17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1511 AĞUSTOS 2019 PAZAR Livaneli ile hayata‘Ey Özgürlük’ şarkısını söylemeyeceğimiz günlerin özlemiyle... sevdalanmak Parka anlamKORUBELEDİYESİAHŞAPHEYKELSEMPOZYUMU katan heykeller Çok kısa bir Bodrum yolculuğunda rastlantı sonucu Zülfü Livaneli’yle karşılaşınca, kendimi antik tiyatronun taşlarında otururken buldum. Elbet, önceki İstanbul, İzmir, Bodrum’daki “Sevdalım Hayat” konserlerine ilişkin çok şey okumuş ve duymuştum. Hatta konserler başlamadan tasarı halindeyken de konuşmuştuk... Zülfü Livaneli 1970’lerden bu yana kuşaktan kuşağa geçen şarkılarını söylemiyor; anlatıcı rolünü üstleniyordu. Bence de, şarkıların öykülerini ondan dinlemek, nasıl bestelenip hangi düşünce ve duygularla ortaya çıktılarını yaratıcısından dinlemek artı bir değerdi. Üstelik Rengim Gökmen gibi usta bir şefin yönetiminde Livaneli Filarmoni Orkestrası ve farklı solistler tarafından yorumlanacaktı. Bodrum salon hak ediyor 5 Ağustos akşamı Bodrum Antik Tiyatro yine ağzına dek doluyu. Şef Rengim Gökmen, orkestra ve üç solist Teyfik Rodos, Zeynep Halvaşi ve Görkem Ezgi yerlerini aldılar... Ve daha ilk andan deli bir rüzgârla boğuşmaya başladılar. Rengim Gökmen haklı olarak ilk anda teşhisi koydu: “Bodrum nicedir doğru dürüst bir konser salonunu hak ediyordu!” (Bodrum’da festival düzenleyenlere ve tüm yetkililere duyurulur.) Zülfü Livaneli’nin ilk saptaması ise yeryüzünün tüm fırtınalarını bastıracak bir alkış aldı: “Eğer bugün bu orkestra, bu solistler varsa, bu müziği çalanlar varsa bu Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir...” O andan sonra ne rüzgâr, ne başka hiçbir güç o şarkılarla beş bin kişi arasındaki ilişkiyi koparamazdı. O andan sonra beş bin kişilik koro bütün o şarkıları bir ağızdan söyleyecekti. Hatta Zülfü bile “anlatıcı” rolünü aksatmadan şarkılara katılacaktı. O andan sonra orkestra, solistler, Rengim ve Zülfü’nün birbirleriyle ve dinleyiciyle kopmayan ilişkisi görülecek bir şeydi. Tarihte yolculuk Size burada o çok iyi bildiğimiz, bir ağızdan söylediğimiz şarkıları ya da öykülerini anlatmayacağım elbet. Ancak şunu söyleyebilirim: Şarkıların öykülerini dinlerken bir yandan da sanki Türkiye’nin politiktoplumsal tarihinin içinden geçtik. Yaşar Kemal’den Abidin Dino’ya, Nâzım Hikmet’ten Uğur Mumcu’ya daha niceleriyle birlikte... Fondaki dev perdede o öyküleri destekleyen görsel malzemeler bu yolculuğa eşlik ediyordu. Bence görsel malzemelerin kimi başarılı, kimi başarısız kullanılmıştı. Hiç unutmayacağım en komik an bir film sahnesiydi: Başrollerde Cüneyt Arkın ve Hülya Koçyiğit, “Leylim ley” türküsüyle göbek havası oynuyor! Gecenin sürprizleri Gecenin en anlamlı anlarından biri “Ey Özgürlük” şarkısının Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Cumhuriyet gazetesinin hapisteki yazar, çizer ve çalışanları için yorumlanmasıydı. (Hapistekiler, sevgili Musa, sevgili Güray, 5 bin kişilik koro size söyledi. Duydunuz mu!!! Zaten bu yazının üst başlığını da Zülfü’nün konuşmasından aldım.) Gecenin bir başka sürprizi Ali İnsan’dı. Kısa bir süre önce sosyal medyayı sallayan, “Güneş Topla Benim İçin” şarkısını kemanıyla çalan ve yanık sesiyle söyleyen Ali İnsan, Almanya’da yaşayan Malatyalı bir genç. 1314 yaşında. Geçen yıl Mozart Ödülü kazanmıştı. Livaneli’nin davetlisi olarak gelip konsere katıldı. Harika bir performans çıkardı. O mu yoksa biz mi daha heyecanlıydık bilemedim. “Ali’ler oldukça , Kaz Dağları da, Munzur da, Salda da kurtulur” diyecekti Zülfü. Bana da bir sürpriz yaptı: Daha konserin en başlarında “Burada dostlar arasındayız, ama aramızda biri var ki, onun adını vermem gerek” diye başladı... “En zor günlerimde destek verdi... Sadece bana mı, Genco Erkal’dan Fazıl Say’a...” diye devam etti... Birçok isim saydı saydı... Sonunda “Sadece sanatçıyı değil, hep nitelikli sanatı kolladı, destekledi... Lütfen ayağa kalk!” diye bitirmez mi! A, a, benim adımı söylüyor. Kulaklarıma kadar kızarırken, baktım bana kalk diye işaret ediyor. Ve kendimi sağa sola selam verirken buldum. İşte sevgili okurlar, bir “Sevdalım Hayat” konseri böyle geçti. Bundan sonrakileri sakın kaçırmayın. Hepinize, kimselerin kurban edilmeyeceği, iyi bir bayram diliyorum. FARUK KIRTAY Çınarcık ilçesine bağlı Koru Belediyesi’nin Atatürk’ün Koru’ya gelişinin 90. yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirdiği  5. Genç Ahşap Heykel Sempozyumu sona erdi. Esik Değirmendere Belediye Başkanı Ertuğrul Akalın’ın koordinasyonunda düzenlenen ve Mimar Sinan Üniversitesi’nden Tufan Akyol, Burcu Erden, Enis Sofu, Gülce Çağın, Kocaeli Üniversitesinden Hasan Akyol’un katıldığı ve 10 gün süren sempozyumun sonunda ortaya çıkan ahşap heykeller Koru Atatürk Parkı’na yerleştirildi. Serginin açılışına, CHP Yalova Milletvekili Özcan Özel, CHP İl Başkanı Nur Koçak, Koru Belediye Başkanı Kamil Yaman, Koru Belediye Başkan Yardımcısı Kemal İldeniz ve Değirmendere eski belediye başkanı Ertuğrul Akalın katılarak, genç heykeltıraşlara plaket verdiler. Serginin açılışında konuşan Koru Belediye başkanı Kamil Yaman, 1 Ağustos’ta başlayan ve 10 Ağustos’ta sona eren sempozyumunun sonunda Koru halkının bir ağacın sanat eserine dönüşmesine tanık olduğunu belirterek “Büyük önder Atatürk’ün Koru’ya gelişinin 90. yılında yaptığımız bu etkinlikle, önceki yıllarda yapılan ahşap heykellerimiz Atatürk Parkı’nda muhafaza ediliyor. Son 5 yılda yaptığımız 25 ahşap heykelle Atatürk Parkımız daha da anlam kazanıyor, güzelleşiyor” dedi. CHP Yalova Milletvekili Özcan Özel ise yaptığı konuşmada “Genç arkadaşlarımızsın yaptığı her ahşap heykel  Atatürk Parkı’nda bizler için ayrı bir önem taşıyor. Koru Belediye Başkanımız Kamil Yaman’a bizlere sanatsal dokuyu hissettirdikleri ve sanatçılarımıza, sanatçılarımıza değer verip  sahip çıktığı için teşekkür ediyorum” dedi. Sempozyuma katılan öğrenciler ise yaptıkları ortak açıklamada “Koru Belediyesi’nin gelenekselleştirdiği bu sempozyuma katılmak bizler için ayrı bir heyecan. Burada halkın önünde açık havada çalışmak, pratik yapmak genç heykeltıraşlara bir heves oluşturuyor. Toplumumuzda sanata karşı bir duyarsızlık var. Bu çalışmalarla burada önemli bir farkındalık yaratıyoruz” dediler. l YALOVA ‘Kraliçe Lear’ geliyor! İlk gösterimini 25. Saraybosna Film Festivali’nin uluslararası belgesel film yarışmasında yapacak olan Pelin Esmer’in “Kraliçe Lear” filminin posteri ve fragmanı yayımlandı. 20 Ağustos’ta Saraybosna’da gösterilecek film, Mersin Arslanköylü tiyatrocu kadınların Toroslar’daki köylere yaptıkları otuz günlük turnede Shakespeare’in Kral Lear oyununun dağ yollarında yavaş yavaş Kraliçe Lear’e dönüşmesini konu alıyor. Türkiye’de 2019 sonbaharında gösterime girmesi planlanan Kraliçe Lear, Pelin Esmer’in Oyun filmiyle tanıdığımız Arslanköylü tiyatrocu kadınlarla on dört yıl sonra yeniden bir ara ya gelmesiyle ortaya çıktı. Festivaldeki gösterime film ekibinin yanı sıra Arslanköylü tiyatrocu kadınlar da katılacak. Kraliçe Lear, 15 Kasım 2019’da Türkiye’de vizyona girecek. Pelin Esmer’in “Oyun” belgeseliyle ilk kez ka muoyunun tanıdığı Arslanköylü tiyatrocu kadınlar, Shakespeare’in Kral Lear oyununu suyun bile zor ulaştığı ücra dağ köylerinde sahnelemek üzere yollara düşüyor. Uçurumlarla dolu yollarda toz toprak içinde ilerlerken, kadınların dünyasıyla Kral Lear’in dünyası iç içe geçiyor; “iyi ve kötü”, “genç ve yaşlı”, “zengin ve fakir”, “dürüst ve sahtekâr” oyunun içinden çıkıp gerçeğe karışıyor. 29. İstanbul Sanat Fuarı, 210 Kasım’da Bu yılın teması ‘Faust’ TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından hazırlanan ARTİST 2019 / 29. İstanbul Sanat Fuarı, 210 Kasım 2019 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Yirmi dokuzuncu kez kapılarını açmaya hazırlanan ARTİST / İstanbul Sanat Fuarı bu yıl bir sürpriz yaparak tiyatroya odaklanıyor. Bir edebi metin etrafında teorik ve pratik çalışma yürüterek sahnede disiplinlerarası fikirleri canlandırıyor. Fuarın ana teması çağımızın kültürel ve politik koşullarında yeni sözler söyleyen klasik bir metin olarak “Faust” olacak. TÜYAP’ta Ağustos Atölyesi TÜYAP, bu yıl Ağustos Atölyesi’ne ikinci kez ev sahipliği yapıyor. Farklı disiplinlerden yaratıcıların ko lektif bir çalışma ile bir tiyatro oyununu ve mekânını ürettikleri bir deneyim olmaya hazırlanan atölye Goethe’nin Faust’unu merkezine alarak Tüyap mekânının ölçeğinde, yeniden tasarlayıp sahnele meyi atölyenin hedefi olarak belirliyor. Koordinatörlüğünü Eda Yiğit ve Ezgi Bakçay’ın üstlendiği Ağustos Atölyesi’nin ürünleri kasım ayında İstanbul Sanat Fuarı’nda izleyici ile buluşacak. İsteksizlik istifa getirdiMakaıblaettyiabeFliilrmsizFestivali’nin Bu yıl 9’uncususu düzenlenecek olan Malatya Uluslararası Film Festivali’nin yapılıp yapılmayacağı belirsiz. Durum, 2017’den bu yana festivalin direktörlüğünü yürüten Suat Köçer’in sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayla açığa çıktı. Köçer’in cuma akşamüstü saatlerinde yaptığı paylaşım şu şekildeydi: “Bu yıl 9’uncusunun yapılması için insanüstü bir çaba sarfettiğim Malatya Uluslararası Film Festivali çalışmaları, yeni yönetimle oluşan isteksizlik, sistemsizlik ve belirsizlik sebebiyle bir türlü baş layamadı. Sorunların çözümüne dair umudumun da kalmaması sebebiyle, 2 yıl sürdürdüğüm direktörlük görevinden çekildiğimi ifade ediyor, bu süreçte birlikte ter döktüğümüz ekibime ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” Etkinlik iptal edildiği takdirde ilki 2010 yılında düzenlenen festivalde yaşanan ilk skandal olmayacak bu. Hatırlanacağı üzre 2016 yılında da festival iptal edilmiş, sonrasında etkinliğin yönetim kadrosu değişmişti. O dönem Malatya Valiliği tarafından düzenlenen festivalin, vali yardımcılarının açığa alınması nedeniyle iptal edildiği iddia edilmişti. İptalden kısa bir süre önce “FETÖ” soruşturması kapsamında Malatya Vali Yardımcısı Ömer Dağdeviren ve Bülent Güven açığa alınmıştı. Öte yandan bu yıl Malatya Belediyesi’nin anıldığı ve içinde iptal geçen bir başka etkinlik haberi de geçen günlerde gündeme düşen Selçuk Balcı konseri olmuştu. Türk halk müziği sanatçısının konserinin yerel seçimler sürecinde yaptığı “Her şey güzel olacak” paylaşımı sebebiyle iptal edildiği iddia edilmişti. “Namuslu bir kitap gibi güler, aln?m?z?n terini silersin...” Vahdet Mesut Ayan AKP Devrinde Medya Âlemi Fatih Yaşlı Antikomünizm, Ülkücü Hareket, Türkeş Türkiye ve Soğuk Savaş Alp Alt^nörs imkâns^z Sermaye 21. Yüzy^lda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum “Biz haber etmeden haberimizi alırsın,  yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin. Gözümüzün dilinden anlar,  elimizin sırrını bilirsin. Namuslu bir kitap gibi güler,  alnımızın terini silersin. O gider, bu gider, şu gider,  dostluk, sen yanı başımızda kalırsın.” Nâzım Hikmet YordamKitap YordamKitap YordamKitap www.yordamkitap.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear