24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 30 Aralık 2017 dizi EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 15 Hastanelerde adım atacak yer yokHkTirçauaainnyhsdtrlaiauelynkvvlleaeualrretvserbedotirktenimlirikyailyoesıorrnra. İstanbul’da Okmeydanı, Şişli Etfal, Kartal Dr. Lütfi Kırdar ile Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma hastanelerini gezdik. Uzun kuyruklar, aylar sonrasına verilen tahliltetkik sırası, hijyen olmayan ortam gibi bilindik manzaralar bir kez daha karşımıza çıktı. Hastalar ve sağlık çalışanları mutsuz 1 AKP iktidarının her fırsatta öve öve bitiremediği Sağlıkta Dönüşüm Programı ve uygulamaları, hastahasta yakınları ile sağlık çalışanlarını adeta canından bezdiriyor. “Paran kadar sağlık” anlayışı daha belirgin hale gelirken, giderek sayıları artan özel hastaneler de bu tabloyu destekliyor. Kamu hastanelerinden sağlık hizmeti almak isteyen yurttaşlar uzun kuyruklar, ameliyat, tahliltetkik gibi işlemler için aylar sonrasını bekliyor. Yurttaşlar binaların bakımsızlığı, hijyen sorunu, 14 kaleme varan alanda alınan katkıkatılım payı gibi durumlarla karşı karşıya kalıyor. Parası olan özel hastanelere giderken, olmayan yurttaşlar bu çileye katlanmak zorunda kalıyor. Hastaneleri gezdik Sağlıkta gelinen son durumu gözlemlemek için İstanbul’un hastanelerini gezdik. İşte Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Okmeydanı ile Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma hastanelerinden izlenimler. Geceleri yoğunluk artıyor İlk durağım Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Hastane kademeli olarak yenilendiği için bir bölümünde inşaat çalışması halen sürüyor. Acil servisten giriyorum, çok fazla kalabalığın olmadığını görüyorum. Çalışanlardan bazıları ile konuşuyorum: “Acil servisi asıl akşam saatlerinde görmelisiniz. İşten izin alamayıp, doktora gidemeyen veya polikliniklerdeki randevu sırasını beklemek istemeyen pek çok kişi akşam iş çıkışı acile akın ediyor, buralarda o zaman yer bulmak mümkün değil” diyor. Sedyede hastalar Ardından polikliniklerin olduğu bölüme yöneliyorum. Girişte hastane tavanından sarkıtılan ve üzerinde “Hoş geldiniz” yazan gülen yüz emojisi dışında herkesin yüzünün asık olduğu dikkatimi çekiyor. “Hani sağlık sistemimiz çok iyiydi, herkes istediği hastaneye gidip, istediği hizmeti alıyor, kuyruklarda beklenmiyordu” diye içimden geçirirken, kan vermek için sırada bekleyen hastaların isimlerinin anons edilmesiyle kendime geliyorum. Bu bölüm oldukça kalabalık... Üst katlara çıkıyorum. Psikiyatri, fizik tedavi, çocuk endokrinolojisi, ortopedi ve daha birçok bölüm bu katlarda. İki ve üçüncü katlarda iki hasta dikkatimi çekiyor. Her ikisi de sedyede ve koridorda, yanlarında yakınları ile bekliyor. Sedyede olan yaşlı bir amca belli ki üşümüş ve koridorda sedyenin üzerinde üstünde battaniyesi ile sırtını kalorifere yaslamış bekliyor. 1520 dakika kadar orada öylece bakıyorum ancak ne gelen, ne giden var. ‘Her yer çok kalabalık’ Koridorda bir hasta yakını ile konuşuyorum. 65 yaşındaki ablasına geçen aylarda cilt kanseri teşhisi konulduğunu ve ameliyat olduğunu, pansuman için beklediklerini söylüyor. H.M. adlı hasta yakını, hastanelerin çok kalabalık olduğunu, kendisinin de 5 yıl önce Bakırköy’de böbreklerindeki damarlarının tıkalı olması nedeniyle ameliyat olduğunu anlatıyor ve ekliyor: “Tanıdık bir doktor yakınım vardı, bu yüzden fazla beklemeden ameliyatı da kamu hastanesinde oldum. Özel hastaneye gidecek paramız zaten yok.” İlaç alırken bile sorun Çapa’daki İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ne giden üveit (gözün orta tabakası olan uveanınirisiltihabı) hastası R. M. (35) ise bir gününü hastanede rapor almak için geçirdiğini ve yılda birkaç kez rapor almak zorunda olduğu için bu durumu yaşadığını anlatıyor. R. M. şunları söylüyor: “Sebebi belli olmayan üveit hastalığı ile mücadele ediyorum. Çocukluk çağından bu yana bu hastalığım var. Bir gözüm yüzde 5 görüyor, diğeri gözüm hiç görmüyordu, ameliyat oldum, gözlükle yüzde 60 kadar görüyor. Hastalığım için bağışıklığı baskılayan bir ilaç kullanmam gerek. Bu ilaç (iğnehaftada bir vurulan) endikasyon dışı olduğu için heyet raporu ile alınabiliyor. Bu rapor için geçenlerde hastaneye gittim. Nöroloji, ramotoloji, göğüs ve göze tek tek muayene oldum, tahlillerimi yaptırdım, heyetin imzasını bekledim. Her bölüm farklı farklı yerlerde olduğu için koşturmaktan perişan oldum. Böyle rapor alacaksanız tek başınıza hastaneye gitmemelisiniz, birileri yanınızda olmadı, siz bir işlem yaparken, onlar da diğer işlemleri takip etmeli, yoksa yetişmek mümkün değil. Ayrıca hastanede 9 yıllık dosyamı kaybettiklerini gördüm. Doktor eski rapordaki değerleri bana sordu. ‘Şaka mı yapıyorsunuz hocam’ dedim. Doktor ‘Dünya uzaya çıkıyor biz hâlâ kağıtlarla uğraşıyoruz, dijitale geçemedik’ dedi. Onlar da haklı... Tam bir günüm rapor almak için geçti, akşam saatlerinde hastaneden ayrıldım. Rapor alırken ayrı, ilaç alırken ayrı sorun yaşıyorum. Bir keresinde 40’a yakın eczane gezdim, ilacımı zor buldum. Çünkü bu ilacı romatizma hastaları da kullanıyor. Ve eczane kotaları dolduğu için bulmakta zorlanıyorum.” Bir serum 200 lira Şişli Etfal’de polikliniklerin olduğu alana gidiyorum. Koridorlarda adım atacak yer yok, zor ilerliyorum. Adının Elif olduğunu söyleyen bir hasta yakını “Kızımın boğazı şişti. Geçenlerde özel hastaneye gittik, soğuk algınlığı denildi, serum takıldı, 200 lira verdik. Şişlik inmeyince başka doktora daha götürdük. Tiroidden şüphelenildi, buraya geldik. Muayene olduk, kan tahlili istendi. Saatlerdir bekliyoruz” diyor. Şişli etfal eğitim ve araştırma hastanesi Çalışanlar da dertli İkinci durağım ise Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi oluyor. Kadın Doğum acil servise giriyorum. Dışarıda yağmur var ve hava soğuk. Kapıdan içeri girer girmez kuyrukla burun buruna geliyorum. Hamile çok sayıda kadın muayene olmak için sıraya girmiş. Tam kapının ağzından başlayan bu kuyruk, koridora dek uzanıyor... İçerisi bir hayli soğuk. Kalorifer peteğine bakıyorum, yanında bir kova, belli ki bozuk ve yanmıyor. Bir klima var ancak o da kendisini ısıtıyor. Üst katlara çıkıyorum, hastalar kadar çalışanlar da burada dertli. Aynı asansörde tıbbi atık Hastanede çalışan ve ismini vermek istemeyen taşeron işçi, sorunları anlatarak konuşmasına başlıyor. Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Gaziosmanpaşa’ya taşınması ve Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi’ndeki tadilat nedeniyle fazla polikilinik hizmeti verilemesi nedeniyle bu hastanenin yoğunluğunun son yıllarda daha da arttığını söylüyor ve devam ediyor: “Taşeron çalışanların sorunları çok fazla. Kadromuz farklı yerlerde ama yaptığımız işler farklı. Örneğin yemekhane çalışanı ve garson olarak gözüküyorsanız yerleri paspaslama, temizlik, bulaşık gibi işleri de yaptırabiliyorlar. Ya da hasta temizlik kad rosundaysanız farklı farklı işler verilebiliyor. Taşeron çalışanların hakları verilmiyor. Durumumuzdan şikâyet edersek işten çıkarılmakla tehdit ediliyoruz, mobbinge maruz kalıyoruz. Taşeron kalksın, kadrolu çalışanlar olalım.” Hastanede konuştuğumuz ve ismini vermek istemeyen bir başka çalışan ise hastanedeki asansör sıkıntısından bahsediyor. “Mesela asansörler sürekli bozuk. Bir asansör var, onda hem tıbbi atık, hem yemek taşınıyor. Hijyen yok” iddiasında bulunuyor. ‘Paran yoksa sürün’ Bir başka hasta ise başağrısı şikâyetiyle hastaneye geldiğini anlatarak “Saatlerdir sıranın gelmesini bekliyorum., Başım ağrıyor ve dayanamıyorum, parası olan özele gidiyor, yoksa kuyruklarda beklemek zorundasın. Paran yoksa sürün diyorlar.” diye konuşuyor. ‘HASTANELER ÇOK YOĞUN’ M.T. adlı hasta başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor: “İşyerinde çalışırken düşmüştüm, ayak bileğimde ağrı vardı. Hastaneye getirildim, birşey yok denip eve gönderildim. Geç meyince 3 gün sonra yine geldim, tekrar film çekildi. Ayağım bilekten üç yerden kırık olduğu görüldü. Hastane çok yoğun, koridorda adım atacak yer yok. Doktorlar ne yapsın?” ‘Hijyenden bahsedilemez’gAZİOSMANPAŞA taksim eğitim ve araştırma hastanesi Gaziosmanpaşa’ya taşınan Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne annesini götüren M. İ. ise yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Bayrampaşa’da oturuyorum, 75 yaşındaki annemi hastaneye götürdüm. Hastanede hijyen sıfır. Annemden idrar tahlili istendi. Tuvalete gittiğimizde her yerin pislik içinde olduğunu gördüm. Tuvaletlerin çoğunluğu alaturka. Alafranga tuvalet bir tane var, bir de engelliler için var. İkisi nin de sifonu çalışmıyor ve üstü pislik içinde. Annemin belinde sorun olduğu için alafranga tuvalet dışında tuvaleti kullanamıyor. Ama hastanedeki o kadar pis ki... Temizlikçi arkadaş geliyor. Temizlik bezinin olduğu sopa ile önce yerleri siliyor, aynı bezle ardından alafranga tuvaletin üstünü siliyor. Ben o manzarayı gördükten sonra annemi nasıl oraya oturtayım. İdrarında enfeksiyon var mı yok mu diye yapılan bir testten bahsediyoruz. İd rar testinin yapıldığı kabın bile bir yere değmemesi gerek. O tuvalete oturduğunda ve ardından idrarını verdiğinde böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Annem ayakta tuvaletini yapmak ve idrarını vermek durumunda kaldı. Bir de şöyle bir sorun var, bazı bölümlerden telefon ile randevu alamıyorsunuz, bizzat hastaneye gitmeniz gerek. Ben 75 yaşındaki annemi nasıl sıra almak için sürekli hastanelere götüreyim?” TELEVİZYON Yayın Akışı 07.00 Güne Merhaba 11.00 Haber Bülteni 11.20 Her Yerde Teknoloji 14.10 Canlı Tatlar 16.00 Para Dedektifi 18.00 Ana Haber 20.00 5N 1K 21.15 Yeşil Doğa 01.00 Gece Haberleri 06.15 Airport 09.00 Burası Haftasonu 11.00 Haber Bülteni 11.15 HT Sağlık 12.15 Yol Boyunca 15.30 Art Of The Season 2 19.00 Ana Haber 20.10 Kırmızı Masa 21.00 Habertürk Gündem 07.00 Ah Nerede 08.00 Kalbimin Efendisi 10.00 Star Life 13.00 Tülin Şahin ile Moda 16.45 TV’de Dizi 18.45 Ana Haber 20.00 Fazilet Hanım ve Kızları 00.15 İstanbullu Gelin 09.45 Magazin D Cumartesi 13.00 Şule ile Vitrindekiler 14.15 Çocuklar Duymasın 18.45 Ana Haber 20.00 Dostlar Mahallesi 23.15 Jachien Chan 1911 08.00 Hafta Sonu Sabah 17.00 Yerel Gündem 18.00 Sinevizyon 19.00 Hafta Sonu Haber Bülteni 21.00 Türkiye Nereye Fatih Ertürk 24.00 Hafta Sonu Haber 08.00 Haftasonu 10.30 Video Kolik 11.00 Başkent’te Sağlık 13.00 2017’ye Bakış 16.00 Gezi Notları 20.00 Ana Haber 21.30 Tarihin Bilinmeyen Yüzü 23.00 Çerkezler 24.00 Gece Haberleri 08.00 İlker Karagöz ile Çalar Saat 10.15 Kadın 16.15 Bizim Hikâye 19.00 Gülbin Tosun ile Fox Ana Haber Bülteni 20.00 Kalbimdeki Deniz 00.15 Tolgshow 01.45 İlk Buluşma 09.00 Son Alaskalılar 17.20 Son Alaskalılar 18.20 Emlak Savaşları 21.30 Sıkı Dönüşüm 22.25 Ağır Yaşamlar 00.05 1 Erkek 1 Kadın 08.00 18 Dakika 09.00 Bir Avuç Dolar 11.15 Ayrıntılar 15.30 Dünya Turu 18.00 Dünya Turu 19.00 Ana Haber 20.30 Günün Dosyaları 22.30 Günün Dosyaları 23.00 TV’de Film 09.00 Karateci Çocuk 11.00 Sinemaskop 12.00 Son Fil Adam 13.45 Yılbaşı Teklifi 15.30 Sislerin İçinden 18.00 Aşk ve Futbol 20.00 Dalga 22.15 Tedavi 23.45 Ölüm Çiftliği 01.30 Film: El Nino BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bugünkü Bolu, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Bursa, Kas 1 KÜP L EĞ İ A tamonu ve 2 ÖN L EM T A Ş Zonguldak ille 3 Y İ Ç E R İ K rinin bulunduğu yörenin antik dönemlerdeki adı. 2/ Çıkar yol, çare... Seçkin. 3/ Hastanelerde, yatacak 4 GA E K AB İ R 5 ÖB E K MA T E 6 ÇAN HAR Z 7 T R NAZ İ R E 8 Ü TOP YA OD 9 I R ANE L E hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer. 4/ Önü hendekli siper... Çayın etkin maddesi. 5/ Diyotlu aydınlatma yönteminin kısa okunuşu... Gösterge çizelgesi. 6/ Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm... Sanı. 7/ Geçici, düşüncesizce ve değişken istek. 8/ Ölen kimsenin vücudu... İslam devletlerinde maaş yerine ya da bir hiz met karşılığı olarak birine verilen toprak. 8/ Bir ya da birkaç kasın istemsiz olarak ağrılı kasılması... Güzel sanat. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İstanbul’un Eminönü ilçesinde, Bizans döneminden kalma bir saray kalıntısı. 2/ Yok sullara yiyecek dağıtan hayır kurumu... Bir renk. 3/ Azerbaycan ve Kars yöresinde yaygın telli bir çalgı... Bin metrekare değerinde yüzey ölçüsü birimi. 4/ Gelir... Kütahya’nın Simav ilçesinde bir kaplıca. 5/ Baba soyu. 6/ Bilgili, olgun... Yüzeni içeriye çeken deniz akıntısı. 7/ Közlenmiş patlıcan, kıyma ve yoğurtla yapılan bir tür kebap. 8/ Küçük mağara... Bir geminin alabildiği yük miktarı. 9/ Kazak başkanlarına verilen ad... “ ü namus şişesini taşa çaldım kime ne” (Nesimi). CMY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear