28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 29 Temmuz 2017 6 ‘Atamalar hukuksuz!’ Danıştay, AKP’nin eğitimde kadrolaşmasının temeli olan mülakat komisyonlarını hukuksuz buldu. Yüksek Mahkeme’nin kararıyla atamalar şaibeli hale geldi Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına kar şın 20 bin öğretmeni hukuksuz olarak mülakata aldığı ortaya çıktı. Danıştay, sözleşmeli öğretmen lik adı altında AKP’nin eğitimde kadrolaşması nı sağlayan, öğretmen adaylarına sorulan “Re is hakkında ne düşünü OZAN ÇEPNİ yorsun” gibi sorular ile tartışma yaratan müla kat komisyonlarının ku ruluşuna ilişkin maddenin hukuka ay kırı olduğuna hükmetti. 13 Nisan’da verilen kararın ardından MEB’in ma yıs ayında mülakat yaparak gerçekleş tirdiği 20 bin öğretmenin ataması da şüpheli hale geldi. Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’nın (Eğitim İş) liyakat ilkele rinin hiçe sayıldığı ve anayasaya aykı rı olduğu gerekçesi ile MEB’in 3 Ağus tos 2016 tarihli sözleşmeli öğretmen istihdamına ilişkin yönetmeliği hak kında açtığı davada Danıştay kararı nı açıkladı. Yönetmelikte mülakat ko ‘Kesinlikle şaibeli’ Eğitimİş Genel Başkanı Mehmet Balık, “Yapılan mülakatlarda şaibenin olduğu kesin. Bu komisyonların ve mülakat sisteminin torpil ile kayırmaya neden olacağı belli. Bu sistemi komple kaldırmak için biz başvuruda bulunduk. Yayın lanması geciktirildi. Yangından mal kaçırır gibi atamalar yapıldı. Haksız yere ‘kazanamadı’ denilen 40 bin öğretmenin derhal göreve başlatılması gerekir. Binlerce öğretmen adayını mağdur eden bakanlık da hesap vermelidir” dedi. misyonlarının kuruluşuna ilişkin ‘Sözlü sınav komisyonu; Bakan veya görevlendireceği birim amiri tarafından belirlenen kamu görevlilerinden oluşacak bir başkan, iki asıl ve ihtiyaç duyulduğunda değerlendirilmek üzere iki yedek üyeden oluşur’ maddesinin hukuka aykırı olduğunu belirten Danıştay, maddenin yürütmesini durdurma kararı verdi. Yargıya taşınan yönetmeliğin diğer maddelerinin yürütmesi durdurulmasa da hâkimlerin karşı oy ve görüşleri tartışma yarattı. Danıştay kararında, ‘sözlü sınav komisyonunun oluşumu’ başlıklı maddeye ilişkin mülakatlarda ölçme ve de ğerlendirme esaslarına uygun, objektif ve sınava giren adaylar arasında eşitlik ve adalet ilkelerine uygun değerlendirme yapılabilmesi için sözlü sınav komisyonlarının hangi kamu görevini yürüten görevlilerinden oluşacağının açıkça düzenlemesi gerektiğini vurguladı. Yönetmeliğe göre, aynı usulle birden fazla sözlü sınav komisyonu kurulabileceğini ve farklı sınav komisyonunda farklı kamu görevlerini yürüten üyelerin yer alması durumunun ortaya çıkabileceği belirtildi. Danıştay, yönetmeliğin ülke genelinde uygulanması ve hukuka aykırı olduğu tespit edilen maddenin aday öğ retmenlerinin tamamını ilgilendirmesi nedeniyle, söz konusu maddenin uygulanması halinde telafisi güç zararların oluşabileceğini belirterek maddenin yürütmesinin durdurulmasına oyçokluğu ile karar verdi. Hukuksuz mülakat Mahkemenin verdiği kararın ardından MEB’in geçen hafta tamamladığı 20 bin 125 öğretmen ataması ve şubat ayında yapılması gereken atamanın duyurusunu mart ayında yapan, atama işlemlerini ise temmuz ayında tamamlayabilen MEB’in 60 bine yakın öğretmen adayına yaptığı mülakatlar da tartışmalı hale geldi. Danıştay’ın 13 Nisan’da mülakat komisyonlarının kuruluşuna ilişkin maddenin yürütmesini durdurmasına karşın MEB, binlerce öğretmen adayını 24 Nisan 13 Mayıs tarihleri mülakata aldı. 40 bin öğretmen adayını bu süreçte hukuku tartışmalı mülakatlarla eleyen MEB, tercihte bulunan 46 bin 523 öğretmen adayından 90 branşta 20 bin 125 öğretmen atamasını bir hafta önce gerçekleştirdi. l ANKARA Üniversitelere de ‘İslami’ çerçeve! Üniversite öncesi eğitimde derslerin dini ağırlıklı hale getirilmesinin ardından YÖK de yüzünü İslam ülkelerine döndü İlk 200’de İslam ülkesi YOK BTddbtmkdtskYüiieaaeeloeeekeÖrrnzniklebldoelSKkkiüinay(erluıyTmnr2tşi‘enkraüHbia5u’vvaaildkrnau0Eeleslıuesim)’tırasüdeşAnesDdkıaleukriktiasütsaaköıeeTlhadılnrık’ağmlntdiieyemaçymarıeamtnrebecieiaclntçiraÜki2rsseliekema0ndı5İnH’sklKri1üm0vdıi7ltidonnagn0eiia.meeysçyhçr’dLeıe,rsareoyoeıüSlri.agrtüküenclaLemkizEnedkbgrielsüdeielaraevİetsnasubrsneeriniülcnıiiamcrndslİddatsmıdie,ieiniirö.,rünl OZAN ÇEPNİ Yükseköğretim Kurulu (YÖK) hükümetin eğitimde dinselleştirme politikalarını üniversitelere taşıyacak adımı atarak yüzünü İslam ülkelerine döndü. YÖK’ün “İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması” adıyla çeşitli ülkelerinden rektörlerle gerçekleştirdiği toplantı sonucunda, üniversitelerde İslam dünyasının ortak değerlerini dikkate alan bir üst çerçevenin oluşturulması planlandı. KHK ile binlerce akademisyenin ihraç edilmesinin ardından Avrupa’daki birçok ülkenin akademisyenleri tarafından eleştirilen Yükseköğretim Kurulu (YÖK), akademinin yönünü İslam ülkelerine çevirdi. Eğitim sisteminin kökten değiştiren müfredat ile ilköğretim ve lisede bütün derslerin dini ağırlıklı hale getirilmesinin ardından harekete geçen YÖK, 37 ülkeden 334 katılımcı ile “İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması” temalı Rektörler Forumu gerçekleştirdi. YÖK’ün önderlik etmek istediği formülde İslam dünyasında yükseköğretime ilişkin net bir vizyon geliştirilmesi ve üniversitelerde İslam dünyasının ortak değerlerini dikkate alan bir üst çerçevenin oluşturulması görüşüldü. Türk yükseköğretim sisteminin yeterliliklerini İslam ülkeleri ile ortaklaştırmak isteyen YÖK, ortak kredi sistemi, denklik süreçleri, öğrenci ve öğretim üyesi değişimi, ortak diploma programları gibi hedefleri önüne koydu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘himayesinde’ gerçekleştirilen toplantıların ardından İslam dünyası ülkeleri arasında bir yükse YÖK’ün ‘İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması’ toplantısı geçen günlerde Saray’da yapılmıştı. köğretim alanı inşası görüşüldü. Temel hedef ise ‘kaynakları bir araya getirmek, burslar sağlamak ve hareketlilik ile işbirliği süreçlerine destek vermek, akademik araştırma ve mükemmeliyet merkezleri kurmak’ olarak açıklandı. Toplantıda İslam ülkeleri ile Türkiye arasında ‘Ortak bir yeterlilikler çerçevesi, kalite güvence sistemi’ planlandı. Eğitimin her kademesindeki dinselleşmeyi üniversitelere taşıyacak YÖK, İslam ülkeleri rektörleri ile akademide “İslam dünyasının ortak değerlerini dikkate alan bir üst çerçevenin oluşturulması mümkün” görüşünde uzlaşarak, İslam dünyasının bu çalışma alanında kendi kavramlarını belirlemesini savundu. Beyin göçü engellenecek Gerçekleştirilmesi planlanan süreçlerin amacı ise ‘İslam ülkeleri işgücünü desteklemek, İslam ülkeleri arasında işgücünün dolaşımını daha kolay hale getirmek ve beyin göçünün engellenmesini sağlamak’ olarak toplantı sonuç metninde yer al dı. Bu kapsamda ortak kredi sistemi, uyuma yönelik pilot üniversite ve programlar, öğrenci ve öğretim üyesi değişimleri, ortak diploma programları da planlar arasında yer aldı. Arapçanın önü açıldı Geçen dönem ilk defa yükseköğretimde Arapça Çalıştayı gerçekleştiren YÖK, ‘öğrencilerin bir İslam ülkesi dilini öğrenmesi de önemli bir kazanım olacaktır’ görüşü ile yükseköğrenimde Arapçanın da önünü açtı. l ANKARA Gazeteci Alayumat tutuklandı Alayumat Doğru MAHMUT ORAL Gaziantep’in İslahiye ilçesinde 13 Temmuz’da gözaltına alınan Dihaber muhabirleri Erdoğan Alayumat ve Nuri Akman, 15 gün sonra önceki gün adliyeye sevk edildi. ‘Örgüt üyeliği’, ‘örgüt adına faaliyet yürütmek’ ve ‘gizli kalması gereken devlet sırlarını açıklamak’ ile suçlanan iki gazeteciden Nuri Akman adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken Erdoğan Alayumat tutuklandı. Alayumat’ın son dönemde yaptığı bazı haberler şöyle: 4 İkinci eş olarak satılan mülteci kadın: Kadınlar Suriye’de köle pa zarlarında, Türkiye’de kamplarda satılıyor. 4 Katar’dan Cerablus’a ne taşınıyor? Kasaları mühürlü TIR’lar Cerablus’a ne taşıyor? 4 Kilis ve Karkamış sınırında plakasız araçlar cirit atıyor. 4Sınıra sıfır villalar gündüz sessiz gece silahlı. Öte yandan Diyarbakır’da 4 gün önce gözaltına alınan Kuzey Irak merkezli NRT Tv’nin Diyarbakır ekibinden kameraman Rojhat Doğru, ifadesi alınmadan Emniyet’te tutulmaya devam ediliyor. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet haber EDİTÖR: Aler izbul TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Adalet ve Saray Adalet sarayı sözü bize Batı’dan gelmiş olmalı. Ne zamandan beri kullanıldığını anımsamıyorum. Sanırım Çağlayan’daki binadan önce bizde adliyelere böyle denmiyordu. Resmi adıyla “İstanbul Anadolu Adalet Sarayı”nın dünyanın en büyük adalet sarayı olduğu söyleniyor. Doğru mu, bilmem. Doğruysa da övünülecek bir şey mi? Gerçekten adalet dağıtılıyorsa, evet. Dava sayısının saray gerektirecek kadar çokluğundansa, ayrı konu… Sonuçta, saray denilebilecek büyüklükte, hizmete Ocak 2013’te açılan bir adliye binamız var gerçekten de… Bir de, Ankara Söğütözü’nde bir başka sarayımız, Ak Saray var… Ona artık kısaca Saray ya da külliye deniyor. Yapımında bazı hukuk usulsüzlükleri bulunduğu iddia edildiğinden kaçak saray denildiği de oluyor. HHH İstanbul Anadolu Adalet Sarayı’na bir kez sanık, birkaç kez de izleyici olarak yolum düştü. Sanıklığımın konusu cumhurbaşkanı hakkında kötü söz söylediğim iddiasıydı. Yargıç, söz konusu köşe yazımdaki sözlerimin kötü niyet taşımadığını görmüş olmalı ki ilk celsede beraatıma karar verdi. Çıkarken kendisine “Kolay gelsin” diye seslendim. Duyup duymadığını bilmiyorum. Fakat sabahın erken sayılabilecek bir saatinde, belli yaşta, belli eğitimden geçmiş bir insanın böylesine ipe sapa gelmez konularla zaman ve enerji harcamak zorunda kalması beni gerçekten üzmüştü… HHH Birkaç gün önce, bu kez Cumhuriyet yazarı ve çalışanı arkadaşlarımızın sanık olduğu davanın ilk günkü duruşmasını izlerken benzer şeyleri çok daha kuvvetle hissettim… Kürsüde belli eğitimden geçmiş, bir meslek sahibi olmak için nice emek harcamış insanlar; sanık konumunda her biri ayrı ayrı değerli, gazeteci, yazar arkadaşlarım; avukat sıraları tıklım tıklım; salon ise aralarında davayı izlemeye gelmiş milletvekillerinin de bulunduğu tutuklu yakınları ve başka izleyicilerle dolup taşıyor. Neden buradayız? Konu ne? Bunca sıkıntı, telaş, kargaşa, öfke, üzüntü ve zaman kaybı neden? Şu anda bu salonda, benim de içinde bulunduğum bu olay gerçek mi, yoksa çok acemice kurgulanmış saçma sapan bir gösteri mi? Gerçek olduğu, yüzlerini dokuz aydır görmediğim, göremediğim arkadaşlarımın her biri salona tek tek alınırlarken, onlar ne kadar dimdik, pırıl pırıl olsalar da içimden yükselen ağlamak duygusu… Musa, Turhan, Güray, Hakan, tüm ötekiler, hepsi… 1982’de Barış Derneği tutuklamasındaki bizleri görüyorum… Aradaki fark, biz hepimiz aynı koğuştaydık… Bilek hakkıyla almış da olsak içeride yazıp çizme şansımız da olmuştu… Kitap gelmemesi diye bir sorunumuz yoktu… Havalandırmada gökyüzünü görüyor, koşuyor, basketbol da oynuyorduk… Bu bir askeri diktatörlüktü… O dönemde yaşanan acıları, yapılan kıyımları, zulümleri bilmez değilim… Ama o, kendisiyle savaşta olduğumuz bir askeri diktatörlüktü… Bugün ise, kimilerince emperyalizme karşı milletçe verdiğimiz savaşın başkomutanı olduğu iddia edilen biri var iktidarda, Ankara’daki sarayında… Yanlış anımsamıyorsam, biz üç ay sonra yargıç karşısındaydık ve bu üç ay yüzyıl kadar uzun gelmişti. Bugünkü davada tutuklu arkadaşlarımıza ilişkin iddianame ise 6 ayda hazırlandı ve ancak 9 ay sonra yargıç karşısındalar. Cezaevinde yargılamayı beklerken geçen dokuz ay bir ömür demektir. Kötülüğün her türlüsü, adı üstünde, kötülüktür. Ama ikiyüzlüsü, sinsi ve sinik olanı, sanki değilmiş gibi olanı, en kötüsü, en alçakçasıdır… Bugün yaşanmakta olan budur… HHH Adaletin saray sözcüğüyle anılmayı hak etmesi için gerçekten adalet olması, her hangi bir saraydan buyruk almaması gerekir. Öyle değilse, adalet sarayı isim tamlamasını sarayın adaleti olarak değiştirmek gerekir. Bu satırları, gözüm ve kulağım duruşma salonundan gelecek haberlerde, cuma günü saat 16.40’ta yazıyorum. Ülkeme, adalete her şeye rağmen güvenle… DÜZELTME Tayfun Atay’ın 28.07.2017 tarihli dünkü köşe yazısında “FETÖ tutuklusu bir savcı eliyle” şeklinde yer alan ifade yanlış olup doğrusu “FETÖ’den tutuksuz yargılanan bir savcı eliyle” olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear