28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 13 4 AĞUSTOS 2020 SALI İstanbul Modern Çevrimiçi Yaz Sanat Okulu... İstanbul Modern, Çevrimiçi Yaz Sanat Okulu atölyeleri düzenliyor. Etkinliğe Türkiye’nin her yerinden katılabilen çocuklar, evlerinde müze uzmanlarıyla sanat çalışmaları yapacak. Atölye konuları şöyle: Geo Resimler (5 Ağustos), Gölgelerle Sanat (6 Ağustos) ve Benim Harflerim (7 Ağustos) adlı atölyeler çocukları bekliyor. Ayrıntılı bilgi ve atölye detayları: www.istanbulmodern.org. Kuşadası Kent Orkestrası Müzik keyfi caddelere yayıldı ‘Kadınların söyleyecek “Pireli Varyete”, Kadıköy Emek Tiyatrosu tarafından Franz Kafka’nın bir öyküsünden uyarlandı. sözleri var’ Müzede Sahne bu yıl erkek şiddetine karşı sesini yükseltiyor, tiyatro aracılığıyla kadınlarla ve sanatçılarla dayanışıyor Orkestra dinleyenlerden alkış aldı. Kuşadası Belediyesi tarafından kurulan “Kuşadası Kent Orkestrası” ikinci konserini verdi. Yerli ve yabancı turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği Güvercinada yolu üzerindeki konsere vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Kadir Güz’ün şefliğini yaptığı ve 18 müzisyenden oluşan orkestranın 1 saat boyunca sergilediği performans dinleyenlerden alkış topladı. İş Bankası Müzesi Kumbaranın öyküsü sanal sergide Türkiye İş Bankası Müzesi koleksiyonunda yer alan İş Bankası kumbarasıyla ilgili fotoğraf, afiş, belge ve objeler bir araya getirilerek “Evinizin Kasası İş Bankası Kumbarası” başlıklı sanal bir sergi oluşturuldu. Türkiye’de ilk kez Türkiye İş Bankası tarafından 1928 yılında dağıtılmaya başlanan kumbaranın hikâyesinin anlatıldığı sergi www.issanat.com.tr adresinden gezilebiliyor. Tasarrufun simgesi Tetrazon Yapı İşleri ve Prodüksiyon tarafından tasarlanan 360 derece sanal tur özelliğiyle gezilebilen sergide, mekânlardaki metinleri dinlemek, videoları izlemek, dergi okuyabilmek ve yapboz gibi oyunlar oynayabilmek mümkün. 7 bölümden oluşan “Evinizin Kasası İş Bankası Kumbarası”, dönemin fotoğrafları ve animasyonlar eşliğinde ziyaretçileri 25 Aralık 1929’da Türkiye İş Bankası’nın İstanbul Şubesi’nde gerçekleşen ilk Milli Tasarruf Günü kutlamasına götürüyor. Erol Evgin sahnede 5 ay sonraki ilk konser ilgi gördü Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin (SSM), Sabancı Vakfı’nın katkılarıyla baş lattığı Müzede Sahne etkin liğinin dördüncüsü SSM’de 715 Ağustos tarihleri ara sında yapılacak. Emre Koyuncuoğlu’nun sanat yönet menliğini üst Emre Koyuncuoğlu lendiği Müzede Sahne’nin bu yılki tema ORHUN ATMIŞ sı, özellikle pandemi döneminde daha da artarak şiddet gören, zorla nan, tehdit altında yaşayan ve ha “Tırnak içinde Hizmetçiler” oyununu yatını kaybeden kadınların sesi ol Tiyatro Hemhal’den Hakan Emre ması amacıyla “Adı Sanı, İsmi Cis Ünal hem yazdı hem yönetti. mi’ olarak belirlendi. Müzede Sah ne bu yıl, salgın nedeniyle büyük bir ‘Kültür ve sanat iyi bir ilaç’ kriz yaşayan sahne sanatlarıyla da dayanışma ortaya koydu ve Tiyatro Kooperatifi’ne destek oldu. Program ve bilet satışı için:www.sakipsabancimuzesi.org/tr. Programda tiyatro oyunlarının yanı sıra panel ve söyleşiler de var. Konuştuğumuz Emre Koyuncuoğlu, paneller ve etkinliklerde “Özellikle kadına şiddet, taciz ve hak arama konularını sahneye taşıma biçimlerini irdeleyeceğiz. Bu sorunların hikâye aktarımları ve seyirciye aktarma çe Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer, Müzede Sahne’yle ilgili “Bir hafta boyunca oyunlarla, panellerle, etkinliklerle kadını konuşacağız. Umuyorum ki bu derin toplumsal yaramıza tiyatro aracılığıyla da dikkat çekmeyi başaracağız. Kültür ve sanat, global ölçekte hayatı durma noktasına getiren dönemlerden çıkmak için her zaman iyi bir ilaç olmuştur. Oluşan kasvetli havanın sanatın ışığıyla güne kadar erken yaşta ve zorla evliliklerin engellenmesi, kız çocuklarının eğitimi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik projeler geliştiren sivil toplum kuruluşlarına verdiğimiz desteklerle kadınların güçlenmesine katkı sunmaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda Müzede Sahne’nin bu yıl kadını odağına alması, Türkiye’de maalesef artık kökleşmiş ve acilen çözülmesi gereken bir sorun olan ka şitliliği çok önemli. ‘Kadının Sahne aydınlanması dileğiyle tiyatroseverle dına yönelik şiddetin sahne sanatla deki Temsiliyeti’ni tartışacağız” diyor. ri müzemize bekliyoruz” dedi. Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ise “Sabancı Vakfı olarak, bu rı aracılığıyla gündeme getirilmesini son derece kıymetli buluyorum” diye konuştu. ‘Deneyimler temayı belirledi’ n Tema nasıl ortaya çıktı? zarlarımızla birlikte sahnede, birbi Müzede Sahne tematik bir gösteri rinden farklılaşmış, bireyselleşmiş, sanatları festivali. Bu yıl salgın nede kadın bedeni, düşüncesi, duygusu, niyle, birçok alanda dayanışma öne kültürü; her bedenin kendine ait öz çıktı. Sahne sanatları adına çok zor günlüğü, cinsel yöneliş tercihi görü bir süreç devam ediyor. Yıllardır ta nür olmaya başladı. nık olmak zorunda kaldığımız kadı “Adı Sanı, İsmi Cismi” ironik bir na karşı erkek başlık. Aslında, yap şiddeti, baskısı, tacizi ve son ola “Nihayet Makamı” / Altıdan Sonra Tiyatro, “Dansöz” / tığı iş, yaşamı, tercihleri, kendisini tanım Sahnelenecek oyunlar: rak da İstanbul Mek’an Tiyatro, “Tırnak içinde lama biçimi, hepsi bir Sözleşmesi’nden Hizmetçiler” / Tiyatro Hemhal, bütün olarak kadı çekilme istemi “Şişman Güzeldir” / Tiyatro 11, nı var ediyor. Bu top nin açıklanması, Covid19 salgını döneminde kadının evde artan sorumluluklarının görmezlikten gelinmesi “Bir Deli’nin Güncesi” / Biteatral, “Tavşan Aranıyor” / Atta Festival, “Fil” / Tiyatro BeReZe, “Pireli Varyete” / Kadıköy Emek Tiyatrosu, “Gül’e Ağıt” / İstanbul B.B. Şehir Tiyatroları, “Karar”/ Tiyatro Öteki Hayatlar, “İnadına İnsan” / Tatavla lumda, her anlamda, her yerde, her şekilde, her cinste, her öneride vs. kadının var olduğunun ironik bir şekilde altını çizmek adına bu tanımı doğal olarak bu Sahne, “Altın Elma” / Kadıköy koydum. yılın “temasını” Teatron, “K’nın Sesi” / Duygu belirledi. Dalyanoğlu ve “Bir Kadın Uya Dayanışma... Bir yandan da, nıyor” / BGST. n Müzede Sahne’de gösteri sanatları tiyatrocularla daya nın her alanında nışmak için neler yapılıyor? “kadın” dili, estetiği, hikâyesinin çe Öncelikle programımızı destek şitliliği arttı. 1520 yıl öncesinde, tek amaçlı genişlettik, sekiz güne çıkar tük kadın sanatçının bu konulardaki dık, geçen yıllara kıyasla davet et işleri üzerinden konuşulurken, ya da tiğimiz ekip neredeyse iki katı. Co kadın yazarların oyunlarındaki “gün vid19 dönemi için alınan tedbirler cel”, “yaşayan”, “birbirinden farklı” doğrultusunda müzenin açık alanla kadın karakterleri üzerine değerlen rında seyircimizi ve oyuncuları ris dirilmeler yapılırken, şimdi sezonda ke atmayacak bir düzen planladık. 30’a yakın “kadın temalı” diyebilece Salgın döneminde bir araya gelmiş ğimiz oyun/gösteri ile ekipler seyirci ve İstanbul’daki 59 tiyatroyu tem karşısında. Bir önceki nesil şimdiki sil eden Tiyatro Kooperatifi temsil genç nesille dirsek temasında ve da ettikleri üyelerinden, az oyuncuy yanışma içinde. Genç nesil kadın ya la sahnelenmiş, 60 dakikayı geçme yecek tek perdeli oyun başvuruları aldılar. O listedeki oyunlardan temamıza uygun olanlarını davet ettik. Ayrıca, Tiyatro Kooperatifi’nin kampanyası “Bizde Yerin Ayrı”ya da bütçeden bir miktar ayrıldı. Tiyatro Kooperatifi’nin ilk kez bizimle süreçte geliştirdiği bu dayanışma modeli bundan sonra yapacakları diğer organizasyonlar için de bir örnek oluşturacak. ‘Eşit temsil yok’ n Cinsiyet eşitsizliği, tiyatroda ne derecede yaşanıyor? Tiyatroda kadınlar kesinlikle eşit derecede temsil edilmiyor. Genelde onlara iş önerileri daha az geldiğinden, daha az ücret talep edebiliyorlar. Yönetici kadınlara daha çok emek ve zaman gerektiren işler, rejisör kadınlara genellikle kadın oyunları, çocuk oyunları ya da küçük prodüksiyonlar öneriliyor. Tiyatroda kadınlar, destekleyici alanlarda: dramaturgi, koreografi, kostüm, eğitim, organizasyon, halkla ilişkiler gibi alanlarda daha fazla varlık gösteriyor. Sahnede ise, kadın oyunculardan çoğunlukla, “bilindikkabul gören” kadının temsiliyeti isteniyor. “Adı Sanı İsmi Cismi”, bildiğim kadarıyla gösteri sanatlarında “kadın temalı” gerçekleşecek ilk festival olacak. Diğer gösteri sanatlarında kadın platformlarında da bir çok etkinliğin hazırlıklarının yapıldığını, bizden sonra da “kadın temalı” etkinliklerin arkasının geleceğini düşünüyorum. Erol Evgin Erol Evgin, önceki akşam Kerki Solfej’in düzenlediği yaz turnesi kapsamında Kuşadası Altın Güvercin Amfi Tiyatro’da sahneye çıktı. Koronavirüs salgını nedeniyle 5 ay ara vermek zorunda kaldığı konserlerine yaz turnesi ile başlayan sanatçının sahnesine Kuşadalılar ve tatilciler yoğun ilgi gösterdiler. Evgin, “Şarkılarımı sizlerle birlikte söyleyip, gülüp, eğlenip, birlikte duygulanmayı, göz göze olmayı ve sesimle sizlere dokunmayı çok özlemişim. Bu akşam özlem sona erdi” sözleriyle müzikseverlere teşekkür etti. Atilla Özdemiroğlu’na saygıyla... Besteci Attila Özdemiroğlu’nun 60 yıllık sanat hayatında imzasını attığı şarkıların farklı şarkıcılar tarafından yeniden yorumlandığı “Attila Özdemiroğlu Besteleri” albümü Arda Müzik etiketiyle yayımlanıyor. Usta müzisyenin hazırlık aşaması 4 yıl süren albümü, dijital mecralarla beraber hem CD hem de plak formatında dinleyicinin beğenisine sunulacak. Albümdeki şarkı ve sanatçılar şöyle: 1. CD / 1 Bir Vurgun Bu Sevda Sezen Aksu, 2 Kalbim Ege’de Kaldı Nükhet Duru, 3 Firuze Teoman, 4 Yara Cem Adrian ve Lara Özdemiroğlu, 5 Fahriye Abla Ceylan Ertem, 6 Sevda Ko ray Avcı, 7 Tanrım Ayçin Asan, 8 O ye Elif Kaya, 9 Kera Özkan Uğur, 10 Hasret Fettah Can ve Cansu Kurtçu, 11 Lunapark Ayşegül Aldinç, 12 Masum Günahlar İpek Açar, 13 Sonsuz Aşk Halil Sezai ve Tuğçe Soysop, 14 Bozlak Cihan Okan, 15 Muhsin Bey (Enstrumantal) Erkin Arslan. 2. CD / 1Rakkas Kenan Doğulu, 2Petrol Işın Karaca, 3 Yeter Gripin, 4 Dayanamıyorum Pamela, 5 Eskidendi Çok Eskiden Mehmet Erdem, 6 Ağla Sevdam Niran Ünsal, 7 Delisin (Akustik) Banu Kunt Işık, 8 Davet Berrak, 9 Suçluyum Cem Özkan, 10 Yalnız Gece Dila Kalafatoğlu, 11Köprü Pelin Yanyatan, 12 Düşünce Bülent Yağızer, 13 Erkeğim Zeynep Casalini, 14 Günaydın (şiir) Hepgül Özdemiroglu, 15 Delisin Banu Kunt Işık. Çetin Tekindor 75 yaşında Yukarıda okuduğunuz başlığı, Çetin Tekindor’un yaşlandığını değil, yılların nasıl da çabuk geçtiğini göstermek için kullandım. Evet, Devlet Tiyatroları’nın Cüneyt Gökçer’le başlayan “yakışıklı jönler” zincirine 1970’lerde eklenen ünlü oyuncu bu unvanı aynı zamanda “önemli rollerin güçlü yorumcusu” olarak da taşımaktaydı. 1980’lerde iki kişilik “Rita’nın Şarkısı” oyununda Derya Baykal ile paylaştığı sahnede 35 yaşında genç bir profesördü. 2000’li yıllarda aynı rolü bu kez Tülay Günal’ın karşısında yorumlarken ise kıdemli bir akademisyenin rahatlığını taşıyordu. Sanat yaşamı boyunca tüm rollerini o dönemdeki yaşının getirdiği erdemleri kullanarak değerlendirdiği rahatça söylenebilir. Tekindor’u henüz eleştirmenliğe başlamamışken ilk kez 1971’de Jean Anouilh’in “Becket”inde izlemiştim. Daha sonra Oscar Wilde’ın “Yelpaze” (1977), Maksim Gorki’nin “Güneşin Çocukları” (1978) oyunlarındaki yorumlarını anımsıyorum. Farklı rollerde farklı duruşlar sergileyen, sözünü sesine, hareketini görüntüsüne yakıştıran, sahnede çırpınmadan, kan ter içinde kalmadan devinebilen bir oyuncu olarak girmişti belleğime. Zor oyunlarda zorlu yorumlar Ancak, içinde nasıl bir “sahne insanı” dinamosu barındırdığını 1978’de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen Ulrich Plenzdorf’un “Genç Werther’in Yeni Acıları” oyunundaki soluk kesici yorumuyla gördüm. Enerjisini alabildiğince yoğun biçimde kullanırken bile aşırıya kaçmıyor, oyuncu kişi dengelerinin denetimini her an korumasına karşın rolünü son derece doğal bir akış yaratarak değerlendirebiliyordu. Tekindor’un disiplin anlayışına ve duyarlı çalışma alışkanlıklarına ilişkin bir de anım var: Yaşamım boyunca yaptığım tek tiyatro çevirisi olan John Arden’ın “Musgrave’in Dansı” oyununun dev kadrolu Ankara DT (1980) yapımı sırasında katıldığım bir provada, rolü gereği trampet çalması gereken Hirst adlı karakteri canlandıran sanatçının, başka bir sahnenin tartışıldığı iki saat boyunca, uzak bir köşede hiç durmaksızın trampet çalıştığına tanık olmuştum. Tekindor, kariyerinin doruğunu 1986’da Edward Albee’nin “Kim Korkar Hain Kurttan” oyunu ile yakaladı. Bir ABD üniversitesindeki “sıradan” olmayı seçmiş öğretim üyesinin karısıyla (Ayten Gökçer) paylaştığı bunalımı, oyunu ülkemizde ilk kez sunan Kent Oyuncuları yapımındaki Müşfik Kenter yorumuna denk bir incelikle yorumlayan Tekindor, artık “ustalar” arasındaydı… 1989’da Memet Baydur’un “Cumhuriyet Kızı” oyununda, Ankara DT’nin birçok değerli erkek oyuncusuyla birlikte bir kez daha “üniversite profesörü” (bu kez 1402 sayılı yasayla işlerinden atılıp “ansiklopedi yazarlığı”na soyunan akademisyenlerden biri) olarak sahneye çıkan Tekindor, birçok oyunun ardından 1999’da Yücel Erten’in sahnelediği Elisabeth HauptmannBertolt Brecht’in “Mutlu Son” oyununda gangster tiplemesi yaptığı parlak bir komedi oyunculuğuyla bir kez daha seyircisini büyülüyordu. Sahneye çıkmayı İstanbul DT ve Adana DT’de, emekli olana dek sürecekti… 40’ı aşkın oyunda tarih oyunlarından trajedilere, klasik ve modern komediye uzanan bir çizgide birçok karakteri canlandıran, pek çok ödüle değer bulunan sanatçı, yalnızca Devlet Tiyatroları’ndaki çalışmalarıyla kalsa, çoğunlukla yalnızca tiyatroseverlerin gönlünde taht kuracak ve öylece yaşayıp gidecekti. Sinema, diziler ve ‘seslendirme’ Ne ki çok kanallı televizyon kanallarının gündeme gelmesiyle parlak bir uğraş durumuna gelen “seslendirme sanatçılığı” Tekindor’u henüz yüzü herkesçe tanınmasa da sesiyle Türkiye çapında tanınan bir kişi yaptı. Tekindor “McMillan ve Karısı dizisinde dedektif McMillan’ın sesiydi artık. Seslendirmedeki yıllar süren başarısı bir ara sahnedeki performansını olumsuz yönde etkiler bile olmuştu. (Bu arada, sanatçının Ankara Devlet Konservatuvarı ve Bilkent Üniversitesi’nde uzun süre “sahne ve diksiyon” dersleri verdiğini de unutmayalım.) Aynı dönemde televizyon dizileri ve filmlerle gündeme gelen Tekindor, 15 dolayında sinema filmi, 25 dolayında da televizyon dizisi çevirerek ülke çapında kucaklanan bir sanatçı konumuna geldi. 2005’te Çağan Irmak’ın yaptığı “Babam ve Oğlum” filmiyle sinemada “unutulmazlar” arasına girdi. 201617 yıllarında Uluç Bayraktar’ın yönettiği parlak televizyon dizisi “İçerde”nin “mafya babası” kebapçı Celal’ini ölümsüz bir karaktere dönüştüren de Çetin Tekindor oldu. Tiyatro sahnesi, film ve dizi setleri, efendice duruşu, çalışma disiplini, titizliği ve duru, yalın oyunculuğuyla, geçen yılları yok sayan bu yaman oyuncunun yeni yorumlarını bekliyor. 75. yaşı kutlu olsun.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear