29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 7 Haziran 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN / ASLAN YILDIZ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ TUTUKLU BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ SERBEST BIRAKILDI İlk duruşmada tahliye Boğaziçi Üniversitesi’nde Afrin operasyonu için lokum dağıtanları protesto ettikleri gerek çesiyle 14’ü tutuklu 22 öğrenci dün çıktıkları ilk duruşmada tahliye edil di. Şiddete karşı çıktıklarını, sloganla rın siyasi eleştiri olduğunu ve sürecin hayatlarını olumsuz etkilediğini söyle yen öğrenciler, çıplak halde darp edil diklerini iddia etti. İstanbul 32. Ağır Ce za Mahkemesi’nde gö rülen duruşma gergin başladı. Vekillerle be raber birçok kişi ayak ZEHRA ÖZDİLEK ta kaldı. Mahkeme Başkanı ayakta olan herke sin dışarıya çıkarılması nı istedi. CHP Milletvekili Sezgin Tan rıkulu tepki gösterince mahkeme baş kanı “25 yıllık hukukçu olan vekil de gelsin ben size anlatayım. Bu şekil de yargılama yapılmaz” dedi. Mahke me başkanı, kendisine tepki gösteren CHP’li Ali Şeker’e de “Siz kim olarak konuşuyorsunuz” diye sordu. Şeker, “İstanbul milletvekiliyim” yanıtını ve rince başkan, “Güvenlik ortayı boşalt madan ben gelmiyorum” diyerek salo nu terk etti. Ardından koridor boşaltıl dı ve duruşma başladı. Geleceğimle tehdit edildim Öğrencilerden Yusuf Noyan Öztürk, savunmasında şiddetin her türlüsüne karşı olduğunu belirterek, “14 gün gözaltında tutuldum. Eğitim hayatımın, geleceğimin karartılması ve ailemle tehdit edildim. Olay günü gerginlik vardı. İzledim. Bir suç işlediğimi düşünmüyorum. Neden tutuklandım anlamış değilim. Adli kontrolle bırakılan arkadaşlarla aramda bir fark olduğunu düşünmüyorum. Okuluma devam etmek istiyorum. Psikolojik olarak çökmüş durumdayım. İlk verdiğim ifadeleri avukat yönlendirmesi ile verdim. Gerçeklikle alakası yoktur” dedi. Kardeşimi yere yatırdılar Yaren Tuncer, “Olay günü İngilizce dersinden çıktım. Bir süre sonra kalabalık grubu gördüm. ‘Savaşa hayır barış hemen şimdi’ gibi bilindik sloganlar atılıyordu. Ben de arkadan yürüdüm. ‘Faşizme karşı omuz omuza’ gibi evrensel sloganları attım. Evden darp edilerek gözaltına alındım. 9 yaşındaki kardeşimi yere yatırdılar” dedi. ‘Siyasi eleştiridir’ Agah Suat Atay, “Kalabalığı gördüm. Bir süre izledim. Sıkıldım gittim” dedi. Zülküf İbrahim Erkol, “Suç teşkil eden birşey yapmadım. ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganını hatırlıyorum. Bu da siyasi bir eleştiridir” ifadelerini kullandı. Esen Deniz Üstündağ, “Hedef gösterilerek cezaevine konulduk. Fişlendik. Eğitimimiz aksadı. Okulum iki yıl uzuyor. Okuluma devam etmek istiyorum” dedi. Berke Aydoğan, “Şiddet içeren slogan atmadım. Örgüt propagandası yapmadım” dedi. Sevde Öztürk, “Olay günü kütüphanede ders çalışıyordum. Sesler geldi. Dışarı çıktım. İzinsiz masa açanların karşı tarafı kışkırttığı gördüm. Arada güvenlik vardı. 22 öğrenci okul hayatından koparıldı. Terörist olarak yaftalandık. Attığım sloganlar eleştiri niteliğindedir” dedi. Kübra Sağır, “Attığım sloganlar ba Çiçeklerle, şarkılarla karşılama ‘Barış Tutuklu Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden 4 kadın öğrenci Bakırköy Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildi. Ba kırköy cezaevinin önünde tahliye edilen Esen Deniz Üstündağ, Sevde Öztürk, Kübra Sağır, Şükran Yaren Tuncer’i aileleri ve öğrenci arkadaşları çiçeklerle karşıladı. Boğaziçi Caz Korosundan öğrenciler cezaevi önünde şarkılarla destek verirken tutuklanan öğrenci lerin üniversite hocaları da öğrencileri yalnız bırakmadı. Öğrenciler cezaevinin önünden zılgıtlar ve “Jîn Jiyan Azadi” sloganlarıyla karşılandı. Şükran Yaren Tuncer, cezaevleriyle korkutulmaya çalışıldıklarını ama korkmadıkları ve söyledikleri için de pişman olmadıklarını Kurtuluş arı belirtti. Diğer 10 erkek öğrenci de Silivri Cezaevinden serbest bırakıldı. istemek en onurlu iş’ Vedat ARIK Tahliye kararıyla aileler, öğrenciler, akademisyenler büyük sevinç yaşadı. Boğaziçili öğrencilere destek olmak isteyen aileleri, arkadaşları, Barış Akademisyenleri, ODTÜ öğrencileri, milletvekillleri ve milletvekili adayları Çağlayan’daki adliyenin önünde bir araya geldi. “Üniversite biat etmez”, “KHK’ler gidecek biz kalacağız”, “Özgürlük kazanacak” dövizleri taşıyan grup, açıklamaların ardından “Boğaziçi biat etmeyecek” sloganları eşliğinde gökyüzüne özgürlük balonları uçurdu. Mahkeme heyetinin açıkladığı tahliye kararıyla adliye önünde bekleyen aileler, öğrenciler, Barış Akademisyenleri bü yük sevinç yaşadı. Duruşmanın ardından aileler, avukatlar açıklama yaptı. Tahliye edilen Deniz Yılmaz’ın babası Bülent Yılmaz, “Kamuoyunda paylaşamadılar ama bütün öğretim üyeleri kaygılarını bizimle paylaştılar. Basına bir çift lafımız var. Öncelikle yandaş basın, Boğaziçi’ni, öğrencileri hedef gösterdiniz. Ama biz şunu çok iyi biliyoruz. Barış istemek dünyanın en onurlu işidir. Hele de Türkiye’ de başka bir sorumluluktur. Sizin tehditlerinizden korkmadık. Korkmuyoruz. Bizimle beraber süreci izleyen özgür basına da teşekkürü borç biliyoruz. Gidip cezaevinden arkadaşlarınızı alacağız. Fakat biliyoruz ki on binlerce öğrenci geride kalacak. Onları unutmayacağız” dedi. Avukat İnayet Aksu ise, “Tutuklu kalan diğer öğrenciler için mücadelemizi sürdüreceğiz. Dünyanın her yerinde eşitlik ve özgürlük istemek pahalı birşeydir. Ama Türkiye’de çok daha pahalı bir şey” dedi. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “Neden gözaltına alındılar? İşkence gördüler, kötü muameleye maruz kaldılar. Eğitim hakları aksadı. Bugün mutluyuz ama bunların da hesabını soracağız” diye konuştu. rış yanlısı sloganlardır. 3 aya yakındır tutukluyum. Kamuoyunda yaftalandık. Okulum aksadı. Hiç bir suçlamayı kabul etmiyorum” dedi. Mahkeme Başkanı, “Ülke sorunlarına duyarsız kalmayın ama bu adliye koridorlarına taşınmasın” dedi. Ardından Sağır’a Kürtçe slogan atıp atmadığını sordu. Sağır, anadilinin Kürtçe olduğunu fakat sloganı hatırlamadığını söyledi. Mahkeme başkanı da kendi anadilinin de Kürtçe olduğunu söyledi. Tevger Uzay Tulay, “Fiziksel bir müdahaleye şahit olmadım” dedi. ‘Çıplak halde darp ettiler’ İsmail Gürler, “Eylemden sonra okula gidip geldim. Polisler beni gözaltına alıp ekip otosunda iki buçuk saat darp ettiler. Muhammet Bilgin de vardı. Bizi soydular. Çıplak halde de darp etmeye devam ettiler” dedi. İbrahim Musab Curabaz, “Şiddetin propagandasını yapmak kabul edilemez bir suçlamadır. Adli kontrol hayatımı etkiliyor. Tehdit mesajları alıyorum” dedi. ‘Lokumlara üzüldüm’ Enes Karakaş, lokumların yere dökülmesinin medyada infial yarattığını söyleyek, “Açıkçası lokumlara ben de üzüldüm” dedi. Savunmaların ardından iddia makamı mütalaasını mahkeme heyetine sundu. Mütalaa da savcı İsmail Gürler, Muhammed Bilgin, Tevger Uzay Talay, Sevde Öztürk, Agah Suat Atay, Berke Aydoğan’ın tahliyesini talep ederken, diğer 8 öğrencinin tutukluluğunun devamını istedi. Ara kararın ardından mahkeme heyeti, tutuklu 14 öğrencinin, üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, savunmalarının alınması, alabilecekleri muhtemel cezaya göre tutuklu kaldıkları süre ve öğrenci olup faal eğitim hayatına devam etmeleri ve adli kontrol hükümlerinin yeterli olacağı kanaatini dikkate alarak tahliyesine hükmetti. Bu sanıklarla ilgili yurtdışına çıkış yasağından oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasına hükmeden heyet, “haftada bir gün imza verme” zorunluluğunu kaldırdığı tutuksuz 3 sanık hakkında yurtdışına çıkış yasağından oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasını kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, 4 sanıkla ilgili yurtdışına çıkış yasağının devamına ancak haftada bir gün imza verme zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına da hükmederken, doktora öğrencisi olan bir sanık hakkındaki adli kontrol tedbirlerini ise eğitim hayatı ve çalışmalarının bir kısmını yurtdışında yapması nedeniyle kaldırdı. KESK direnişçileri serbest bırakıldı Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda arkadaşlarının KHK’lerle ihraç edilmesini protesto ederken gözaltına alınan 14 KESK üyesi dün serbest bırakıldı. Pazartesi günü gözaltına alınan 14 KESK üyesi emniyetteki işlemlerinin ardından dün Bakırköy Adliyesi’ne sevk edildi. Bu arada KESK üyeleri gözaltına alınan arkadaşlarına destek vermek için adliye önünde toplandı. Grup, “KHK’ler gidecek biz kalacağız” sloganı attı. Dışarıda eylem devam ederken savcıya ifade veren 14 KESK üyesi serbest bırakıldı. Serbest bırakılan KESK’li Fatma Akkın, “Bir yılı aşkın süredir yaptığımız bir oturma eylemi var. Bu eylemin amacı da haksız hukuksuz bir şekilde KHK’ler ile işimizden atılmamız. Haklılığımızı ifade etmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar herhangi bir yasak yoktu” dedi. Geçen hafta açıklama yapmak için alana geldiklerinde polis müdahalesi ile karşılaştıklarını söyleyen Akkın, “Gözaltına alındık. Şunu merak ediyorum, biz 1 yılı aşkın süredir orada oturuyoruz. Herhangi bir taşkınlık yapmamışız, attığımız tek slogan ‘işimizi geri istiyoruz. KHK’ler gidecek biz kalacağız’ oldu. Biz alanlarda işimizi istemeye, mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet MUHABİRİMİZ COŞKUN YARGIÇ KARŞISINDA ‘Adlarını niye yazdın’ davası DHKPC’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan avukatların 20 Eylül 2017’de savcılıktaki sorgularını “Nuriye ve Semih’in 14 avukatı tutuklandı” başlığıyla haberleştiren gazetemiz muhabiri Canan Coşkun’a “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla dava açıldı. İddianamede, söz konusu haberde savcı ve tanığın adının geçmesi nedeniyle Coşkun’a, soruşturmanın amacını tehlike ye sokacak şekilde haber yapmak, tanık olarak ifadesine başvurulan Berk Ercan’ı ve ailesini teşhir etmek, terör örgütlerine hedef göstermek” suçlamalarını yöneltti. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunma yapan Coşkun, “Savcının dediği gibi Ercan’ın ailesinin teşhir olabilmesi için fotoğraflarının yayımlanması gerekli. Haberde bırakın fotoğrafı, Ercan’ın ailesine yönelik tek bir cümle bile yok” dedi. Coşkun’un avukatlarından Bülent Ut ku, Ercan’ın dosyanın gizli tanığı olmadığını anımsatarak, “Savcı tanığı korumak istiyorsa Tanık Koruma Kanunu’ndan yararlanabilirdi” dedi. Soruşturmanın tehlikeye uğramadığına dikkat çeken Utku, müvekkilinin kastının gazetecilik olduğunu söyledi. Avukat Evren İşler de, Coşkun’un gazetecilik faaliyeti yürüttüğünü vurguladı. Mahkeme, dosyayı esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Azadiya Welat’ta 12 kişiye beraat Kürtçe günlük yayın yapan tek ga zeteyken KHK ile kapatılan Azadiya Welat gazetesinin Diyarbakır’daki bürosuna yapılan baskında gözaltına alınan 24 gazete dağıtımcısından 12’si hakkında açılan dava görüldü. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada kararını açıklayan mahkeme, 12 gazete dağıtımcısının beraatine karar verdi. Mahkeme, gazete dağıtımcısı Serdal Polat’a sosyal medya paylaşımları nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay 22 hapis cezası verdi ve bu cezayı da erteledi. Pakize Hazar davasında karar çıktı Hem indirim hem erteleme Diyarbakır’ın Lice ilçesinde trafiğe kapalı yolda 85 yaşındaki Pakize Hazar’ı ezerek ölümüne neden olan zırhlı araç sürücüsü uzman çavuş S.K’nin yargılandığı davada karar çıktı. Lice Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti, S.K’yi üzerine atılı “taksirle ölüme neden olma” suçunu işlediğinin sabit olduğuna karar vererek 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Hapis cezasının sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri indirim sebebi saya rak hapis cezasını 1 yıl 8 aya indirdi. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar veren mahkeme sanığın 5 yıl içinde herhangi bir suç işlememesi durumunda geriye bırakılan hükmün düşmesine karar verdi. Mahkeme, “şahsı ve sosyal durumunu” nedeniyle sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına yer olmadığına da karar verdi.Hazar ailesi, karara karşı Nöbetçi Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz  edeceklerini belirtti. l Yurt Haberleri haber 9 Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i Bizler yaklaşan 24 Haziran seçimlerine endeksli yaşarken, bu hafta Washington’da önemli bir görüşme gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo ile bir araya gelerek iki ülke arasındaki sorunlar yumağını ele aldı. Ankara, bu buluşmanın sadece YPG’nin Münbiç kentinden çekilmesi amaçlı olduğunu yansıtsa da, başka konuların da masada olduğunu tahmin etmek zor değil. Ortada karmançorman olmuş ve karşılıklı güvensizliklerle yıpranmış bir ittifak ilişkisi var. Türkiye’de seçimi kim kazanırsa kazansın, bu ilişkiyi düzeltmek zorunda. Haliyle Washington’daki mutabakat, önemliydi. Peki ne çıktı? Malum, iki ülke arasında karşılıklı birer “şikâyet listesi” var. İki taraf da birbirine kızgın ve bir mutabakat için kimin önce adım atacağını belirlemek gerekiyor. Ankara ne istiyor? Kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, Münbiç diye daha düne kadar adını sanını duymadığımız tozlu bir Suriye kasabasını istiyor. Daha doğrusu, Suriyeli Kürtlerin o kentten çıkarılmasını ve Fırat’ın doğusuna geçmesini istiyor. Kapalı kapılar ardında da, YPG Münbiç’den çekilirse, bundan sonra Fırat’ın doğusundaki Kürt varlığına ses çıkarmayacağını fısıldıyor. Ancak Münbiç, tek konu değil. Bana göre bizim hükümet açısından birinci öncelik, ABD Hazinesi’nden Zarrab davası sonucu Halkbank’a gelecek olan cezanın ‘insaflı’ olması beklentisi. Münbiç’i kimin, nasıl yönettiği medyatik bir propaganda malzemesi olabilir. Ancak asıl mesele, kırılgan bir ekonomik ortamda bankacılık sisteminin çökmemesi. İktidar geçen haftalarda faiz ısrarıyla ateşle oynadığını biliyor. Ağır bir Halkbank kararı istemiyor. Haliyle bu Türkiye açısından, 10 tane Münbiç’den daha hayati. Münbiç sadece oturup pazarlık yapmak için bir vesile. Washington’un da şikâyetleri var. ‘Rusya’dan S400 almayın’, ‘NATO düzenini sarsmayın’, ‘Tutuklu Amerikan vatandaşlarını serbest bırakın’ diyor. Ama Trump hükümeti açısından bunlar arasında en ivedi olan, tutuklu ABD’li din adamı Andrew Brunson’un bir an önce serbest bırakılması. Brunson uyduruk bir iddianameyle suçlansa da, aynı Almanya’yla Deniz Yücel konusunda olduğu gibi 2 ülke arasında en önemli pazarlık meselesi. Seçimden önce bırakılması beklenmiyor. Duruşma 18 Temmuz’da. Şimdi gözler o davada... Artık Türkiye ve müttefikleri arasındaki ilişkiler, bir dostluk değil bir alver ilişkisi. Sen bunu yaparsan, ben şunu yaparım, yoksa yapmam. Peki ilk adımı kim atacak? İki taraf da birbirine güvenmiyor. Bu yüzden dün Washington’dan gelen açıklamalardaki diplomatik nüanslar ve satır arası mesajları önemliydi. Dikkatle okudum, sonra tekrar okudum. Sizi detaylarla yormadan özeti söyleyeyim. Resmi açıklamalar, iki ülkenin Münbiç konusunda bir prensip anlaşmasına vardığını söylüyor. Ortada bir yol haritası var. Ama kimin ne zaman adım atacağı karara bağlanmamış. ABD Dışişleri’nde brifing veren Amerikalı yetkililer, ısrarla 6 aylık bir takvim olmadığını ve bu yol haritasının ilerlemesi için bazı ‘koşulların’ olduğunu söylüyor. Ancak bazı adımlar gerçekleştikten sonra, Türkiye’nin sınır hattında denetim yapacağını, kentteki YPG danışmanlarının bundan sonra kentten çekileceğini söylüyor. Daha sonra yine ABD’nin gözetiminde ve tüm halkların temsil edileceği ortak bir yönetim oluşacağını söylüyorlar. Peki sizce oluşması gereken o koşullar ne? Eminim ki iki tarafta da askerler ve diplomatlar, harıl harıl teknik detaylar üzerine çalışıyorlardır. Ama asıl pazarlık, Münbiç’den daha büyük. Kuşkusuz ki gerçek koşul, Trump hükümeti için sembolik önemi olan ve bizzat Mike Pompeo’yla aynı kiliseden gelen Andrew Brunson’ın bırakılması. Diplomatlar hangi yol haritasını hazırlarsa hazırlasın, Brunson’ın bırakılmaması halinde Münbiç’te anlaşma zor gözüküyor. Anlayacağınız Amerikalılar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi düşünmeye başladı. Bu yüzden ben bu hafta Washington’da varılan anlaşmayı ‘Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i’ diye okuyorum. Sedat Simavi Ödülleri’ne başvurular alınmaya başlandı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) kurucu başkanı Sedat Simavi adına 42 yıldır verilen ödüllere başvurular alınmaya başlandı. Gazetecilik, Radyo, Televizyon, Karikatür, Edebiyat, Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri ve Spor olmak üzere 9 dalda verilen ödüllere başvurular 28 Eylül 2018 Cuma günü saat 17.00’de sona erecek. Ödüller ise Aralık ayında törenle dağıtılacak. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear