29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 25 Eylül 2018 ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY Türkiye riski yayılıyor ekonomi 11 Yabancı bankaların Türkiye’de 223 milyar dolar alacağı olduğunu belirten Uluslararası Ödemeler Bankası, Avrupa bankaları üzerindeki riskin arttığı uyarısında bulundu Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), Türkiye ve Arjantin başta olmak üzere gelişmekte olan piyasalardaki baskının arttığına işaret etti. Yabancı bankaların Türkiye’de 223 milyar dolarlık alacağı olduğunu belirten banka, TL’deki büyük değer kaybı nedeniyle özellikle Avrupa bankalarının üzerindeki riskin arttığını belirtti. BIS Para ve Ekonomi Birimi şefi Claudio Borio, “Faizler hâlâ alışılmışın dışında düşük seyrediyor ve mer kez bankalarının bilançoları daha önce hiç olmadığı kadar şişkin. Hastayı sağlığına kavuşturmak ya da hastalığın nüksetmesi durumun Claudio Borio da bakımını yapmak için ilaç kalmadı. Dahası, küreselleşme ve çok taraflılık karşıtı siyasi ve sosyal tepki de (hastanın) ateşini artırıyor” dedi. Bankanın önceki gün yayımlanan 2018 birinci çeyrek raporunda öne çıkan başlıklar şöyle: n Yükselen piyasa ekonomilerindeki baskı son aylarda arttı, bu da tahvil faizlerinde artışa ve para birimlerinde değer kaybına neden oldu. Güçlü dolar, ticaret gerilimleri ve Çin’deki yavaşlama işaretleri de bu ekonomilerdeki varlık fiyatlarını sarstı. Etkisi ülkelere göre farklı oldu, bazıları krizle karşı karşıya kaldı ancak bulaşma sınırlı kaldı. n Yüksek cari açık ve yüksek döviz borcu Türkiye’nin dünyadaki finansal sıkılaşmadan olumsuz etkilenmesine neden oldu. n Yabancı bankaların Türkiye’de 223 milyar dolarlık alacağı var. Bunun 135 milyar doları finansal olma yan özel sektörün üzerinde. 53 milyar dolarlık kredi sigortaları ve di ğer garantiler, henüz ödenmeyen 22 milyar dolarlık kredi taahhütleri ve 4 milyar dolarlık türev sözleşmeler de ayrıca risk yaratıyor. En fazla risk İspanyol ve Fransız bankalarının üzerinde. n Gelişmiş ekonomilerde de ayrışma oldu. ABD ve Avrupa’da para politikası normalleşme süreci ve makroekonomik göstergeler farklılaştı. ABD’de mali teşvikler yakın dönemde daha yüksek büyüme beklentilerini artırırken aynı zamanda faizlerde artış beklentilerini de yükseltti. n 2008 finansal krizi sonrasında gelişmekte olan ekonomiler başta olmak üzere dolar cinsinden uluslararası kredilerin payı arttı. Bu da ABD’deki parasal koşullardaki değişimin potansiyel etkilerini artırıyor. n Dünyada giderek daha fazla sayıda büyük merkez bankası varlık alımlarını sonlandırıp faizleri artırıyor. Finansal piyasalar uzun bir türbülans dönemine hazırlanmalı. l Ekonomi Servisi FItch: Bankalardan mevduat çıkışı hızlandı Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türk bankalarının döviz cinsinden likidite risklerinin, devam eden piyasa oynaklığı ve kurdaki zayıflığın etkisi ile ciddi şekilde arttığını, son dönemde yaşanan mevduat çıkışlarının da bu likidite riskini ön plana çıkardığını bildirdi. Bankaların döviz cinsinden mevduatlarının TemmuzAğustos 2018 döneminde yüzde 6 azaldığını (12 milyar dolar), mevduat çıkışlarının büyük bölümünün ağustos ortasındaki piyasa oynaklığı sırasında gerçekleştiğini belirten Fitch, mevduat çıkışlarının döviz likiditesi üzerine etkisinin ağustos sonu sektör verileri ekim başlarında tamamen açıklanmadan güvenilir şekilde değerlendirilemeyeceğini vurguladı. Patronun gözü işsizlik fonunda MUSTAFA ÇAKIR Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) ekonomideki kriz nedeniyle işçi ücretlerinin 6 ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmesi çağrısı tartışma yarattı. Fonun toplam büyüklüğü 125 milyar liraya ulaşmış durumda. Buna karşın fondan işsizlere 2017’de sadece 4.1 milyar lira ödeme yapıldı. İşverene asgari ücret, ilave istihdamda vergi ve prim desteği fondan karşılanıyor. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “İşçilerin parasının yine işçiye ait olan paradan ödenmesi kabul edilemez. Bunun yerine kriz gerekçesiyle işten çıkartmalar yasaklanmalı, çalışma saatleri düşürülmeli, kısa çalışma ödeneği yaşama geçirilmelidir” dedi. Öte yandan, hükümetin otomatik katılımı zorunlu hale getireceği ve çalışanların 3 yıl sistemden çıkamayacağı iddiası basına yansıdı. Çerkezoğlu, emekliliğin devletin sorumluluğunda olduğunu hatırlatarak BES’in zorunla hale getirilmesinin doğru olmadığını kaydetti. l ANKARA ÇARKLAR YAVAŞLADI GÜVEN DÜŞTÜİmalat sanayi ge arındırılmış reel kenelinde kapasite kullanım ora sim güven endeksi ise bir önnı, eylülde bir önceki aya göre 1.6 pu ceki aya göre 5.9 puan azalarak 90.4 an azalarak yüzde 76.2 oldu. Merkez Bankası oldu. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göverilerine göre mevsimsel etkilerden arındırılmış re de, eylülde hizmet sektörü güven endekkapasite kullanım oranı ise bir önceki aya göre 1.8 pu si yüzde 9.7 düşüşle 79.4’e, perakende ticaret sekan azalarak yüzde 75.8’e geriledi. Reel kesim güven en törü güven endeksi yüzde 5.2 düşüşle 88.5’e ve inşaat deksi eylülde bir önceki aya göre 6.8 puan azalarak 89.6 sektörü güven endeksi yüzde 16.7 düşüşle 57.3 düzeyine oldu. Merkez Bankası verilerine göre mevsimsellikten geriledi. l Ekonomi Servisi Ambalaja zam kapıda Havalimanında yine iş kazası Binlerce işçinin iş kazalarını ve kötü çalışma koşullarını protesto ettiği 3. havalimanı inşaatında yine bir iş kazası yaşandı. İnşaat İş Sendikası’nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda iş kazası duyurularak, “İşçi arkadaşımız 6 metre yükseklikten düştü. Artık ambulanslar gelirken siren çalmıyorlar” ifadeleri kullanıldı. Geçen hafta eylem düzenleyen işçilerden yüzlercesi gözaltına alınmış, mahkemeye çıkarılan 28 işçi ve sendika temsilcisi ise tutuklanmıştı. l Ekonomi Servisi ‘Migros eylem için yanlış adres’ Son günlerde Makro/Uyum çalışanları ve diğer şirketlerden de haklarını alamadıklarını belirten işçilerin, Migros mağazalarına giderek izinsiz eylem yapmaları Migros’un tepkisini çekti. Migros Ticaret AŞ’den yapılan açıklamada, “Migros mağazaları maalesef bir plato olarak kullanılmaktadır. Net olarak kamuoyunun bilgisine sunarız ki, buradaki adres yanlıştır” denildi. Açıklamada, “Migros 253 Makro/Uyum mağazasının sadece 56’sını, çalışanlar hariç mağaza olarak devralmış, bu mağazalarına iş başvurusu yapan kişilerin birçoğu da  istihdam edilmeye çalışıldı. İşçinin emeğini ve hakkını çok önemli bulan Migros, son derece titiz olarak 64 yıldır sendikal haklar dahil tüm çalışanlarının haklarını, eksiksiz ve tam zamanında ödeyen bir şirkettir. Migros sözü geçen işçilerin kim oldukları, hangi hakları bulunduğu, hak ediş tutarları gibi hiçbir bilgiye sahip değildir. Bu kişiler Makro/Uyum firmasında çalışmış veya çalışmaktadırlar” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi Kâğıt fiyatları sene başından bu yana yüzde 70 arttı. Bazı sektörlerde alternatif ambalajlara dönüş gündemde. Üretimi durduranlar da var Oluklu mukavva sektöründe faaliyet gösteren Olmuksan International Paper Genel Müdürü Ergun Hepvar, kâğıt fiyatlarında sene başından bu yana yüzde 70 artış yaşandığını; bu durumun çeşitli sektörlerde plastik, metal gibi alternatif paketleme malzemelerine yönelme seçeneğini gündeme getirdiğini söyledi. Hepvar, “İthal kağıda baktığımızda da dünya pazarlarında kraftta dolar bazlı bir artış vardı, 6070 dolar artış oldu. Buna bir de bizim devalüasyon etkimiz eklendi. Orada da yüzde 70’i aşan bir maliyet artışı oldu” dedi. Hepvar’ın verdiği bilgiye göre, oluklu mukavvacıların üretim yaptığı sektörler arasında otomotiv yan sanayi, gıda, yaş meyve sebze, kimya ve ağır sanayi gibi geniş bir portföy bulunuyor. Oluklu mukavva sektöründe maliyetin yüzde 7080’ini kağıdın oluşturduğunu, bu nedenle maliyet artışlarının ürün fiyatlarına yansıtılmasının kaçınılmaz olduğunu belirten Hepvar; bunun da tedarik sağladıkları sektörler için de maliyet artışı anlamına geldiğini söyledi. Hepvar, “Artan kâğıt maliyetleri özellikle küçük oyuncular üzerinde işletme sermayesi olarak ciddi yük bindiriyor. Birkaç tane yerin üretimi durdurduğu haberi geldi. Bu, dövizdeki yükseliş öncesinde, kâğıt maliyetlerinin artması nedeniyle oldu. Sanayi tarafında bazı yerlerde soru işaretleri başladı. Bir tedirginlik yok mu? Var” ifadesini kullandı. 20 milyon yatırım Hepvar, şirket olarak kapasite artışı ve yeni makine teçhizatına yönelik 20 milyon doların üzerinde yatırım yapacaklarını; kapasite kullanım oranı yüzde 90’ın üzerine çıkan şirketin yeni fabrika yatırımını da değerlendirdiğini söyledi. l Ekonomi Servisi Otoda ÖTV indirimi 2018’in ilk 7 ayında üretim ve satışlarda büyük daralma yaşayan otomotiv sektörünü canlandırmak için Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) düzenlemesi yapıldı. Resmi Gazete’de dün yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’na kararına göre, motor silindir hacmi 1600 cc ve altı araçlar için ÖTV matrahının (vergisiz fiyat) alt limiti yüzde 52 artışla 46 bin TL’den 70 bin TL’ye, üst limiti ise yüzde 50 artışla 80 bin TL’den 120 bin TL’ye yükseltildi. 1600cc üstü ve 200cc’yi geçmeyen araçlarda limit 114 bin TL’den 85 bin TL’ye iner ken, üst limit 170 bin TL oldu. Vergi matrahı 85 bin TL’nin altındaki araçlarda ÖTV yüzde 45 olurken, 135 bin TL’yi aşmayanlarda yüzde 50, 135 bin TL’nin üzerindeki araçlarda ise yüzde 60 olacak. Şu anda piyasada satılan en ucuz otomobillerden birisi olan 93 bin 900 liraya satılan otomobilin ÖTV’si yeni düzenleme ile 27 bin 950 liradan 25 bin 155 liraya inecek. Yani vergi 2 bin 795 lira daha az ödenecek. Otomobilin satış fiyatı da bu gelişme sonucunda 91 bin 117 liraya düşmüş olacak. Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Şahsuvaroğ lu, düzenlemenin piyasalarda karşılık bulması için hurda teşvikinin artırılması gerek” dedi. l Ekonomi Servisi Gbyüuabrfariyemadatezişe Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kimyevi gübre fiyatlarında yüzde 15 indirim yapacağını duyurdu. Ancak son bir yılda yüzde 133 zamlanan gübre fiyatlarına yapılacak yüzde 15’lik indirim, çiftçinin katlanan girdi maliyetlerinde herhangi bir iyileşme yaratmayacak. Gübre Üreticileri İthalatçıları ve İhracatçıları Derneği Genel Sekreteri Se bahattin Emül, 50 kiloya denk gelen fosforlu gübre çuvalının 2017 Eylül’de 60 TL iken 2018 Eylül’de 120 TL’ye, DAP gübresinin çuvalının aynı dönemlerde 85 TL’den 160 TL’ye çıktığına dikkat çekti. Yüzde 100’ü aşan girdi maliyetlerinden sonra yüzde 15’lik indirimin çiftçiye yetmeyeceğini vurgulayan Emül, “Çiftçinin sattığı ürün, girdi maliyetleri kadar zamlanırsa üretici ancak o zaman kâr eder” dedi. Popülist otoriterler ‘gerçekleri’ mış gibi çarpıtarak sandıktan... İnsanlık, uygarlıklar, tüm dinler, kültürlerin tarihleri için geçerli olduğu üzere, İslam dünyasının tarihinde, şeriatın, mezheplerin farklı yorumlarıyla yönetilmiş diktatörlükler, krallıklar, imparatorluklar, padişahlıklar çatıları altındaki yönetimler var.. İslam dünyasında, devrimler, darbelerle de gelenlerin, siyasal İslamcı cemaatler, mezhepler üzerinden aynı biat kültürünü çatışmacılıklar, çelişkiler tuzağında, yandaşlarını kirli çıkar ağları ile de besleme, medyatik güdüleme araçlarını sınırsız kullanarak, bu kez sandıktan çıkmış olarak otoriter liderliklere biat ettirebilmeleri geçerli... Ortaçağ sonrası diğer dinlerin tarihlerinde kültürlerinde değişik boyutları ile aydınlanmacılığın, Rönesans ve reformların, devrimlerin değişik sonuçları, boyutlarıyla etkileri yaşanıyor. Çokkültürlülük, birlikte yaşamın zorlamalarıyla da laiklik algısı, iktidar erklerinin, ülkelerin yönetimlerinde güç kazanıyor. Bilim, sanat kültürel birikimler, zenginleşme Batı dünyasında geçişle ağırlık kazanıyor. Zengin kuzey, yoksul güney ekseni, sömürgecilik üzerinden değil sadece, laikliğe geçişi yaşayan ülkeler ile imparatorluklar, köylülüğü aşamayan ülkeler arasındaki çelişkileri besliyor.. Emperyal güç odaklarının, zengin kuzeyin çıkar savaşları, 1. 2. Dünya savaşlarının insanlık adına travmatik kayıpları sonrası, insanlık adına yaşamsal derslerin çıkarıldığı inancı umut olmuştu. BM çatısı altında örgütlenmelerle evrensel insan hakları, hakhukuk düzeni arayışları algısı ile sanayileşmenin ürünü ideolojiler, emeğin sömürüsünün dayanılmaz acımasızlığına karşı, örgütlülük içinde hak arayışları, sınıf örgütlülüğü sendikalar, Marksist ideolojiler.. Sömürgeciliğin tarihe gömülmekte olduğu gelişmeler, bağımsızlık savaşımlarına Türkiye’den ulusal kurtuluş, kuruluş savaşımları, laik tek İslam çoğunluklu ülke iradesi, Atatürk devrimleri ile katkılar. Yakın tarihlerde Tito Yugoslavya’sı, Balkanlar’da çokkültürlü buluşma savaşı, kazanımlarının 3. Dünya oluşumu ile taçlandırılması.. Derken Marksist düzene geçiş devrimlerinin beklenen Batı dünyası düzeni içinde değil de Rusya ve Çin devrimleri ile farklı tonlarda, kaçınılmaz otoriterlik içinde yaşama geçirilmesi... Emperyal güç odağı, Amerika odaklı, Avrupa’da yine çok farklı tonlarda sosyal devlet, kapitalizmin ehlileşmesi, liberal manifesto ve Sosyalist Enternasyonal çatıları altında buluşan partilerin yarışacakları siyasal arenayı üretmişti... HHH Ne oldu da dünya en abartılısıyla onlu yıllarla, 50’li yıllar geçmişe ancak dayanan, çatışmacı, çok daha vahşi emperyal çıkar savaşları, çatışmaları üzerinden, insanlığın çoğunluğu için çok daha vahşi çatışmacı, milyarlarca dünyalının yaşamını acımasızca kazanılmış yaşam koşullarının çok gerisinde yoksullaşma, yoksunlaşmaya, sivil katliamlar da içinde, ırklar soslu, inançlar, cemaatler, mezhepler, aşiretler.. alt kimlikler gettolaşmalarında sonsuza uzanacakmış izlenimi veren, biri bitmeden diğerlerinin iç içe geçtiği bölgesel iç savaşlara sürükleyen bir bataklığın içine düştü? Trajikomik rastlantı olabilir mi, eski sömürgelerin var olduğu topraklar, İslam dünyası ağırlıklı? Popülist liderler üzerinden otoriterleşmenin emperyal güç savaşlarında başı çekmekte oldukları çatışmacılıkta, iki dünya savaşının ödettiği bedellerin çok üstünde sonuçları, kaosu, insanlık adına işin içinden çıkılamayacakmış gibi umutsuz bir tablo ortaya çıkıyor. Son güncel öngörülerde, çok az elde işin içinden çıkılmaz karmaşık ağlarla örülmüş kipkirli çıkarlar ağında, dünyadaki tüm canlılara zarar veren bu acımasız gidişte baş suçlu görülen insanoğlunun kendi kendini yok edebilme noktasına gelebileceği varsayımı karşısında, “Belki de tüm canlılar, dünyanın kurtuluşu için daha iyi olur” kara mizah tartışmaları da ciddi ciddi yapılabiliyor. Hani dün BM çatısı altında bu çok acımasız, Amerikan odaklı çıkarılmış gibi görülen, çelişkilerden beslenip çoğalmış emperyal kirli çıkar savaşlarının, dünyayı kasıp kavuran yangınlarında dün öne, açığa çıkmış haberlerin “gerçekler”miş gibi yapılan öne çıkan haberlerine bir baksanıza. Amerika’nın uç popülist otoriterleşme modeli ile seçilmiş başkanı Trump’ın aslında Rus desteğinde seçim kazandığının yargıya yansıyan ayağında, en yakınının itirafçı tanık olmayı kabul ettiği süreçteyiz ya... Türkiye’ye dönük ayağında evangelizmin İslam uyarlaması Gülen Cemaati ortaklığında Türkiye’de yerleşmiş 16 yıllık İktidarlarının, Amerika’daki başkanlık rejimini mumla aratacak, “Tek adam, hem parti hem başkanlık rejimi tek adam” Saray odaklı ya.. “Suriye üzerinden son kapışmada, Rusyaİran ağırlıkları, EsedEsad, PKKPYD ortaklıkları, ilişkileri” çorba ya... “Trump, İran lideri ile görüşmeye hazırmış ama çağrı onlardan gelirse, Erdoğan ile görüşme kotarılıyormuş ama aynı anda yolda karşılaşmışlar gibi olmalıymış...” Volvo, İran’dan çekildi İsveç kamyon imalatçısı Volvo, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar nedeniyle ödemelerini alamadıkları için bu ülkedeki kamyon montaj tesisinin faaliyetini durdurduğunu açıkladı. Volvo sözcüsü Fredrik Ivarsson bugün yaptığı açıklamada, Volvo’nun İran’a gönderdiği kamyon parçaları karşılığında ödeme yapılmadığını, dolayısıyla bu ülkede çalışmama kararı aldıklarını söyledi. Bu gelişme, enerji ve bankacılık sektörlerinin tersine, Avrupalı şirketlerle sözleşmeler yapabilen İran otomotiv sektörü için bir darbe oldu. Amerikan yaptırımlarından önce Volvo, İran’ı Körfez bölgesi ve Kuzey Afrika’ya dönük ana ihracat üssü yapmak istediğini açıklamıştı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear