28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 4 AĞUSTOS 2020 SALI [email protected] EkonoMi Covid19 salgını, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruları da etkiledi 30. yılında aktifleri 31 milyar TL’yi aştı Bu sene 30. yılını kutlayan Ana dolu Hayat Emeklilik’in, aktiflerinin Haziran 2020 sonu itibarıyla yıllık bazda yüzde 37 artışla 31 milyar li rayı aştığı açıklandı. Bireysel emekli lik (BES) ve hayat sigortaları toplam fon büyüklüğü 29 milyar TL’ye ula şan şirketin, ilk 6 aylık net kârı 251 milyon TL oldu. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Yılmaz Ertürk, “Hedefleri mize odaklanarak yürüttüğümüz fa aliyetler neticesinde gerek büyüme gerek pazar payı, gerek piyasa değeri açı sından başarılı sonuçlar elde ettik. Gönüllü ve oto matik katılım toplamın dan oluşan BES’te katılım cı sayısı ve fon bü yüklüğünde sek tör lideriyiz. Ha yat sigortaların da sektör ortala masının üzerin de büyümeye devam ediyo Yılmaz Ertürk ruz” dedi. ‘Acentelere salgında özel destek verdik’ AvivaSA’nın, acentelerini pandemi döneminde de yalnız bırakmadı ğı açıklandı. Verilen bilgiye göre şir ket, acentelerinin sağlıklı şekilde ça lışmalarına devam edebilmeleri için motivasyon programlarını devreye sokmanın yanı sıra online bilgilen dirme toplantı ve eğitimleri düzenle yerek ekipman desteğinde bulundu. “Evdeyiz ama yanındayız” sloga nıyla yola çıktıklarını belirten Ge nel Müdür Yardımcısı Fisun Koç, “Acentelerimiz, ekip leri ile birlikte ailemizin en değerli üyeleri. Tüm acente ve acente çalı şanlarımızın sağlığı ve konforu bizim için hiç bir koşulda ödün veri lemeyecek en önem li unsurlar” dedi. Şir ket, bundan sonraki süreçte de yeni plan larla acenteleri için adımlar atmaya de Fisun Koç vam edecek. ‘Tahkim’in işi trafik İlk 6 ayda, sigortalıların şikâyet başvuruları yüzde 30 azalarak 40 bin adette kaldı. Bunların yüzde 88’i zorunlu trafik sigortasıyla ilgili. Zorunlu trafik sigortasıyla ilgili şikâyetlerin çoğu, “sürekli sakatlık”, “değer kaybı” ve “araç hasarları” ile ilgili konulardaki anlaşmazlıklardan çıkıyor. Zorunlu trafik sigortası, sigortalıların sigorta şirketleriyle yaşadıkları ve Sigorta Tahkim Komisyonu’na götürdükleri en önemli anlaşmazlık kaynağı olmaya devam ediyor. Yılın ilk 6 ayıyla ilgili istatistikler de bunu bir kez daha ortaya koydu. İşte sonuçlar: 4 İlk 6 ayda, geçen yılın aynı dönemine göre Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurular yüzde 29.8 azalarak 39 bin 769 adet oldu. Ancak bu düşüşte, Covid19 salgını nedeniyle nisan ve mayıs aylarında başvuruların kabul edilememesi de etkili oldu. 4 Başvurulara poliçe türü açısından bakınca, ilk sırada 34 bin 912 adet başvuru ve yüzde 87.8 payla zorunlu trafik sigortası var. Bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 87.4’tü. Trafik sigortasını yüzde 8.9 payla kasko takip ediyor. Bu sigortaları, küçük oranlarla motorlu kara taşıtları ihtiyari mali sorumluluk ve yangın izliyor. Tazminat ödenmedi 4 Başvurulardaki temel neden tazminat. İlk 6 ayda “tazminatın ödenmemesi” gerekçeli başvuru sayısı 28 bin 429 adet olurken bunun toplamdaki payı yüzde 71.5. Sigortalıların talebi güven Sigortaladım.com ve IPSOS tarafından düzenlenen “Tüketicinin Sigortadan Beklentileri” başlıklı araştırmanın sonuçlarına göre, tüketici sigorta u¨ru¨nu¨ne “tam gu¨ven duymak” ve satın aldığı u¨ru¨nden dolayı risk anında kendini “gu¨vende hissetmek” istiyor. Her iki tüketiciden biri sigorta için tercih edeceği markanın “güvenilir bir marka” olmasına dikkat ediyor. Tüketicilerin yüzde 67’si markaya göre, yüzde 37’si ise verilen hizmete bakarak karar veriyor. “Tazminatın eksik ödenmesi” gerekçesiyle başvuru da yüzde 28.3 payla 11 bin 263 adet oldu. 4 Tahkim kapsamında inceleme yapan hakemlerin verdiği kararlar ağırlıkla sigortalı lehine. İlk 6 ayda geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 1.8 artışla 54 bin 271 adet başvuru sonuçlandırılırken “başvuruda belirtilen talep”le ilgili “kabul” oranı yüzde 43.5, “kısmen kabul” yüzde 26.1 oldu. “Ret” oranı ise yüzde 30.4. Ancak ret oranı geçen yıl yüzde 24.2 idi. ‘RİSKLERİ YÖNETMEYE ODAKLANIYORUZ’ Covid 19 salgınında, sigortacılığın toplumsal ve ekonomik kalkınma için öneminin bir kez daha anlaşıldığına dikkat çeken AXA Grubu yetkilileri, insanlığın gelişimi adı na insanlar için önemli olanı korumak amacıyla çalışmaya devam edeceklerini açıkladı. Grubunun salgına karşı yürütülen mücadeleye verdiği destekleri hatırlatan AXA Sigorta Üst Yöneticisi Yavuz Ölken de “Bizim işimizin temelinde korumak var. ‘Daha iyi bir yarın’ için riskleri, etkilerini ve sonuçlarını yönetmeye odaklanıyoruz” diye konuştu. Yavuz Ölken Deprem bilincini artırmak için yarıştılar Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) altıncısını düzenlediği “Şehirler Yarışıyor Sigortalılar Kazanıyor” yarışmasının 2019 kazananları belli oldu. “Evimizde Güven, Şehrimizde Güven” başlığıyla düzenlenen yarışmada birinciliğe Sivas, ikinciliğe Konya layık görülürken, Samsun ve Tekirdağ ise üçüncülüğü paylaştı. Dereceye giren şehirler çocuk evleri, gençlik merkezleri, izci kampı, engelli merkezleri ve askerleri birliklerde verilen eğitimler açısından dikkat çektiler. Sigorta bilinci öne çıkarıldı. Güçlükler yatırımla aşılır OYAK Genel Müdürü Süleyman Salgınla ortaya çıkan ekonomik sorunlara dikkat çeken OYAK Savaş Erdem, Covid19 salgınıyla ortaya çıkan ekonomik güç Genel Müdürü Erdem, “Planlarımızda sapma yok” dedi. Artan maliyet lüklerin etkilerini aşmaya yönelik keye yabancı sermaye girişini ar Afrika’yı büyüme alanı olarak seççalışmalar yürüttüklerini açıkladı. tırma ve yerli üretimi güçlendirme tik. Fildişi Sahili’nde üretime baş “Ülke ekonomisini ileriye taşıya doğrultusunda çalışacağız.” Medya larken, Kamerun’da üretime hazır çocuk işçiliğini tetikleyecek cak hamleler yapmak, ekonominin tüm aktörlerinin ortak sorumluluğudur” diyen Erdem, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yatırımlarda kararlılık zamanı olduğunu düşünüyo ile buluşan Erdem’in açıklamaları özetle şöyle: Yeni pazar Afrika 4 Konsolide net varlıklarımızı yüzde 129 artırarak 118.3 milyar lanıyoruz. 4 RoRo limanı OYAK Port’un 2021 başında faaliyete geçmesini planlıyoruz. Polemik istemeyiz Kalkınma Atölyesi Kooperatifi, pandeminin mevsimlik tarım işçilerinin fındık hasadına etkisini araştırdı. Araştırmada, Covid19 salgınına karşı alınan tedbirlerin uygulanmasının kaçınılmaz olarak maliyetleri yükselteceği belirtildi. Buna karşı ailelerin de çocuk emeği kullanımına yönelebileceği kaygısına vurgu yapıldı. “Bu kaygı sadece fındık üretimi alanında değil, küresel ölçekte bir gündem oluşturuyor” denilen raporda, “Gelirde rum. Dünya zor bir dönemden geçiyor ancak zor oldu ğu kadar pek çok açıdan öğretici de bir deneyim. Pandemi sonrasında Türkiye’nin önünde büyük fırsatlar bulabileceğine inanıyorum. 2020 planlarımızda geriye doğru Süleyman Savaş Erdem sapma yok. Ül liraya yükselttik. 32 bini aşkın çalışanımız var. 4 Malatya’da 55 ayda tamamlanması hedeflenen Hekimhan Zenginleştirme ve Peletleme Tesisi’nin dışa bağımlılığı yıllık 350 milyon dolar azaltması öngörülüyor. İskenderun’da karbon siyahı üretecek olan tesisimiz de 300 milyon dolarlık ithalatı engelleyecek. 4 Çimentoda, 5 yılda dünyanın ilk 5’ine girmeyi hedefliyoruz. 4 Total’i büyütmek için başka satın alma görüşmelerimiz yok. Ancak sektörün potansiyeline inanıyoruz. Özellikle dağıtım kanalları olarak baktığımızda başka oyun planlarımız var. 4 Hem Ereğli hem İskenderun’da özel endüstri bölgesi ilanı başvurusu yaptık. Ancak hiçbir yerel yönetimle bu konuda polemik yaşamak isteğinde değiliz. l Ekonomi Servisi ki beklenmedik değişimlerin çocuk işçi İncirde rekolte endişesi liğine olası etkisi, bölgeselkültürel fark lara göre değişiklik gösterebilir” ifadele ri yer aldı. Tarımsal üretim konusunda çalışanlara dair henüz bir rehber yayımlanmadı İzmirli incir yetiştiricileri, larda kavrulma var. Bu yıl temmuz sonu gelen aşırı incir rekoltesinin düşük ğına dikkat çekilen raporda, alınması ge sıcakların incir rekoltesini olmasından endişe ediyo reken tedbirler de şu şekilde sıralandı: olumsuz etkileyeceğinden ruz” diye konuştu. 4 Tarım aracıları ve fındık bahçe sa endişe duyuyor. Bu yılın ilk hasadının hipleri kişisel mesafe kuralının nasıl sağlanacağı konusunda bilgilendirilmeli. 4 Özellikle fındık bahçelerinde bulunan konut, baraka veya müştemilatlarda konaklama durumlarında sosyal mesafenin sağlanabilmesi için Kızılay, AFAD, firmalar ve sivil toplum kuruluşları tarafından ücretsiz ilave çadır desteği sağlanmalı. l Ekonomi Servisi Aşırı sıcaklarla birlikte yapraklarda kavrulma başladığını ifade eden Ödemişli üretici İbrahim Biçer, “Mayıstaki ani yağmurlarla birlikte ağaçlara attığımız ileklerde sıkıntı yaşamıştık. Şimdi de aşırı sıcaklarla birlikte yaprak ilerleyen günlerde başlayacağını dile getiren Biçer, “Bazı arkadaşlarımız ağaçlarda olgunlaşmaya başlayan taze incirleri toplayıp pazarda satmaya başladı. Şu an 10 liradan alıcı buluyor” dedi. l Ekonomi Servisi Balıkçı esnafı iş yapamıyor Kurban Bayramı dolayısıy törde olduğunu anlatan la yurttaşın et tüketimine bir esnaf, “Bu yıl Kurban yönelmesi, koronavirüs sal Bayramı’nda yaşadığımız gını, havaların sıcak olma durgunluğu daha önce hiç Tekstil mühendislerine burs imkânı sı ve balıkların havyar dökme zamanı gibi sorunların görmedim. Pandemi, satışlarımızı çok düşürdü” dedi. Tekstil ve hazırgiyim sektörü, mühendis açığını kapatabilmek için öğrencilere bu yıl da asgari ücret tutarında burs vermeyi sürdürecek. Üniversite sınavında ilk 20 bine giren öğrenciler, tekstil mühendisliğini tercih etmesi halinde her ay net asgari ücret tutarında karşılıksız burs alacak. 20 50 bin arasında olan adaylar net asgari ücretin yüzde 70’i, 5080 bin arasındaki adaylar ise net asgari ücretin yüzde 50’si kadar karşılıksız burs alabilecek. üst üste gelmesi, balıkçı esnafının iş yapamamasına yol açtı. Esnaf, “tarihin en durgun dönemini” yaşadıklarını belirtti. Yaklaşık 55 yıldır bu sek “Alabalığın, somonun kilosu 25 TL olmasına rağmen yine de işler durgun” diyen bir başka esnaf da “Balık ucuz olmasına rağmen pek alan yok” diye konuştu. l İHA Yeni kur ataklarına karşı ne yapılacak? Bayram tatili sonrası yeniden açılacak piyasalarda, gözler kurlarda yaşanması muhtemel yeni ataklarda olacak. Ekonomi yönetiminin olası kur ataklarına karşı vereceği yanıtlar ise önümüzdeki dönemde ekonominin gidişatında kilit rol oynayabilir. Bayram tatili öncesi yaşanan kur dalgalanması ve Merkez Bankası ile kamu bankalarının bu ataklara verdiği yanıtların başarısız olması, önümüzdeki döneme ilişkin tedirginlik yarattı. Piyasaların gözü ekonomi yönetiminin önümüzdeki günlerde tekrarlanması beklenen ataklara karşı ne tür adımlar atacağında. Ekonomi yönetimi yakın dönemde bu tür hareketlere, zorunlu karşılık oranlarında, takas koşullarında değişiklikler gibi tedrici sayılabilecek adımlarla karşı durmaya çalıştı. Özetle, döviz talebini kısıcı bu tür tedbirlerle piyasayı yumuşatmaya çalışan yönetimin, kendi çizdiği yolda kısa süreli başarılar kazandığı da söylenebilir. Ancak gelinen noktada artık bu tür tedrici tedbirlerden sonuç alınamayacağı konuşulmaya başlandı. Şimdiye kadar zorunlu karşılık gibi düzenlemelere ağırlık verilmesi sonucu artık limitlere gelinmesinin, yani daha gidecek yer kalmamasının da oluşan tedirginlikte etkisi var. Piyasa oyuncularının önemli bir kısmı ekonomi yönetiminin yine tedrici kararlarla yetinmeye çalışacağı görüşünde. Örneğin bugün piyasalar açılmadan önce yine zorunlu karşılık, disponibilite, takasla ilgili sınırlamalar gibi kararlar alınabileceğini söylüyorlar. Bu arada Merkez Bankası’nın, bankalardan döviz risklerini azaltmaları için türev işlemler yapmalarını istediği, bunun da yine tedrici tedbirler kapsamında sayılabileceği belirtiliyor. Gelinen aşamada kalıcı çözümler için ise artık daha radikal tedbirlere ihtiyaç olduğu kesin. “Ağır yapısal hastalıklara karşı aspirin tedavisi” benzetmesi yapan bazı piyasa oyuncuları, bayram öncesi oluşan tedirginliğin artık uygulanan politikaları savunacak araçların kalmamış olmasından kaynaklandığını söylüyorlar. Şimdiye kadar alınan tedrici düzenlemelerin sonuna gelindiğini, bir süredir uygulanan düşük kurdüşük faiz politikasının bundan sonra sürdürülmesinin artık zora girdiği görüşündeler. Buna rağmen ekonomi yönetiminin mevcut politikadan vazgeçip yeni bir politikaya döneceği konusunda ise piyasaların fazla bir umudu bulunmuyor. Peki, ekonomi yönetimi şimdiye kadar olduğu gibi yine tedrici tedbirlerle yetinmeyi seçerse ne olur? Bu ihtimalin ağırlık kazanması nedeniyle piyasalarda bir süre daha durumun idare edilebileceği ama eriyen rezervler nedeniyle artık eylülden sonra bu politikanın işlemez hale gelip sert hareketlere neden olacağından korkuluyor. Eylül ayı daha çok simge niteliği taşıyor, yani daha öncesi ya da sonrasında da önemli hareketler yaşanma tehlikesi var. Bu takdirde önümüzdeki birkaç aylık süreçte kurlarda çok dalgalı bir seyir kaçınılmaz olacaktır. Kalıcı tedbir alınır mı? Piyasalarda büyüyen eylül korkusunu gidermenin yolu ise açık: Mevcut politikada radikal değişikliklere gitmek gerekiyor. Her şeyden önce artık rezervlerin yeterli olmadığını kabul edip faizlerdeki ve kurlardaki baskının yumuşatılması şart. Hükümetin her şeyden önce mevcut büyüme hırsının mevcut koşullarda geçerli olamayacağını anlaması gerekiyor. Bu nedenle artan bütçe harcamalarında, özellikle altyapı yatırımları gibi simgesel harcamalarda ertelemelere gitmesi gerek. Örneğin Kanal İstanbul projesinin birkaç yıllığına ötelendiğinin açıklanması, piyasalarda psikolojik olarak olumlu etki yapacaktır. Bununla birlikte bütçede sürekli büyüyen cari harcamalarda ciddi kısıntılara gidileceği taahhüdünde bulunulması da gerekebilir. Ekonomi yönetiminin bankaların faiz artışlarına izin vermesi, hatta Merkez Bankası’nın politika faizinde, gerekirse olağanüstü toplantı yapıp önemli oranlarda artırıma gitmesi de piyasalara güven verecek bir adım olacaktır. Bununla birlikte artık bankaların üzerindeki “ucuz ve bol kredi baskısı”nın da yumuşatılması, son dönem uygulamaya giren kredileri zorlayan düzenlemelerde geriye dönüşün başlatılması, kamu bankalarının konut başta olmak üzere ucuz ve sübvansiyonlu kredi vermelerinin durdurulması gerekebilir. Özetle: Hükümetin hızlanan ekonomide bir an önce frene bastığını ve yavaş yavaş kazaya uğramadan durmaya çalışacağını piyasalara göstermesi gerekiyor. Sadece bu tedbirlerle yetinildiği takdirde ise yeniden bir zaman kazanılır ama soruna köklü çözüm için yeterli olmayacaktır. Uluslararası piyasalara yeniden güven verecek adımların, diplomaside yumuşama, özgürlükler, demokrasi ve insan hakları alanını da kapsayacak biçimde, siyasi ve ekonomik alanlarda planlanması ve hayata geçirileceği konusunda tüm kesimlere güven verilmesi gerekecektir. İşte bu nedenle yeniden başlaması beklenen kur ataklarına ekonomi yönetiminin vereceği yanıtın, önümüzdeki dönem ekonomik gidişatı derinden etkileyeceğini düşünüyorum. Pandemide ikinci dalga korkusu büyürken, düşük kurdüşük faiz politikasında artık gidilecek yer kalmamışken, net döviz rezervleri eksiye dönmüşken makul olan yol, mevcut ekonomik politikalarda önemli değişikliklere gidilmesidir. Mevcut ekonomi yönetiminin bu konuda vizyonu ve becerisi var mı derseniz, olumlu yanıt vermek çok zor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear