23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: İLKNUR FİLİZ Film ruha değmeliAltın Lale uluslararası jüri başkanı yönetmen Lynne Ramsay ile konuştuk 1316 NİSAN 2019 SALI İskoç sinemacı Lynn Ramsey ile jüri başkanlığı görevi için geldiği İstanbul’da buluştuk ve sinemaya dari dolu dolu bir söyleşi yaptık Esin küçüktepepınar “Önemli olan taze yaklaşımlar ve dön dolaş film dediğin ruha değmeli” diyor dünya sinemasının en heyecan verici yönetmenlerinden Lynne Ramsay. Bu akşam ödül töreniyle sona erecek olan 38. İstanbul Festivali’nin Altın Lale uluslararası jüri başkanı olarak konuk ettiğimiz Iskoç sinemacı, şahane kişiliği, alemetifarikası olan şapkası ve müthiş ilk filmi “Sıçan Avcısı” ile aramızda. “Movern Callar”, “Kevin Hakkında Konuşmalıyız” ve “Hiçbir Zaman Burada Değildin” misali az sayıdaki filminin ortak noktasında travma ve kaçış temaları var, kendisi de öyle söylüyor. Nuri Bilge Ceylan’ın sinemasına hayran olan Ramsay, festival direktörü Kerem Ayan’la tanıştıktan sonra gelmeye karar verdiği İstanbul’da yarışma filmleri ve Mithat Alam Film Merkezi aracılığıyla gerçekleşen ‘ustalık sınıfı’ derken epey koşturdu, aradaki sigara molalarında sohbeti esirgemedi, ayrıca buluştuğumuz yuvarlak masa sohbetinde, herkese olduğu gibi benim sorularıma da cömertçe vakit ayırdı. n Jüri olarak film seçiminde nelere dikkat edersiniz? Taze yaklaşımlar ve yenilikçi bir yaklaşım önemli benim için. Tabii ki ustalık da önemli, neyi nasıl anlatacağınızı bilmelisiniz. Teknik de gerekli ama bir yere kadar. Ben görsel bir insanın, sinema dilinin görüntülerle oluşturulacağını düşünüyorum. Söyleyecek özgün bir sözü veya niyeti olanı perdede hissederseniz ortaya biraz dağınık bir film çıkarması o kadar da önemli olmayabiliyor bazen. Yani benim için dön dolaş film dediğin ruha değmeli, içinize dokunmalı, sizi heye Lynne Ramsay canlandırmalı. n Sizi sürekli şapkayla görmemizin nedenini sorsam? İtiraf edeyim çocuklukta, okul üniformasının bir parçası olarak vardı ama ben yüzümü kapatmak için kullanıyordum, utangaçlıktan, diğer insanlardan saklanmak için. Yıllar içinde olay gelişti, farklı ve süslü, renkli el işi bir şeyler yapmaya ve takmaya başladım. Derken dünyayı dolaşırken faklı yerlerden şapkalar almaya dönüverdi olay. Şimdi bir aksesuar ama hâlâ gerektiğinde yüzümü saklamak istediğimde iyi oluyor, siyah gözlükler yerine. n Kısa filmleriniz ve ilk uzun metrajlı filminiz “Sıçan Avcısı” memleketiniz Glaskow’da geçen yalnız çocuklukların hikâyesini anlatıyor, kendi çocukluğunuz nasıldı? Gürültülü bir ailede büyüdüm, hele iki kız kardeş sürekli kavga eder, birbirmizi sinir ederdik. İşçi sınıfından bir aile ortamı, annem bir kagıt kalem verirdi ve veb köşemde saatlerce takılırdım. Annem sinemayı çok severdi, o yemek yaparken ben de TV’de film izlerdim. Öylesine dalarmışım ki, bir ara neredeyse sağır zannetmişler ar Her daim şapkayla dolaşan Lynn Ramsey ile poz verince bizim de şapka takmamız icap etti haliyle. tık. Adımı sürekli tekrar ettiği halde teki alamayan annem gelip sallamış beni, o kadar yani. Sanırım gürültülü ortamdan kaçış yoluydu bir yanıyla da. Çocukluğumda çok film izledim ama hatırladığım ilk Nicolas Roeg’un “Don’t Look Now” filmiydi. İzlememem gerekiyordu, henüz altı yaşındaydım galiba, annem yatağa gönderdi ama görüntülerin bende etkisi büyük oldu. n Sosyal gerçeklik, korku, kan revan veya aksiyon, filmlerinizi kategorize edemediğimi fark ettim, edebiyat uyarlamalarınız da bildik yavan filmlerden değil, nasıl hazırlanıyorsunuz? Önce nasıl bir hissiyat yaratmak ve bu hissiyatı nasıl yansıtmak istediğime karar vermem gerekiyor. Aslında hayat gibi, bir şeyler yanlış gidince içgüdüleriniz size bunu duyurtuyor. “Hiçbir Zaman Burada Değildin” 500 sayfalık bir şey ama oradan çalışınca bambaşka bir şey çıkıyor. Romanın sonunu da değiştirdim zaten ve eğer herhangi bir şekilde yanlış olduğunu düşünürsem asla yapmam. İzleyince sizi saracak büyük bir heyecan dalgası peşindeyim, başroldeki Phoeix de öyle birisi. Jason Bourne misali bildik bir tetikçi karakteri çıkarabilirdik ama Joachim darmadağın geldi ve yıkımış görünen orta yaşlı bir adam olması aslında onu daha acımasız yaptı. Yani her ikimiz de elimizdeki malzemeyi her an sorgulamayı ve farklı nerelere gidebileceğimizi görmeyi seviyoruz, üzerine bolca konuşmayı seviyoruz. İnanılmaz bir oyuncu, çekimlerden iki ay önce gelerek çalışmaya başladı, böylesi bulunmaz. n İlk filminiz “Sıçan Avcısı”dan itibaren çocuklar hep büyüklerin dünyasından kaçmak istiyor. Her usta yönetmenin dön dolaş çok derindeki aynı meselelerle uğraşıp, aynı filmi yaptığı söylenir, ne dersiniz? Evet, dön dolaş insanlık durumuna dair bir şeyler söylemek isteyebilirsiniz. İçinde yer aldığımız dünyaya nasıl tepki verdiğimizi göstermeyi seviyorum. Tam da adını koyamasam da travma ve kaçış temaları var filmlerimin ortak noktası. Bergman’ın “Persona”sı karakter çalışması olarak çok iyi örnektir. Belki de filmlerim dünyaya karşı bir tepkidir. Her şey iyi olacak gibi bir yere varamıyorsunuz öyle. n Son dönem yükselen metoo hareketini ve kadınların sesini duyurma çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Önemli olan iyi filmerin yapılması ama bir de dengenin saplanması gerek. Biz ekibi yarı yarıya kadın ve erkeklerden oluşturduk. Farklı ülkelerden, diyelim ki Türkiye’den Rusya’dan kadınlara şans verilmesi ve bu sinemacıların seslerinin duyulması gerek. Kadın yönetmen tanımı çetrefilli tabii, kimse erkek yönetmen demiyor. Çok zor bir konu ve çok önemli bir hareket ama fazla siyaseten doğrucu olmayı da sevmiyorum, sınırlandırıcı olabilir. Benim filmim sert olarak nitelendirildiği için Oscar’a aday gösterilmedi ama “Rider” gibi filmler de atlandı maalesef. Kadın meselesi bir yana “Roma”, “Cold War” gibi siyah beyaz, varoluşçu filmleri 10 yıl önce Oscar yarışında göremezdik ilerleme var. Cannes’ın afişinde gencecik bir Agnes 72. Cannes Film Festivali’nin afişinde yakın zaman önce hayata veda eden Fransız sinemacı Agnes Varda’nın bir fotoğrafı yer alıyor. 26 yaşındayken ilk filminin çekimleri sırasında muhtemelen bir kamera teknisyeninin sırtına basarak yükseldiği ve zar zor dengede durarak vizörden baktığı anın fotoğrafı 1954 yılında Fransa’nın güneyindeki Sete’de çekilmiş. Her yıl afişi için sinema tarihinden özel kareler kullanan Cannes Film Festivali de bu yıl kısa bir süre önce hayatını kaybeden Agnes Varda’ya bu güzel fotoğrafla bir veda ediyor, bir selam duruyor. Festival 1425 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek. Bibi Andersson hayatını kaybetti Ingmar Bergman’ın gözde oyuncusu; “Sihirbaz”, “Bir Yaz Gecesi Tebessümler”, “Persona”, “Yedinci Mühür”, “Yaban Çilekleri”, “Anna’nın Tutkusu”, “Temas”, “Bir Evlilikten Manzaralar” filmlerinde oynayan 1935 doğumlu Bibi Andersson 84 yaşında hayatını kaybetti. Aksal Ödülü Gökçenur Ç. ve Arif Yılmaz’ın Eray Canberk başkanlığında Egemen Berköz, Abdülkadir Budak, Adil İz ci, Turgay Kantürk, Gonca Özmen ve aile adına Selçuk Bütün’den oluşan “Sabahattin Kudret Aksal Yazın Ödülü” 2019 Seçiciler Kurulu, 28 Mart 2019 tarihinde ikin ci kez toplanarak, ödüle değer görü len isimleri açık ladı. Kurul şiir dalın da verilecek ödü lün, “Giderken Öp meseydin Keş ke” yapıtıyla Gök Gökçenur Ç. çenur Ç.’ye; “Se çiciler Kurulu Özel Ödülü”nün ise Sabahattin Kud ret Aksal’ın yapıtlarını, yanı sıra der gi ve gazetelerde kalan yazı ve söyle şilerini, soruşturma yanıtlarını bilim sel yol ve yöntemlerle yayına hazırla yan Dr. Arif Yılmaz’a sunulmasına ka rar verdi. Ödül töreni, Sabahattin Kud ret Aksal’ın doğum günü olan 25 Nisan saat 19.00’da YKY’de yapılacak. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ MÜDÜRLÜĞÜ MKsaailhyynoseenrFoielidlsktulere mor ve ötesi Kayseri’deki Wyndham Grand Otel’de düzenlenen MilyonFest; Ceza’dan Athena’ya; Pentagram’dan mor ve ötesi’ne; Manga’dan Şebnem Ferah’a Türk rock müziğinin yıldızlarını uzun yıllar sonra ilk kez seyirciyle buluşturdu. Yerli heavy metal grubu Pentagram 32 yıllık kariyerleri boyunca ilk kez Kayserili hayranlarıyla buluştu. Türk rap dünyasının öncülerinden Ceza ise 15 yıllık uzun bir aranın ardından bir kez daha Kayseri’de sahne aldı. Festivalin kapanışını Türk rock müziğinin önemli ismi Şebnem Ferah yaptı. Kültür Servisi Murat Cemcir’e uluslararası ödül ELEKTRONİKA ** / modern dans 2 perde 16 Nisan Saat: 20.00 ALEKO * / S.Rahmaninov – opera 1 perde 19 Nisan Saat: 20.00 (prömiyer) / 20 Nisan Saat: 16.00 23, 24 Nisan Saat: 20.00 DANS ET ŞARKI SÖYLE! * / çocuk etkinliği 1 perde 21 Nisan Saat: 15.00 (ResimYarışması ÖdülTöreni) ŞEHİRORMAN ** / B.Murphy – modern dans 2 perde 21 Nisan Saat: 16.00 DÜNYA DANS GÜNÜ ETKİNLİKLERİ * 27, 28 Nisan Saat: 20.00 (3 Bale) 30 Nisan Saat: 20.00 (Özel Program) * Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi ** Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi (Fulya Sanat) Bilet satış için: www.operabale.gov.tr / www.biletiva.com Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi: 0216 346 15 31 / 120 121 Nuri Bilge Ceylan imzalı “Ahlat Ağacı” filminde bir babayı canlandıran Murat Cemcir, buradaki performansıyla önceki gün Moskova’da yapılan Uluslararası EastWest Golden Arch gecesinde ödül aldı. Yönetmen Rustam Ibragimbekov’un öncülüğünde düzenlenen organizasyonda Murat Cemcir, “En İyi Yardımcı Erkek” ödülünün sahibi oldu. Murat Cemcir, ödülünü alırken “Bu ödülü ülkemdeki bütün öğretmenlere adıyorum. İlk defa uluslararası bir ödül alıyorum. Ödüle beni layık gördükleri için jüriye, ayrıca aileme, Nuri Bilge Ceylan’a ve ailesine, menajerim Gülay’a, Tanrı’ya ve Putin’e teşekkür ederim” dedi. “Cold War” filmi ile Pawel Pawlikowski’nin en iyi film ve yönetmen dahil 5 ödül alarak geceye damgasını vurduğu ödül töreninde; Asya ve Doğu Avrupa ülkelerin sinemacılarından ve eleştirmenlerden oluşan 24 kişilik jüri üyelerinin kararı ile 10 ayrı kategoride ödül dağıtılan gecede en iyi yardımcı kadın ödülünü ise Natalya Kudryashova aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear