26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 29 Temmuz 2017 EDİTÖR: NECDET ÇALIŞKAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Dolu ve sel geçtiÇACTKAIILMRAILRLADURI,ÇTU hasarı yurttaşa kaldı İlk belirlemelere göre sel ve dolunun zararı 1 milyar lirayı aştı. En çok zarar gören araçlarda kaskonun hangi hasarı ne kadar kapsadığı merak konusu oldu İstanbul’da son 10 günde ikinci kez yaşanan şiddetli sağanak ve sel nedeniyle pek çok vatandaşın ev ve araçlarında oluşan hasarla Aracı zarar gören ne yapmalı? mağduriyet yaşaması, dikkatleri za rar gören ev ve araçlar için ne yapıl ması gerektiği konusuna çekti. İlk belirlemelere göre ekonomik zararı 1 milyar lirayı bulan önceki günkü sel ve dolunun fatura sının artacağı tahmin ediliyor. 2017’nin ilk yarı sında yaşanan doğal GAMZE BAL afetlerin Türkiye’nin de içinde bulunduğu EMEA (Ortadoğu, Av rupa, Afrika) ülkelerine toplam eko nomik zararı ise 7.1 milyar doları bulmuş durumda. Uluslararası risk yönetimi şirketi Aon’un raporuna gö re doğal afetlerin sigorta teminatı za rarı ise 22.7 milyar dolar. İstanbul’da yaşanan afetin sel ve su baskınlarını beraberinde getir mesiyle ev ve araçlarında hasar olu Aracı sel ve doludan zarar görenlerin izlemesi gereken yol ise özetle şöyle: n Öncelikle aracınızı korunaklı bir yere çekin. Hasarın büyümemesi, araç sahibinin yükümlülüğünde. n Hasarınızı fotoğrafını çekerek bir an önce sigorta şirketine bildirin. Bildirim için geçerli olan süre 5 iş günüyle sınırlı tutulsa da bu süre uzayabiliyor. n Delil tespiti için çektiğiniz hasar fotoğrafını muhafaza edin. n Eksperin inceleme yapması sonrası, “Hasar, selden kaynaklıdır” raporu çıkarsa aracınızı anlaşmalı şirkete götürmeniz halinde ödemeleri sigorta şirketi karşılayacak. n Servis anlaşmalı değilse masraf önce araç sahibinin cebinden çıkıyor. Ancak daha sonra gerekli onarım bedeli, sigorta şirketi tarafından araç sahibine temin ediliyor. n Şiddetli yağışın yarattığı tahri bat devlet tarafından resmen ‘doğal afet’ olarak ilan edilirse, zararını beyan eden, fotoğrafını çeken ve eksper raporunu alan her vatandaş sigortası olmasa da zararını talep edebiliyor. şan vatandaşların gözü de sigortaya çevrildi. Konunun uzmanlarına, sigorta poliçelerinde (konut, işyeri, kasko) gerekli teminatlar bulunduğu takdirde hasar bedeli karşı Hasar ihbarında bulunun Sel teminatını unutmayın! Grafik: Ayşe Bilget lanıyor. Ancak bunun için öncesinde sigortalarda ‘sel teminatı’, ‘cam hasar koruma’ ve kâr kaybı yaşayanlar için ‘kâr kaybı teminatı’ gibi teminatların bulunması gerekiyor. Sigorta sektörü temsilcileri, “Afete maruz kalan araç sahiplerinin teminatlarından yararlanabilmek için aracını en yakın anlaşmalı servise çektirmesi yeterli” diyor. Kaskonun önemine dikkat çeken Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Fatih Gören “Sigortanızı yaptırırken mutlaka sel teminatının olmasına dikkat edin” dedi. Sel ve yağış zararlarının kasko kapsamında olduğunu belirten Gören, “Cam hasar koruma teminatı olan sigortalılar, araçlarındaki cam hasarları değişimlerini anlaşmalı cam servislerinde yaptırabilir. Dolu sonucu kaporta hasarı oluşanlar hasar ihbarında bulunmalı” dedi. Afet döneminde istenen teminatlar için sigorta şirketine önceden ödenecek bedelin vatandaşı zorlamayacağını belirten Profesyonel Sigorta Acenteleri Derneği (PASAD) Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Üze, ek teminatların yıllık bedelinin, afet dönemlerinde oluşan hasar maliyetlerinden daha az olduğunu söyledi. Cam fiyatları arttı Doludan zarar gören araçlardaki artışla birlikte İstanbul’daki cam firmalarına talebin yüzde 50 arttığı ifade ediliyor. Oto tamircileri de normalde 15 günde aldıkları talebi 1 günde aldıklarını belirtti. Konuyla ilgili Dünya gazetesine konuşan Kâğıthane’deki Gökmen Cam yetkilisi çok yoğun olduklarını bu yüzden müşterilerin telefonlarına bile cevap veremediklerini söyledi. Yenibosna’da hizmet veren HomeGlass şirketinin yetkilisi normalde günde 20 kişinin cam yaptırmak için aradığını söylerken, bu sayının yaşanan dolu felaketiyle bugün 500’e çıktığını aktardı. Talepteki artışa yetişemediklerini belirten yetkili, “En çok Acıbadem, Bağlarbaşı, Üsküdar ve Beyoğlu’ndan talep aldık. Yoğunluk çok fazla” dedi. Öte yandan yoğun talep nedeniyle camcıların fiyatlarını yükselttiği de belirtiliyor. Almanlar, ekonomik Yoksul gıdaya zenginyaptırımistiyor Almanya’da yapılan bir ankete göre Almanların yüzde 80’i Türkiye’ye tepki olarak ekonomik yaptırım uygulanmasını destekliyor. Deutsche Welle’de gezmeye harcadı yer alan bir habere göre, Alman kamu ya yıncılık kuruluşu ARD’nin yaptırdığı ankete katılanların yüzde 80’i, Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımlar uygulanmasından yana görüş bildirdi. Infratest dimap şirketinin yürüttüğü ve bin dört kişinin katıldığı “Almanya Tren Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hanehalkı bütçe araştırmasına göre, geçen yıl en çok harcama konut ve kiraya yapıldı. Düşük gelirli hanelerin gıda harcaması yüksek gelirli di” anketine göre Almanların yüzde 80’i hanelerin gıda harcamasının iki katı Alman hükümetinin insan hakları aktivist olurken, en yüksek gelir dilimine ait lerinin tutuklanmasına tepki olarak eko yüzde 20’lik kesim en çok harcamayı nomik yaptırımları devreye sokmasına yüzde 22 ile ulaştırmaya yaptı. destek verirken, yüzde 16’lık kesim bu 2016’da hanehalklarının tüketim görüşe karşı çıktı. ARD anketinin bir baş amaçlı yaptığı harcamalar içinde en ka sonucu ise, Almanların yüzde 81’inin yüksek payı yüzde 25.2 ile konut ve Türkiye’deki demokrasi konusunda endi kira harcamaları alırken, ikinci sırayı şeli olduğu yönünde. Ancak kuruluş, bu yüzde 19.5 ile gıda ve alkolsüz içecek oranın şubat ayında yapılan ankete göre 8 puanlık bir azalmaya işaret ettiğine de dikkat çekti. l Ekonomi Servisi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu önceki gün TÜSİAD’ı ziyaret etti. TÜSİAD: AB üyeliği Üçte biri kiraya gitti Gıdaya düşük gelirli haneler, yüksek gelirlilere göre iki kat daha fazla pay ayırdı. En düşük gelir grubu olan birinci yüzde 20’lik grupta yer alan hanehalkları, konut ve kira harcamalarına yüzde 32, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına yüzde 28.9, ulaştırma harcamalarına yüzde 8.9 ve mobilya ve ev eşya harcamalarına yüzde 5.6 pay ayırdı. En yüksek gelir grubu olan beşinci yüzde 20’lik grupta yer alan hanehalkları ise ulaştırmaya yüzde 22.8, konut ve kiraya yüzde 21.7, gıda ve alkolsüz içeceklere yüzde 14.2, lokanta ve otele yüzde 7.6 pay ayırdı. harcamaları aldı. Toplam tüketim harcamalarında en düşük payı alan harcama grupları ise yüzde 2 ile sağlık ve yüzde 2.3 ile eğitim hizmetleri oldu. Toplam harcamalardaki payı en fazla artan grup ise 1.2 puanlık artışla yüzde 17’den yüzde 18.2’ye yükselen ulaştırma. Alkollü içecekler, sigara ve tütün grubunun payı yüzde 4.2’den yüzde 4.4’e, mobilya ve ev eşyalarının payı, yüzde 6.1’den yüzde 6.3’e çıktı. l Ekonomi Servisi yıldızımızı parlatır AB’ye üyelik sürecinin küresel rekabette daha güçlü bir Türkiye hedefi için önemli olduğunu ifade eden TÜSİAD’dan “AB süreci başta olmak üzere reform gündeminde kararlı adımlar atmak, küresel ölçekte rekabetçi ve müreffeh bir ülke olarak yıldızımızı parlatacaktır” açıklaması geldi. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nden (TÜSİAD) yapılan açıklamada, önceki gün derneğe Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı ve Almanya ile AB ilişkileri hakkında görüş alışverişinde bulunulan ziyarete ilişkin görüşler paylaşıldı. Türkiye ve Almanya ekonomik ilişkilerinin temellerinin sağlam olduğu belirtilen açıklamada, TürkiyeAB ilişkilerinin tarihsel derinlik, güncel ortaklık ve geleceğe yönelik kazanımları içerdiği dile getirildi. l Ekonomi Servisi TMO izinsiz buğday ithal edecek Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) hububat ithalatında serbestlik tanındı. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararına göre TMO, ilgili bakanlıkların uygun görüşü ve görevlendirme kararları olmasına gerek kalmaksızın hububat ithalatı yapabilecek. Yürürlüğe giren karara göre TMO, gerektiğinde peşin veya kredili olarak hububat ithalatı yapabilecek. Önceki uygulamada, TMO, ithalat için Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu bakanlığın ve Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü üzerine Tarım Bakanlığı’nca görevlendiriliyordu. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Cumhuriyet’i hedef almış bu dava da ya düşecek,yadüşecek.. Hukuksuz, yargısız infaz içerikli, 9 aylık tutukluluktan sonra ilk kez mahkemeye çıkarılıp sorguları yapılan arkadaşlarımızın en azından tutuksuz yargılanmalarına ilişkin karar verilmeden saatler önce, teknik zorunluluk nedeniyle şu anda okuyor olabileceğinizi yazıyı yazmak zorundaydım. Haberin yetişebileceği saatten sonrası için değişiklik yapma hakkımı kullanmaya niyetli değilim.. İktidarlarının en yandaşı medyada, gazetecilik etiği, hukuku üzerinden az çok kıdemli tüm gazeteciler, Liderliği kızdırmayacaklarını düşündükleri dozlarda yorumlarında, tüm arkadaşlarımız için tutuksuz yargılanma gereğinin boşuna altını çizmediler.. Ülkemizde tanıklık etmek zorunda kaldığımız tüm askeri, çoğunluk sivil iktidarların sivil darbe hukuku uygulamalarının bütününde, gazeteciliğin, basın, düşünce özgürlüğü, sonuç olarak aslında halkımızın gerçekleri öğrenme, hukuk devleti düzeni, bağımsız yargının işleyişinin katledildiği, laik Cumhuriyet, Kurtuluş, Kuruluş savaşımları destanlarının yazılımı Atatürk devrimlerinin doğrudan hedef alındığı yargılamalar içinde bu kadar vahim tablo ile yüz yüze gelinmemişti. Sonuçta ağır insan haklarına aykırı geri dönüşü olamayacak idamlar bir yana; Yassıada üç idam infazının intikamı adına 12 Mart’ta Deniz Gezmiş’lerin asılmış olmaları gerçeğini unutmadan.. İsterik idam sloganları attırılması, Meclis’ten geçerse onaylanacağı sözlerinden dersler çıkarmayı atlamadan.. Geri dönüşü olamayacak ağır hukuksuzluklar, insan hakları, özgürlükler üzerinden ödetilen ağır bedellerine karşın, tüm sivilaskeri darbelerin hukuksuz siyasal infazlarının kararlarının, vicdanlar adaletinin katında aklandığı gerçeğini, toplumsal sonuçları ile amaçlananlarla ters tepkili sonuçlar verdiğini unutmamalıyız... 12 Mart’ın aydınları hedef alan, göreceli hukuksal sonuçlar almaya yönelik MİT çabalarına karşın düşmesini, 12 Eylül’ün DİSK, Barış davaları izlemişti. Özal’ın liberalizm, 24 Ocak kararlarının uygulanabilirliği adına 12 Eylül darbesi, projeleri ile sivil otoriterleşme modeli olarak pazarlanması da kalıcı olamamıştı. Siyasal İslamcılık ön planda, ırk arkadan her türden alt kimlikle siyaset projesi ile, laik Cumhuriyetin yıkılması uluslararası projesi de, Partinin sivil liderliği korunuyor vitrininde sonradan FETÖ’cü terör örgütüne dönüşen Gülen Cemaati ortaklığı ile başlayan uzun süreçten günümüze, çarpıcı eksen sapmasında yeni ittifaklar arayışlarında, dinbaşka cemaatlerle ittifaklar ağırlıklı dönüşüm, zikzaklar çizilmesi aşamasında.. HHH Doğal olarak Cemaat güdülemesi belirleyici TSK, yargı, eğitim, polis başta üst kamu gücü kurumlarının haksızlık, hukuksuzluklarına ilişkin kirli çamaşırlar ortalığa saçılınca, kurgu, yalan, sahte senaryolarla yaratılmış sivil darbe hukukunun davaları da bir bir düşmekte.. Vicdanlarda aklanılmış olunsa da, adalet adına yaralar ne kadarı ile sarılabiliyor?.. 2. Silivri sivil darbe sürecinin çiçeği burnunda yargılamalarında adalet, hak, hukuk, insan hakları, demokrasi, gazetecilik, basın özgürlüğü adına bir bir ortaya çıkmaya başlayan gerçekler, şimdiden, İktidarları yandaşlarını bile sonuçları babında ürkütecek boyutlar kazanmış bulunuyor.. Arkadaşlarımızın üç aylık hukuksuz, infaz içerikli tutukluluğunun iddianamesinin bütünü üzerinden yaptığı ilk genel değerlendirmenin bütününde, basın hukuku duayeni, Av. Fikret İlkiz, “masumiyet karinesinin kişilere göre değiştirilemeyeceği” gerçeğinin altını çiziyor. Yargıçlar, İktidarları siyasi liderliği, AKP kadroları için zamanın ruhuna uygun değişimler, cepheleşmelerle, ilan edilmiş tarihler, savaşım, cepheleşme dönemlerine, itirafçılık vizyonlarına göre uygulanan çifte standartlardan yola çıkılarak, Cumhuriyet gazetesi, gazetecileri simge, tüm medyaya, basın, gazetecilik hak ve özgürlüklerine yönelik çifte standartların vahametine, somut olay örnekleriyle açıklık getiriyor. Cumhuriyet çalışanlarının beş günlük ilk sorgularının süreçlerinin ayrıntılı haberlerini izleyenlere anlatmaya çalışmak bile gereksiz, anlamsız.. İddianameler üzerinden ciddi kanıt toplama görüntüsü verebilecek bir altyapı çalışması bile 2. Silivri sürecinin yargılamasının mantığında yer bulmuş değil. Masumiyet karinesine, toptancı, önyargılarla suçlanan kişiler için kanıt aranması zahmetine katlanılmamış. İktidarları erk savaşları katında hesap sorulması sakıncalı görülenlerle hesaplaşmalar sonraya, kapalı kapılar arkasına bırakılarak yürütülen acımasız toptancı yargılamalarla, yıldırmalarla işin içinden çıkılması yolları aranıyor. Sonrası “ağır bedeller, cepheleşmeler, yargısız infazlar içinde, itirafçılar üretilerek bir şeyler çıkarsa çıkar, olmazsa davanın düşmesinin bedelinin ödetileceği bir başkaları bulunur..” hesapları yapılıyor. Tek ölçü, tehdit algısı odağına oturtulmuş Meclis içi ve dışındaki tüm demokratik muhalefet güçlerine olabildiğince etkin zarar vermek.. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear