26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 8 ARALIK 2020 SALI [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER COVID19 salgını ve değişim PROF. DR. MEHMET Y. YAHYAGIL Son yirmi yılda popüler bir anlam kazanan küreselleşme kavramı tahminlerin ötesinde karmaşık bir soyutlamadır. Toplumbilimcilerin ve ekonomistlerin tanımları ya da yalnız kültürel ve siyasal açıdan yapılan açıklamalar yetersiz kalmaktadır. Aslında bilişim ve iletişim teknolojilerinin yaygın ve etkili kullanımıyla geçmişin yerel ekonomik, toplumsal, kültürel ve politik birikimlerinin evrensel boyut kazanması küreselleşmenin özü olarak düşünülmelidir. Burada “öz” sözcüğünü kullanmamın nedeni bilgi toplumuna geçebilmiş birkaç ülkenin gelişmekte olan ülkelerin yaşam tarzlarını değiştirme stratejilerinin bu olguda göz ardı edilmemesi gerektiğindendir. Neoliberal illüzyon Milenyum çağı evrensel ve kültürel değerlerin altüst olduğu, yeni (neo) liberalizmin daha açık bir ifadeyle, farklı bir emperyalizmin insanları tüketim toplumuna dönüştürmek için sosyal medya ve iletişim kanallarıyla başta ABD tarafından empoze edildiği bir zaman dilimi olmuştur. Her alanda vurgulanan içi boş bir “özgürlük teması” çoğulcu kültürlerde dahi bireyselliği ön plana itmiş aile, evlilik, toplumsal dayanışma gibi insanları birbirine bağlayan değerler zinciri parçalanmıştır. Daha azgelişmiş ülke halkları ötekinin değerlerini benimsemeyi, ötekiler gibi davranmayı farkında olmaksızın benimseyivermiştir. İş (istihdam) olanaklarını üretime dayalı olarak artıramadan, finansal stratejilerle ekonomileri canlandırma gayretleri Türkiye’de de olduğu gibi pek çok ülkede enflasyonist etkisini göstermiş, acı (!)reçeteler yazılmış, insanlar kazandıklarından çok daha fazlasını tüketmek için kredi ve benzeri olanakları çoğu kez hatalı kullanıp daha da yoksullaşmıştır. Küreselleşme, eşyanın doğası gereği bir antitez de yaratmış ve modernizmi, teknolojinin etkin biçimde kullanılması olarak beNe var ki bu ölümcül salgın, bir olasılık, farklı kültürel çevrelerdeki insanlara bir birey olarak yaşamlarını ve toplumsal gerçeği sorgulamalarına ve daha da iyimser bir tahminle insanı insan yapan değerleri yeniden keşfetmesine olanak verebilecektir. nimseyen fakat gelenekselliğin ve dinsel değerlerin ön plana çıkarıldığı farklı akımlar (refleksifküreselleşme) belli ülkelerde kendisini göstermiştir. Bu arada son on yılda Afrika ve Asya’dan göçmenlerin gelişmiş ülkelere sığınma sorunu kendilerini en demokratik ve uygar olarak kabul eden ülkelerde milliyetçilik duygularını kamçılamış ve kimi siyasetçilerin popülist yaklaşımlarıyla birlikte insani değerlerin işlevinin zedelenmesiyle sonuçlanmıştır. Gelişmiş ülkeler arasındaki ekonomik savaşların etkisi, toplumsal yaşamda ötekileşme sevdası ve bireylerin benliğini koruma ikilemi içinden çıkılmaz bir hal alırken bu kez de insanlık, artık tarih sayfalarında kaldığını düşündüğü bir salgının ölümcül darbesiyle karşılaşmıştır. Bu salgının yaşamın her alanındaki şok etkisi ülke ve statü farkı gözetmeksizin herkesi etkilemiş, kimilerini düşünmeye, kimilerini sorgulamaya yöneltmiş ve bir küresel panik atmosferi egemen olmuştur. Küresel depresyon Ekonomik dengelerin göreceli olarak tüm dünyada bozulmasına ve zenginfakir makasının hızla açılmasına yol açan bu pandemi (COVID 19), bireyleri ve ülke yönetimlerini de ister istemez bir değişim sürecinin içine tutsak etmiştir. Bu süreçte insanların belki de ıskaladıkları oluşum, bireysel ve kültürel değerlerdeki değişimdir. Avrupa ülkelerinin yanlış şekilde bu dünyadaki yüksek (!) kültürel değerlere sahip olduğu kanısı muhtemeldir ki Avrupalılar arasında bile zedelenmiştir. Ayırımcılıktan kaçınma, ifade özgürlüğü, dinsel inançlara saygı kavramları ile temel evrensel değer olarak kabul edilen insan hakları konusunda ne denli bir çıkmaza girildiği açıktır. Beyaz ve siyah ırktan bireylerin çatışmaları, mülteci akımı karşısında belli ülkelerin katı tutumları faşizan duyguları ön plana çıkarmış ve bunun yansımaları pandemi sürecinin tahribatına karşın sürebilmiştir. Kanımca “mutluluk” kavramının algısı dahi büyük olasılıkla değişmiş, sosyal ilişkilerin sanal dünyada ağırlık kazanması kimi avantajlarının yanı sıra küresel bir depresyon yaratmıştır. Bu arada geri bıraktırılmış ya da daha doğrusu sömürülmüş Afrika ülkelerinin pandemiden daha az etkilenmesinin nedenleri hiç değilse akademik çevrelerde dikkat çekmiştir (Bkz: https://www.bbc. com/news/worldafrica54418613). Aydınların sorumluluğu Kısaca, pek çok şeyin artık ‘eskisi gibi olamayacağı’ gerçeği anlaşılmıştır. Bu salgının yarattığı kaotik durumun nedenleri “ruhumuzu unutmak mı”, “siyasal ağırlıklı mı” yoksa emperyalizmin aslında bir “yaratıcıyıkım mı” olduğuna dair soru ve tartışmaları da (Bkz. Salgın: Tükeniş Çağında Dünyayı Yeniden Düşünmek, Der: D. Bayındır, Tellekt Yayınları, İstanbul, 2020) beraberinde getirmiş, yakın geleceğin nasıl şekilleneceği ana gündem maddesi olmuştur. Ne var ki bu ölümcül salgın, bir olasılık, farklı kültürel çevrelerdeki insanlara bir birey olarak yaşamlarını ve toplumsal gerçeği sorgulamalarına ve daha da iyimser bir tahminle insanı insan yapan değerlerin yeniden keşfetmesine olanak verebilecektir. Kanımca aktivistler, yazarlar, şairler, sanatçılar bu yolda büyük görevler üstlenecek, yeni sanat akımlarını ve değişimin ana hatlarını politikacılardan daha etkin biçimde şekillendirebilecektir. Sağlıklı günlerde daha çok düşünüp olayları daha akılcı yoldan sorgulayabilmek umuduyla... DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. PENDİK LİSESI 6 FEN B 1972 DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ 1965 YILI GİRİŞLİ MİMARLIK BÖLÜMÜ MEZUNLAR GRUBU Azrail’le göz göze! Ben Azraille 15 yaşımda, ağabeyimi alıp götürdüğünde tanıştım. O zamandan beri de bütün yaşamımda hep yol arkadaşım oldu. Bu yol arkadaşlığı sırasında hep gönül gönüle olduk ama üç beş defadan daha sık göz göze geldiğimizi söyleyemem. Geçenlerde COVID19 denilen son koronavirüsün kapımı çalmasıyla, yeniden Azrail ile yüz yüze geldim: Kapıyı açtığımda, biraz utangaç bir tavırla COVID19’un arkasından, elindeki tırpanı sallayarak selam verdi... İşte o anda göz göze geldik! HHH Ne de olsa eski dost... “Hayrola” dedim, “Biraz erken geldin galiba: Ben henüz hazır değilim; elimde iki kitap daha var bitirmeye çalıştığım!” “Yok” dedi, “Seni özledim, şöyle bir yoklayayım dedim.” “Nereden aklına geldim?” diye sordum. “Müjdat Gezen seni anlatan bir mektup yazmış, Uğur Dündar köşesinde yayımladı. O yazıyı okuyunca Emre Hoca’yı ziyaret edeyim de daha vakti olduğunu anımsatayım dedim.” “Sağ ol, eksik olma, ama ben zaten seni yaklaşık elli yıldır, otuz yaşıma geldiğimden beri bekliyordum, beni uyarmana gerek yok” dedim. “Biliyorum, bunu yazdın da. Ama baktım sürekli olarak daha çok işin var. Elli yıldır her geldiğimde seni de birlikte götürmeyi biraz daha erteledim” dedi. HHH Madem kapıma kadar gelmiş, Azrail’e hep merak ettiğim bir soruyu sorayım dedim: “Biliyorsun, her geldiğinde senden hiç korkmadım tam tersine içeri buyur ettim. Ama hep merak etmişimdir, zalimlerin kapısını çaldığında sana nasıl davranıyorlar?” Derin bir “Ahhh” çekti Azrail: “Sorma hocam, o kadar korkak, o kadar rezil tipler ki bu zalimler: Bir yandan ağlayıp, zırlıyor, yalvarıyor, öte yandan da rüşvet vermeye kalkıyorlar!” “Rüşvet mi ne rüşveti yahu?” diye merakla sordum: “Sen benim canımı bağışla, ben sana milyonlarca başka can veririm” diyorlar. “Peki” dedim, “Sen rüşvet önerileri karşısında ne yapıyorsun?” “Canıma minnet de olsa, zalimlerin rüşvet önerilerini kabul etmiyorum, çünkü benim de ciddi bir ahlak anlayışım var. Ama bu önerileri karşılığında zalimlere VIP muamelesi yaparak sadece canlarını değil, şeref ve haysiyetlerini de birlikte alıyorum!” HHH Evet sevgili okurlarım, ben gönül rahatlığıyla Azrail ile göz göze gelebiliyor, sohbet edebiliyorum. Ya zalimler? O zalimler ki kendi zulümlerinin tutsağıdırlar ve bütün yaşamları korku içinde geçer... O kaçınılmaz karşılaşma anı gerçekleştiğinde nasıl davranırlar dersiniz? Alışver ş yapmak ç n barkodu okutun. DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. KARA HARP OKULU 1973 MEZUNU BİR GRUP EMEKLİ SUBAY DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. ODTÜ MAKİNA 19828384 MEZUNLARI DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. İ. ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ 1972 GİRİSLİLER DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. ADAMDER Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear