26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 5 23 ARALIK 2020 ÇARŞAMBA Sistem tartışması siyasetin ana unsuru olmaya devam edecek. Gündemde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, “AKP ile masaya otururuz ama...” diye başlayan değerlendirmesi var. Muhalefetin başından beri itiraz ettiği bugünkü sisteme karşı önerdiği “güçlendirilmiş parlamenter sistem” Saray’ın da gündeminde. Bunun iki nedeni var: 1 Bugünkü yapı içinde yüzde 50’yi bulmanın olanaksızlığı. 2 Mevcut sistemi savunmanın ve sürdürmenin olanaksızlığı... Bu tartışmalar sistem değişikliğinin başında yapıldı. CHP’nin o günlerdeki uyarılarının hemen tümü şu anda yaşanıyor. Kılıçdaroğlu’nun, “Eğer hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistem kurmayı kabul ederlerse oturur konuşuruz” sözlerinin ardından Akşener de soru üzerine şöyle dedi: “Biz güçlendirilmiş parlamenter sistemi AKP ile konuşuruz ama masada ana muhalefet de olmalı...” HHH AKP’de yukarıda aktardığımız iki madde nedeniyle tartışmayı günAKP ile pazarlık yapan kirlenir... demde tutma isteği var. Ancak bunu yapabilecek siyasal gücü ve aydın gücü yok. AKP yola çıkarken fazlasıyla yararlandığı, daha doğrusu kullandığı İkinci Cumhuriyetçilerin desteğini kaybetti. Muhafazakâr aydınların desteği de hızla eriyor. Geriye “profesyonel aydınlar” kalıyor! Onların verdiği desteğin de halk katında karşılığı yok. Bütçe görüşmeleri sadece Saray’ın değil, tüm çevresinin ve iktidar milletvekillerinin de halktan koptuğunu gösterdi. Özellikle bakanların sadece “Saray’a bakanlar kurulu” üyesi sıfatıyla Meclis’e geldiği, “milli iradenin tecelli ettiği yer” dedikleri parlamentoya karşı hiçbir aidiyet hissetmedikleri görüldü. İktidar, halka vereceği bir şey kalmamasının getirdiği çaresizlikle sadece şuna sarılabilecek durumda: Bizden başka ülkeyi yönetecek seçenek yok! Ürettikleri bütün siyaset bunun üzerine. Muhalefetin bu noktada iktidarla girişeceği “yeni sistem” ya da “güçlendirilmiş parlamenter sistem” tartışması ne kadar akılcı? Zira bu konularda iyi niyetli, samimi bir yaklaşım yok. İktidar bu tartışmayı diri tutarken şunu da “başarmış” oluyor: Muhalefeti bu zeminde tutup ülkenin içinde bulunduğu durumu ve başka bir iktidar çözümünü ikinci plana itmek! HHH AKP’nin bugüne kadar iktidarını sürdürmedeki “başarılarından” biri de çok seçenekli düşünebilmesi. Türkiye’de muhalefetin ABD’ye karşı ateş püskürmesini sağlamaya girişirken ABD’de lobi yapıp “Bu iktidarı deliğe süpürmeye kalkmayın, kullanın, bu iktidar giderse sizin için daha kötüsü gelir” kulisi yapabilmek, beceri ister... HDP’nin üzerine çok sert giderken el altından, “Bizimle olursanız, en azından tarafsız kalırsanız, rahat edersiniz” fısıltılarını yaymak beceri ister... MHP ile 2023’ün iktidarına hazırlanırken, Osman Öcalan’la temas kurup Kürt kökenli seçmenlere hitap eden HDP dışı bir parti arayışına girmek beceri ister... Halkın yardıma muhtaç kesimlerini artırıp onlara “Biz gidersek bu yardımlar da kesilir” diyerek yoksulluğu yönetmek ve kendine bağlamak... Sonra da “AKP yoksulluğu bitiren parti” diyebilmek beceri ister... Böyle bir iktidarla sistem tartışması yapmak yerine halkla yeni bir iktidar mücadelesi yapmak daha akılcı bir yoldur... Elbette kutuplaşmaya karşı olmak gerekir. Türkiye bu tip siyasetten çok çekti. Ancak şu da bir gerçek: Bu aşamadan sonra AKP ile pazarlık yapan kirlenir! CHP lideri Kılıçdaroğlu, Hamza Yerlikaya’nın sahte diplomasını gündeme getirdi ‘Bankayı soyarsa şaşırmayın’ CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve bir kamu bankasında yönetim kurulu üyesi olan Hamza Yerlikaya’nın bilerek sahte lise diploması kullanmasına ilişkin, “Hamza Yerlikaya’nın bir numaralı sahtekâr olduğunu herkesin bilmesini istiyorum. Bankayı soyarsa hiç kimse şaşırmasın. Bence haksızlık yapıyoruz. Hamza Yerlikaya’yı Hazine ve Maliye Bakanı yapmalıyız, olmuyorsa Merkez Bankası Başkanı yapmalıyız” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları dile getirdi: n Kara paradan vergi al: Asgari ücretin net vergisiz 3 bin 100 TL olması lazım. Asgari ücretten hangi vergiyi alacaksın? Zaten geçinemiyor. Sen asıl vergiyi alması gerekenden alacaksın; uyuşturucu, organ ticareti yapandan vergi alacaksın, kara parayı aklamayacaksın, kara para aklayandan vergi alacaksın. Para var ve sıra asgari ücretliye gelince verilmiyor. Bu, bir siyasi tercihtir. n Yalanı devlet politikaIĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN sı yaptı: 18 Aralık günü Erdoğan konuşuyor: ‘İktidara gelirsek AK Parti’yi kapatacağız.’ Biz söylemişiz... Yalan söylüyorsun. Bu kini; öfkeyi beslemek demektir. Yalanı devlet politikası haline getirirseniz o ülkeye en büyük ihaneti yapmış olursunuz. Devam ediyor: ‘AK Parti’yi destekleyen iş adamlarının şirketlerine el koyacağız; muhalefet etmeyen medya kuruluşlarının kapısına kilit vuracağız. Onlarla çalışan memurları işten atacağız. AK Parti’de görev yapanların mallarına el koyacağız.’ Tam bir akıl tutulması. Yalanlarla Saray’da iktidarını korumaya çalışıyor. Kitlene bir bak; çoğu aç. Biz 81 milyonun hakkını koruyoruz. n Sahte dedikleri Dışarıda paraları var. çanta doğru: 18 yıln Geleceğini hadır sarayda oturuyorzırlıyor: İrfan Fidan, sun krallar gibi yaşıİstanbul’dan geldi ayağıyorsun. Bütün ailen nın tozunu silemedi ben öyle. 50 bin Avro’luk AYM üyesiyim diye ortaçanta taşıyorsunuz. ya çıktı. 107 üyenin oyuSonra bu çanta sahnu aldı. Dün gelmiş arte dediler. O çanta kasında kirli ilişkiler var, doğrudur. Ama siz 107 üyenin oyunu saraymilletten koptunuz. dan alınan talimatla alıVatandaşın hakkını, hukukunu araKılıçdaroğlu yor. Tam bir utanç tablosu. Yargıtay’da birisi çımak değil; servetimi nasıl bü kıp burada haksızlık var diyemiyütürümün arayışı içindesiniz. yor. Öyle bir tezgâh kurdular ki Devletin hazinesini soyana kim korona nedeniyle seçimleri 17 se kusura bakmasın hesabını Aralık’a ertelediler. Şimdi korona sorarız. yok mu? FETÖ’cüler kanun den Dışarıda paraları var: Şim ğiştirmişler, 140 militan atamışdi bir kanun teklifi Genel Kurul’a lardı. Şimdi bunlar da 107 miliinecek. Günü kurtarma teklitan atadılar oraya. Tek yerden fi. Sen siyasi nüfuz sahibi kişile emir alıyorlar. Hâlâ ders almadırin devleti soymasının önüne ge lar. ‘Olur ya ileride birisi kalkar çen düzenlemeyi getirmiyorsun. benim malvarlığımı soruşturursa Bakan, Cumhurbaşkanı devleti en azından beraat ederim.’ Gesoydu; hangi önlemlerin alınması leceğini hazırlıyor. Mahkemenin gerektiği burada var ama getir vereceği kararın hiçbir önemi miyorsun. Niye bu düzenlemeyi yok. Önemli olan milletin vicdayapmıyorlar. Bu yapıldığı takdir nı. Nasıl FETÖ’nün 140 hâkimine de Man Adası’ndan gelen paralar militan dediysem, siz de sarayın yüzde 30 oranında vergilenecek. militasınızın. Bu kanuna koyamazlar; niçin? l ANKARA/Cumhuriyet GENÇ PARTI KURUCUSU CEM UZAN, CUMHURIYET’IN SORULARINI YANITLADI ‘İktidar seçimle gitmez’ LEYLA KILIÇ 11yıldır yurtdışında yaşayan Genç Parti Kurucusu Cem Uzan, iktidarın seçimlerle gitmeyeceğini öne sürerek, “Bugün iktidarın koalisyonla bile yüzde 40’ı bulma ihtimali yok. Bunu herkes gibi iktidar da biliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybedeceği bir seçime gitmez. 2023’te 5 sene doluyor. O gün seçim olmadığını varsayın. Bir kararname yayımlarlar, iki sene ertelerler... İtiraz merciiniz neresi? Belediye seçimlerini iptal ettiren Yüksek Seçim Kurulu mu? Bu tarz iktidarlar seçimle gelir, seçimle gitmezler. Seçimle gideceklerine inanmıyorum” dedi. Fransa’dan Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Cem Uzan, özetle şunları söyledi: n Türkiye’ye dönmeniz için ne gerekiyor? Çok basit, uyduruk hâkimlerin, karıkoca mahkemelerinin verdiği mahkumiyetler var. Bunların toplamı aşağı yukarı 42 sene. Ben Türkiye’den çıktığımda hayatımın tehdit altında olduğu bana söylenmişti. Ondan sonra dönmeyeyim diye mahkumiyet kararları uyduruldu. Bu kararlar yürürlükte olduğu sürece Türkiye’ye dönmem mümkün deUzan ğil. Kararlar kaldırıldığında muhakkak döneceğim. n Sizi FETÖ’nün tasfiye ettiğini mi düşünüyorsunuz? Ben FETÖ’yü daha yeni yeni detaylı kavrıyorum. FETÖ kendine göre bir organizma ama ondan faydalanan da bir AKP var. İktidar FETÖ’yü kendi tetikçisi olarak kullandı. İktidar iş, siyaset ve yargı ayağında FETÖ’yü ilk kez benim aleyhime kullandı. Benden sonra da çeşitli kumpas ve davalarla devam etti. ‘Türkiye’nin yeri AB’ n Peki siz ne vaat ediyorsunuz? Genç Parti’nin en önemli ve tek vaadi AB. Türkiye’nin Batıya, AB’ye dönmesi lazım. Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu muasır medeniyetler odur. Muasır medeniyet Arabistan değildir. Bu çerçevede AB’ye üye olabilmek için ilk önce lisan bilen bir Cumhurbaşkanının olması lazım. Cumhurbaşkanı 18 senedir orada ama tek kelime bilmiyor. n Partiniz herhangi bir ittifaka dahil olacak mı? İttifak izdivaç gibidir. İki tarafın da istemesi lazım. Benim Atatürkçü düşüncem ve duruşum nerede olabileceğimizi gösteriyor. Ama seçim olmayan yerde ittifakı konuşmak çok erken. Bakın Türkiye iflas etti. Damat şimdi nerede? İnsanların cebinden çaldıkları 130 milyar nerede? Ben onların soteledikleri paraların nerede olduğunu da biliyorum. Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nu, Akşener’i, Karamollaoğlu’nu, Demirtaş’ı takdir ediyorum. Onlar bu ülkenin kıymetleri. Davutoğlu ve Babacan’a gelince onlar AKP artıkları. Emekli olsunlar gitsinler köşelerine. Bugün Türkiye’nin yarım trilyon dolar borcu varsa, hepsinin altında Babacan’ın imzası var. Türkiye’de bulunan milyonlarca Suriyeli’nin müsebbibi de Davutoğlu’dur. SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE 3 ADET TAŞINMAZLAR SÜRESİZ TAHSİS YAPILDI Elazığ Belediyesi çok bonkör HAZAL OCAK Elazığ Belediyesi 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporu’na göre belediyenin 6 adet taşınmaz tahsisinin 3’ünde kanuna aykırı olarak ‘süresiz’ tahsis yapıldı. Belediyeye ait 85 taşınmazın kiralama süresi dolmasına rağmen eski kiracılarına kanuna aykırı bir şekilde pazarlık usulü ile yeniden kiraladığı da görüldü. Raporda belediyenin bazı mal alımlarını kısımlara böldüğü belirtilerek “Doğrudan teminde parasal sınıra tabi olan bazı alımların ise parasal sınır aşılarak gerçekleştirildiği görülmüştür’’ denildi. İhaleden kaçırdılar Sayıştay toplam tutarı 350 bin 153 TL olan belediye binasında yurttaş ve personelin kullanımı için yapılan çay ve meşrubat alımının ihaleyle gerçekleştirilmesi gerekirken yıl içerisinde 8 kısma bölünerek doğrudan temin yöntemiyle alındığını tespit etti. Ayrıca mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ihaleleri için belirlenen yaklaşık maliyetler ile sözleşme bedelleri arasında yüzde 63 oranında indirim yapıldığı anlatılan raporda “teklif edilen bedellerin yaklaşık maliyetten fazla olması sebebiyle projelerin uygulanması aşamasında çeşitli olumsuzluklarla karşılaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı. Raporda 2019’da gerçekleştirilen 75 ihalenin 47’sinin yaklaşık maliyetinin sözleşme bedelinden yüzde 30 fazla olduğu kayıtlara geçti. l İSTANBUL ETNİK KÖKENE GÖRE DAĞILIM Ankette bugün seçim olsa kime oy verirsiniz yönündeki soruya Kürtlerin yüzde 30’u AKP derken, yüzde 32’si HDP yanıtı verdi. Türklerin yüzde 29,7’si AKP, yüzde 19,2’si CHP, yüzde 10,6’sı İYİ Parti, yüzde 1,3’ü HDP, yüzde 8,2’si MHP diyor. Türk katılımcıların yüzde 12,9’u kararsız iken geri kalanı diğer partilere oy vermeyi düşünüyor. Ankete katılan Kürt seçmenlerin büyük çoğunluğu kararsız ve protesto oy kullanmayı düşünüyor. Oy kullanmayı düşünenler ise daha çok AKP ve HDP’ye oy veriyor. Metropoll’den siyasi kimlik anketi Metropoll Araştırma Şirketi tarafından seçmenlerin siyasi kimliklerine ve etnik kökenlerine göre hangi partilere oy verdiği yönündeki araştırmada çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Buna göre, ankete katılanların yüzde 49.5’i kendini dindar, muhafazakâr ve milliyetçi olarak tanımlarken, yüzde 24.9’u ise kendini AtatürkçüKemalist olarak tanımladı. Ankete katılanların yüzde 2.4’ü sekülerlaik, yüzde 2.6’sı liberal demokrat, yüzde 7.2’si sosyal demokrat, yüzde 4.3’ü ise sosyalistkomünist olarak tanıttı. Yüzde 9’luk bir kesim ise cevap vermedi. 3 kesimden oy Ankette siyasi kimliklerin 24 Haziran 2018'de hangi partilere oy verdikleri de incelendi. Buna göre AKP’ye oy veren seçmenlerin yüzde 25,2’si dindar, yüzde 21,2’si muhafazakar ve yüzde 26,7 milliyetçiulusalcı kesimden oluşuyor. CHP’ye oy veren seçmenlerin yüzde 8’i kendini milliyetçiulusalcı olarak tanımlarken, yüzde 57’si Atatürkçü/Kemalist, yüzde 10.9’u sosyal demokrat ve yüzde 5.9’u sosyalistkomünist olarak ifade ediyor. HDP seçmeninin yüzde 15.4’ü dindar, yüzde 15.4’ü muhafazakâr, yüzde 22.2’si sosyal demokrat ve yüzde 24.1’i sosyalistkomünist olarak tanımlıyor. İYİ Parti seçmeninin de yüzde 7.8’i dindar, yüzde 31.9’u milliyetçiulusalcı, yüzde 38.3 AtatürkçüKemalist ve yüzde 14.9 sosyal demokrat kendini ifade ediyor. MHP oy verenler ise kendini yüzde 10.9 dindar, yüzde 16 muhafazakâr ve yüzde 47.4 milliyetçiulusalcı diye tanımlıyor. l İç Politika Bana düşmanını söyle... “Sizin düşmanınız kim?” Bu soruyu Umberto Eco’ya New York’ta Pakistanlı bir taksi şoförü sorar. Eco o an hızla cevap verir ve İtalyanların İkinci Dünya Savaşı’ndan beri hiç düşmanları olmadığını söyler. Taksi şoförü bu yanıta ikna olmaz ve o can alıcı ikinci soruyu sorar: “Düşmanları olmayan bir halk olabilir mi?” Düşmanlık, savaşlar, halklar, haklar ve haksızlıklar üzerine düşünürken işe bu sorudan başlarsanız bulacağınız cevap bugüne kadar inandığınız ve güvendiğiniz kalelerin tek tek yıkılmasına neden olacaktır. Mülkiyet ve mahremiyet kavramlarını kutsallaştıran ve kutsallarına dokunulduğu anda saldırganlaşan insanlığın, işgal ve savunma döngüsünde bitmek bilmez savaşlarla yazdığı kanlı ve kinli tarihin çekirdeğinde yatan kimlik bilinci en riskli ve kullanışlı bilinçtir. Bana düşmanını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim Bu soru aynı takside bir Türke sorulsun... Her Türk kendi ideolojisine göre hiç düşünmeden, hiç teklemeden upuzun bir liste yapar. Ve o Pakistanlı şoför Ortadoğu’nun kana ve düşmanlığa hâlâ doymamış bu topraklarındaki kanıksanmış şiddetin bir başka ülke halkının da normali olduğunu bir kez daha görüp rahatlar. Soru, koyu siyasal İslamcı bir Türke sorulsa... O, bu soruya cevap verirken ilk sıraya laikleri koyar. Cumhuriyet der, Atatürk der. Sonra FÖTÖ der, sonra bölücüler, teröristler... Ülkücüyse; Önce bölücüler der, Kürtler, sonra Rumlar, Ermeniler, Yahudiler... Liste böyle uzar gider. Kürt hareketinin sempatizanıysa; Ülkücüler der, kafatasçılar, ulusalcılar, Cumhuriyetçiler... Cumhuriyetçiyse; Hemen siyasal İslam gelir aklına, tarikatlar der, hacılar, hocalar, laiklik karşıtları, Cumhuriyet düşmanları, bölücüler. Liberalse; Milliyetçiler der, ulusalcılar ve ırkçılar, homofobikler der sonra, hoşgörüsüzler, esnek düşünemeyenler... Düşmanın inşası Farklı ideolojilerde olmalarına rağmen bir hatta birden fazla düşmanın varlığından bir an bile kuşku duymayan homojen bir insan kalabalığından oluşan bir toplumun tarihini savaşlarla yazması kadar geleceğini de ancak savaşlarla inşa edebileceğini sanması doğaldır. Düşmanı hem içinde hem dışında arayan ve aradığı yerde de eliyle koymuş gibi hemen bulan bunca insan, bir arada yaşamanın yolunu doğal olarak bulamaz. Ve düşmansız bir hayat hayal edemez. Nihayetinde de bu şuursuzluğundan beslenen korkunç iktidarların eline düşer. O korkunç iktidar, kendisine güç veren yeni düşmanlar inşa ede ede hedefine doğru ilerler. Eco, kendisine “Düşman Yaratmak” adlı kitabı ve o kitabın en başındaki “Düşmanı İnşa Etmek” adlı yazıyı yazdırmış olan bu sorudan şu çıkarıma varır: “Düşman sahibi olmak sadece kimliğimizi tanımlama açısından değil, aynı zamanda kendi değer sistemimizi ölçebilmek için bir engel edinmek ve o engelle yüzleşirken kendi değerimizi sergilemek açısından da önemlidir. Dolayısıyla düşman yoksa onu inşa etmek gerekir”.* Düşman inşa etmenin ustası benzer diğer işlerde olduğu gibi tabii ki Amerika’dır. Türkiye’de ustasının izindeki tüm çıraklar gibi her zaman iyi iş çıkarır. Bir ülkeyi de bir insanı da tanımanın en kestirme yollarından biri nasıl ona düşmanını sormaksa... Bir iktidarı yıkmanın en kestirme yollarından biri de yarattığı düşmanlara ve düşmanlıklara kanmamaktır. O yüzden özellikle bu günlerde iktidarın işaret ettiği düşmanlara bir daha bakın. Onlar gerçekten bu ülkenin düşmanı mı yoksa karşımızdaki aslen iktidarın ihtiyacı olan ve küllerinden tekrar tekrar doğrulan şaibeli bir düşmanlık mı? *Düşman Yaratmak, Umberto Eco, Doğan Kitap, 2011 ANKARA’DA SUÇ ÖRGÜTÜ OPERASYONU Ankara Mamak’ta, “Sezginler” olarak bilinen suç örgütüne yönelik operasyonda, aralarında elebaşının da olduğu 18 şüpheli yakalandı. Zanlıların, tekelleşme sağlamak için bazı kafe sahiplerini silahla tehdit ettikleri, devretmek istemeyen mekânlarda silahlı eylem gerçekleştirerek örgütün sindirici gücünü oluşturdukları, işletme sahiplerinden “haraç” istedikleri, “gayrimenkul” işi adı altında zorla senet imzalattıkları, para ve gayrimenkul istedikleri belirlendi. Suç örgütü üyelerinin bir kişiye zorla senet imzalattıkları, başka bir mağduru ise senet tahsilatı yapmak amacıyla izleyerek darpettikleri, nitelikli yağma, kasten yaralama, tehdit, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma gibi birçok suçu işledikleri belirtildi. l ANKARA/Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear