26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 8 ARALIK 2020 SALI SAĞLIK [email protected] MANTAR YEDI, AZ DAHA ÖLÜYORDU SAĞLIK Yeni nesil jurnal Hafiye ve jurnal… Osmanlı İmparatorluğu’nun günlük hayatına dair önemli kaynaklardı… Özellikle Abdülhamit döneminde, Osmanlı’yı saran hafiye ağı aracılığıyla, saray, imparatorluğun dört bir yanından jurnale boğuldu. Padişahlar, vezirler, devlet yönetiminde görev alanlar, halk arasında tebdili kıyafet (tanınmamak için kıyafet değiştirmek) ile gezer, halkın yönetim hakkındaki düşüncelerini öğrenmeye çalışırdı. 21. yüzyılda bunu yapmaya gerek yok. Babadan oğula geçen padişahlık, egemenliği halka veren cumhuriyet sistemi kabul edildiğinde sona erdiğinden, halk iktidar hakkındaki görüşünü sandıkta söylüyor. Ayrıca Bilişim Çağı’nda artık sosyal medyada gezinerek ya da dürüstçe yapılan kamuoyu araştırmaları ile her konudaki yaygın görüşleri öğrenmek olanaklı. Ancak hafiyelerin kullanım alanı sadece halkın iktidar hakkındaki görüşlerini öğrenmekle sınırlı değil; hükümetler, halkın yaşantısı hakkında bilgi toplamak için de yüzyıllardır bu yönteme başvuruyor. Tarih kitapları, keyif verici maddelerin kullanımını yasaklayan IV. Murat’ın maceralarını yazar. 11 yaşında tahta çıkan bu sultan, hafiyelerle yetinmemiş; halkın yaşantısını kontrol etmek için kendisi kıyafet değiştirip sokak aralarında dolaşmış, kahvelere girip çıkmıştı. Ama Bilişim Çağı’nda bunu yapmaya da gerek yok. Artık dijital ortamda bunun için yeni yollar bulundu. Demokratik hakkınızı kullanarak sosyal medyada bir paylaşım yaptığınızda, yazdıklarınız hiçbir suç unsuru içermese bile sadece iktidarı eleştiriyor diye, anında bunu maaşlı troll hesaplara ya da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ileterek muhbirlik yapanlar oldukça fazla. İçişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde ise ihbar sekmesi var. Fakat hangi kriterlere ya da suçlara göre şikâyet yapılabileceğini belirten bir açıklık getirilmemiş. Bu durumda her konu için kullanılabilir… Komşu komşunun muhbiri! Son olarak da korona döneminde yeni bir muhbirlik uygulaması gündeme geldi. İçişleri Bakanlığı “Yeni Kısıtlama ve Tedbirler” konulu iki genelge yayımladı. Buna göre kış mevsimi olduğundan kapalı alanlarda daha fazla vakit geçiriliyor ve evlerde misafir kabulü de yayılım hızını artırıyor. Bu nedenle artık mevlit, taziye, yılbaşı kutlaması gibi etkinliklere izin verilmeyecek. Kalabalık grupları bir araya getiren etkinlikleri salgında önlemek gerekiyor elbette ama bunun için bulunan yöntem muhbirliği teşvik ediyor; üstelik kurallar net olmadığından kötü amaçlı kullanımlara da açık. Yeni uygulamaya göre, evinize misafir gelirse, muhtar, bina yöneticisi ve apartman sakinleri, kolluk kuvvetlerine başvurabilecekmiş. Böyle bir durumda ev sahibine ve misafire ayrı ayrı 3150 TL idari para cezası uygulanacakmış. HES (Hayat Eve Sığar) uygulamasına bir süre önce işletmeleri şikâyet için konulan “ihbar” özelliği bu konuda da kullanılabilecekmiş… İki hafta tam kapanma uygulayıp insanların işe gitmek zorunda kalmasını önlemeyen, Bu nedenle işe gidenlerin toplu taşıma araçlarında birikmesinin önüne geçmeyen, AVM’leri kapatıp bu mekânlardaki yığılmayı engellemeyen devlet, evlerin içinde önlem almaya çalışıyor! Ölesiye çalıştıran sistem Yılbaşı günü evde bir iki arkadaşınızla bir araya gelmeyi düşünüyorsanız aklınızda olsun. Aniden kapınız çalabilir ve karşınızda kolluk kuvvetlerini bulabilirsiniz. Yılbaşı kutlamasını Noel ile aynı sanan cahilin biri, kötü amaçla muhbirliğe soyunabilir. (Bu arada isteyen inancına göre 25 Aralık’ta Noel’i de kutlar. Kime ne!) Sonuç olarak… İşe gitmeye, işe giderken toplu taşıma araçlarında sıkış tepiş saatlerce yolculuk yapmaya ve iş arkadaşlarınızla aynı mekânda gün boyu kalmaya mecbursunuz ama taziye için uğrayamazsınız ya da yılbaşı kutlaması için bir araya gelemezsiniz. Ayasofya ibadete açılırken 350 bin kişi bir araya gelebilir ya da AKP’ye 100 Bin Yeni Üye etkinliği kapalı salonda gerçekleşebilir ama 30 Ağustos Zafer Bayramı ya da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri açık havada yapılamaz. Kapitalizmin egemenliğindeki dünyada dinci oligarşiyle yönetilen ülkenin salgın yasakları böyle… Yasaklarda mantık aramayacaksınız. Sadece ölesiye çalışacaksınız! Annesi, İrem Nur’a ikinci kez hayat verdi Kocaeli’nde yaşayan 13 yaşındaki İrem Nur Bayraktar, ailesiyle birlikte neşeli bir gün geçirdikten sonra doğada gördükleri mantarlardan topladı. Mantarın tadına bakan Bayraktar, birkaç saat sonra mide bulantısı ve kusma durumu yaşadı. Bulantı ve kusmanın şiddeti artınca ailesi tarafından acil servise götürüldü. Hastanede tetkikleri yapılan Bayraktar’ın karaciğer fonksiyonlarını kaybettiği anlaşıldıktan sonra zamanla yarış başladı. Bilinç kaybı da yaşayan İrem Nur annesinden aldığı karaciğerin parçasıyla yeniden hayata “Merhaba” dedi. Zamanla yarış Hüseyin ve Fatma Bayraktar çiftinin iki kızından biri olan İrem Nur, doğada gördükleri mantarlardan topladı. Mantarın tadına bakan Bayraktar, birkaç saat sonra rahatsızlandı. Hastaneye kaldırılan İrem Nur’un karaciğer fonksiyonlarını kaybettiği anlaşıldı ve o andan sonra zamanla yarış başladı. Aile, hızlı bir araştırmayla Prof. Dr. Koray Acarlı’ya ulaştı. Hemen İstanbul’a gelen Bayraktar, Prof. Dr. Acarlı ve ekibinin yaptığı başarılı operasyonla, annesinden alınan karaciğerinin parçası ile yaşama tutundu. Annesi Fatma Bayraktar’dan karaciğer alan İrem, yaşadıklarını şu Fatma Bayraktar Prof. Koray Acarlı İrem Nur Bayraktar Hüseyin Bayraktar sözlerle anlattı: “Denize gitmiştik. Sonrasında mantar topladık. Eve geldiğimde mantarın tadına baktık. Bir süre sonra midem bulanmaya ve midemdekileri çıkarmaya başladım. Bu durumun şiddeti artınca da annem ve babam beni hastaneye götürdü. Rengim çok sararmıştı. Bana zehirlenmeyle ilgili tetkikler yaptılar. Sonrasında orada muayene eden doktorun ‘Neredesin’ sorusuna, ‘İstanbul’dayım’, ‘Kaçıncı sınıfa gidiyorsun’ sorusuna yine ‘İstanbul’dayım’ yanıtını verdiğimi söylediler. Sonrasını hatırlamıyorum. Bilincim kapanmış. Annem karaciğerini vermiş.” ‘Çok korktuk’ Baba Hüseyin Bayraktar ise “Bu hastalık bizde büyük bir şok etkisi oluşturdu. Çok korktuk. Ben de karaciğer vermek istedim, uyumlu çıktı ancak annesinin daha uyumlu olduğunu öğrendik. Annesi kızına ikinci kez hayat vermiş oldu” diTOKSIK HASAR Prof. Dr. Koray Acarlı ise şunları dile getirdi: “İrem Nur’un karaciğeri, bilinmeyen bir nedenle ki biz bunun ‘toksik’ denilen bir maddeyle, yenilen bir şey ya da kullanılan bir ilaç olabilir; hastalar bunu önemsemediği için paylaşmayabilir hasar gördü. Yapılan tetkikler, olayın gelişimi ve gidişatı çok acil bir karaciğer naklini gerektirdi. İşte bu noktada canlı vericili naklin gücü ortaya çıkmaktadır. Türkiye şartlarında maalesef organ bağışının düşük, kadavradan alınan organın az olduğu durumlarda hastanın hayatını kurtarmak mümkün olmamaktadır. Biz de bu nedenle İrem Nur’un annesini ameliyata hızlı bir şekilde hazırladık ve naklimizi hızlıca yaptık. Bundan sonra İrem Nur, düzenli ilaç kullanımı dışında yaşıtlarından farklı olmadan hayatına devam edecek ve rutin kontrollerini yaptıracak.” ye konuştu. Anne Fatma Bayraktar ise “Bir anne olarak kahroldum. İstanbul benim sevdiğim bir şehir değildi ancak kızımı hayata döndüren Prof. Dr. Koray Acarlı İstanbul’da yaşadığı için artık İstanbul’u çok seviyorum” dedi. SAĞLIK REHBERİ Uyku bedeni tamir ediyor! Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınından korunmanın yollarının en başında düzenli uyku geliyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Karadeniz ile Türk Böbrek Vakfı Başkanı (TBV) Timur Erk, bağışıklık sisteminin desteklenmesindeki en temel etkenin düzenli uyku olduğuna dikkat çekti. Erk, “Covid 19 ile ilgili zor bir süreçten geçiyoruz. Özellikle mevsimsel hastalıkların da baş gösterdiği son günlerde insanlar, bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendiririz arayışı içine girdi. Temel vitamin ve mineraller kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda alınmalıdır fakat bizim önereceğimiz konular, bir uzman desteği gerektirmeden kendi yaşam kalitenizi dolaylı olarak sağlığınızı ve bağışıklığını etkileyecek önemli unsurlardır. Sağlıklı beslenme, egzersiz, stres kontrolü ve uyku” dedi. Antikor üretimi Prof. Dr. Derya Karadeniz ise uykunun beden tamirindeki rolünün, bağışıklık sistemine olan etkisi ile ortaya konduğunu belirterek “Deneysel çalışmalarda, uyku yoksunluğu yapılan hayvanlarda, üç gün içinde, midebağırsak sisteminden kaynaklanan enfeksiyonlar nedeniyle ölüm gerçekleştiği gösterilmiştir. İnsanlarda da durum benzerdir. Örneğin dört gece boyunca, sadece dörder saat uyumalarına izin verilen insanlarda, beşinci gün grip aşısı yapıldığında, normal uyku sürelerini uyuyan insanlara göre bağışıklık yanıtı çok daha zayıf kalmıştır. Uyku hastalıklarının birçoğunda, bağışıklık sisteminin bozulduğu ve enfeksiyonlara yatkınlığın arttığı gösterilmiştir” diye konuştu. BENLERINIZI TAKIP ETMENIZ HAYATI ÖNEME SAHIP Yeni oluşan benler cilt kanseri belirtisi olabilir Cilt kanserinin erken tanısının ben takibiyle mümkün olabileceğini belirten Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Kelahmetoğlu, dünyada tüm kanserler içinde en yaygın görülen cilt kanserinin, iyileşmeyen yaralar, yeni oluşan benler veya mevcut benlerde oluşan değişikliklerle kendini gösterebildiğini belirterek “Erken evrede belirlenen cilt kanserlerinde cerrahi tedavi yöntemi ile tamamen iyileşme oranı oldukça yüksektir” dedi. Benlerin kimi zaman cilt kanserine neden olabildiğini söyleyen Kelahmetoğlu, “Bu nedenle düzenli kontrol edilmesi ve tanı konursa benin alınması hastanın sağlığı için önem taşır” diye konuştu. Kelahmetoğlu, özetle şunları kaydetti: “Erken evrede belirlenen cilt kanserlerinde cerrahi tedavi yöntemi ile tamamen iyileşme oranı oldukça yüksektir. Benlerin asimetrik olması, sınırlarının düzensiz girintiliçıkıntılı olması, farklı renk tonlarını içermesi, genişliğinin 6 milimden fazla olması ve büyümegenişleme göstermesi halinde hekime başvurulması gerekir. “ 5 Bilinçsiz antibiyotik kullanmanın önemli zararı Timur Erk Prof. Dr. Derya Karadeniz Uyku hastalıklarından bağımsız olarak, uykunun istemli olarak azaltılmasının da bağışıklığı düşürerek, özellikle enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık geliştirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Karadeniz, şöyle devam etti: “Uykunun bağışıklık sistemi üzerine koruyucu ve geliştirici özelliğine örnek olarak, hasta olduğumuz zamanlarda uyku isteğimiz ve ihtiyacımızın artması verilebilir. Hastalık durumda uyku artarak, bağışıklık sistemini toparlamaya çalışır. İmmün sistem hücrelerinin kendilerine has sirkadiyen yani günlük ritmi vardır ve tüm immün hücreler, herhangi bir saldırıda, uyku sırasında en üst seviyeye ulaşır. İmmün sistemin hafızası derin NREM uykusunda sağlanır. Yani vücuda giren bir mikrobun tanınması ve buna cevap olarak ortaya çıkan antikor üretimi derin NREM uykusu sırasında gerçekleşir. Hastalık durumda uyku artarak, bağışıklık sistemini toparlamaya çalışır.” KAMU DIŞI AİLE SAĞLIĞI ÇALIŞANLARI PLATFORMU ‘Mağduriyet giderilsin’ Kamu Dışı Aile Sağlığı Çalışanları Platformu üyeleri, yaptıkları açıklama ile “kamu dışı çalışan” olarak nitelendirilen aile sağlığı çalışanları ile kamu kurumlarında çalışan sağlık görevlileri arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi çağrısında bulundular. Platformun üyesi hemşire Cansel Kaçmaz, özetle şunları kaydetti: “Kamu dışı aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı hemşire, ebe, sağlık memuru ve acil tıp teknisyenleri iş güvencesi olmadan Maliye Bakanlığı’ndan maaşını alıp Sağlık Bakanlığı adına tek bir özlük hakkı olmadan ve maalesef Covid19 ile en önde savaşan sağlık ordusudur. Fahrettin Koca’nın sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarının yükseltilmesini amaçladıklarını vurguladığı bu dönemde Kamu dışı aile hekimliği çalışanlarına da sahip çıkıp mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.” Covid 19 enfeksiyonunun tüm hızıyla devam ettiği bugünlerde, bir yandan da her sonbaharda olduğu gibi yine mevsimsel grip ve nezle gibi viral hastalıklar da kapıyı çalmaya başladı. Virüslerin neden olduğu hastalıkların en önemli özelliklerinin başında bulaşıcılığının çok fazla olması gelirken, tedavide bilinen bir ilacının olmaması da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Zira bu noktada pek çok kişi antibiyotiğe sarılarak fayda yerine daha fazla zarar görebiliyor! Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hacer Kuzu Okur, bilinçsiz antibiyotik kullanımının 5 önemli zararını öyle anlattı: n Direnç geliştiriyor: Antibiyotiğin aşırı ve yanlış kullanımı sonucu pek çok bakteri direnç geliştirmiştir. Yani antibiyotik işe yaramaz hale gelir. Bu durum enfeksiyonların tedavi edilememesine neden olur. Antibiyotikler gerekli olduğu zaman kullanılmalı ve önerilen tedavi zamanından önce kesilmemelidir. n Sindirim sistemini bozuyor: Bilinçsiz antibiyotik kullanımı; bulantı, kusma, şişkinlik ve karın ağrıları başta olmak üzere sindirim sisteminin dengesini bozarken, ishale yol açabilir. Ayrıca ağızda yara, diş renginde değişmeye neden olabilir. n Bağışıklık sistemine zarar veriyor: Bağırsak mukozamızdaki yararlı mikropları öldürerek mukozal bağışıklığı bozabilmekte ve yeni enfeksiyonların gelişmesine neden olabilmektedir. Derideki kaşıntı ve döküntülerden başka öksürük nefes darlığı gibi ileri alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Metabolik sorunlara ve obeziteye yol açabiliyor: Özellikle çocukluk çağında yanlış kullanılan antibiyotikler bağırsak floramızı bozarak emilim sorunları yaratmakta ve diyabet hastalığı zemini oluşturup obeziteye neden olmaktadır. Karaciğer ve böbrek yetmezliğine zemin hazırlıyor: Antibiyotikler vücuttan karaciğer ya da böbrek yolu ile atılır. Pek çok ilaç karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını bozmakta ve yetmezliğe neden olabilmektedir. Virüslerin neden olduğu hastalıkların tedavisinde antibiyotikler etkili değildir. Antibiyotikler bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonların tedavisinde etkilidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear