25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 31 MAYIS 2020 PAZAR EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET DİZİ Cevap ve düzeltme >> Baş tarafı 1’de Müvekkil söz konusu bölgede metruk ve mezbelelik halde bulunan sağlık ve güvenlik riski oluşturan arsayı her vatandaşın girmekte serbest olduğu açık bir ihalede en yüksek teklifi vermek suretiyle güvenlik ve ıslah amaçları doğrultusunda kiralamıştır. Mevzubahis taşınmaz önceki ilahelerde atıl durumda kaldığından neredeyse çöplük, çalılık haline gelmiş ve daha önce gerçekleştirilen ihalelerde (2010, 2016, 2018, 2019) aylık 100 TL. muhummen kira bedeli belirlenmesine rağmen taliplisini bulamamıştır. İhale ilanının ilgili maddelerinde; arsa üzerine 10 m2’ye kadar prefabrik yapı, bekçi kulübesi yapılabileceği kalıcı yapı yapılamayacağı ve idarenin izni ile taşınmazın çevresinin tel çit ile çevrilebileceği belirtilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan tespitler neticesinde ise müvekkilin kiralama sözleşmesine ve hukuka aykırı bir yapılaşmaya sebebiyet vermediği tespit edilmiştir. Cumhuriyet Gazetesi ise hukuka ay kırı bir işlem olmamasına rağmen gerçekleri tahrif etmiş, kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın Müvekkili suçlu ilan etmeye çalışmış ve siyasi hırsları doğrultusunda hukuka aykırı bir habere imza atmıştır. Bu haberin kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla yapılmadığı açıktır. Yaşadığımız bu meşakkatli günlerde bir kamu hizmeti olan “gazetecilik” mesleğini siyasi ve rövanşist muhalif emellere alet ederek, gerçekleri açıkça çarpıtma pahasına “gazetecilik “ adı altında yürütülmekte olan bu faaliyeti bir kez daha kamuoyunun dikkat ve takdirine sunuyoruz. Netice olarak, hukuka ve ahlaka aykırı bu iddia ve isnatları reddettiğimizi, başta gazeteniz olmak üzere bu iddiaları yayınlayan ve yayanlara karşı yasal yollara başvuracağımızı değerli kamuoyuna saygıyla duyururuz. 30.04.2020 T.C Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrrettin ALTUN vekili Av. Sezgin Tunç (L.L.M.) CUMHURIYET, MESLEK ÖRGÜTLERININ SESI OLUYOR 11 ‘Hayalet değişiklikler’ Barolar, avukatların örgütlü gücü, avukatlar da vatandaşın sesidir Av. ÇAĞRI AYHAN ŞENEL Bu coğrafya, Dreyfus olayına benzer vakaları çokça yaşamıştır ve hakikat eninde sonun da ortaya çıkmıştır. Bizler, bu ül kede yargının, artık muktedirlerin hâkimiyetinde olmaması ve tarafsız kalabilmesi adına savunma hakkını kullanan insanlarız. Bu nedenle, son günlerde tekrar tartışılmaya başla nan meslek odaları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yapısı ile bu kuruluşların seçim sis temleri, bizlere bu kuruluşların va roluş nedenleri ile toplumdaki karşı lıklarını bir kez daha irdeleme fırsatı tanımıştır. Bu yazıda, baroların Türk toplumu açısından ne anlama gel diği, baroların tarihsel süreçleri ve 4 avukatvatandaş topluma ve devlete yansımaları ile konuşulan değişiklikler yerine bu meslek için nelerin yapılması gerektiğini ifade edeceğiz. n Avukatlık, bir kesimden, bir düşünceden yana olmak değil; haktan ve hukuktan yana olmaktır Barolar; avukatların örgütlü gü Muammer Aksoy Orhan Apaydın Faruk Erem “Faruk Erem’lerden, Orhan Apaydın’lardan, Muammer Aksoy’lardan öğrendiğimiz, mesleğimizi geleceğe taşımak her bir avukatın vazgeçilmez misyonu olduğu gibi, bu görevimizi bir iktidara, bir zümreye bırakma gibi bir düşüncemiz de olamaz. Atatürk’ün ‘Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir’ sözünden hareketle cü, avukatlar da vatandaşın sesidir. avukatlar da Türkiye Cumhuriyeti’nde kimsesizlerin kimsesidir.” Tam da bu noktada baroların ne den li önemli olduğu ve baroların güçsüz lirtmişken avukatların herhangi bir bir grubun aldığı oy oranında tem muaf hale getirilmemektedir. Mesle leştirilmesiyle nasıl sonuçlarla karşı iktidardan ya da ideolojiden bağım sili ile azınlığın çoğunluğa tahakkü ğin iş alanları daraltılırken; noterler laşılacağına dikkat etmek gerekmek sız hareket etmeyi şiar edindikleri mü gerçekleşecektir. En çok oyu alan deki vekâletname düzenleme ile ta tedir. Bugün barolar, sadece men ni de ifade etmek gerekir. Bizler için meslektaşların seçilmesi yerine çok pu işlemlerinde avukat bulundurma subu olan avukat ve stajyer avukat herhangi bir partinin, grubun veya daha az oy alan bir meslektaşın seçil zorunluluğu konularında da ısrarla ların hak ve menfaatleri için değil, ideolojinin önemi yoktur. Hak ihlal mesi demokrasiye de temsilde adalet yasal düzenlemeler yapılmamakta Türkiye’nin taraf olduğu uluslara leri kimden gelirse gelsin, haksızlığı ilkesine de aykırıdır. Barolardaki de dır. Avukatın vekâletnamesinin bu rası sözleşmeler gereğince sahip ol kim yapmış olursa olsun barolar on lege sayıları da kayıtlı avukat sayısı lunduğu dosyalarda, serbest mes duğu haklardan vatandaşların uğra ların karşısında dururlar. Toplumun ile belirlendiğinden bu oranların de lek makbuzunun ibraz edilmesinin dıkları mağduriyetlere kadar hemen ve bireylerin kazanılmış haklarını ğiştirilmesi şahsi çıkar ve amaç dı dava şartı haline getirilmesi ile da her hak ihlali ve hukuki uyuşmazlık dün savundukları gibi; yarın da baş şında hiçbir baronun ya da avukatın hi avukatların ekonomik sorunları ta da rol almaktadır. Çok değil; yakın ka iktidar sahiplerine karşı savun faydasına olmayacaktır. nın bir nebze giderilmesi sağlanabi geçmişte, barolar Türkiye’nin Ku maya devam edeceklerdir. Milletvekilliği seçim sisteminde lecektir. Ayrıca stajyer avukatların, zey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ya hem de yüzde 10 barajı yanı başı stajyer hâkim ve savcılarla aynı hak sal statüsü ile haklarının savunucu n Barolarla ilgili ne yapılmak mızda dururkeniller için uygulanan lara sahip olması için yasal düzenle luğunu Birleşmiş Milletler nezdin isteniyor? sistemin demokratik ancak baro or meler yapılması da elzem başka bir de yapmış, Bosna’da yapılan soykırı Gündemi çokça meşgul eden ve ganlarının seçim sisteminin antide konudur. ma ses çıkarmışlardır çünkü avukatlık bir kesimden, bir düşünceden ya “hayalet yasa” olarak tanımladığımız yasa değişikliği ile yapılmak istenen mokratik olduğu iddiası; en basit tabiriyle samimiyetsizdir. Avukat sayı Barış’ların hakkı... na olmak değil, haktan ve hukuktan leri anlamaya çalışıyoruz. Avukatla larının kontrolsüz büyümesiyle ilgi Peki, barolar ve meslek odala yana olmaktır. rın ve baroların gündemlerinde ya li inisiyatif sahibi olmayan baroların, rı üzerinden yürütülen tartışma sa değişikliği yokken cumhurbaşka kanunun verdiği hak nedeniyle suç nın gerçek amacı nedir? Avukatla Avukatlar da Soma’daydı nı tarafından birkaç kez dillendiri lanması ve barolar arasında ikilik ya rın örgütlü gücü olan baroların sus Uluslararası hukuktan doğan hak len bu taslak metnin içeriğine ilişkin ratılması, bize; altında başka Saikler turulmak istenmesi, muhalefete ya ların kullanılmasının yanında iç hu maalesef iktidar milletvekilleri da olduğunu düşündürmektedir. Kanun da karşı görüşe saygı duyulmama kukta yaşanan hak ihlallerine de hil olmak üzere hiç kimse tam olarak dan kaynaklı insan hakları ve huku sından kaynaklıyor ve topluma olay avukatlar itiraz etmektedir. Bü bilgi sahibi değil. Dedikodu ve kulis kun üstünlüğü konularında, hak ih ların başka yönünü anlatanların yük önder Atatürk’ün “Cumhuri haberleri ile bilgi edinmeye çalışan lallerine karşı barolar tüm vatandaş da var olmaması isteniyor. Artvin yet, kimsesizlerin kimsesidir” sözün kamuoyunun yanı sıra, Adalet Baka lar ve kamuoyu adına dava açarken, Cerattepe’de süregelen 25 yıllık mü den hareketle avukatlar da Türkiye nı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı bu hakkın baroların elinden alınma cadelenin bitirilmesi, Aydın’da jeo Cumhuriyeti’nde kimsesizlerin kim dahi yeni bir kanun çalışmasının ol sı yurttaşların sesinin kısılmasından termal enerji santralına tepki gös sesidir. Bir gün işten atılan işçinin madığını ifade etmişken bu haberle başka bir şey değildir. terilmemesi, Ankara’da köpeklerin kader ortağı, bir gün şiddete uğrayan rin ortaya atılmasındaki amacı da an katledilmesinin gündeme getirilme kadının sırdaşı, bir gün istismara uğ lamakta güçlük çekiyoruz. Bizler hu n Avukatların gerçek sorunları ve mesi, Barış’lara ses çıkarılmaması, rayan çocuğun hakkının savunucu kukun ve adaletin emekçileri olarak çözüm önerileri belediye seçimlerinde Yüksek Seçim sudur. Çünkü avukatlar Soma’da iş taleplerimizin dinlenmesi yerine biz Tüm bu tartışmalar devam ederken Kurulu’nun hukuksuzluklarının kar çiler göçük altında kaldığında da ler adına ancak bizlerden ayrı bir ça avukatların gerçek sorunları neler şısında olanların, kısacası vatandaş avukatlar o göçükteydi; Özgecan As lışma yapılmasını istemediğimiz gibi dir? Mesleğe yeni başlayan bir avu ların seslerinin susturulması amaç lan vahşice katledildiğinde de avu şimdilerde cumhurbaşkanlığı hükü kat baro seçimlerinin nisbi temsil ile lanmaktadır. katlar kadınların yanı başındaydı. met sistemi ile bakanların dahi habe mi yapılmasını istemektedir ya da Cerattepe’deki hak Artvinli çocu Avukatları sadece bir alacak iliş rinin olmadığı bir yasama faaliyeti mesleğinde 30 yılını dolduran mes ğun; Aydın’daki hak Aydınlı kadınla kisinde taraf vekili, cüppesiyle sa nin gerçekleştiğini görüyoruz. lektaş baroların delege sayılarını mı rın, Ankara’daki hak canlıların; Ba dece duruşmada iş sahibinin temsilcisi görmek; hukukun üstünlüğü Adalet ilkesine aykırı öncelikle dert edinmektedir? rış’ların hakkı her birimizin; beledi Türkiye’de stajyer avukatlarla be ye seçimlerindeki hak her oy vere nü ve savunmanın tarihsel önemini “Hayalet yasa”nın hayalet değişik raber 150 bini bulan bu topluluğun nin hakkıdır. Savunmaya karşı yüz yok saymaktır. Yüzyıllardır deneyim liklerine gelecek olursak; bu konuda sorunlarına hiçbir dönem öncelik ve yıllardır süregelen bu savaşa hep lenen tecrübelere rağmen savunma kamuoyunda baroların seçim siste rilmemiştir. Bu mesleğin itibarının birlikte karşı koyulduğu gibi; bu hakkının kutsallığı üzerine 21. yy’de minde nisbi temsilin sağlanacağına, günden güne azaldığı hepimizin mu zihniyetle mücadelede insanlıkla ya dahi tartışmalar başlatmak; bu ülke baroların delege sayısının değiştiri tabık olduğu bir sorun iken yıllardır şıt devam edecektir. Bu sebeple; Fa insanlarının en tabii ve temel hakla leceğine, baroların dava açma hakkı ısrarla hukuk fakülteleri sayısı artı ruk Erem’lerden, Orhan Apaydın’lar rını elinden almaktır. nın sınırlandırılacağına ve/veya orta rılmış ve avukatlık sınavı getirilme dan, Muammer Aksoy’lardan öğren Barolar, sadece insanlar için değil; dan kaldırılacağına dair bilgiler ku miştir. Avukatların vergisel sorun diğimiz mesleğimizi geleceğe taşı daha yaşanabilir bir dünya için, tüm laktan kulağa dolaşmaktadır. ları yıllardır devam etmekte iken; mak; her bir avukatın vazgeçilmez canlılar ve canlıların hakları için de Kanunda yer alan baro organları avukatlar serbest meslek erbabı gö misyonu olduğu gibi, bu görevimizi mücadele etmektedir. Katledilen or nın seçim sistemi birçok kurum için rülerek vergi yükümlülükleri altın ne bir iktidara ne bir zümreye bırak manları, yok edilen su kaynaklarını, öngörülmeyen ve birçok seçim siste da ezilmeye mahkum edilmektedir. ma gibi bir düşüncemiz de olamaz. işkence gören köpeklerin haklarını mi ile karşılaştırıldığında çok daha Kamu yararına yürütülen adli yar bu ülkede avukatlar savunmaktadır. demokratik ve çoğulcudur. Tam aksi, dım ve CMK görevlerinden elde ediBaroların misyon ve görevlerini be nisbi temsil ile az oyu almış olsa da len avukatlık ücretleri dahi vergiden SÜRECEK Gezi’nin 7. yılı kutlu olsun… Bundan tam yedi yıl önce 31 Mayıs 2013’te günlerden cuma idi. Silivri Cezaevi içindeki spor salonundan bozma duruşma salonunda hukuksuz yargılamalar zinciri bugünkü gibi devam ediyordu. O gün avukatlar, “Taksim kıyamet gibi” diyordu. Taksim’deki Gezi Parkı’nın 30 bin metrekareye yakın bölümüne Topçu Kışlası yapılmasına, parkın kıyılmasına karşı çıkanlar üç gün önce bir araya gelmişler, bir daha ayrılmamışlardı. Bu buluşma Ankara, İzmir başta olmak üzere Anadolu’ya da yayılıyordu. Dönemin Başbakanı Erdoğan diyaloğa kapalı, “Ne yaparlarsa yapsınlar oraya Topçu Kışlasını yapacağız” diyordu. Gelen haberler, eylemin genel bir toplumsal buluşmaya, ses yükseltmeye, her anlamda özgürlük istemini haykırmaya dönüşebileceği yönündeydi. Ortak slogan bunu doğruluyordu: “Her yer Taksim her yer direniş!” Biz tutuklu mahpuslar, bir eylemin üç gün boyunca devam etmesinin önemli olduğunu konuşurken kendi aramızda şu saptamayı yapmıştık: “Bugün cuma… Eğer pazartesiye kadar sürerse toplum korku duvarını yıktı demektir…” HHH 28 Mayıs 2013’te Taksim’de başlayan Gezi Direnişi ağustos ayı sonuna kadar devam etti. İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre Bayburt ve Bingöl dışında tüm illere yayıldı. İktidardan aldığı talimat ve güçle, güvenlik güçlerinin buna yanıtı sert oldu. 2 Haziran Pazar günü İstanbul 1 Mayıs Mahallesi’nde 19 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş’ın yürüyüş sırasında ölümüyle başlayan acı haberler Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif, İrfan Tuna, Selim Önder, Zeynep Eryaşar, Serdar Kadakol ile devam etti. Polisler Mustafa Sarı ve Ahmet Küçüktağ’da olaylar sırasında şehit olanlar arasındaydı. Ölümlerin yanı sıra 10 kişinin gözünü kaybetmesi, 9 binden fazla yaralı, 5 bin aşkın gözaltı da katılımları engelleyemedi. Gezi Direnişi’ne katılanlar için “gençlik hareketi” denemez. Her yaştan, her meslekten insan vardı. “İnsan heyecanları kadar gençtir” sözünden hareket edersek, her yaştan genç vardı. Bir avukat Taksim’i şöyle anlatmıştı: “Eşim ve 22 yaşındaki kızımla gittik. Saatlerce oradaydık. Akşam eve döneceğiz… Kızım, ‘Ben burada kalmak istiyorum’ dedi. Hayatta kızımı gece kalması için parka bırakacağım aklıma gelmezdi…” Zaman zaman yaşanan provokasyonlar, güvenlik güçlerinin şiddet kullanımı dışında tamamen barışçıl içerikli buluşmalar yaz akşamlarında parklarda devam etti. Park meclisleri oluştu. Gezi, kendi içinden bir lider çıkarmadı… Böyle bir arayış da olmadı… Gezi, bir siyasi partiyi iktidara taşımaya yönelik hedef gütmedi, nasıl bir Türkiye istediğini tarif etti… Bu tarifte kucaklanacak kesim ayrımı yoktu… Gezi’den birkaç ay sonra Gezi hakkında çıkan kitap sayısı 40’ı geçmişti. Zamanla 50’yi de geçti… Gezi’nin en büyük gücü mizahtı. Nadreddin Hoca’nın torunları oradaydı. Erdoğan, “İki ayyaş” sözünü o günlerde söylemişti. Taksim duvarlarından birinde şu yazılıydı: “Alkolü yasakladın, millet ayıldı!” Gezi, büyük bir birleştirici iklim oluşturdu. Üç ezeli rakip Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ın taraftarları, “İstanbul United” (Birleşik İstanbul) bayrağı yapıp üç takımın amblemini iç içe geçirdiler. HHH İktidar bu büyük buluşmadan çok sayıda dava üretti. Bunların büyük bölümü beraatla sonuçlandı. Bazıları sürüyor. Ancak iddianamelerde Gezi’nin doğası gereği suç unsuru olarak görülebilecek bir şey yok. İktidar Gezi’den suç üretmeye çalıştıkça, Gezi bir “dava” haline geliyor. “Bilgisayar başından kalkmaz” denilen gençlerin kent meydanlarından kalkmaz oluşu, “dünya yıkılsa milletin umurunda olmaz” diyenlerin biber gazına meydan okuyuşu ne kararnamelerle yok edilir ne karalamalarla… Milyonlar nasıl bir Türkiye istediklerini ancak bu kadar barışçıl ifade edebilirdi. Yedinci yıl kutlu olsun! Muğla’da gıda ve hijyen yardımı Muğla Büyükşehir Belediyesi, koronavirüs salgını nedeniyle mağdur olan vatandaşların gıda ve hijyen malzemelerinin karşılanması için başlattığı kampanya doğrultusunda 24 bin 217 adet gıda ve hijyen paketini ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırdı. Pandemi döneminde zor günler geçiren ve ekonomik sıkıntı yaşayan yurttaşların yanında olan Büyükşehir Belediyesi, ihtiyaç sahibi vatandaşlar için iki ayrı paket hazırladı. İki ayrı paket halinde yapılan desteklerde birinci pakette gıda malzemeleri yer alırken, ikinci pakette ise temizlik malzemeleri yer aldı. Paketler Büyükşehir Belediyesi Çağrı Merkezi’ne talepte bulunan yurttaşlara ulaştırıldı. l İZMİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear