüklü bir söz olmaktan öteye gidemez. Bilgi amaç değil araçtır. Bir yemeğin yapılışında kullanılan gereçler gibidir düşüncenin üretimindeki bilgiler. İlköğretimden lisenin son sınıfına dek öğretilen bilgilerin tümünün amacı bir düşünce üretip onu uygulayabilmek, bu yöntemle araçlardan amaca ulaşabilmektir. Bugün tüm okullarımızda bu yöntem ne yazık izlenmiyor. Öğretilenler belleğe yığılmakla kalıyor. Bu bilgileri öğrencilere neden öğrettik? İşin bu yanını hiç önemsemiyoruz. Öğretimimiz böyle, ancak sınavlarımız da bundan farklı değil. Uyguladığımız tüm sınavlarda, hele seçme, OKS ve ÖSYM sınavlarımızda öğrencilere öğrettiklerimizin ne kadarını, nereye koyabildiklerine bakmıyor, bu sorunun çıkarıldığı konuyla ilgili bir durum karşısında öğrencilerin nasıl bir davranış göstereceğini düşünmüyoruz. Konuları sınıflarda uzun uzun işliyor, alıştırmalarla pişiriyor, ama bir işe yarayıp yaramadığını denetlemeden belleklere yığmakla konumuzu çok iyi öğrettik sayıyoruz kendimizi. Bu yol öğretim değil, bilgileri ezberletmektir; ezberletmekse kendimizi de, öğrencilerimizi de aldatmaktır. Sonra da sınavlarda bunları doğru yanıt diye önümüze dökenlere puan veriyoruz. Böylece öğretim adına yanlış üstüne yanlışlar yapıyor, en kötüsü bunun eğitim açısından yanlışılığının bilincinde de değiliz. bugün öğrencilerimizin yüzde kaçı, hangi dersin, hangi konusundan yararlanıp açıklayabilir? Böyle bir yanıt ezberlenmiş bilgiyle değil, ancak sindirilmiş bilgiyle, bir düşünce ürünü olarak ortaya konabilir. Bu tür soruların yanıtları ne kitaplarda bulunur, ne de öğretmen derste açıklar, öğretir. Öğrenilen konudan çıkarsama niteliğindeki bu düşüncelerin açıklanmasında en önemli araç da dildir, Türkçedir. Sağlıklı Türkçesi olmayan, soruyu aklından çözse bile doğruyu açıkça dile getiremez, bu nedenle anlamış da sayılamaz. İlköğretimde olsun, ortaöğretimde olsun bütün konulardan öğrencileri böyle düşündürecek, araçtan amaca giden sorular üretmek oldukça zordur, ama olanaksız değildir. Türkçeden de, matematikten de, fen bilgisinden de, sosyal bilgilerden de bu tür sorulara örnekler verilebilir. Yeni bir cüzam bakterisi saptandı Amerikalı bilim insanları cüzam hastalığının ilk kez teşhis edilmesinden 150 yıl sonra ikinci bir bakteri saptadılar. Yeni keşfedilen hastalık etkeni özellikle de Orta ve Güney Amerika’da görülmekte. Bugüne kadar sadece Mycobacterium leprae biliniyordu. Colorado Eyalet Üniversitesi ve M.D. Anderson Kanser Merkezi (Texas) araştırmacıları, şimdi cüzam yüzünden yaşamını yitiren iki kişinin dokusunda Mycobacterium lepromatosis bakterisini buldular. Colorado Eyalet Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre yeni hastalık etkeni 16S rRNA genindeki DNA yapıtaşlarıyla farklılık gösteriyor. Yeni saptanan bakteri “Diffuse Lepromatous Leprosy” (DLL) cüzam türüne neden olmakta deniyor American Journal of Clinical Pathology dergisinde. Günümüzde dünya genelinde her yıl yüz binlerce kişi cüzama yakalanıyor. Hastalık ilk ve orta evrelerinde antibiyotikle tedavi edilebiliyor. Yeni hastalık etkeni, hastalığın niçin farklı şekillerde seyrettiğini açıklıyor. Uzmanlar bu farklılıkları bugüne değin hastaların bağışıklık sistemlerine bağlıyorlardı. Ö RETMENLER N GÜCÜ Ama özellikle yineleyelim, bilgiyi amaca dönüştürecek soruların en iyisini, en anlamlısını yine o dersi okutan öğretmenler üretebilir. Sözün kısası öğrencilerin sınıfta işlenen bir konudan önceki zihinsel durumuyla sonraki durumu arasındaki ayrımı görmelidir öğretmen. Bu nedenle « yi okul demek, iyi ö retmen demektir. Nerede iyi ö retmen varsa iyi okul oras d r.» Bir okul isterse saraylar gibi her yönden döşenmemiş olsun, öğrencilerin eğitimini üstlenen öğretmenler yetişkin değilse, orası iyi okul değıldir. İyi öğretmenlerin bulunduğu bir baraka bile, bir çadır bile her türlü aracı gereci tamam bir okuldan daha verimli olmaya aday bir okuldur. 1950 öncesi öğretmen yetiştiren okullarımıza bakıp, günümüz olanaklarını kullanarak bugünün öğretmenini yetiştirebilsek ne kadar iyi olur. Eğitim fakültelerimiz yetersiz olanaklar, aşırı öğrenci yüklü sınıflar yüzünden istenen öğretmenleri yetiştiremiyor. Şimdi artık özel eğitim fakülteleri bu işi düşünemezler mi? Öte yandan özel okullar öğretim kadrolarını «e itimin ö retimi» açısından yetiştirmek yolunu izleyemezler mi? Özel okul, devlet okullarından salt nesnel yönden seçkin olmakla kalmamalı, öğretmlerini de özel bir eğitimden geçrmelidir. «İyi okul demek, iyi öğretmen demektir.» sözü, özel okulun baş simgesi olmalıdır. Perge’de Bir Sütun da Sen Dik Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın kültürel mirası korunmasına yönelik 2004 yılından beri sürdürdüğü Perge’de Bir Sütun da Sen Dik Kampanyası, bu yıl da sürüyor. Kazı başkanlığını Profesör Haluk Abbaso lu’nun yaptığı Perge harabelerinde yapılan son kazılarda yine çok sayıda sütun parçaları bulunması üzerine, kampanya bu yıl da sürecek. Bu sütunların ayağa kaldırılması, Perge’nin Dünya Kültür Mirası içine alınması için yapılan başvurunun kabulünü kolaylaştıracağı belirtiliyor. Bu kampanya ile 50 sütunun ayağa kaldırılması hedeflendi. Bulunan sütunların çok parçalı olması ve biri çoğuna kaide üretilmesi zorunluluğu nedeniyle, tek sütun için 2200 liralık kampanya bağışı isteniyor. Daha önceki kampanyalarda onlarca sütun ayağa kaldırılmıştı. Bağışlar için: Garanti Bankası Perge Kazıları hesabı, Elmadağ Şubesi (234) hesap no: 6298933 Ayrıntılı bilgi: www.kulturbilinci.org S ND R LM B LG CBT 1134 / 12 12 Aralık 2008 Oysa yukarıda söylenenlerin herbiri için, her dersin her konusu için örnekler vererek bu görüşleri kanıtlamak gerekir. Eski öğretmenler bunları bir ölçüde bilirlerdi; soru düzeyleri sırasında, sınavlarda bir konudan edinilen bilgiden güncel, yaşamsal düşüncelerin nasıl üretebilebileceğini yoklamağa da çalışırlardı; ama bugün yetişen öğretmenlerimizdn bu önemli öğretim ilkesini uygulayanları pek görmüyoruz. Şu örneği bu açıdan inceleyelim: «Kaygan bir yolda yan yana yürüyen iki kişi el ele tutuşurlarsa düşme tehlikeleri azalır.» yargısını,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear