17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY 911 AĞUSTOS 2019 PAZAR SARAY’DAN GELEN KARARLA DIN ŞÛRASI YÖNETMELIĞI DEĞIŞTIRILDI Bilim rahatsızlığı Diyanet’in 5 yılda bir gerçekleştiridiği şura tüzüğü Saray’dan gelen kararla 26 yıl sonra yönetmelik olarak değiştirildi. Daha önce hizmetleri geliştirmek için görüş bildirmek olan şuranın amacı Diyanet’e strateji belirle mek olarak değiştirildi. Eski tüzükteki bütün “bilim” kelimelerinin ayıklanarak silinmesi de dikkat çekti. En son 2016’da 15 TemOZAN muz darbe girişiminin arÇEPNİ dından olağanüstü topla nan Din Şurası’nın amaçlarından başlayarak, üyeleri, katılımcıları için ciddi değişiklikler yapıldı. Daha önce “bilimsel yeterlilikleri ve dini hizmetleri ile tanınmış olan bilim ve din adamlarının katılımıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yürütülen hizmetlerin geliştirilmesi konusunda görüş oluşturmak” olan şuranın amacı, Diyanet’in stratejisini belirlemek olarak değiştirildi. Yeni yönetmelikte amaç “ilmi yeterlikleri ve din hizmetleri ile tanınmış kişilerin katılımıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yürütülecek hizmetlerin Şuranın amacındaki “bilimsel yeterlilikler”, “ilmi yeterlilikler” kavramına, bütün “bilimadamı” tanımları da “ilmi yeterliliği olan kişiler” olarak değiştirildi. stratejisi ve geliştirilmesi konusunda görüş oluşturmak” olarak değiştirildi. Yönetmelikte şuranın katılım yapısında da çeşitli değişiklikler yapılırken, eski tüzükte yer alan bütün “bilim” kelimeleri çıkarıldı. Daha önce “Din İşleri Yüksek Kurulu’nca belirlenecek en çok yirmi bilim ve din adamı” kavramı “Kurulca belirlenecek dini ve ilmi yeterliliği olan en çok yirmi kişi” olarak değiştirildi. Şuranın amacındaki “bilimsel yeterlilikler”, “ilmi yeterlilikler” kavramına, bütün “bilimadamı” tanımları da “ilmi yeterliliği olan kişiler” olarak değiştirildi. Şuranın üyeleri değiştirildi Eski tüzükteki şura üyeleri için “yirmi bilim ve din adamı” katılımı “dini ve ilmi yeterliliği olan en çok yirmi kişi” olarak değiştirildi. “On müftü ve beş vaiz” katılımı Din İşleri Yüksek Kurulu sekreteri ve beş kurul uzmanı, dini yüksek ihtisas merkezlerinden birer, eğitim merkezlerinden beş temsilci, farklı unvanlardan beş vaiz, beş din görevlisi ve beş Kuran kursu öğreticisi olarak genişletildi. Her ilahiyat fakültesinden birer öğretim üyesi katılımı da fakülte sayılarının çok artmasının ardından 20 fakülte ile sınırlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir Talim Terbiye Kurulu üyesi, Din Öğretimi Genel Müdürü ve beş imam hatip lisesi müdürünün katılımı devam etti. Diyanet’in yurtiçi ve dışından davet edeceği isimler için “bilim ve din adamı” olan tanım da “ilmi yeterliliği olan kişiler” olarak değiştirildi. Yeni yönetmelikte de İçişleri, Dışişleri, Sağlık, Kültür ve Turizm bakanlıklarından temsilci olarak şuraya katılımına Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan da temcilciler eklendi. l ANKARA Vakıf üniversitelerinin reklam harcamaları öğrenci gelirinin yüzde 1’ini aşmayacak YÖK’ten reklam kısıtlaması Yükseköğretim Kurulu (YÖK), vakıf üniversitelerinin reklam için araştırma geliştirme faaliyetlerinden 5 kat fazla bütçe ayırmasının ardından harekete geçti. YÖK kararı ile vakıf üniversitelerinin reklam harcamaları öğrenci gelirinin yüzde 1’ini aşmayacak şekilde kısıtlandı. Gelirlerinin en az yüzde 1’i kadar toplam ARGE bütçesini zorunlu hale getiren YÖK, araştırmaya ayrılan pay kadar reklam yapılabilmesi kararı verdi. YÖK, vakıf üniversitelerini akademik, mali ve idari açılardan ele aldığı “Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2019” raporundaki çarpıcı verilerin ardından harekete geçti. 30 vakıf üniversitesinin öz kaynaklı ARGE bütçesinin bulunmadığı, 8 üniversitenin ise araştırma için hiç bütçe ayırmadığı raporun ardından gelen tepkiler üzerine YÖK vakıf üniversitelerinin bütçe yapısına ilişkin değişikliğe gitmek zorunda kaldı. YÖK verilerine göre vakıf yükseköğretim kurumlarında toplam öz kaynaklı ArGe bütçesinin 41 milyon 399 bin lira olduğu, reklamtanıtım için ise toplamda 219 milyon 476 bin lira olduğu tespiti kararda etkili oldu. Bütçe oluşumu ve kullanımında nesnel ve ölçülebilir kriterler olması gerektiğini vurgulayan YÖK, yanlış yorumlamaya ve suistimale açık reklamtanıtım, danışmanlık harcamaları ile sponsorluk ve bağış harcamalarının uygun olmayan kaynak aktarımı olarak kullanımına zemin olmamasını istedi. Yükseköğretim Genel Kurul Toplantısı’nda vakıf üniversitelerinin toplam öğrenci gelirinin en az yüzde 1’i kadar “toplam” ArGe bütçesinin olmasına karar veril di. Alınan karar YÖK tarafından yükseköğretim kurumlarına bildirildi. Vakıf yükseköğretim kurumlarının reklamtanıtım giderlerinin toplam öğrenci gelirlerinin yüzde 1’ini aşmaması kararı alındı. Ayrıca “öz kaynaklı” ArGe harcamaları öğrenci gelirinin yüzde 1’inin üzerinde olan vakıf üniversitelerinde ArGe harcamaları kadar reklamtanıtım harcaması yapılabilmesinin de önü açıldı. Önlisans ve lisans düzeyindeki programlarının her birinde en az yüzde 20 tam burslu öğrencisi bulunan ve herhangi bir ad altında bu tam burslu öğrencilerden eğitimöğretim süreçlerine yönelik ücret talep etmeyen vakıf yükseköğretim kurumları da reklamtanıtım ve ArGe hesaplamaları için belirlenen oranların kapsamı dışında kalması kararlaştırıldı. l ANKARA/Cumhuriyet Altın: ‘Feda’ bize, ‘kârlık’ yabancılara! Burhaniye’de bu yıl başlatılan kitap fuarı güzel bir okur, yazar, bilinçli insanlar buluşmasına sahne oldu. Kaz Dağları’nın eteklerinde oksijen denizine tırmanmak ayrı bir zenginlikti. Ülkemizin doğal güzellikleri, yaşadıkça çoğalan bir hazine. Bir partinin iktidara gelince ilk yaptığı işi onun karakterini de yansıtır. AKP’nin ilk işi Kamu İhale Yasası’nda (KİY) değişiklik oldu. Bu yasada özellikle ihale koşullarıyla ilgili bağlayıcı hükümler değişe değişe yalama oldu. 17 yıl boyunca en çok bu yasa değişti. Zira ihale şartlarına uygun şirket aranmıyor, ihale verilecek şirkete uygun şartname hazırlanıyor, yasa da ona uyduruluyor. Ülkenin doğal zenginliklerini siyanürleyen maden arayıcıları da büyük ölçüde bu şekilde belirlendi.  Kaz Dağları’nda binlerce ağacın kıyımıyla başlayan yeni talan sürecine karşı büyük bir duyarlılık oluştu. Sadece yörenin insanları değil, bu kıyımın acısını kalbinde hisseden binlerce insan Kaz Dağları’nda... Dün de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’le birlikte büyük bir İzmir çıkarması vardı.  Kaz Dağları’nda maden saldırısı, Salda Gölü’nde imar saldırısı, Aydın’da jeotermal zehirlenme... İktidarın doğanın yasalarını hiçe sayan bu gidişine karşı daha örgütlü, daha hedefe dönük, yöre halkını ve tüm Türkiye’yi daha ikna edici bir planlama yapmak gerekiyor. Kalkınmanın karşılığı talan olmamalı. Kaldı ki, altın madeni örneğinde olduğu gibi bize taş taşımak, yabancılara altını götürmek düşüyor! “Fedakârlık” eşitçe paylaşılıyor. İşte; “feda” kısmı bize “kârlık” kısmı yabancı şirketlere ve yerli iktidar ortaklarına... HHH Burhaniye Kitap Fuarı’ndaki duyarlılık bizi ayrıca mutlu etti. Konferans meydanını dolduran insanlara hitap ederken söze şöyle başladık: “Bu güzelim tatil yöresinde bedeninizi dinlendirirken, ruhunuzu ülke sorunlarının kaygısıyla meşgul ettiğinize göre, çözüm var demektir...” Yüz yüze sohbette de, “Çok kaygılıyım” diye başlayan ve kaygılarını sıralayan bir okura şu karşılığı verdik: Kaygılı olmanız ne güzel... Şaşırdı, “Nasıl yani” der gibi yüzüme baktı, devam ettik: Ya kaygısız olaydınız! İşin kara mizahı bir yana, çaresiz lik duygusuna kapılmadan kaygılanmak iyidir. Türkiye böyle insanların omuzları üzerinde ayakta duruyor. Gece yarısına dek saatlerce kuyruk sırası sabrını gözeterek sohbet ettiğimiz insanlarda özellikle İstanbul seçiminin coşkusunun devam ettiği görülüyordu. Bu coşku sönmemeli. Amannnn! Ataol Behramoğlu’nun onur konuğu olduğu kitap fuarında sevgili Işık Öğütçü ile birlikte katıldığımız söyleşiden sonra Burhaniye Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler’le sohbet ettik. Yerel yönetimlerdeki başarının, bunu sürdürmenin önemini vurgulamadan geçemedik.  Gençlik yıllarımdan beri BurhaniyeÖren deyince ilk aklıma gelenlerden biri DİSK’in buradaki tesisleri olur. Abdullah Baştürk’ün adını taşıyan bu tesisin inşası 1980’den önce başlamış, 12 Eylül’de el konunca büyük konferans bölümleri yarım kalmıştı. HHH Sabahın ilk ışıkları yükselip zeytin ağaçlarının gölgesi gövdesinin etrafında kümelenirken Çamlıbel köyü mezarlığında Tuncel Kurtiz’i ziyaret ettik. Doğa ve Kaz Dağları âşığı Kurtiz’in pek çok ziyaretçisinin olduğu, sade mezarının üzerindeki taş tabletlerden, şiirmesaj yazılı kâğıtlardan anlaşılıyordu.  Çok kişinin “Dayı” diye hitap etmesi TV dizisi ile tanınırlığının çok daha arttığını gösteriyordu. O an aklıma Ali Kırca’nın yıllar önce Attila İlhan’la TV’de yaptığı uzun söyleşi geldi. O kadar çok izlenmişti ki; ertesi gün onu yolda gören bir kişi şöyle demiş: “Ne güzel konuşuyorsunuz, kitap da yazsanıza!” Çamlıbel Mezarlığı’nı yol ikiye bölüyor. Kurtiz’in tam karşısında bir mezar; adı Cennet, soyadı Kapısız! 1996 yılında yaşamını yitiren Cennet Kapısız kardeşimizin ruhu şad olsun!  Sözü yaşam üzerine, Ege’de söylenen bir dilekle noktalayalım: Kendisini doğanın hükmedicisi değil, parçası sayan herkesin ömrü zeytin ağacı kadar uzun, zeytin taneleri kadar bereketli, zeytinyağı kadar sağlıklı olsun... İyi bayramlar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear