22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 3 ŞUBAT 2019 PAZAR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN kültür Halkın onurlu ozanı‘Heval’in Almanya’da Ruhi Su’dan ilhamla kurduğu koro çalışmalarını sürdürüyor Halk ozanı Gani Cansever, 2018 yılında sanat hayatının 50. yılını kutladı. Kutlama programları, yaşamını sürdürdüğü Almanya’dan doğduğu topraklar olan Diyarbakır’a, oradan Mersin’e, İzmir’e ve son olarak da İstanbul’a kadar uzandı. Kürt çe “arkadaş” anlamına gelen “Heval” adıyla da tanınan Cansever ile İstanbul’da bir araya geldik. Halk müziORHUN ğinde büyük izler bıATMIŞ rakmış ozandan ortaokul yıllarından itibaren elinden düşürmediği sazının, yaşadığı zorlukların ve yetiştirdiği öğrencilerden oluşan korosunun hikâyesini dinledik. Gani Cansever, 1968 yılında Diyarbakır’da “giderlerini karşılayabilmek amacıyla” saz çalıp türkü söylemeye başladığını söylüyor. 1972 yılında daha henüz lise son sınıfta okurken hapse girip işkence görmüş. O olayı şöyle anlatıyor: “TÖBDER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği), ‘Öğretmen kıyımına hayır’ diye Türkiye çapında eylemler yapıyordu. Solcu öğretmenler işlerinden atılıyordu, aynı şimdiki gibi. Ben de onların eylemlerinden birinde şarkı söylemiştim. Köroğlu’nun bir koçaklamasında sözleri ‘Hey hey işçiler, köylüler hey hey’ diye değiştirmiştik. Öğretmenlerin arasından bir kişi, ‘Bu türkü Türkiye’yi yıkmaya yöneliktir’ diye rapor vermiş. Onun üzerine beni tutukladılar Diyarbakır’da, lise sondaydım. İşkence gördüm. Solcu olup da hapisanede işkence görmeyen yoktu o zamanlar.” ‘Solculara ölüm tehdidi’ Daha sonra 1974’te Gazi Eğitim Enstitüsü müzik bölümünü kazanmış Cansever. O yılların karmaşık politik ortamını ise hiç unutmadığını vurgulayarak şöyle konuşuyor: “Milliyetçi Cephe diye bir şey kuruldu; Demirel, Türkeş falan bir Gani Cansever, sanat hayatının 50. yılını uzun seneler uzak kaldığı ülkesinde kutladı. Daha lise yıllarında hapse girip işkence gördüğünü söyleyen müzisyen, başından geçenleri ve yaşadıklarını anlattı. ‘Sanatın kendisi muhaliftir’ Gani Cansever, büyük sıkıntılar yaşadığı gençlik dönemleriyle günümüzün karşılaştırmasını da yapıyor. Cansever, “Milliyetçi Cephe iktidarlarıyla bu dönem arasında çok fark yok. Bunlar daha tutucu, daha bağnaz ve din konusunu akıl almaz bir şekilde dejenere eden bir bakış açısına sahip... Sanatın kendisi muhalif bir etkinliktir. Sanatçı ise o muhalif etkinliği boyutlandıran, genişletip sunan insandır. Dolayısıyla sanatçının kendisi de muhaliftir. Her sanatçının politik görüşü vardır. Kendi düşüncesindeki insanlar iktidar olsa ona da muhaliftir, eğer gerçek sanatçıysa. Sanatçı, ömrünün sonuna kadar her şeyin daha güzel olması, daha iyi, daha insancıl olması için muhalefet döngüsü içindedir ve olmalıdır. En kötü şey, hayatın neresinde olsun biat etmektir. Biat etmek onursuz bir şeydir. Çünkü ayrı insanlarız, kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız” diye konuşuyor. araya gelmişlerdi. Hiç unutmam; Alparslan Türkeş denen adam, devletin radyosundan sık sık şu cümleyi kurabiliyordu: ‘Gençlerimiz, baba yadigârı silahlarla polisimize yardım edecek.’ Tamamen sol tandanslı insanlara ölüm tehdidi vardı. Ankara Bahçelievler’de Türkiye İşçi Partili 7 genç öldürüldü, hiç yoktan.” “Rezalet bir dönemdi” diye ni telediği o yıllarda sivil ve polislerin işbirliği halinde okulları işgal ettiğini söyleyen Cansever, “Ciddi bir biçimde ölümle tehdit edildim, silah dayandı. O gül gibi güzelim okulu ikinci sınıfta bırakıp Diyarbakır’a döndüm” şeklinde içindeki ukdesini dile getiriyor. Gani Cansever’in Diyarbakır’a dönmesine 197377 yılları arasında Diyarbakır Belediye Başkanı olan Okay Kalfagil önayak olmuş. Hatta Kalfagil aracılığıyla bir yıl kadar Diyarbakır Belediyesi’nde çalışmış. Almanya’ya davet... Halk ozanı, daha sonra Almanya’daki dostlarından davet aldığını belirtiyor; “Özgürlük Yolu hareketinden oradaki festivallere katılmam için davet geldi, gittim. Arkasından da 1980 Darbesi oldu. Artık dönsem direkt hapse girecektim. Belki öldürülecek, zulüm görecektim. Oradaki festivallere katılmaktan nefes alamıyordum.” Almanya’da kurduğu Bremen Dayanışma Korosu’unu kurma amacını ise “Türküler üzerinden bizim güzel kültürümüzü insanlar unutmasın, katkı sağlayayım diye düşündüm” sözleriyle açıklıyor. 20 yıl dayanan koro, 2000 yılında dağılmış, ancak pes etmeyen Cansever aynı yıl bu kez Bremen Dostluk Korosu’nu kurmuş. Koronun ismi lise yıllarından itibaren dinleyip hayranlık duyduğu Ruhi Su’nun Dostlar Korosu’ndan geliyor. ‘Ataol can dostum’ Ataol Behramoğlu’nun “Yunus Gibi” şiirini besteleyen Gani Cansever, şairle dostluğunu şöyle anlatıyor: “Ataol Behramoğlu, benim çok önem verdiğim, candan dostumdur. Arkadaşlığımız nereden baksan 3035 yıla dayanıyor. Ataol da Kenan Evren faşizmi yüzünden yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştı. Orada buluştuk. Almanya ve çevresindeki bütün ülkelerde çok güzel çalışmalar yaptık. Başlığı da Ataol koymuştu: ‘Şiir ile Türkü Akşamları...’ İki şair, iki müzisyendik; Ataol Behramoğlu, Yaşar Miraç, Hüseyin Kiraz ve ben... Ataol’la benim dostluğum hep baki kalacaktır, buna inanıyorum. Ayrıca Ataol ile birlikte Ferudun Akoğlu ve Servet Demir’in sanatta 50. yılımın İstanbul ayağına büyük katkıları oldu.” İlk Koristler’den iki konser birden Genco Erkal’ın önerisi sonrası Ruhi Su tarafından kurulan Dostlar Korosu’nun 19751980 arasındaki ilk üyelerinden oluşan Dostlar Korosu İlk Koristleri, 15 Şubat ve 12 Nisan’da Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde konser verecek. Dört yıl önce çalışmalarına tekrar başlayan ko ristler, amaçlarını o dönemin ruhunu, anlayışını yeni kuşaklara aktarmak ve Ruhi Su ile birlikte çalıştığımız ve çoğunluğu kayıtlarda olmayan türküleri, şarkıları bugüne taşımak olarak tanımlıyor. Dostlar Korosu İlk Koristleri’nin geçen yıl “Ruhi Su’dan Bize/Bizden Zamana” albümü yayımlanmıştı. l Kültür Servisi 5 bin 600 çocuk tiyatro ile buluştu Sömestr döneminde 5 bin 600 Sarıyerli öğrenci, “8. Karne Şenliği” kapsamında tatillerini tiyatro oyunlarıyla zenginleştirdi. Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği 12 gün boyunca gerçekleşen şenlik kapsamında 8 tiyatro oyunu, toplam 14 seans olarak sahnelendi. Ayrıca şenliğe katılan çocuklara “Küçük Prens” adlı çocuk kitabı hediye edildi. Sarıyer Belediye Tiyatrosu’nun “Esrarengiz Müzik Kutusu”, “Bı dık Tavşan’ın Benekleri”, “Sözcük Dükkânı” oyunlarının yanı sıra, misafir tiyatro grupları da “Floyd Usta’nın Düşler Atölyesi”, “Soğuktan Korkmayan Tek Kuş”, “Bir Kümes Müzikali”, “Uyuyan Güzel” ve “Güç Kimde” oyunlarıyla şenlikte sahne aldı. Çocuklar, tiyatroların sahnelendiği Sarıyer Belediyesi’nin Rauf Denktaş Kültür Merkezi, Nejat Uygur Sahnesi ve Boğaziçi Kültür Merkezi salonlarını 12 gün boyunca boş bırakmadı. l Kültür Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear