02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 16 NİSAN 2019 SALI EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Yerelden başlayarak Yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olduğu yaygın söylencesi, tarihsel gerçeklere uymaz. Demokrasilerin gelişme süreci tarihte merkezi yönetimler çevresinde oluşmuştur. Türkiye gibi, tabanında üretim artışı olmadan kırsal kesimden göçün, kentlilik bilincinin oluşmasını engellediği, kentlerin köyleştiği, köylüleştiği ülkelerde yerel yönetimlerden demokrasi çıkmasını bekleyenler, orada yeni bir rant ve talan odağı oluşması gerçeğiyle burun buruna gelince büyük hüsrana uğramışlardır. Sosyo ekonomik çarpıklık, patenti Anavatan’ın olan “işbitiriciköşe dönücü” belediyecilik kavramını egemen kılarak, yerel yönetimlerin yeni rant paylaşım odağı olması olgusunu pekiştirip de sosyal demokrat partiler de bu modelin doğrultusuna girince,1989’da SHP’nin yüzde 28.69 oy oranı ile İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere 39 ilin belediye başkanlığını kazanmasıyla doğan fırsat sosyal demokratlar tarafından kullanılamadı. Bunun bedeli de sonraki yerel seçimlerde ödendi. HHH Oysa yerel siyaset, Türkiye’nin tarihinin en parlak dönemi olan Kurtuluş Savaşı sırasında demokratik gelişmenin ve bağımsızlık hareketinin öncülüğünü yapmıştı. Temeli, Anadolu’nun dört bir yanında Mondoros Mütarekesi’nin hemen ertesinde 5 Kasım 1918’deki Kars Şurası ile başlayan yerel kongrelere dayanan kurtuluşun başarısı da lideri Mustafa Kemal’in, meşruiyetini halk iradesinden alan bu demokratik cevherin önemini iyi kavramasından doğmuştu. Demokratik yerel kongre iktidarlarının köşe taşlarını Erzurum, Sivas ve Ankara’daki TBMM’nin oluşturduğu gelişim süreci de, yerelden bölgesele, oradan ulusala doğru evrilen bir doğrultuda gelişerek, Bülent Tanör’ün “savaş demokrasisi” olarak adlandırdığı kendine özgü yapıyı oluşturmuştur. Kısacası diyeceğim o ki, Türkiye’nin bağımsız varlığının ve kendine özgü “savaş demokrasisi”nin ortaya çıkmasında temelde yerel siyasetin büyük katkısı olmuştur. HHH Sosyal demokratların İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Eskişehir, Antalya, Mersin gibi Türkiye’nin üretiminin çok büyük bir bölümünü gerçekleştiren kentleri aldığı, Bursa’yı zorladığı 31 Mart 2019 yerel seçimleri de bir kez daha yerel yönetimlerin demokrasinin odağı olacağı bir modelin yaşama geçmesi sürecinin temelinde yer alması olanağını doğurmuştur. Demokrasiyi ve insanı yerel yönetimlerin odağına oturtan kampanyalarıyla CHP’li adaylar elden alınan demokrasiyi önce yerel yönetimlerden başlayarak tekrar geri alma sürecini başlatma fırsatını yakalamışlardır. Bunun için yapılması gereken, bir rant paylaşım odağı haline getirilmiş olan yerel yönetimleri, insana ve emeğe öncelik veren, kimseyi dışlamayan, kucaklayıcı, üretici, özgürlükçü, katılımcı birer demokrasi beşiği haline getirmek ve sonra bunu yerelden ulusal politik platforma taşımaktı. Burada 25 yıl içinde yeryüzünün tarih, kültür ve doğa talanının megapolü haline getirilmiş olan İstanbul’un çok özel bir yeri olması kaçınılmazdı. İstanbul rantından vazgeçemeyen AKP ise, bu talan odağının katılımcı demokrasi laboratuvarına dönüşmesine asla göz yumamazdı. İstanbul kavgasının altında yatan gerçek işte budur. Can Bartu Üç ay kadar bir süre kendisiyle haftada bir TV programı yaparak daha yakından tanıma olanağını bulduğum, gençliğimin efsanesi Can Bartu’yu yitirdik. Birçok Galatasaraylı gibi ben de, Lefter ve Can dolayısıyla Fenerlilere kıskanarak bakarken, bir yandan da onları kendimizden bir parça olarak benimserdim. Fenerbahçeli Can, tıpkı yakın dostu Galatasaraylı Metin gibi, toplumsal benliğimiz ve bütünlüğümüzün temel taşlarından biriydi. Hepimizin başı sağ olsun! FEHMİ KORU ‘İktidar için en doğrusu yenilgiyi kabul etmek’ İktidara yakın gazeteci Fehmi Koru, kendi resmi internet sitesinde İstanbul seçimlerini ele alan “Seçim yenilendi diyelim.. AK Parti için en kötü senaryo işte o” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Koru, “İstanbul her halükarda AKP tarafından kaybedildi. En doğru tavır, hiç uzatmadan bunu kabul etmektir” dedi. AKP’nin kendisine başka bir müttefik bulması konusunda tavsiyede bulunan Koru, “O kadronun bundan sonra esas düşünmesi gereken, ittifak için altlarını oyan MHP’den daha az zararlı, hatta eski güzel günleri canlandırmaya da yarayabilecek bir müttefik bulmak olmalı. Kendilerine daha yakın, ülkeyi birlikte daha rahat yönetebilecekleri bir müttefik. Yeni parti kurulmasın diye tedbirler almak yerine, gardını düşürmeli ve vaktiyle kendi içerisinde bulunanlardan bunu yapacaklara şükran duymalı” ifadelerini kullandı. l İç Politika ‘Murdar’ ilan ettiAKP’nin İBB başkan adayı Yıldırım, seçimlerde kendisinden oy çalındığını ileri sürdü Resmi olmayan sonuçlara rakibi CHP’li İmamoğlu lehine hile yapıldığını ileri süren AKP’li Binali Yıldırım, “Bu seçim başlı başına murdar olmuş bir seçimdir. Murdar etin kavurması olmaz” dedi. AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkan adayı Binali Yıldırım, kendisine verilen oyların sandıklarda çalındığını öne sürerek, “Oylar sandıkta iç edilmiştir, bu kadar açıktır. Bizim oylarımız karşı adaya yazılmıştır. Bu seçim başlı başına murdar olmuş bir seçimdir. Murdar etin kavurması olmaz” dedi. Yıldırım, Ekrem İmamoğlu’nun başkanlık açıklamalarına ilişkin de “Başkanlığı verecek olan Yüksek Seçim Kurulu’dur (YSK). Seçimden sonraki sürecin sonuçlanmasını sükunetle beklemelidir. Benim tavsiyem odur. Bunun dışında yapılacak her türlü taşkınlık, her türlü toplumsal gerginlik sürece zarar verir” diye konuştu. Usulsüzlük iddiası Binali Yıldırım dün AKP İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ve AKP İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ile birlikte AKP İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Sorulan sorulara, sık sık milletvekili Abdullah Güler’e söz vererek yanıtlamasını isteyen Yıldırım, seçimlerde usulsüzlük yapıldığını söyledi. Her partinin seçimlere itiraz ettiğini anlatan Yıldırım, “2019 yılı seçimlerinde, yani 31 Mart’a geldi Binali Yıldırım, Abdullah Güler ve Bayram Şenocak birlikte basın toplantısı düzenleyerek İstanbul seçimini yorumladılar. ğimizde toplam 522 itiraz var, bunun 485’i itiraz görmüş ve 13’ü kabul edilmiş. 24’ü de kısmen kabul edilmiş. Herkes itiraz hakkını kullanmış” dedi. İki adayın da birbirine yakın oy almasına rağmen kendisine yazılan oyların fazlalığından bahseden Yıldırım, “Bu sorunun cevabını bekliyorum. Normalde yanlışlık varsa bu yanlışlığın her iki aday için de aynı şekilde olması icap eder. Bu şunu gösteriyor, oylar sandıkta iç edilmiştir. Bu kadar açık. Bizim oylarımız karşı adaya yazılmıştır. Bunlar tespit edebildiklerimiz. Bugüne kadar oyların sadece yüzde 10’u sayılabilmiştir. Biz eminiz ki bu oyların tamamı sayılabilmiş olsaydı eğer rakip aday CHP buna rıza gösterseydi mutlaka bu seçimin sonucu böyle olmayacaktı. Bu fark kapanacak ve tersine dönecekti. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Seçimin bu şekle dönüşmüş olması tatsız bir şey. İstanbul gibi memleket büyüklüğünde bir şehri yönetecek başkanın, şaibeler ve sakatlanmış bir seçim sonucuyla başkan olması ,doğrusu pek hoş bir şey olmaz” diye konuştu. İmamoğlu’nun İBB Başkanı sıfatını kullanmasına da tepki gösteren Yıldırım, “Bir tahammülsüzlük var ortada. ‘Seçimi kazandık verin mazbatayı.’ Ya kardeşim seçimi kazandığının kararını sen mi vereceksin? Bugüne kadar bu ülkede onlarca seçim yapıldı. Kararı veren yer YSK’dir. Belediye başkanıyım diye kart bastırırsan, belediye başkanıyım diye Anıtkabir defterine imza atarsan ve belediye başkanıyım diye sokakta dolaşıp mitingler yaparsan, YSK’nin vereceği kararı etkilemekten başka ne iş yaparsın? Hukuk devletinde baskılarla, hâkimleri, karar vericileri etkilemek mümkün değildir. Hâkimler hukuka göre karar verir. Hâkimler kararlarıyla konuşur. Dış ülkelere mesajlar göndermek, dış ülkelerden Türkiye’ye baskı yapılmasını sağlamak, bunlar bi zim milletimizin canını sıkmaktadır” ifadelerini kullandı. ‘Oylar iç edildi’ Oylarının sandıklarda çalındığı öne süren Yıldırım, “Oylar sandıkta iç edilmiştir, bu kadar açıktır. Bizim oylarımız karşı adaya yazılmıştır. Usulsüzlükler, şaibeler, yanlışlıklar oy hırsızlıklarıyla sınırlı değil. Daha birçok yanlışlar var. Mesela Büyükçekmece’deki olay. İtiraz edilmesine rağmen askı süreci devam etmiş. İptal edebileceklerini etmişler ama diğerleri devam etmiş. Sahtekârlığın son kullanma tarihi olmaz. Seçmenin oyunu çalmanın son kullanma tarihi olmaz. Keşke, İmamoğlu tribün tribün dolaşacağına, adının altına belediye başkanı yazacağına benim gibi sakin sakin bekleseydi. Bu seçim başlı başına murdar olmuş bir seçimidir. Murdar etin kavurması olmaz. Biz bir oyun peşindeyiz. Başka bir amacımız yok” dedi. l İç Politika MARDİN’DE EŞBAŞKANLAR mazbatasını aldı iğneli fırça zafer temoçin HDP’den Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ahmet Türk, beraberinde Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Figen Altundağ, Mardin Milletvekili Ebru Günay ve çok sayıda partiliyle birlikte dün sabah saatlerinde adliyeye giderek, İl Seçim Kurulu’nda mazbatasını aldı. Adliye çıkışında açıklama yapan Türk, Mardin için var gücüyle çalışacaklarını belirterek “Bütün halkımıza teşekkür ediyorum. Belediye elbette halkın hizmet göreceği bir yerdir. Bu hizmeti en doğru bir şekilde yapmak için var gücümüzle çaba içinde olacağız. Yaptığımız her çalışmayı şeffaf bir şekilde halkımızla paylaşacağız” dedi. Eski Adalet Bakanı Türk, İSTANBUL’DAKİ İTİRAZ SÜREÇLERİNİ DEĞERLENDİRDİ ‘Kaybetmeyi bilmek demokratik erdemdir’ İtirazın bir hak olduğunu belirten Hikmet Sami Türk, “Ancak bu hakkın kullanılması, seçim sisteminin tıkanmasına, felce uğramasına yol açacak şekilde olmamalıdır” uyarısında bulundu. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, İstanbul’daki tartışmalı oy sayımlarına ilişkin yaptığı açıklamada AKP ve MHP’nin İmamoğlu’nun kazanmasını kabullenemediklerini belirtti. Türk, “Seçim kurullarının kararlarına itiraz bir hak olduğu kadar, seçimde kaybetmeyi bilmek de demokratik bir erdemdir” dedi. Türk, İstanbul’daki tartışmalı oy sayımlarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Seçimlerin üzerinden 15 gün geçtiğini ancak sonuçların hâlâ açıklanmadığını vurgulayan Türk, “Şimdiye değin ilk kez yaşanan bu gecikmenin nedeni, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde oy sayımı işlemlerinin Hikmet Sami Türk sonuçlandırılamamasıdır. AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, il seçim kurulunda birleştirilen ilk sonuçlara göre kendi adayları Binali Yıldırım’ın değil, CHP ve İyi Parti’nin oluşturduğu Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasını bir türlü kabullenemediler. 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 130. maddesinde öngörülen bütün itiraz haklarını kullandılar. Kullanılan oylar, defalarca yeniden sayıldı; ama seçimi kazanan değişmedi” ifadelerini kullandı. İtiraz olanaklarının bir hak olduğunu belirten Türk, “Ancak bu hakkın kullanılması, seçimlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılmasını öngören sistemin tıkanmasına, felce uğramasına yol açacak, işleyişini engelleyecek şekilde olmamalıdır. ‘Sistem çökmek üzere’ Demokratik rejimin en önemli güvencelerinden biri olan bu sistem, İmamoğlu’nun seçim tutanağını almasını önlemek için AKP ve MHP’nin boş bir çaba ile bütün yasal olanakları kullanarak yaptıkları itirazlarla gelinen aşamada çökmek üzeredir. Bunun sorumluluğunu hiçbir parti veya kişi taşıyamaz. Şunu unutmamak gerekir: Seçim kurullarının kararlarına itiraz bir hak olduğu kadar, seçimde kaybetmeyi bilmek de demokratik bir erdemdir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet SANATÇILAR GİRİŞİMİ: Kazanılmış seçimin tekrarı olmaz! 31Mart seçimlerinde İstan bul sonuçlarına iliş kin bildiri yayımla yan sanatçılar, “Ka zanılmış seçimin tekrarı olamaz” vurgusu Behramoğlu yaptı. Bildiride, “Seçimler Ekrem İmamoğlu lehine sonuçlanmıştır. Hiçbir yalan, tehdit, yanıltma ve kirletme çabası bu gerçeği değişti remez, değiştiremeyecek” denildi. Sanatçılar Girişimi dönem sözcü lerinden Ataol Behramoğlu’nun ka leme aldığı bildiride “hukukun ge reklerinin acilen yerine getirlme si” çağrısı yapılarak şöyle denildi: “31 Mart 2019 belediye seçimleri nin İstanbul’daki galibi açık aray la sayın Ekrem İmamoğlu’dur. İk tidar partisi, İstanbul seçmeninin, bütünüyle milletimizin ve uygar dünyanın gözleri önünde, bu ger çeği yok saymak, tersine çevirmek ve kirletmek için, hukuk ve vicdan ölçülerini son haddine kadar zorla makta ve sonuçta da seçimin iptal edilmesini sağlamak amacıyla elin den geleni ardına koymayacağı gö rülmektedir. Buna izin verilemez. Yalanın bu kadar pervasızlaşması nın sadece en temel demokrasi ve insan hakları değerlerini değil, bü tün bir toplumun vicdanını yarala dığı, her türlü ahlak ve adalet ölçü lerini ayaklar altına aldığı görmez den gelinemez.” l Haber Merkezi SULTANBEYLİ Belediye meclisinde İmamoğlu gerginliği Yeni seçilen Sultanbeyli Belediye Meclisi dün ilk toplantısını yaptı. Belediye Encümeni ve Komisyon üyelerinin belirlendiği ilk toplantıda 3 meclis üyesi bulunan CHP ile AKP grubu arasında gerginlik çıktı. Toplantıya katılan CHP meclis üyeleri adına Adem Seyitoğlu’nun okuduğu deklarasyonda, “Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Sultanbeylimizin kemikleşmiş sorunlarını çözmesi konusunda belediyemize her türlü desteği verecek, el ele çalışacağız” dendi. Bu ifadelerin ardından AKP grubundan anında tepki yükseldi. Belediye Başkanı Keskin, grubu bulunmayan CHP’li meclis üyelerine bundan sonra söz hakkı verilmeyeceğini ima ederek “Halk size ne kadar söz vermişse o kadar değer bulacaksınız. Arkadaşlarımız anladığınız dilden konuşacaklar. ‘Başkan’ demenizle İmamoğlu başkan olmaz” dedi. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear