25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Çarşamba 31 Ocak 2018 Soçi’de Trump, Taliban’a kapıyı kapattı ABD Başkanı Donald Trump, Afganistan’da son günlerde art arda saldırılar düzenleyen Taliban’la barış görüşmesine oturmayacaklarını söyledi. Trump, “Taliban kırmızı çizgiyi aştı ve barış şansını kaybetti. Barışı savaş alanında arayacağız” açıklamasını yaptı. Reuters’e konuşan bir Taliban üyesi ise “Trump barış istemediğini kamuoyunun gözünü boyamak için söylüyor” dedi. Trump Katar’ın büyük planları Teröre destek verdiği gereçkesiyle Suudi Arabistan liderliğindeki blokun ablukası altındaki Katar’dan ABD hamlesi geldi. Katar Savunma Bakanı Halid bin Muhammed el Atiyye, Washington merkezli düşünce kuruluşundaki konuşmasında hem ABD’nin konuşlandığı El Udeyd Hava Üssü’nü genişletme hem de ABD askeri varlığını daimi hale getirme planlarını açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump ablukaya destek vermiş daha sonra ise Katar’a terörizme karşı savaştığı için teşekkür etmişti. dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 13 gergin zirve Ankara destekli Suriyeli muhalifler, kongrenin logosunu beğenmeyince havaalanında 18 saatlik uzun bekleyişin ardından yetkilerini Türk heyetine devredip geri döndü Rusya’nın öncülüğünde, Suriye’de IŞİD sonrası dönemin yol haritasının çizil mesine katkıda bulunmak amacıyla Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Di yalog Kongresi’ne iç ve dış aktörlerce sürdürülen savaşın politik yansıma ları damga vurdu. Muhalifler ve Bir leşmiş Milletler (BM) Özel Temsilci si Staffan de Mistura ile kongreyi dü zenleyenler arasındaki gerilimler ne deniyle 2.5 saat geç başlayan kong rede davetli ülkelerden Fransa ve Britanya’nın temsilcileri yer almaz ken, Çin, Türkiye ve İran’ın heyetleri hazır bulundu. Yüksek Müzakere Komitesi’nin katılma ma kararı aldığı kong reye Türkiye’nin yol DUYGU GÜVENÇ ladığı 150 kadar Suriyeli muhalif, Soçi Havaalanı’nda kong renin logosunda Suriye hükümeti ni temsil eden bayrağın kullanılma sı nedeniyle katılmama kararı al dı. Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Se dat Önal muhalifleri ikna etti ancak bu defa da Rusya geçişlerine izin ver medi. Türkiye’nin yolladığı uçak kal kışa hazır olmasına karşın muhalif ler 18 saat havalimanında Rusya’dan onay bekledi. Daha sonra Soçi’den ay rılan muhalifler Ankara’ya hareket et ti. Muhaliflerin Türk heyetine yetki verdiği belirtildi. Yüksek Müzakere Komitesi’nin ka tılmama kararına karşın, Ankara; So çi’deki kongreye bazı muhaliflerin ka tılmasını istemişti. Bu amaçla Rus ya ile kongrenin her aşaması konu şulmuştu. Hatta Rusya’nın muhalifler için uçak gönderme talebine karşın, Türkiye, bunu kendisinin tahsis ede ceğini de iletmişti. ‘Söz verilmişti’ Suriye Türkmen Milli Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Tarık Sülo, Soçi Havaalanı’ndaki süreci Cumhuriyet’e anlattı: “Önceki gün Ankara’dan hareket ettik ve Soçi Havaalanı’na akşam saatlerinde indik. Yaklaşık 150 kişiydik; Türkiye’den de Halep’ten de İdlib’den de muhalif isimler bizimleydi. İndiğimizde kongrenin flamaları, logoları vardı. Bizler için hazırlanan kartlar üzerinde de de bu logolar Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, konuşması sırasında bazı delegelerin araya girmeleri nedeniyle birkaç kez sakin olunması çağrısı yaptı. Rusya lehine ve aleyhine yapılan tezahüratlar üzerine ortam kısa bir süreliğine gerildi. Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin sonuç bildirgesinde Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı vurgusu yapıldı, “Suriye hükümetinin yalnızca Suriye halkı tarafından belirlenmesi gerektiği” kaydedildi. Kongre katılımcılarının yaklaşık yedi yıldır süren savaşın ardından Suriye’nin kurtuluşu için temel prensiplerde anlaştığı bildirildi. Bildirgede, ülkenin seçimler yoluyla demokratik bir yola girmesi konusunda fikirbirliğine varıldığı aktarıldı. Hangi ırk ve etnisiteden olursa olsun tüm Suriyelilerin eşit haklara sahip olduğuna işaret edildi. Bu arada kongrede Suriye anayasasını tartışmak üzere 150 kişilik bir komite belirlendiği de duyuruldu. Bildiride, Suriye hükümeti delegasyonunun yanı sıra “geniş temsilli muhalefet delegasyonundan oluşan komitenin anayasal reform taslağı hazırlamak için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına katkıda bulunmasına karar verildiği” ifadeleri kullanıldı. Anayasa komitesinin yetkileri, prosedür kuralları, seçilme kriteri gibi hususlar üzerindeki nihai anlaşmanın BM gözetimindeki Cenevre sürecinde yapılacağı vurgulandı. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında ise Türk heyetinin, muhalefetle bilistişare hazırlanan 50 kişilik bir aday listesini sunduğu belirtildi. Tass ajansının haberine göre Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, anayasa komitesinde kongrede belirlenen temsilcilerin yanı sıra kongreye katılmayan tarafların temsilcilerinin de dahil olacağını kaydetti. Türkiye’ye teşekkür Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kongrenin katılımcılarına yönelik karşılama mesajı kongrenin açılışında Lavrov tarafından okundu. Putin mesajında, “Soçi’deki toplantıların amacının Suriye halkını birleştirmek olduğunu, Suriye’nin geleceğine sadece Suriye halkının karar verebileceğini” belirtti. Mesajda kongreye katılımın artırılması için Türkiye ve İran’la birlikte çalışıldığı vurgulanırken Lavrov da açılıştaki konuşmasında, kongrenin hazırlık çalışmalarına destekleri için Türkiye, İran ve BM’ye teşekkür etti. Ardından yabancı delegelere ve basına kapalı olan bölüme geçildi. Soçi toplantısına katılacağı daha önce duyurulan BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın, sabah saatlerinde muhaliflerin katılımıyla ilgili yaşanan sorunun ardından kongrenin organizatörleriyle tartıştığı iddia edildi. vardı. Bize, Suriye hükümetinin bayrağının kullanılmayacağı sözü verilmişti. Bunun üzerine konferansa katılmama kararı aldık. Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Sedat Önal alana geldi. Bizi kongreye katılmaya ikna etti. Ama bu kez de Ruslar bazı arkadaşlarımızı pasaportlarıyla çıkış yaptıkları için geri almadı. Ruslar bizi bölgeden çıkarttı ve uluslararası alana aldı. Hiç uyumadık. Bu yorgunluğun üzerine böyle bir konferansa katılmak istemediğimizi ilettik ve Türk heyetine yetkimizi verdik.” Müsteşar Yardımcısı Önal’ın ikna çabalarına rağmen krizin devam etmesi üzerine devreye bakanlar girdi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, kendisini arayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na “Bunlar küçük şeyler, kaldıracağız” dedi. Fakat krizin çözülmemesi üzerine muhaliflerin ikna edilmesi için Lavrov Çavuşoğlu’nu aradı. Telefon görüşmesi de muhalifleri iknaya yetmedi. Bazı Suriyeli muhaliflerin pasaportları ile çıkış yapmaları nedeniyle Rus görevlilerle de gerginlik yaşandı. MİHRAÇ URAL KRİZİ THKPC Acilciler örgütü lideri Mihraç Ural’ın kongreye katılması kriz yarattı. Türk heyet, Rus Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları nezdinde girişimde bulundu, Ural’ın isminin kongre için belirlenen davetliler listesinde yer almadığını belirtti. Ural’ın kongrede yer almasından rahatsızlığını ileten ve açıklama isteyen heyete, Rus makamlarından yapılacak incelemenin ardından bilgi verileceği yönünde yanıt geldiği belirtildi. Ural, 2013 Reyhanlı katliamı davası sanıkları arasında yer alıyor. SOKAKLAR KARIŞTI Lübnan’da hükümet krizi Lübnan’da iki yıl önce hassas dengeler üzerine kurulan ve geçen yıl aralık ayında Başbakan Saad Hariri’nin kısa süreli istifasının ardından görevine devam eden hükümette bakanlar arasında yaşanan sorun ülkeyi ciddi bir siyasi krizin eşiğine getirdi. Sokaklara yansıyan gerginlik, mezhepsel kotalara göre kurulan kabinede 8 koltuğu bulunan Hıristiyan Özgür Yurtsever Hareketi üyesi Dışişleri Bakanı Cibran Bassil’in, Hükümet Sözcüsü ve Şii Emel Hareketi lideri Nebih Berri’ye yönelik “zorbalık ve yolsuzluk” gibi ifadeler kullandığı bir görüntünün sosyal medyaya sızdırılmasının ardından başladı. Emel Hareketi taraftarları görüntünün sızdırılmasının ardından Bassil’den özür dilemesini isterken Hizbullah üyesi Maliye Bakanı Ali Hasan Halil, “Nebih Berri’nin politik yapı içinde hükümet sözcülüğü pozisyonundan çok daha fazlası olduğunu ve son gerginlikle birlikte kırmızı çizgilerin aşıldığını” söyleyerek Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın damadı olan Bassil’i suçladı. Emel Hareketi taraftarlarının protestolara başladığı bildirilirken, Beyrut’un Sin El Fil bölgesinde iki parti yandaşlarının birbirlerine ateş açtığı öne sürüldü. Aden’de tansiyon artıyor Yemen’in güneyindeki geçici başkent Aden’de ayrılık yanlısı Güney Hareketi’nin kurduğu Siyasi Geçiş Konseyi’ne bağlı milislerin başkanlık sarayını kuşattığı, kenti bir bölge dışında ele geçirdiği bildirildi. AFP’nin haberine göre bazı bakanlar önceki gece kenti botlarla terk etti ancak Hadi hükümetinden bir yetkili Suudi Arabistan öncülüğündeki uluslararası koalisyondan sarayın basılmayacağı yönünde söz aldıktan sonra bakanların geri döndüğünü aktardı. Haberde, yetkilinin koalisyonun Mansur Hadi hükümeti ve ayrılıkçı milislerle görüşmeler ile yaptığı yönündeki iddiasına yer verildi. Siyasi Geçiş Konseyi’nin Aden’in sekiz bölgesinden yedisinde kontrolü elinde tuttuğu belirtildi. Pazar gününden bu yana kentte Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon destekli Hadi’ye bağlı güçlerle milisler arasında çatışmalar sürüyor. Siyasi Geçiş Konseyi’nin Yemen’de İran destekli Husilere karşı kurulan uluslararası koalisyonun bileşenlerinden Birleşik Arap Emirlikle Başkanlık sarayını kuşatan milislerin Aden’in yedi bölgesini ele geçirdiği belirtildi. ri (BAE) tarafından desteklendiği öne sürülmüş ancak BAE’den “Riyad’ın yanındayız” açıklaması gelmişti. Uluslararası Kızılhaç Komitesi, pazar gününden bu yana 36 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Yaklaşık 3 yıldır Husilerle çatışan Hadi hükümetiyle müttefik olan Güney Hareketi’nin geçen nisan ayında hükümetten tasfiye edilmesi üzerine bölgede gerilim artmış, Siyasi Geçiş Konseyi milisleri Aden’de bazı hükümet binalarını ele geçirmişti. Hadi hükümeti, yaşananları “darbe” olarak nitelendirmişti. Öte yandan Hadi hükümeti kontrolündeki Yemen’in Şebve vilayetinde bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda en az 15 kişi yaşımını yitirdi. Saldırıyı üstlenen olmazken İslamcı militanlar ihtimali üzerinde duruluyor. ABD’nin yaptırım listesi Putin’i ‘üzdü’ Başkent Beyrut’ta Emel Hareketi üyeleri sokaklarda lastik yaktı. Beyaz Saray’ın Ulusal Savunma Stratejisi’nde rakip olarak mücadele önceliği verdiği Rusya’yla ABD arasındaki ilişkiler bu kez Washington’un “yaptırım listesi” nedeniyle gerildi. ABD Hazine Bakanlığı, yaptırım uygulanabilecek 114 Rus politikacı ve 96 iş adamının bulunduğu “Kremlin Raporu” isimli bir liste yayımladı. Hazine Bakanı Steve Mnuchin; Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kremlin Sözcüsü Dimitri Putin liste ile dalga geçti. Peskov ile milyarder iş adamları Roman Abramoviç, Eugene Kaspersky gibi isimlerin yer aldığı, “ABD’yi Hasımlarına Karşı Yaptırımlar Yoluyla Savunma” yasası kapsamında uzun süredir açıklanması beklenen liste nin Rusya’ya karşı yeni yaptırımların önünü açacağını söyledi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, rapora “dostane olmayan bir davranış” sözleriyle tepki gösterdi. Raporla “Yer almadığım için kırgınım” sözleriyle de dalga geçen Putin, listenin Moskova’nın iyileştirilmesini istediği iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyeceğini de sözlerine ekledi. Listeyi “eşi görülmemiş” şeklinde nitelendiren Peskov ise “Duygusal olmayacağız, inceleyip tepki vereceğiz” dedi. Ukrayna’nın IŞİD ve El Kaide’si Rusya lideri Putin, ABD’nin ‘düşman listesine’ konulmamasından duyduğu üzüntüyü “Kırıldım, bak” diyerek beyan etmiş. Başka ne desin? ABD Hazine Bakanlığı’nın ‘yaptırım uygulanabilecek’ 114 Rus politikacı ve 96 işadamının bulunduğu ‘Kremlin Raporu’ isimli bu listesinde Putin dışında ülkeyi yöneten neredeyse herkes var. Başbakan Dmitriy Medvedev, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bile... Elbette bu, Rusya’da başkanlık seçimi öncesinde düşüşteki Amerikan hegemonyasının dünya tasavvurunun tezahürü. ABD müesses nizamının neoliberal kanadı, ülke içinde sözde ‘izolasyonist’ Donald Trump başkanlığına karşı ‘Rusyagate’ köpüğü yaratırken, dış politikada Moskova’ya böyle meydan okumakta. Moskova’nın işbirliği arayışı da Sovyetler gibi ideolojik bir konumu olmaması da fark etmiyor. HHH Amerikan tutumunu öne çıkartan iki cepheden Suriye’yi biliyoruz. Malum en sevilen radikal cihatçılık aparatı eşliğinde siyasal İslamcılık ve etnikçilik üzerinden bölyönet taktiği. Doğu Avrupa’da ise Ukrayna var. Burada CIA’nın ‘sevgili aşırı sağcıları’.   Mevzu ABD’de ‘aşırı sağcılık’ atfedilen Trump filan değil. Eski ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, geçenlerde Ukrayna liderliğine 2016’da ülkenin başsavcısını nasıl kovdurduğunu şişinerek anlattı: “Kovmazsanız 1 milyar dolar yardımı unutun dedim, kovdular.” Biden, Rusya’ya karşı Kiev’e silah tedarikini de savundu. Trump devam ettiriyor. ABD on yıllarca aynı ülkenin vatandaşları olarak yaşamış insanları birbirine düşürüp 2014’te parlamento darbesiyle Ukrayna’ya aşırı sağcıları ortak etmişti. Rusya’nın yakın çeperindeki krizlere olağan tepkisinin sonucu olan Donbas’la ilgili Minsk Anlaşması epeydir rafta. ABD’nin aşırı sağcılar üzerinden vekâlet savaşının hızı ise kesilmiyor. HHH Bu konuda gazeteci Max Blumenthal’in araştırma haberi ilginç detaylar içeriyor. ABD’den bir askeri heyet geçen kasımda ‘eğitdonat’ programını belirlemek üzere neonazilerin ‘Wolfangel’ şeritleri taşıyan Azov militanlarını ziyaret etmiş. Bu ziyaretin ve Teksas merkezli bir şirketten alınma antitank silahlarını deneyen militanların fotoğrafları Azov’un sitesine konulup sonra kaldırılıvermiş. Azov dediğimiz Ukrayna’nın IŞİD/ El Kaide’si. Fransa ve Almanya ile İskandinavya’nın aşırı sağcı yabancı savaşçıları burada toplaşıyor. Aralarında eski İsveçli keskin nişancı Mikael Skillit’in bulunduğu uzmanlar eğitim veriyorlar. Avrupa’daki yeraltı Misanthropic bölüğü ile bağlantılı. HHH Azov zaten Ukrayna İçişleri bünyesinde. Darbe sonrası Neonaziler Kiev’deki Rada’da Andriy Biletsky’nin liderliğinde Sosyal Nasyonal İttifak ile temsil ediliyorlar. Elemanları polis teşkilatında. Partinin kurucusu Andriy Parubiy parlamento başkanlığına yükseldi. İçişleri danışmanı Anton Gerashchenko’ya Sosyal Nasyonel İttifak sorulunca, “Ukrayna yurtseverlerinin partisi. Zengin Batılılar bize ahlaki değerler ve siyasi bağlantı soracaklarına gelip savaşsınlar” diyebiliyor. Ukrayna’da artık Nazi işbilikçisi Stepan Bandera ‘ulusal kahraman’ kıvamına taşındı. Kiev’de meşaleli Neonazi yürüyüşleri sıradan ritüel. Ve ABD yönetiminin Ukrayna’ya 47 milyon dolarlık silah satışına onay vermesinin eşliğinde Kiev geçen hafta Minsk sürecinin tabutuna son çiviyi çakacak yasayı çıkarttı. Poroşenko’nun imzasını bekleyen yasa Donbas’ı ‘antiterör operasyonu’ yapılacak ‘işgal toprağı’ diye anıyor. Tüm iletişim, ulaşım, bankacılık sistemi bağları kesilmiş, maaşlar dahi ödenmeyen Donbas alenen ‘savaş bölgesi’ ilan ediyor. HHH Liberal ve liberal sol, Suriye’deki gibi Ukrayna’da Neonazizmi patlatan Meydan darbesini ‘halk devrimi’ zannediyor. Suriye’de cihatçıları ‘daha az aşırılıkçı’ diye sunan liberal medya Ukrayna’da Neonazileri görmezden gelmezse ‘normalleştirmekle’ meşgul. Ukrayna’yı birleştirip düzeni sağlarken sivil hakları sınırlayan cuntaya ihtiyaç duyduklarını söyleyen Azov gönüllüleri ile söyleşiler eksik olmuyor. Eh vaktiyle Reagan Yahudi pogromunda rol oynayan Banderist Jaroslav Stetskos’u Beyaz Saray’da ağırlayıp ‘Sizin mücadeleniz bizim mücadelemiz. Rüyanız bizim rüyamız’ diyebilmişti. Başkanlık oylaması ertelendi İspanya’da Madrid hükümetinin geçen ekimde düzenlenen tek taraflı bağımsızlık referandumunun ardından feshettiği Katalonya Özerk Yönetimi parlamentosunda dün yapılması planlanan başkanlık oylaması ertelendi. Bağımsızlık ilanının ardından İspanya başsavcılığı tarafından “isyan, isyana teşvik ve kamu malını kötüye kullanmakla” suçlanan, halen Brüksel’de bulunan ve ülkesine dönmesi halinde tutuklanacağı açıklanan eski lider Carles Puigdemont’un tek başkan adayı olduğu belirtildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear