23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 7 Mayıs 2018 Doğum sonrası travma uyarısı: 5 kadından 1’i risk altında 500 FİDAN DİKTİLER Şile ile Sahilköy Karaburun mevkiinde, İs ce ve Orman İşletme Müdürü Murat Çakır’ın da bulunduğu fidan tanbul Üniversitesi ve Altı Nokta Körler Derneği’nden görme en dikim etkinliğinde akademisyenler tarafından öncelikle dikimin gelli bir grup öğrenci, 500 fidan dikti. Şile Kaymakamı Salih Yü nasıl yapılacağı uygulamalı olarak anlatıldı. l DHA Pamuğa sarılıEDİTÖR:ELİFTOKBAY TASARIM:İLKNURFİLİZ Depresif anne sorunlu ergenlik dönemi demek SİBEL BAHÇETEPE Türkiye Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Birliği Koordinatörü Prof. Dr. Nazan Aydın, her 5 anneden birinin gebelik ya da doğum sonrası dönemde ruhsal hastalık geçirme riski olduğuna dikkat çekerek, “10 anneden 7’si tedavi olamıyor. Bu hem anne hem bebek için büyük sorunlara yol açıyor” dedi. 17 Mayıs Anne Ruh Sağlığı Farkındalık Haftası nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Aydın, “Annenin gebelik sırasında yaşadığı ruhsal hastalık tedavi edilmezse hem bebek hem kendisi için sorunlara yol açabiliyor. İlk 6 hafta yani 40 günlük dönemde anneler daha hassas hale gelebiliyor ve bizim bu dönemde en çok korktuğumuz doğum sonrası depresyonu oluyor” diye konuştu. Her 5 anneden birinin gebelikte ya da doğum sonrası dönemde ruhsal hastalık geçirme riskiyle karşı karşıya olduğunu ifade eden Aydın, 10 anneden 7’sinin ise tedavi olamadığını vurguladı. l İSTANBUL ‘Lohusalık hüznü’ DEĞİL Prof. Dr. Nazan Aydın, “Gebelikte geçirilen ruhsal hastalık ileride bebeğin büyüme, gelişme ve ruh sağlığını da olumsuz etkiliyor. Çalışmalar annesi gebelikte depresyon geçirmiş bir bebeğin ergenlik döneminde ruhsal hastalıklara daha yatkın olduğunu gösteriyor. Annelerin mutlaka fark edilip tedavi edilmesinin öneminin altı çizilmeli” dedi. Annelerin doğum sonrası yaşadığı problemlerin yeterince tanınmadığını ve teşhis edilmediğini belirten Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar ise şöyle konuştu: “Annenin yaşadığı duruma ‘Lohusalık hüznü’ deniyor ve aileler tarafından ruh sağlığı uzmanına gidecek kadar ciddiye alınmıyor.” Nüdistler müze gezdi Savunmasız ama tabu yıkıcıydı Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan bir çağdaş sanat müzesi, cumartesi günü kapılarını nüdist ziyaretçiler için açtı. Giysilerini vestiyere bırakan 161 sanatsever nüdist, Palais de Tokyo’nun galerilerini gönüllerince dolaştı. Bir erkek ziyaretçi, “Atmosfer çok hoştu. Tabii, müzenin geniş salonlarında çıplakken insan kendini daha savunmasız hissediyor. Eserleri daha farklı tecrübe ediyorsunuz” diye konuştu. 23 ya şındaki Parisli öğrenci Marta ise “Özellikle heykellerle daha çok etkileşime geçiyorsunuz. Bazı odalarda müzik vardı, insanlar dans eder gibi hareket ediyordu” dedi. Paris Natüristler Birliği’nin iletişim direktörü Julien ClaudePenegry, “Mentalite değişiyor. Nüdistler engelleri, tabuları aşıyor” diyerek müzenin kararını övdü. Fransız başkenti geçen yıl Bois de Vincennes Parkı’nın bir kısmını nüdistlere ayırmıştı. l Cumhuriyet Prens Louis’den evde ilk fotoğraf Kate Middleton ve Prens William’ın henüz 13 günlük olan üçüncü çocukları Prens Louis Arthur Charles’ın doğumdan sonra evde çekilen ilk fotoğrafları paylaşıldı. Fotoğrafların ilkinde, tahtın beşinci varisi olan Prens Louis tek başına görülüyor. İkinci fotoğrafta ise bebeğin üç yaşına yeni giren ablası Prenses Charlotte ile birlikte görülüyorlar. Fotoğrafların, Cambridge Düşesi Kate Middleton (36) tarafından çekildiği öğrenildi. Henüz 13 günlük olan bebeğin, dört yaşındaki ağabeyi Prens George ile fotoğrafının çekilmemiş olmasının, küçük prensin okulda olmasından kaynaklandığı tahmin edildi. Prenses Charlotte ve Prens Louis Arthur Charles. hikâyeler Peren ile Dedesi, gerçek anların çoCuk ruhuna aktarılmış hali AYKUT KÜÇÜKKAYA Sevimli mi sevimli küçük bir kız çocuğu ve bir dede!.. Peren’in saçları sarı ve dalgalı. Kafasında hep tacı... Saçları beyazlaşmış dedenin boynunda “sarılacivert” bir atkı... Beş çocuk kitabı masamın üzerinde bana bakıyor. Peren ile Dedesi’nin hikâyeleri bunlar. Yazan Peren’in annesi, dedenin kızı; Pınar Sur... Pınar Sur’la Bebek Sahili’nde Peren ile Dedesi’nin hikâyesi için buluştuğumuzda bu kadar içten bir röportajın beni beklediğini tahmin etmiyordum. Hava biraz kapalı, parkın çimleri ıslak. Sur, kaleme aldığı 5 kitaplık seriyi ve belki de en büyük hayalini “gerçek anların çocuk ruhuna aktarılmış hali” diye tanımlıyor. Ve bize ilk önce Peren’i, sonra dedeyi anlatıyor: 5 kitaplık seri... “Peren benim kızım, dedesi de 5 yıl önce kaybettiğim babam.. Peren meraklı mı meraklı bir kız çocuğu. Her şeyi sorgulayan, öğrenmeye çalışan, kafasında sonsuz hayalleri olan ve her şeyi kendi yapmak isteyen bir çocuk. Dedesi ise sabah erkenden kalkıp onun ballı cevizini hazırlayan, yiyecekleri taze olsun diye bir demet maydanoz için bile üşenmeden arabasına atlayıp alışverişe giden bir adam. Anneanne ve dedenin büyük sevgisi, özeni ile büyütülmüş, tam el bebek, gül bebek denebilecek bir hikâye. Sanırım torun sevgisinin bambaşka olduğunu gösteren bir hikâye. Hep derler ya, çocuklarımıza gösteremediğimiz sevgiyi ve veremediğimiz zamanı torunlarımızda yaşıyoruz diye, onun gibi bir şey işte. Çalışma hayatı ve hayatın koşturması çoktan bitmiş, kendi köşelerinde yaşadıkları dingin bir hayatı, sesleriyle, konuşmalarıyla bölen çocuklara adayan, hatta onlarla hayatı yeniden yaşamaya başlayan büyüklerimizin en zevk aldıkları zamanlar olmuş. Bizim hikâyelerimizin gerçeğinde belki de çoğu zamanda anneanne olmasına rağmen, en az onun kadar emeği, sevgisi ve özverisi ile bir çocuğun kahramanı olan bir dede figürü vardı. Ve ben bu hikâyelerde onu öne çıkardım. Peren ile Dedesi’nin hikâyeleri, gerçek anların çocuk ruhuna aktarılmış halidir. Renkli sayfaları, maceraları devam edecek Peren artık bir hikâyenin karakteri... Sahi!.. Yıllar sonra ne olacak? Peren de büyüyecek mi? Sur hemen merakımızı gideriyor: “Evet... Farklı maceralarla bizlerle olacak. Dedesi ile olan maceraları devam edebileceği gibi, belki büyüyecek. Belki aynı yaşında kalacak, belki daha farklı karakterlerle karşımıza çıkacak, ama hep hayatımızda olacak, planımız bu. Dünyanın en güzel fotoğrafı elindeki kitabın hikâyelerine dalmış, sayfalar arasında gezinen, resimlerini incele yen bir çocuktan başka ne olabilir ki. Keşke her çocuk elinden kitap düşürmeden bir hayat yaşayabilse ve bunu alışkanlık haline getirebilse. Bunu her çocuk için başarmayı çok isterdim. Benim bu konudaki sürekli söylemim “kitaplarla büyürüz” oluyor...” Vedat ARIK Peren ile Dedesi’nin hikâyeleri Kuzey Işığı Yayınları’ndan çıktı. çizimleri ile gerçeklerine çok yakın.” Güzel anılar Peren ile Dedesi, Alışverişte, Çiftlikte, Evde, Karda ve Mutfakta... İlk serinin hikâyeleri bunlar. Sırada 5 hikâye daha var. “Herkes güzel anılarını ödüllendirir hayatta” diyor Sur... “Kimi anarak, anlatarak, kimi resmederek, yazarak, ama mutlaka bir yere koyarak. Benim için de bu anılar bir şeye dönüştürülmeliydi. Bir kaybın, bir hüznün değerli bir şeye dönüştürülüp ve elden ele, o benim ve yaşayanların sadece bil diği anların hikâyeler oluşturularak dolaşması tarif edilemez bir mutluluktu benim için. Evet bu anlar küçük bir kız çocuğuna aslında ne kadar da değerli bir çocukluk geçirdiğine dair kendi içimizde değerliydi ama anların sıcaklığı ve bir dedetorun ilişkisindeki sevecenliği kendi aramızda saklamak istemedim. Şimdi vakit, o gerçek hikâyeleri, gerçek sahiplerine ulaştırmak ve minik ellerde o kitapçıkları görmek vakti. Peren diye bir kız çocuğu var ve dedesiyle yaptığı her şeyden öğrendiği, çözümlediği ve çıkardığı dersler.” l İSTANBUL DEDETOrUN İLİŞKİSİ “B ir dedetorun ilişkisindeki sevecenliği saklamak istemedim!..” Aslına bakarsanız bu cümle, 5 kitaplık serinin nasıl doğduğunun kısa bir özeti. “Peki, nasıl geri dönüşler aldın” diye soruyorum Sur’a. Aynı heyecanla anlatıyor: “Özellikle Instagram sayfamda (pinarsur.ps) paylaşmam için atılan fotoğraflar ve çocukların hikâyeleri okurken yaptıkları yorumlar beni büyülüyor. Hepsiyle yeniden büyüyorum, farklılaşıyorum. Küçük okuyuculardan hikâyelerle ilgili yorumlar bile alıyorum. Bu inanılmaz bir bağ benim için. Fotoğrafların da bir sinerji yarattığına inanıyorum. Herkes fotoğrafının çıkacağı zamanı bekliyor, çocuklar annelerine, babalarına sorduruyor, onlar da bana. Hikâyelere karşı ilgi, anların gerçekliğinden de kaynaklanıyor. Gerçeği ve hayali ayırt edebilen çocuklar, hikâye kahramanlarının gerçekte de var olduğunu bilerek, resimlere ve konuya daha farklı yaklaşıyorlar. Gerçekte yaşanılmış olmanın her zaman dikkat çektiğini burada bir kez daha anlamış bulunuyoruz.” Koşamayanlar için koştular Omurilik felcinin tedavisine fon sağlamak için etkinlik Omurilik felcinin tedavisi için yapılan araştırmalara fon sağlamak ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla tüm dünyayla aynı anda Türkiye’de de düzenlenen Wings For Life World Run koşusu bu yıl üçüncü kez İzmir’de yapıldı. Tekerlekli sandalyeli katılımcıların da yarıştığı organizasyonda Türkiye’nin birçok ilinden gelen 8 bin kişi hem yarışmak hem de bağış yapmak için bir araya geldi. İzmir Fuarı Lozan Kapısı’nda startı saat 14.00’te başlayan koşuya katılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı Ramazan Baş’ın tekerlekli sandalyesini itti. Koşu bu yıl 12 ülkede aynı anda başladı. Yarış öncesinde bir açıklama yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Dünyada omurilik felci nedeniyle yatağa ve tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşa yan ve büyük bir umutla bu hastalığın tedavisindeki gelişmeleri bekleyen milyonlarca insan var. Umarım kentimizden topladığımız bağışlarla bir derde derman oluruz” diye konuştu. l DHA / İHA İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu koşuya katılarak omurilik felçlilerine destek verdi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear