23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 15 ARALIK 2020 SALI DOLAR 7.8420 2.2 kuruş AVRO 77 9.5360 0.6 kuruş STERLIN 10.5140 11.3 kuruş FAİZ ekonomi@cumhuriyet.com.tr BORSA 19.67 sabit 1388 17.85 puan ALTIN CUMHURİYET SİGORTA ALTIN 24 AYAR 3116.41 2.33 lira 463.70 23.13 lira Hayatdışı poliçeleri 3. çeyrekte yüzde 10.5 artarken 9 ayda yüzde 2.2 azaldı ‘Poliçe’ hareketlendi Sağlık sigortalarına ‘deprem’i eklediler Anadolu Sigorta’nın, sağlık sigortasına eklenebilen deprem teminatı ile sektörde ilk olan bir yeniliği daha hayata geçirdiği açıklandı. Poliçesine deprem teminatı ekleten sigortalılar, deprem sonucu olası bir yaralanma halinde tedavi masraflarını karşılayabilecek. Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Erdinç Gökalp, “Sağlık, herkesin birinci önceliği ve Covid19’dan deprem riskine, doğumdan zorlu hastalıklara kadar güvende hissetmek, özel hastanelerde özgürce sağlık hizmeti alabileceğini bilmek çok önemli bir ihtiyaç. Deprem teminatımız kapsamında sigortalılarımızın 90 güne kadar yoğun bakım giderleri de poliçe kapsamında karşılanıyor” dedi. Evde bakım hizmeti giderleri de kapsamda Erdinç Gökalp yer alıyor. Covid19 salgını yan hakları etkileyecek Mercer Marsh Benefits’in (MMB), “Sağlık Trendleri: 2020 Sigorta Şirketleri Araştırması”na göre 2021’de küresel medikal maliyetlerin öngörülen enflasyon oranını büyük ölçüde aşması ve 2020’deki gibi yüzde 9.5 artması bekleniyor. Türkiye’deki beklentisi ise yüzde 16.5. Artan sağlık hizmetleri ve yeni çalışma modelleri işverenin sağladığı sağlık sigortası ve buna bağlı yan hakların maliyet ve teminat kapsamlarını etkileyecek. MMB Türkiye Lideri Hakan Elgin, araştırmaya göre uzaktan çalışmanın getirdiği zorlukların üstesinden gelmek ve artan maliyetlerle başa çıkmak için şirketlerin, çalışanlarına sundukları yan hakları ve bunları sunma yöntemlerini yeHakan Elgin niden gözden geçirmeleri gerekeceğini belirtti. Bu yılın üçüncü çeyreğindeki hayatdışı poliçe artışında kasko, yangın, mühendislik, zorunlu trafik gibi sigorta branşlar önemli etki yaptı. Küresel Covid19 salgını nedeniyle yılın ikinci çeyreğinde (nisanhaziran) zor günler geçiren sigorta sektörü, yılın üçüncü çeyreğinde (temmuzeylül) özellikle hayatdışı branşların desteğiyle olumlu bir dönem geçirdi. Yılın ilk 9 ayında hayatdışı branşında 50 milyon 922 bin 630 adet poliçe yazıldı. Seyahat düşüşte Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) verileri üzerinden yapılan hesaplamaya göre üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı ayına kıyasla hayatdışı branşta kesilen (dönem için yazılan) poliçe sayısı yüzde 10.5 artarak 19 milyon 370 bin 134 adet oldu. İkinci çeyrekte yüzde 21.2 azalış vardı. Yılın ilk 9 ayında ise poliçe sayısı yüzde 2.2 azalarak 50 milyon 922 bin 630 adede indi. Üçüncü çeyreğe hayatdışının alt branşları açısından bakınca kaskodaki yüzde 39.2’lik artış dikkat çekti. Kesilen poliçe sayısı 1.8 milyonu aştı. Zorunlu trafikte kesilen poliçe sayısı da yüzde 24.3 artışla 5.4 milyon adede yaklaştı. Bunların yanı sıra kesilen mühendislik sigortası poliçeleri yüzde 87.3 artışla 1.6 milyona ulaşırken yangın ve doğal afet poliçeleri yüzde 24.5 artışla 2.1 milyon adedi geçti. Buna karşın salgın kısıtlamalarının etkisiyle kesilen seyahat sağlık poliçeleri yüzde 74.9 düşüşle 247 bin, ferdi kaza poliçeleri yüzde 27.3 düşüşle 2.3 milyon adede geriledi. Hayat pazarı sakin Banka kredisi bağımlısı hayat branşında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yılın ilk 9 ayında poliçe sayısı (dönem sonu yaşayan) yüzde 2 (82 bin 440 adet) artışla 4 milyon 257 bin 740 adet oldu. Üçüncü çeyrek sonunda ise Haziran 2020 sonuna kıyasla poliçe sayısı yüzde 3.8 (153 bin 905 adet) arttı. ‘DEĞER KAYBI’ ZORUNLU OLMALI TÜSED Türkiye Sigorta Eksperleri Derneği ve TOBB Sigorta Eksperleri İcra Komitesi Başkanı Ahmet Nedim Erdem, kaza geçmişi olan araçların alımsatımında araç değer kaybı belgesinin zorunlu kılınmasını istedi. Erdem, bu sayede özellikle ağır hasar kayıtlı, yüksek TRAMER kayıtlı, değişenboyanan parçası fazla olan araçların fiyatlarının, orijinalliği korunmuş araçlara göre düşeceğine ve ikinci el araç alacak kişilerin mağduriyetinin önüne geçileceğine dikkati çekti. İKI YILDA 1753 ÇOCUĞA ÖZEL EĞITIM VERDILER Allianz Türkiye’nin çocukların hareket ve spor yoluyla sağlıklı büyümelerine katkı sağlama hedefiyle başlattığı “Motto Hareket”in kurumsal Sosyal Sorumluluk Zirvesi’nde, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Ödülü’ne layık görüldüğü ve “Sağlıklı Bireyler” kategorisinde “Platin” aldığı açıklandı. Şirketin ilgili grup başkanı Berna Özdemir, bu proje kapsamında 16 hafta eğitim ve 8 hafta yaz dönemi içerikleriyle 2 senede 19 il ve 21 etkinlik noktasında 1753 çocuğa ulaşıldığını açıkladı. Proje 8 yıl sürecek. KÜÇÜK ÇAPLI HASARLAR IÇIN BEDELSIZ ONARIM MAPFRE Sigorta’nın TQ Kalite Sertifikası’na sahip genel servis araç onarım merkezleri ile kasko sigortası sahiplerine poliçe süreci boyunca mini onarım sunduğu açıklandı. Bu hizmet küçük çaplı hasarlarda (belirtilen ölçüsel ve adetsel limitler kapsamında) bedelsiz olarak verilirken bu merkezlerde yapılan onarımlar yenileme döneminde hasarsızlık indirimi olanağı sağlıyor. Hasarlı aracın tamiri süresince, sigortalının aracına muadil bir araç sigortalıya temin ediliyor. Bu merkezlerden halen 7 adet bulunuyor. Prof. Dr. Konukman, borçlanma limitinde ‘bütçe hakkı’na uyulmasını istedi ‘Borç torbası’olmasın Prof. Dr. Aziz Konukman, borçlanma limiti artışının ancak ek bütçeyle yapılabileceğini vurguladı. MUSTAFA ÇAKIR Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aziz Konukman, TBMM’de bütçe görüşmeleri devam ederken borçlanma limitinin “torba yasayla” artırılmayacağı konusunda iktidarın söz vermesini istedi. Yıllık borçlanma limiti Hazine ve Maliye Bakanı’nın oluru ile yüzde 5, Cumhurbaşkanı kararı ile de bir yüzde 5 daha artırılabiliyor. Ancak hükümet, her yıl borçlanmada bu artışların da üstüne çıkıyor. Sonrasında da bir “torba yasa” ile yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen bu borçlanmaya yasal dayanak sağlanıyor. 2019’da torba yasayla 70 milyar TL artış yapıldı. 2020’de ise genel bütçe açığı 140.1 milyar olarak öngörüldüğü için yıllık borçlanma limiti de 140.1 milyar TL’ydi. Bu rakam iki defa yapılan yüzde 5’lik artışlarla 154.5 milyar liraya çıkıyordu. 271.5 milyar TL Ancak ekim sonunda borçlanma 240 milyar TL’yi de aştı. Üstelik Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ilk yüzde 5’lik artışa ne zaman olur verdiği bilinmediği gibi ikinci yüzde 5’lik artışa ilişkin Cumhurbaşkanı kararı da Resmi Gazete’de yayımlanmadı. Konukman, 2021’de genel bütçe açığının 246.3 milyar TL olduğunu, bu limitin ilk yüzde 5 ile (12.3 milyar TL) 258.6 milyar TL, ikinci yüzde 5 ile (12.9 milyar TL) 271.5 milyar TL’ye çıkacağına dikkat çekti. Hükümetin bu artışları gelenek haline getirdiğini belirten Konukman, şöyle devam etti: “Eğer böyle bir artış düşünülüyorsa en baştan bütçe açığı yüksek tutulsun. Bütçe teklifi hazırlanırken Meclis’e neden yanlış bilgi veriyorsun? Artışa ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete’de yayımlanmaması da Meclis’in ‘bütçe hakkı’nı yok saymak anlamına gelir. Çünkü bu sıradan bir borçlanma değil ki.” l ANKARA T.C. GÖLBAŞI (ADIYAMAN) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/140 Esas Davacı Gaski Genel MüdürlüğüTarafından aşağıda ili, ilçesi, köyü, ada ve parsel sayılı davalılara ait taşınmazda kamulaştırma işlemi yapılmış olup, Kamulaştırma Kanunun 10.maddesi gereğince Kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın GASKİ adına tesciline karar verilmesi Mahkememizden istenilmiştir. Bu taşınmazdaki hak sahiplerinin ve 3.kişilerin tebliğden itibaren 30 gün içerisinde Kamulaştırmanın iptali için İdari Yargı’da ya da maddi hataların düzeltilmesi için Adli Yargı’da dava açabilecekleri, açılacak davada husumetin kamulaştırmayı yapan Gaskiyöneltileceği, bu süre içerisinde Kamulaştırma işlemine karşı İdari Yargı’da iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde, Kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve Mahkemece tespit edilen Kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malların GASKİ adına tescil edileceği, Mahkememizce tespit edilecek Kamulaştırma bedelinin yargılama sırasında hak sahipleri adına TC Ziraat Bankası Gölbaşı (Adıyaman) Şubesine yatırılacağı, ilgililerin davaya ve taşınmazların değerine ilişkin bütün savunma ve delillerini de tebliğden itibaren 10 gün içerisinde Mahkememize yazılı olarak ibraz etmeleri gerektiği, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunun ilgili maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. 04.12.2020 Esas Davacı Davalı ili İlçesi Köyü ada Parsel 2019/140 GASKİ Güldane Saygı ve Diğerleri Adıyaman Gölbaşı Küçükören 121 3 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1276672) T.C. İSTANBUL 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2019/1026 Esas Davacı DENİZ AYGÜN tarafından arasında mahkememizde görülmekte olan Gaipliğe Karar Verilmesi davası nedeniyle;Davacının teyzesi olan, gaipliğine karar verilen ŞÜKRAN ALİ’nin 1980 yılından sonra teyzesi ile olan irtibatını kaybettiğini, ve aradan geçen süre zarfında kendisinden herhangi bir şekilde haber alınmadığını beyan etmiş olup, adı geçen kişi hakkında 6 ay içerisinde bilgisi olanların veya bizzat bu kişinin mahkememizin 2019/1026 Esas sayılı dava dosyasına müracaat etmeleri gerektiği, aksi halde ŞÜKRAN ALİ’nin GAİPLİĞİNE hükmedilecektir. İLAN OLUNUR. 09/12/2020 GAİP TC KİMLİK NO: 51073161600 ADI SOYADI: ŞÜKRAN ALİ BABA ADI: İBRAHİM ETHEM ANA ADI: ŞERİFE HİKMET DOĞUM TARİHİ: 15/03/1927 DOĞUM YERİ: İSTANBUL Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1277578) İş dünyası Batı’ya dönüş için iktidarı cesaretlendiriyor Türkiye ekonomisinin sadece parasal politikalarla düze çıkarılamayacağını, radikal siyasi ve ekonomik reformlara ihtiyaç olduğunu artık herkes kabul ediyor. Mevcut iktidar anlayışıyla bu reformların yapılma ihtimali konusunda ise tedirginlik hâkim. İktidarın birdenbire “reform” demeye başlamasında ekonomideki tıkanmanın yanı sıra Batı’dan beklenen yaptırımların büyük katkısı olduğu açık. Türkiye, ABD ve AB’den gelebilecek, ekonomisini iyice zora sokacak yaptırımları bertaraf etmenin yollarını arıyor. İş dünyası da bu çabanın içinde ve bu nedenle yeni ekonomi yönetimine tam destek veriyor. Aslında yapmak istediklerinin “Türkiye’nin yeniden güçlü biçimde Batı’ya dönmesi için Cumhurbaşkanı’nı cesaretlendirmek” olduğunu söyleyebiliriz. Geleceklerini Batı’yla yeniden bütünleşmede görüyorlar, Cumhurbaşkanı’na da “Ancak bu şekilde iktidarda kalabileceğini çünkü ekonominin yürümesi için başka çaresi bulunmadığını” hatırlatıyorlar. Sadece TÜSİAD ya da TOBB değil, iş dünyasının büyük çoğunluğunun, bu arada iktidara yakınlığı ile bilinen MÜSİAD’ın da aynı tercihin yapılmasını istediği belirtiliyor. Sermaye kesiminin yanında sendikaların, çalışanlara verilecek haklar nedeniyle, siyasi görüşe bakmadan, Batı ile ittifakın onarılmasını istemeleri de normal. Peki, geçen hafta duymaya başladığımız, ucuz atlatıldığı söylenen yaptırımlar gündemden kalktı mı, neler olabilir? AB Liderler Zirvesi’nden Almanya’nın ağırlığını koyması sonucunda, yaptırımların ertelenmesi kararının çıktığı söylenebilir. Ankara göstermelik yaptırımlarla geçiştirileceğini bekliyordu ve büyük ölçüde bu gerçekleşti. Peki, Ankara işin bittiğini mi düşünüyor derseniz; Cumhurbaşkanı’nın, söylemlerine rağmen, ağır yaptırımlar tehlikesini savuşturduğuna inandığını sanmıyorum. ABD’de Biden’ın göreve başlamasıyla Avrupa ile temasların sıklaştırılıp bölge ve Türkiye için ortak, kapsamlı bir plan hazırlanacağı söyleniyor. AB’nin yaptırımı görüştüğü hafta içerisinde ABD’den Türkiye yaptırımlarının da içinde bulunduğu Savunma Yasası’nın geçmesi büyük önem taşıyordu. Şimdi Trump’ın bu yasayı onaylamayacağını söylemesi, belki ABD’de olduğundan çok, Türkiye’de gündem oluyor. Trump’ın yasayı onaylayıp 12 yaptırımdan en zayıf 5’ini seçmesinin Türkiye için daha yararlı olacağı, aksi takdirde Biden’ın daha sert yaptırım kararı verebileceği konuşuluyor. Bence, Türkiye açısından Trump ya da Biden’ın kişisel kararlarının çok ötesinde bir durumla karşı karşıyayız. Bu konu artık tümüyle küresel bir planın parçası olacak ve NATO kapsamında değerlendirilecek bir konu haline geldiği söylenebilir. Ekonominin geleceği Özetle: AB ve ABD artık Türkiye’nin, geçmişte “bir oraya bir buraya savrulan” tavrının bundan sonra geçerli olamayacağını, net bir tavır takınması gerektiğini dayatmaya başlayacak. “Güvenlik şemsiyesi”nin ötesine geçilip “Batı değerlerinde ortaklık” daha çok öne çıkmaya başlayacak, Batı’nın küresel liderliğini tazeleyip öne çıkarması, bu kapsamda da Türkiye ve benzer ülkeleri seçime zorlaması söz konusu olacak gibi gözüküyor. Türkiye’nin bu zorlanmaya nasıl yanıt vereceği de Türkiye’nin siyasetini ve ekonomisini derinden etkileyecek diyebiliriz. Batı’nın Türkiye’yle aynı çatı altında bulunmak istediği, pazarlık masasına oturduğunda Türkiye’nin güçlü ve zayıf yönleri bulunduğu açık. Türkiye’nin geldiği noktada, bir sürü yanlışın, mevcut iktidar anlayışının çok önemli rol oynadığı ortada. Ancak Batı’nın, Kıbrıs başta olmak üzere Türkiye’ye yaptığı büyük haksızlıklar da söz konusu. Yakın çevresindekilerin Cumhurbaşkanı’nın bu yol ayrımına geldiğini anladığını, Batı ile ilişkileri koptuğu takdirde ülkenin çok büyük sıkıntılara gireceğini gördüğünü, bu nedenle yeniden Batı ile uzlaşma yolunu seçtiğini söylediklerini duyuyoruz. Cumhurbaşkanı’nın hâlâ AB’ye karşı üst perdeden konuşmaya devam etmesini ise iç politikada ve önümüzdeki kısa sürede yapılacak müzakereler için vakit kazanma adımları olarak görüyorlar. Özellikle iş dünyasının bu yöndeki umutlarını koruduğunu, daha doğrusu korumaya çalıştığını söyleyebiliriz. Konuştuğumuz büyük işadamlarından bazıları, bu tercihin AKP’nin son şansı olduğunu, Cumhurbaşkanı’nın bunu gördüğünü söylüyor. Kimisi ise kişisel olarak gerekenlerin yapılabileceği konusundaki güvensizliklerini dile getirip “Ama çare yok, bu denenecek” diyor. Bazıları ise Cumhurbaşkanı’nın bu inisiyatifi alması halinde, normal bir Türkiye’ye geçişte hâlâ rolü bulunabileceğini, gücü azalsa bile yönetimdeki yerini koruyabileceğini, böylece gereken yumuşak geçişin de gerçekleştirilebileceğini ifade ediyor. Yaptırımlar 2021 yılına damga vuracak, Türkiye’nin atacağı reform adımlarını belirleyecek. Mevcut iktidarın bu pazarlığı nasıl yürüteceği, Batı’dan gelebilecek “idari sistem” dahil radikal reform taleplerine nasıl yanıt vereceği hayati öneme sahip. Sadece siyasi tabloda değişiklikler yaratması açısından değil, tüm halkın, hatta çocuklarımızın ekonomik geleceği açısından da iktidarın çok ciddi bir yol ayrımında olduğunu söyleyebiliriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear