19 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Besteci Ahmet Kaçar hayatını kaybetti Eserleri Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Bülent Ersoy gibi birçok isim tarafından seslendirilen şair ve besteci Ahmet Kaçar, Giresun’da 92 yaşında hayatını kaybetti. Kaçar, bir süredir Görele Devlet Hastanesi’nde tedavi görüyordu. “Unut Beni Kalbimdeki Hicranla Yalnız Kalayım” ve “Anar Ömrümce Gönül Giden Sevgilileri” gibi eserleriyle tanınan Kaçar’ın cenazesi Sağlık Köyü’ndeki aile kabristanında toprağa verildi. Sahnede tanrılaşmak...Pazar13Mayıs2018 EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ [email protected] 17 Milano’da Leyla Gencer adına önemli etkinlikler düzenlendi Milano’dayım... Ama her sabah Türkiye’deki gazetelere göz atmaktan da geri kalmıyorum. Ortalıkta “tezek, pislik, çöplük” gibi nezih ifadeler dolaşırken, Leyla Gencer’in izini sürmek, onun adına Milano’da yapılanları izlemek, paylaşmak, değerlerimize daha çok, daha çok sahip çıkmaya çalışmak, genel geçer kanıya inat, çok önemli geliyor bana... (“Ah kimselerin vakti yok / durup ince şeyleri anlamaya”... Sevgili Gülten Akın’a kocaman bir öpücük yolluyorum La Scala’dan, sık sık onu düşünüyorum ve paylaşmayı sürdürüyorum...) 10 Mayıs akşamüstü: Leyla Gencer’in yaşadığı evin hemen yakınındaki Basilica di S.Maria della Passione’de anma töreni... Onu on yıl önce İstanbul Boğazı’nın sularından önce, buradan uğurlamıştık... Milano’nun kalburüstü insanları, La Scala operasının önde gelenleri, müzikologlar, Leyla Gencer dostları burada... Borusan Sanat Müdürü Ahmet Erenli; İKSV’den Ömür Bozkurt, iki kurumun temsilcileri burada... Dostları onu anlatıyor. Sonra... Sonra... Orgdan yükselen müzik ve pırıl pırıl iki gencin sesleri kubbeyi dolduruyor... Onlar Leyla Gencer’in dünkü sevgili öğrencileri, bugünün ünlü sanatçıları: Simge Büyükedes ve Asude Karayavuz... Pergolesi’nin “Stabat Mater” düetlerini, “Ave Maria” (Caccini) ve Donizetti’nin “Maria Stuarda” operasının dua aryasıyla bitiriyor... O görkemli bazilikada büyülü anlar yaşıyoruz... Hiç kuşkum yok Leyla Gencer görse törenin kusursuzluğu ve o iki öğrencisiyle çok mutlu olurdu. Orada konuştuğum herkese İstanbul’da da Diva’mızı andığımızı söy 11 Mayıs’ta La Scala Müzesi’nde Leyla Gencer Sergisi’nin açılışı yapıldı. Leyla Gencer’in fotoğrafları dev panolarda yer aldı. lüyorum... İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve Korosu’nun Aya İrini’de Verdi Requem’ini onun ansına seslendirdiğini anlatıyorum. (Aya İrini’nin ender konser salonlarımızdan olduğunu ve bunun için önce Bizanslılara, sonra camiye çevirmediği için Fatih Sultan Mehmet’e ne denli teşekkür ettiğimi açıklamıyorum elbet!) 11 Mayıs akşamüstü: La Scala Müzesi’nde Leyla Gencer Sergisi’nin açılışı var. Sizinle birkaç izlenim paylaşabilmek için açılışı beklemeden sergi hazırlanırken oradayım. Altın sarısı ve beyaz sütunlu, şıkır şıkır kristal avizeli bu görkemli salonda dev panolardan Leyla Gencer en dramatik edasıyla, en çok da kraliçe havasıyla bize bakıyor. Çoğu pano iki fotoğraf barındırıyor: Yakın plandan duyguları; uzak plandan edayı, tavrı yansıtan görüntüler... Sergiyi hazırlayanlar, tasarımcı, yönetmen Pier Lugi Pizzi ve Ley la Gencer’in İtalya’daki kitabını yazan Franca Cella. Hem onlarla hem de müze müdürü ve yine Leyla Gencer’i yakından tanımış olan Donatella Brunazzi ile konuşurken hep şu sözcükler vurgulanıyor: Çok cömertti... Tutkuluydu... Çok akıllıydı... Yetenekliydi... Dehşetli araştırmacıydı... Müthiş bir mizah duygusu vardı... Kraliçe gibiydi... Kendine güveni sonsuzdu... Müziğe, operaya, dinleyicisine ve seyircisine adanmıştı. Sergiyi dolaşırken benim aklımdaki ise hep ondan duyduğum şu cümlelerdi: “Dinleyici senden tanrıları sahneye indirmeni ister. Eğer onlara istediklerini verirsen artık bu bir dindir, ayindir...” Dayanamayıp sormuştum: Ve siz de o dinin, o ayinin yöneticisi... Bu tanımlamayı beğenmemişti:“Hayır, o dinin yaratıcısı...” Sonra bir an durup hiç kuşku duymadan eklemişti: “Sahne de tanrılaşıyordum.” Leyla Gencer yeryüzünün tüm dinle rine saygılıydı. Ama o, hiçbir dinin kurallarına uymadı. Kendine göre bir din edindi. Dini, imanı müzikti, operaydı. Tapınağı da sahne... Sevgili okurlar, birazdan bu yazıyı bitirip, akşam onun anısına verilecek Aida temsiline yetişmeliyim... Günlerdir Leyla Gencer belgeseli için onunla yeniden içli dışlı yaşamak çok güzeldi. Dönüş yoluna geçerken anımsatmadan edemedim: Müzik meraklıları herhalde farkındasınız, La Scala çok yakında (27 Mayıs’ta) ayağımıza geliyor: İstanbul Müzik Festivali’nde müthiş bir maestro Daniel Harding yönetiminde ve Daniil Trifonov’un solistliğiyle La Scala Filarmoni Orkestrası’nı dinleyeceğiz... Leyla Gencer iki yuvam var derdi: Türkiye’de İKSV, İtalya’da La Scala... İkisini buluşturmak harika bir düşünce... Leyla Gencer Aya İrini’de anıldı 10Mayıs 2008’de hayata veda eden, 20. yüzyılın en önemli sopranolarından “Türk Divası” Leyla Gencer, İstanbul Devlet Opera ve Balesi ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası işbirliği ile Aya İrini’de anıldı. Leyla Gencer’in repertuvarında Giuseppe Verdi, önemli bir yer teşkil ediyordu. Konserde de Verdi’nin, ünlü İtalyan edebiyatçı Manzoni’nin ölümü için bestelediği, büyük yankı uyandıran, nonoperatik çalışması olarak literatürdeki yerini alan “Requiem”, Leyla Gencer’in anısına yorumlandı. Ahmet Uluğ Pozitif’ten ayrıldı Eğlence sektörünün önde gelen organizasyon şirketlerinden Pozitif’in kurucusu Ahmet Uluğ, Facebook hesabından Pozitif’ten ayrıldığını duyurdu. Uluğ, “1989’da başladığımız bir yolculuğun sonuna geldim. Memo (Mehmet Uluğ) ve Cem ile 1989’da Pozitif’i, 1998’de Doublemoon’u ve 1999’da Babylon’u kurduk, büyüttük ve yaşattık” derken, paylaştığı uzun yazısında Pozitif’in Türkiye’ye getirdiği isimleri ve düzenlediği organizasyonları saydı. Ahmet Uluğ veda mesajında, “Şimdi kendime zaman ayırmak, bir mola vermek, ardından da enerjimi yükseltecek insanlar ve ortamlarda bulunmak, üretmeye devam etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. Jean Luc Godard ‘Hayal etmeye dünya basınıyla ‘facetime’ cüret ediyorum’ yaptı “Le Livre d’Image” filmiyle Altın Palmiye için yarışan 88 yaşındaki efsane sinemacı Jean Luc Godard, yıllardır ısrarla gelmediği Cannes’da bu yıl şahane bir sürpriz yaparak bir nevi tarih yazdı ve ‘facetime’ aracılığıyla dünya basınının sorularını yanıtladı! Küçük telefon ekranından fotoğraf çekmeye çalışan gazetecilerin görüntüleriyle ‘gerçeküstü’ anların da yaşandığı basın toplantısında Godard flaş seslerini de ‘Makineli tüfek gibi geliyor’ esprisiyle karşıladı. Arada öksürse de, sesi birazcık çatallaşsa da gayet enerjik bir edayla sinema görüşünü paylaştı, emekli olmayı hiç düşünmediğini vurguladı, “Sonuna kadar sinema yapacağım” dedi. ‘Sinemacı anarşisttir’ Tam 50 yıl önce bu günlerde salon perdelerine asılarak gösterimleri iptal ettiren ve Fransa’daki işçi grevi ve öğrenci protestolarını destekleme çağrısı yapan Godard’ı bu yıl hasretle arayanlar böylesine bir buluşmayı büyük alkışlarla karşıladı. Şimdilerde ise, diyelim ki ‘Gucci sokaklarda’ reklam kampanyasını aşamayan bu atalet halinde, şahane dayanışma ruhunun yıldönümüne denk gelen 17 Mayıs’ta neler olur, bilin 88 yaşındaki Godard, “Sonuna kadar sinema yapacağım” dedi. mez ama neyse ki Godard’ın dünkü basın toplantısında “Ben hayal etmeye cüret ediyorum ve edeceğim. Her şey bu kadar basit aslında. Ben tarih trenine biniyorum ve her gün işe giden ama hayal etmeye cüret etmeyen, hali olmayan adam yerine ben yapıyorum bu işi. Gerçek sinemacı anarşisttir” sözleri ortalığı sallamaya yetti. Başyapıtlarından “Histoire (s) du Cinema”yı hatırlatan bir tarihi uzantıda sinema ve görüntü üzerinden içinde debelendiğimiz kaos ortamını vurgulayan ve Ortadoğu’daki yıkımları sayısız film ve arşiv görüntüleriyle kurgulayan üstad, bölgedeki gerilimlerle bir soruyu “Ben sadece bir sinemacıyım! Neler olmuş veya olmamış misali gerçeklerle ilgilenmiyorum. Maalesef bolca hayıflanıyoruz ama aklımızı çok az kullanıyoruz” dedi. Batılının Ortadoğu cenahını anlayamama ve ‘diğeri’ olarak raflama eğiliminin resmi olarak ‘Joyful Arabia’ bölümüyle ilgili de “Albert Cossery’nın kitabıyla Arapların aslında zamanında nasıl da kendi kendilerine yeten bir uygarlık olduğundan, petrolün gereksiz keşfınden söz açmak istedim” dedi. Montaj sinemasından bahis açan ve bunun özgürleştirici olduğunu söyleyen Godard, son dört yılda Cannes’ın artistik direktörü Therry Fremaux’dan daha fazla film izlediği söyledi. Sarıyer edebiyatla kucaklaştı Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği 7. Edebiyat Günleri, bugün sona eriyor. Kireçburnu Haydar Aliyev Parkı’nda gerçekleşen etkinliklere ilk iki günde birçok gazeteci, akademisyen ve edebiyatçı katıldı. 30 yayınevi ve 180 yazarın katılımıyla yapılan Sarıyer Edebiyat Günleri bugün 17.30’da İnci Aral’a verilecek Beyaz Martı Edebiyat Onur Ödülü töreninin ardından Cem Adrian konseriyle sona erecek. Bugünkü etkinlikler şöyle: (12.00) Şiir Teknesi Sezai Sarıoğlu, Emin Şir, Şenol Morgül ve Orkestrası; (13.00) Söyleşi Mine Söğüt; (14.00) Söyleşi Nevşin Mengü; (16.00) Söyleşi İnci ARAL “Edebiyatımızda İnci Aral” Sunuş: Sadık Aslankara; (17.00) Fakir Baykurt Öykü Yarışması Ödül Töreni; (18.00) Konser Cem Adrian. Moğollar ve Ahmet Ümit Beylikdüzü’ndeydi Beylikdüzü’nün ilçe oluşunun 10. yılında etkinlikler devam ediyor. Yenilenen Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki etkinliklerin ikinci gününde yazar Ahmet Ümit’in katılımıyla bir söyleşi düzenlendi. Söyleşide Ümit, “14 yaşımda devrim yapabileceğime inandım. İyi bildiri yazar ve iyi konuşurdum. Polisten kaçarken de polis gibi düşünmeyi öğrendim ve bir süre sonra polisiye yazmaya başladım” şeklinde konuştu. Bu sene 50. sanat yılını kutlayan Moğollar ise Beylikdüzü sakinlerine konser verdi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear