23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER ‘Sol İlahiyat’tan Peder Betto, Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro’yu dünyaya ihbar ediyor: 9 4 AĞUSTOS 2020 SALI Ölüme terk edildiler G üney Amerika’da, Bartolomeo de las Casas’tan Dom Helder Camara’ya uzanan “Kurtuluş Teolojisi” geleneği devam ediyor. Biraz sonra okuyacağınız, Peder Betto’nun kaleme aldığı mektup, Brezilya Goiás Piskoposu Mgr. Rixen, Brezilya’da yaşayan Belçika kökenli rahip ve yazar Paul Waffard, üyesi olduğum Maallarmé Akademisi’nin başkan yardımcısı şair ve filozof Sylvestre Clancier “Yurtdışındaki Dostlara Mektup” bunun son kanıtı. Peder Betto, ve Fransa’da yaşayan, mektubu da dilimize çeviren şair Aytekin Covid19 döneminde zulme dönüşen Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro yönetimini kıyasıya eleştirip dünyaya ihbar ediyor. Kökü ÖZDEMİR Karaçoban köprülerinden geçerek bana ulaştı. Ben de bana düşen İNCE görevi yerine getireceğim. Bartolomeo de las Casas’a (14741566) dayanıyor “Sol İlahiyat” tavrı. “Mektup” yayımlandıktan sonra, bu çok önemli girişimi kendi Dominiken Rahip Betto’nun kaleme aldığı, dünyadaki “dostlar”a seslenen köşemde değerlendireceğim. Yurtdışındaki dostlara mektup Peder Betto Sevgili dostlar, Brezilya’da bir soykırım yapılmaktadır! Bu mektubu 16 Temmuz 2020 tarihinde yazıyorum. Bu yıl şubat ayında ortaya çıkan Covid19’un yarattığı ölü sayısı 76 bindir. 2 milyondan fazla insan bu salgına yakalanmıştır. 19 Temmuz’da ölü sayısı 80 bini bulacaktır. Siz bu mektubu okurken 100 bine ulaşmış olabilir. Vietnam Savaşı sırasında, yirmi yılda 58 binden fazla Amerikan askerinin yaşamını yitirdiğini anımsarsak ülkemde yaşanan durumun ciddiyeti daha da önem kazanmaktadır. Bu korkunç durum bende öfke ve başkaldırı duygusu yaratmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki başka ülkelerdeki gibi alınan önlemler ve getirilen kısıtlamalar böyle bir ölüm sayısını engelleyebilirdi. Bu soykırım Bolsonaro yönetiminin duyarsızlığının bir sonucudur. Bilinçli bir biçimde yaratılan durumdur. Bolsonaro, başkalarının ölümünden tat almaktadır. Milletvekiliyken 1999 yılında bir televizyon izlencesinde şunları dile getirmiştir: “Bu ülkede oy sayesinde hiçbir şey değiştiremezsiniz, kesinlikle hiçbir şey! Burada bir gün iç savaşa girersek ve askeri yönetimin yapmadığı işi yaparsak yani 30 bin insanı öldürürsek iş değişir.” Başkan Dilma Russef’in alaşağı edilmesi için oyunu ordunun en büyük işkencecisi Albay Brilhante Ustra’dan yana kullanmıştır. Ceset yiyicilik... Ölümden yana öyle bir saplantısı vardır ki temel siyasetlerinden biri, silahların ve cephanelerin serbest bırakılmasıdır. Başkanlık sarayının dışında küresel salgından kaygı duymadan basına şunları söyleyebiliyordu: “Bu sayılara inanmıyorum.” (27/3/2020, 96 ölü); “Hepimiz bir gün öleceğiz.” (28/4/2020, 5017 ölü.) Neden bu ceset yiyicilik? Başından beri önemli olanın yaşamları kurtarmak değil, ekonomiyi kurtarmak olduğunu dile getirmiştir. Eve kapanmayı, Dünya Sağlık Örgütü’nün öğütlerini, oksijen aletlerinin ve bireysel korunma gereçlerinin ithalini reddedişi bundandır. Yüksek Mahkeme’nin bu sorumluluğu valilere ve belediye başkanlarına yüklemesi gerekmiştir. Bolsonaro, kendi sağlık bakanlarının yetkisine bile saygı göstermemiştir. Şubat ayından beri iki bakan değişmiş, Bolsonaro her ikisi de başkanla aynı tutumda olmadıkları için görevlerinden alınmıştır. Şimdi bakanlığın başında sağlık konusunda hiçbir şey bilmeyen General Pazuelo bulunmaktadır. O da korona kurbanlarının sayısındaki artışı saklamaya çalışmıştır: Nedenini bilmeden bakanlığın giderleri için 38 milyar ayırmış ve halkın bilgi edinmesi için gerekli danışmanlıkları ortadan kaldırmıştır. Nedeni açık seçik... Salgın kurbanlarına ve düşük gelirli ailelere (Brezilya’da 100 milyondan fazladır) yardım etmek için gerekli kaynaklara işlerlik kazandıracak ama alınmayan çok sayıda önlemi burada sayıp dökmeyeceğim. Bolsonaro yönetiminin cinayet niyetli nedenleri açık seçiktir. Bunlar, sosyal sigorta kaynaklarının kurtarılması için yaşlı insanların ölmesidir. Ulusal sağlık sistemi kaynaklarının kurtarılması için başka hastalıklara yakalanan insanların ölmesidir. Yoksul ailelere yardım kaynaklarından ve 52.5 milyon Brezilyalıya, çok yoksul 13.5 milyon insana (federal yönetim verilerine göre) yönelik başka uy Brezilya’da dün itibarıyla 94 bin 130 kişi koronavirüs yüzünden yaşamını yitirdi. Ülkedeki toplam vaka sayısı ise 2 milyon 733 bin 677’ye ulaştı. gulamalardan tasarruf etmek için yoksulları ölüme terk etmektir. Ölümü engelleyen önlemlerden hoşnut kalmayan başkan, ticaret yerlerinde, tapınaklarda ve eğitim kurumlarında maske kullanılmasını dayatan yasa tasarısını 3/7/2020 tarihinde veto etmiştir. Kurallara uymayanlara ceza yazılmasını, hükümetin toplumun en yoksullarına maske dağıtma zorunluluğunu da geri çevirmiştir. Bunlar Covid19’un en fazla kurbanı olanlar ve 750 bin tutukludur. Bu vetolar her şeye karşın maske kullanımını zorunlu kılan yerel yasalara dokunmamaktadır. Bolsonaro, 8/7/2020 tarihinde senatonun kabul ettiği, içecek su, temizlik malzemeleri sağlamayı, internet ulaşımı yerleştirmeyi, küçük yerleşim yerlerindeki insanlara temel gıda maddeleri, tohum, tarım araçları dağıtmayı zorunlu kılan bazı yasaları da iptal etmiştir. Yerlilerin sağlığı için ivedi parasal yardımın yanı sıra, yerli halkların 3 ay boyunca alabilecekleri 600 reais’lik (100 Avro ya da 120 dolar) ivedi yardımı kolaylaştırmayı da veto etmiştir. Hükümetin yerli halklara 10 yataktan fazla hastaneler, havalandırma ve oksijen aletleri sunma zo runluluğunu da reddetmiştir. Yerli halklar, özellikle Amazon böl gesinde toplumsal ve çevresel yıkıma sürüklenmiştir. Lütfen, bu insani kıyımı herkese duyurun. Brezilya’da olup bitenleri ülkenizde, sosyal ağda, Cenevre’deki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nda ve Lahey Uluslararası Mahkemesi’nde, aynı zamanda Bolsonaro yönetiminin pek sevdiği yatırımcıları barındıran bankalara ve yatırımcılara duyurmak çok gereklidir. BolsoNeron... Bir süre önce “The Economist”te, sosyal ağda başkan Bolsonaro’yu “BolsoNeron” olarak adlandırmıştım. Roma yanarken o sazını çalmakta ve koronaya karşı bilimsel olarak hiç etkisi olmadığı bilinen cloroquine adlı ilacın reklamını yapmaktadır. Bununla birlikte, bu ilacı üretenler başkanın siyasi dostlarıdır. Bu mektubu duyurmak için gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler. Yalnızca dışarıdan yapılan baskı sevgili ve güzel ülkemiz Brezilya’yı dayatılan soykırımı durdurabilir. Kardeşlikle... PAPAZ BETTO MERSİN Taziye yasağı Mersin’de koronavirüs önlemleri kap samında taziye ziyaretleri yasaklandı. Valiliğin yazılı açıklamasında, “Toplu taziye uygulamasının olduğu durumlarda, taziye evlerinde, evlerde ve açık alanlarda taziye yapılmaması il umumi hıfzıssıhha kurulu üyelerinin oybirliğiyle kabul edilmiştir” denildi. l AA KOCAELİ Yalnızca su ikramı Kocaeli Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nun kararıyla toplu taziye uygulaması yapılmamasına, düğün, nişan, sünnet ve benzeri organizasyonlarda su ve içecek dışında yemek ya da herhangi bir ikram verilmemesine karar verildi. l DHA TOKAT Gelin korona çıktı Tokat’ta, düğünden sonra rahatsızlanan ve test sonucu pozitif çıkan gelin, tedavi altına alındı. Aile yakınlarına ve düğüne katılanlar da gözlem altına alındı. l AA Konserde mesafeyi sıfırladılar KIZKALESİ Tatilcilerin akın ettiği Doğu Akdeniz’in gözde tatil merkezlerinden Mersin’deki Kızkalesi, Kurban Bayramı nedeniyle doldu taştı. Bölgede konaklama tesislerinin tamamen dolu olması nedeniyle bazı tatilciler kalacak yer bulamadı. Önceki gece düzenlenen halk konserinde de tüm uyarılara karşın, tatilciler maske ve sosyal mesafe kuralını unutarak adeta balık istifi halinde konseri izledi. Yurttaşlar “Neden sosyal mesafe ve maske kuralını uymuyorlar. Ölüme davet” dediler. l DHA Bakan Koca: Endişe duyuyoruz 3 AĞUSTOS PAZARTESİ 41 BIN 301 995 19 1003 4.927.217 5 BİN 747 %8.4 233 BIN 851 580 217 BIN 497 Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bayram kutlamalarında, tatil yerlerinde, salgın faktörü ne yazık ki yeterince dikkate alınmadı. Daha önce, bazı illerle sınırlı olan vaka artışlarının önümüzdeki günlerde ülke geneline yayılmasından endişe duyuyoruz. Tedbirde güç birliğine ihtiyacımız var” dedi. DOWN SENDROMLU 20 yaşındaki genç öldü Mardin’in Mazıdağı ilçesinde 20 yaşındaki Down Send romlu Muhammed Tur, yeni tip koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Kayalar Mahallesi’nde ya şayan Down Sendromlu Tur’un, Covid19 test so nucu pozitif çık tı. Mardin Devlet Hastanesi’nde yo ğun bakım ünite sinde tedavi gören Tur, tüm müdaha lelere karşın kur tarılamadı. Tur’un Muhammed cenazesi Covid19 Tur tedbirleri doğrultusunda Kaya lar Mahalle Mezarlığı’nda topra ğa verildi. Tur’a koronavirüsün, düğün törenine giden ailesinden bulaştığı şüphesi üzerinde du ruluyor. Annesi Gevre Tur’un da (54) Covid19 tanısıyla hastane de tedavi gördüğü ve sağlığına kavuştuğu öğrenildi. l AA Rüşvetin Türkçesi: Sosyal refah payı! Temmuz ayı başında ABD kaynaklı bir haber Türkiye’de de yankı buldu. Haber şöyleydi: ABD’nin önde gelen ilaç firmalarından Alexion Pharmaceuticals, 20102015 yılları arasında dünyanın pahalı ilaçları arasında yer alan Soliris’i Türkiye, Rusya, Brezilya ve Kolombiya’da ayrıcalıklı satmak için rüşvet dağıttı. Menkul Kıymetler Borsası Komisyonu (SEC), firma yetkililerinden haksız kazanç amaçlı bu harcamalar için savunma istedi. Firma hesap vermek yerine pazarlık yapmayı tercih etti. 21 milyon dolar ceza ödedi. Haber Türkiye’de çok az yayın organında haber değeri taşıdı. Doğal olarak devamında şu soru geldi: Firma Türkiye’de kimlere rüşvet verdi? Aslında ABD kaynaklı haberlerde bunun da belgesi vardı. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Komisyonu’nun üyelerine 100’er bin doların verildiği, bunun bir danışman aracılığıyla dağıtıldığı, 1.3 milyon dolar rüşvet karşılığında 6 milyon dolar haksız kazanç sağlandığı SEC’nin ortaya çıkardığı belgeler arasındaydı. Bu zaman diliminde iki sağlık bakanı görev yaptı: Recep Akdağ ve Mehmet Müezzinoğlu. Her iki bakan da yaklaşık bir ay bekledikten sonra temmuz ayı sonunda Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdular. İddiaların araştırılmasını istediler. Bir haftadır haberleri okurken, izlerken bu konu da gündemimizde; acaba bir gelişme var mı? Yok! HHH Aslında iddia düzeyinden çıkmış, belgeli bir “suç” haline gelmiş bir olayın soruşturulması için eski bakanların başvurmasına da gerek yok. Kamuoyuna yansıyan herhangi bir işlem olmayınca, insanın aklına bir dizi şey geliyor: Savcılar, gazetecileri soruşturmaktan buna fırsat bulamadı mı? Olayın üstüne gidilmemesi için bir talimat mı alındı? Gidildi de suçlu bulunanlara, “şunun şunun karşılığında size bir şey olmayacak” mı dendi? Ya da suçlu bulunanlar hayli güçlü kişiler mi? Yoksa yoksa, “biz rüşveti talimatla aldık, çok azı bize kaldı, büyük bölümünü falanca cemaate verdik” mi dediler? Rüşveti alanlar bu ulvi işi kiminkimlerin bilgisi dahilinde yaptıklarını açıkladıktan sonra iş orada bırakıldı mı? Zaten olay biliniyor da büyüklerimiz, “bunun haber, soruşturma değeri yok” görüşünde mi? İnsanın aklına bir dizi olmadık soru geliyor. Yukarıdaki soruların her birini ayrı şık yapsak en güçlü olasılık hangisidir dersiniz? Al işte, iş bitiricinin yediği rüşvet milletin çenesini yoruyor! İlacın adı “Soliris”; ister misiniz “İlacın adından belli, ilk üç harfine bakın suçluyu görürsünüz” desinler? Bu soruyu şıklara almayalım, birinci çıkabilir! HHH Soliris, pahalı ilaçlar sıralamasında. Çok nadir görülen bir böbrek hastalığı için kullanılıyor. 300 miligramlık doz 32 bin lira. Tedaviye başlamak için 600 bin liralık doz gerekiyor. Sonra her ay 250 bin lira! Soğuk zincirde saklanıyor, ömür boyu kullanılması gerekiyor. İlacı kullanmak zorunda olanlara şifalar dilerken, söylenmeden edemiyoruz: Demek ki fiyatı artıran çok etken var! Belki de ilaçtaki en etken madde, rüşvet! Dünya Şeffaflık Derneği’nin verilerine göre, Türkiye yolsuzlukta 91 sırada. Derneğin Türkiye Başkanı Oya Özarslan, “Bu sıra tarihteki en geri yerimiz, 78 yılda 30 sıra birden geriledik” diyor. Yabancı firmalarla çalışan bir tanıdığıma onların Türkiye’de dağıttıkları rüşveti “harcama kalemi” olarak nasıl gösterdiklerini sordum. Şu karşılığı verdi: “Türkiye kamu ile iş yaparken rüşvetin kolay dağıtıldığı, hatta şart olduğu ülkeler arasında. Bunu şirketlerin merkezleri de biliyor. Bu tür harcamaları ‘sosyal refah payı’ adı altında kayda geçiriyorlar.” Aklımıza nedense Nikola Tesla’nın şu sözü geldi: “Dinimiz var diye ahlaka ihtiyaç kalmadığını sanıyorsunuz!” ŞİLE Fazla yolcuları polis indirdi Kurban Bayramı tatilinde İstanbul dışına çıkamayan yurttaşlar, Şile’ye akın etti. Önceki akşam İstanbul’a dönmek için AYEDAŞ İETT durağına gelenler yoğunluk oluşturdu. Saat 20.30’da hareket etmek üzere durağa gelen İETT 139 T Ümraniye Tepeüstü otobüsü, bir anda doldu. 70 kişi kapasiteli otobüs bir anda dolunca şoför, hareket etmek istemedi. Bunun üzerine yolcular ile şoför arasında tartışma yaşandı. Tartışmalar sırasında sosyal mesafe, maske kuralları da unutuldu. Haber verilmesi üzerine olay yerine Şile İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Polislerin ikazı ve uyarıları üzerine ayaktaki yolcuların inmesinin ardından otobüs yoluna devam etti. l DHA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear