23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 2 Ocak 2018 10 İran örneği: Çok bastırırsan patlar İran’da geçen perşembe ülkenin kuzeydoğusundaki Meşhed kentinde hayat pahalılığına karşı patlak veren protesto gösterileri rejim karşıtı bir karaktere de bürünerek iki gün içinde ülke sathında 30 kente yayıldı. İran İslam Cumhuriyeti tarihinde benzeri görülmemiş bir durum söz konusu. İlginç çünkü gösteriler herhangi bir siyasi hareketin kontrolünde değil ya da bir siyasi gelişmeye tepki olarak ortaya çıkmadı. Aksine, kendiliğinden, örgütsüz gelişerek toplumun farklı kesimlerini içine alıyor. İran’da daha önce genellikle başta Tahran’dakiler olmak üzere orta sınıftan insanların ve üniversite gençliğinin sokağa indiği görülmüştü. Bu kez protestoların muhafazakâr Meşhed’de başlayıp ertesi gün Şii ruhban sınıfının merkezi Kum’da da devam etmesi, patlamanın geniş bir toplumsal tabanda meydana geldiğini gösteriyor. Meşhed’de sokağa inenlerin hatırı sayılır bir kesimi, ılımlı Ruhani iktidarına muhalif, “sertlik yanlısı muhafazakârlar” idi. Diğer taraftan, başka kentlerde rejimin sembolü dini lider Hamaney’in kişiliği de saldırıya uğruyor, aleyhinde sloganlar atılıyor, posterleri tahrip ediliyor. Bu gösterilerin 2009’daki protestolardan bir farkı şu: Popülist İslamcı Ahmedinejad bir dört yıl daha koltukta otursun diye rejimin Haziran 2009’daki cumhurbaşkanı seçimine hile karıştırması üzerine ilk protestolar Tahran’da, liberal toplum kesimlerinin yaşadığı kuzey bölgesinde başlamıştı. Bu kez gösteriler taşradan kaynaklandı, Tahran üçüncü gün buna dahil oldu. Paylaşılan teşhis şu: Bu ne bir devrim, ne de siyasallaşmış bir toplumsal hareket, bu bir patlama. Nedeni, özellikle gençlik kesiminde artan işsizlik, petroldışı ekonominin yavaşlaması, halkın alım gücündeki azalma, velhasıl dayanılmaz hale gelen geçim sıkıntısı... Ama bir toplumsal patlama için sadece bu yetmiyor. Kötü yönetim, yaygın yolsuzluk, kamu kaynaklarının kötüye kullanımı ve rejimin sahipleri tarafından yağmalanması da var... Hele bütün bu suç ve kabahatin, üzerinde durduğu kaideyi din ile tarif eden, kısacası teokratik bir rejim tarafından işlenmesi, halkın öfke ve nefretini daha da artırıyor, toplumu patlatmak için adeta “fünye” işlevi görüyor. Rejimin dış politikası sorgulanıyor örneğin; insanlar, kendileri yoksulluk çekerken ülke kaynaklarının Irak ve Suriye’deki operasyonlar için harcanmasını da protesto ediyorlar. İran’daki gösterilerin nereye doğru evrileceği, nerede ve nasıl duracağı ya da durdurulacağı öngörülemiyor. Yaygın kanaat, bu infilakın bir rejim değişikliğine yol açmayacağı... Buraya kadar paylaştığım bilgi ve perspektifi hangi kaynaklardan süzerek elde ettiğimi öğrendiğinizde bazılarınız şaşırabilir. Kaynak dünya medyası değil. Farsça bilmediğim için de kaybım yok çünkü İran şehirlerinde göstericiler ve güvenlik güçleri karşı karşıya gelmiş halde iken yerel medyanın “penguen yayıncılığı” yaptığından da haberim var. İran medyasından sağlıklı ve doğru haber almak mümkün değil. Rejim ülkede gazeteciliği öldürdü, bazı gazetecileri katletti, diğer bütün iyi gazetecileri de hapsetti ya da sürdü. Kendisini dış dünyaya başarıyla kapatan İran’da ülkenin nabzını tutup haber ve yorum konusu yapabilen iyi gazeteci kalmadığı için, bu sosyal patlama bir sürpriz etkisi yarattı. İran’da nelerin olup bittiğini, neyin neden olamayacağını ya da olabileceğini, çeşitli İranlı gazeteci, akademisyen ve düşünce kuruluşu mensuplarının Twitter’da bu son gösteriler hakkındaki tartışmalarını izleyerek değerlendirdim. Onları anladım, çünkü iletişim dili olarak İngilizceyi kullanıyorlardı. Aralarından bazılarını şahsen tanıyor olmam işimi kolaylaştırdı. Bunlar, maruz kaldıkları türlü baskılar nedeniyle İran’ı terk ederek demokratik ülkelere sığınmak zorunda bırakılmış, iyi eğitimli ve nitelikli insanlardı. Türkiye, demokrasi ve hukuk devleti olma yoluna en kısa sürede dönmezse, günün birinde İran’a benzer mi? İran’da olan bitenden payımıza düşen soru budur. Bunu tartışalım. Bu bölgede Perslerin derin etkisi Türklerin Anadolu’ya gelmesinin çok öncesine, antikçağlara kadar gider. OsmanlıSafevi dengesinde de etkileşim güçlüdür. Atatürk devrimleri İran’ı, İran İslam Devrimi de Türkiye’yi etkilemiş ve hatta dönüştürmüştür. İran’da olanlar kadar, olacaklar da bizi etkileyecektir. İyi yetişmiş gazeteci ve akademisyenleri sürgün yollarına zorlayarak ülkeyi çölleştirmek, bunu yapanlar için çözüm değildir. Gün gelir insanların sabrı taşarsa, dünya ülkede neler olup bittiğini iktidarın medyasından değil sürgündekilerden öğrenir. Ve uzun bir final cümlesi: Halkın yaşam standartlarındaki artış beklentisini karşılayamaz hale gelmiş bir iktidar, yolsuzlukların ve her türlü kayırmacılığın önüne geçemiyor, adalet sağlayamıyor, kötü yönetiminin doğurduğu tepkiye karşı tek çözümü, özgürlüklerin alanını daraltıp baskıyı artırmakta buluyor ve bütün bunların üstüne bir de dincilik yapıyorsa, işte orası İran’dır ya da İran olacaktır. eğitim EDİTÖR: figen ATALAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK 2017, eğitimde sürgünler, yurt Kalite ve eşitlikyangınları,ihraçlar, skandallarla dolu bir yıl gündemde yok!olaraktarihe geçti 2017, eğitimde AKP’nin iktidarda olduğu bütün yıllar gibi “başarısız bir yıl” oldu. Bilimsellikten, çağdaşlıktan, laiklikten biraz daha uzaklaşıldı, çocuklar yangınlarda pisi pisine öldü, yurtlarda, okullarda istismara uğradı, cemaatlerin insafına bırakıldı. Yerli ve milli ABİDE’de ortaya çıkan sonuçlar, eğitim sisteminin içinde bulunduğu açmazları ve çıkmazları bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle matematik ve fen bilimlerinde, çocukların elde ettikleri puanlarla ailenin gelir düzeyi arasındaki ilişki kimsenin umurunda olmadı. Yani eğitimde kaliteyi artırmaya ve fırsat eşitliğini sağlamaya sıra hiç gelmedi. Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım, eğitimde bir yılı şöyle değerlendirdi: MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ: Eğitim sistemini ileri götürmek yerine bulunduğu yerden geriye götürecek bir müfredat uygulamaya konuldu TEOG’UN KALKMASI: Sınavı kaldırıyoruz diye yeni bir sınav getirdiler. ‘Bundan iyisi yok’ dedikleri sistemi bir anda kaldırdılar. YURTLARDA YAŞANAN REZALETLER: Cemaat ve vakıf yurtlarını devletin kontrol etmemesi, devletin kendi yurtlarını yapmaması. VAKIFLARLA İMZALANAN PROTOKOLLER: Vakıflarla, cemaatlerle uzun yıllara karşılık gelen protokollerle çocuklar, kim olduğu bilinmeyen öğreticilere teslim edildi. Bu uygulama 2018’de ciddi sıkıntı yaratacak. KARMA EĞİTİMDEN UZAKLAŞMA: Kız çocuklarının ilkokul, ortaokul, lise, üniversiteye gitme oranlarının düşmesi. Bazı illerde, bazı okullarda karma eğitim sisteminden uzaklaşılmaya başlanması. SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN SORUNU: MEB’in aldığı öğretmenlerin tamamı sözleşmeli olarak atandı. AÇIĞA ALINAN ÖĞRETMENLER: Açığa alınan öğretmen sayısı 20 bi nin üzerinde. 2017 Eylül’ünde öğretmen ihraçları ve sürgünler nedeniyle okullar öğretmensiz açıldı. KİTAPLAR YETİŞMEDİ: Kitap basımı okulların açılmasına yetişmedi, çocuklar kasıma kadar ders kitapsız kaldı. Bakandan yılın gafı Eğitim İş Genel Başkanı Yıldırım, yılın gafının Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın “niteliksiz okullar” ifadesi olduğunu belirterek, “Okulların yüzde 90’ını küçümseyen, kötüleyen, eğitimcilerin yüzde 90’ını aşağılayan, zekâsıyla alay eden bu ifade yılın potudur” dedi. Hatalar zinciri Eğitimde bir yılı değerlendiren Eğitim uzmanı Alaattin Dinçer de, müfredat değişikliğinin yılın ilk aylarının en yoğun tartışma konuları arasında yer aldığını belirterek, “Programa yönelik eleştiri konuları arasında bulunan evrim, Atatürkçülük ve din referanslı değerler eğitimi ile güncellenen programlara göre hazırlanan ders kitaplarında oluşan hatalar zinciri bu listenin ilk sırasında yer aldı” dedi. Müfredatın arkasında “gelecek nesilleri ideolojik ve kültürel kodlar üzerinden formatlama” niyetinin gizli olduğu eleştirisini hatırlatan Dinçer, TEOG’un kaldırılmasıyla ilgili de şunları söyledi: “TEOG ve YGS’nin değiştirilmesi ile ilgili Cumhurbaşkanı’nın eylül ayında yaptığı açıklamaların ardından başlayan tartışma ve çalışmalar sonunda getirilen düzenlemeler gündemin arka sıralarına düşmüş olsa da hâlâ taşların yerli yerine oturmadığı görülmektedir. Hiçbir hazırlık ve bilimsel altyapı çalışması yapılmadan sırf Cumhurbaşkanı öyle istiyor diye getirilen adrese dayalı ortaöğretimden yükseköğretime geçiş modeli yeni sorunları bünyesinde barındırma potansiyeli taşımaya devam etmektedir.” EĞİTİM SEN’DEN Artuklu rektörüne tepki Işık OKulları 132 yaşında FMV Işık Okulları, kuruluşunun 132. yıldönümünü mezunlarıyla beraber kutladı. Mezunlar, Nişantaşı, Ayazağa, Erenköy ve Ispartakule Kampusları’nda buluştu. 1885 yılında kurulan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün onayıyla Işık adını alan FMV Işık Okulları’nın 132. kuruluş yıldönümünde, mezuniyetlerinin 75. 70. 50. 40. ve 25. yılını kutlayan mezunlara plaket verildi. Nişantaşı Kampusu’nda me zunlarla bir araya gelen Yönetim Kurulu Başkanı Akın Süel, “132 yıllık birikimimizle öğrencilerimizi sadece sınavlara değil, hayatın kendisine hazırlıyor, önce iyi birer insan olmaları için yüksek akademik standart ve bilimsel çalışmaların yanı sıra, sportif, sanatsal ve kültürel anlamda da gelişmelerine destek oluyoruz” dedi. 132. yıl kutlamalarında müzik dinletileri ve spor etkinlikleri de yer aldı. Miniklerin sinema keyfi Kepez Belediyesi çocuklara özel sinema hizmeti veriyor Kepez Belediyesi tarafından geçen yıl hizmete açılan Kepezpark Varsak sinema salonları haftanın iki günü çocuklara özel hizmet veriyor. Sinema salonları her perşembe ve cuma kapılarını Kepezli çocuklara açıyor. Daha önce hiç sinemaya gitmemiş çocukların çoğunlukta olduğu projeden günde yaklaşık 300 çocuk yararlanıyor. Kepez’in farklı noktalarında eğitim gören öğrenciler, haftanın iki günü Kepez Belediyesi’nin araçları ile taşınarak tesislere ulaştırılıyor. l ANTALYA (İHA) Kimi daha önce hiç sinemaya gitmemiş olan çocuklar film izleme keyfi yaşadı Adana’nın yıldızları Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile MercedesBenz Türk’ün başlattığı, “Her Kızımız Bir Yıldız” projesi çerçevesinde Adana’da eğitimlerine destek verilen kızlarla buluşma düzenlendi. Buluşmada, 20 yıldız kızla yaratıcı drama çalışması yapıldı. Projeye katılan kız öğrencilerin mesleki eğitimin yanı sıra kişisel gelişimleri de destekleniyor Bugüne kadar 27 ili zi yaret eden MercedesBenz Türk yetkilileri, her ay farklı bir şehre giderek 56 ilde bulunan tüm yıldız kızlarla buluşmayı hedefliyor. Proje kapsamında ayrıca, başarılı kızlardan oluşan ve farklı illerden seçilen bir grup öğrenci her yıl İstanbul’da bir hafta misafir ediliyor. Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça’nın son dönemlerde yaptığı uygulamalara tepki gösteren Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Şube Başkanı Mustafa Bozan, Rektör’ün uygulamalarının okuldaki akademik ortamın tahrip olmasına neden olduğunu ileri sürdü. Bozan, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Halihazırda üniversitede çalışan öğretim elemanları, memurlar, şahsi çıkarlar ve kişisel ilişkiler üzerinden ayrıştırıldı. İdari ve yönetici kadrolar tarafından akademisyenlerin ders içeriklerine, ders işleme biçimlerine ve araştırmalarına doğrudan veya dolaylı müdahalelerde bulunmak adına, öğrenciler ve öğretim elemanları arasındaki karşılıklı güvenin zedelenmesine sebep olacak inisiyatiflerin alınmasına göz yumuldu, hatta desteklendi. Özellikle içinden geçtiğimiz OHAL süreciyle, sorumluluğunu Bakanlar Kurulu’nun YÖK’e, YÖK’ün üniversite rektörlüklerine, rektörlerin ise YÖK’e attığı hukuksuz KHK listeleri vasıtasıyla tüm ülkede akademik dünya çölleştirilmiş durumda. Sözde darbeyle mücadele amacı altında Türkiye genelinde üniversiteler, bünyelerindeki muhalif ve çok değerli akademisyenlerini yitirdi. İyice tarumar olmuş ve aslında pek çok bölümün açılabilme şartlarını bile yitirdiği üniversitelerden biri de Mardin Artuklu Üniversitesi’dir.” l MARDİN (DHA) EĞİTİM KONGRESİ Auschwitz kapısında eğitim 3.Uluslararası Çağdaş Eğitim Araştırmaları Kongresi, Polonya Oswiecim’de Nazi karargâhı binalarında kurulan bir üniversite olan Yüzbaşı Witold Pilecki Uygulamalı Bilimler Devlet Üniversitesi’nde, Temmuz 2018’de gerçekleştirilecek. Ana teması “Eğitim ve İnsan Hakları” olan kongreye, eğitimin her alanında çalışmalar kabul edilecek. Kongrenin sunumu Lehçe, Türkçe, Almanca, İngilizce ve Rusça dillerinde gerçekleşecek. Kongre için bildiri özeti kabulünün son günü ise 15 Şubat 2018. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear