28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 30 Aralık 2017 10 haber TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 267 gününü çaldılarÇALIŞANIMIZ EMRE İPER, haksız yere tutsak olduğu silivri’den TAHLİYE EDİLDİ KURTULUŞ ARI by‘Aeudrlmainleai dt ı’ Emre İper, dün akşam Silivri Cezaevi’nden serbest bırakıldı. Cezaevi kapısında yakınları ve Cumhuriyet çalışanları tarafından karşılanan İper “Ahmet’in hepinize selamı var” dedi. Geçmiş olsun diyenlere İper, “Daha geçmedi, adalet yerini bulmadı. Sevdiklerimiz hâlâ tutuklu” yanıtını verdi. İper ve avukatı, ilk günden itibaren İper’in telefonunda ByLock kurulmadığını söylemiş, bilişim uzmanı da onları doğrulamıştı. Ancak mahkeme dinlememişti “Mor Beyin” programının altına yerleştirilen programları kullanmaları nede dığı İper’in ByLock kullanıcısı olduğunu den Sabah gazetesine servis edilmişti. iddia ederek tutuklanmasını istemişti. Haberde İper’in 204 kez ByLock’a giriş İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliği yargı yaptığı öne sürülmüştü. niyle iradeleri dışında ByLock IP’lerine cı Ömer Harun Özbek de İper’i KOM Da İper hakkında açılan davanın Cum yönlendirilen 11 bin 480 kişiden biri ire Başkanlığı’nın 3 satırlık bilgi notu huriyet davası ile birleştirilmesinin si olan ve 267 gündür ByLock kullan na dayanarak tutuklamıştı. İper, Cum ardından İper’in telefon yedeklemesi dığı iddiasıyla tutuklu bulunan muha huriyet iddianamesinde isminin ve te nin üzerinde inceleme yapan adli bili sebe çalışanımız Emre İper, dün Silivri lefon numarasının “ByLock kullanıcı şim mühendisi Tuncay Beşikçi duruş Cezaevi’nden tahliye edildi. sı” olarak geçtiğini görmesi nedeniy mada tanık olarak dinlendi. Beşikçi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ön le tutuklanmadan önce telefonunun İper’in ByLock programını kurmadığı ceki gün yaptığı açıklamada söz konusu yedeklemesini almıştı. Yedeklemenin nı belirterek, “Freezy isimli bir müzik listeyi ilgili illerdeki savcılıklara gön soruşturma dosyasında olmasına kar programı üzerinden yönlendirilmiştir. derdiğini belirtmişti. İstanbul 27. Ağr şın savcı Baba, İper’in telefonu ile il Bu yönlendirmeyi yapan kişiler de FE Ceza Mahkemesi’ne listenin dün ulaş gili herhangi bir rapor aldırmamıştı. TÖ ile ilgililerdir” demişti. ması üzerine mahkeme, İper’in yurtdışı çıkış yasağı konularak tahliye edilmesi Bilişim uzmanı da söyledi 3 aydır gelmeyen rapor ne karar verdi. ByLock kullandığı iddia Bunun üzerine gazetemizin avukatla Beşikçi, gerçek ByLock kullanıcıları sıyla tutuklu yargılanan ve dün tahliye rı tarafından İper’in telefonunun yedek nın tespiti için ByLock’tan önce “Mor Be edilen Saadet Partisi yöneticisi Mustafa lemesi ile ilgili yeminli adli bilişim uz yin” kaydı olup olmadığına bakılması ge Yaman hakkında İstanbul 35. Ağır Ce manı Koray Peksayar’dan uzman mü rektiğini dile getirmişti. Beşikçi’nin ta za Mahkemesi herhangi bir adli kontrol talaası alındı. Mütalaada İper’in telefo nıklığına rağmen Abdurrahman Orkun şartı uygulamamıştı. nunda ByLock’un kurulduğuna ya da Dağ başkanlığındaki İstanbul 27. Ağır 3 satırlık notla tutuklama kurulup kaldırıldığına dair ize rastlan Ceza Mahkemesi heyeti, İper’i serbest madığı belirtildi. Bu mütalaa soruştur bırakmamıştı. Heyet, 11 Eylül’deki ikin Emre İper, Cumhuriyet davası iddia ma aşamasında savcı Baba’ya da sunul ci duruşmada İper’in telefonu üzerinde namesini hazırlayan savcılardan Yase du. Ancak savcı Baba bu rapora rağmen bir başka bilirkişiden rapor talep etmiş min Baba’nın talimatı ile 6 Nisan’da gö hazırladığı iddianamade İper’in FETÖ ti, ancak aradan 3 ay geçmiş olmasına zaltına alınmıştı. Savcı Baba, 2016’da üyesi olduğunu iddia etti. İddianame, karşın rapor dosyaya gelmediği için ge Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Cumhuriyet davasının ilk günü olan çen günlerde görülen 5. duruşmada da başlattığı bir soruşturma kapsamında 24 Temmuz’da mahkemesine gönderil İper’in tutukluluğunun devamına hük gözaltına aldırana dek ifadeye çağırma meden ve İper’in avukatlarına verilme medilmişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet AHMET ŞIK’IN TUTUKLULUĞU 1. YILINA GİRDİ İsimler farklı kumpas aynı Muhabirimiz Ahmet Şık’a bugün yöneltilen suçlamalar ile daha önce hapsedilmesine kılıf olan OdaTV davasındaki suçlamalar arasındaki büyük benzerlik dikkat çekiyor Ahmet Şık, OdaTV davasında, AKP’nin “Bizi kandırdı” dediği Gülen Cemaatini deşifre ettiği için tutuklanmıştı. CANAN COŞKUN Muhabirimiz Ahmet Şık, 1 yıl önce bugün haberleri ve Twitter paylaşımları ile FETÖ ve PKK propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı. 2011’de de Fethullahçı yapının savcı ve hâkimlerinin kumpasıyla OdaTV davası kapsamında 1 yıl cezaevinde kalmış, Nisan 2016’da bu davadan beraat etmişti. Şık’ın her iki davada yaptığı savunmaların benzerliği, siyasi iktidarların onu gazetecilik faaliyetleri nedeniyle “sanık” olarak gördüğünün kanıtı niteliğinde. Cumhuriyet davasının son duruşmasında savunma hakkı gasp edilmeseydi şunu diyecekti: “Temmuz ayında yapılan duruşmalar sırasında siz mahkeme başkanıyla aramızda, birbirimizi tanımadığımıza dair bir diyalog geçmişti. Bugünden geriye doğru baktığımızda, bu mahkeme salonunda hukukun nasıl katledildiğine yönelik ortaya konan performanstan sonra söylüyorum ki yanılmışım. Sizinle ve duruşma savcınız da dâhil olmak üzere heyetinizin tümüyle tanışıyoruz. Cemaat kumpasıyla, Ergekoncu suçlaması yöneltilerek açılan davanın yine bu salonda duruşmaları yapılan OdaTV yargılamaları sırasında da vardınız. O zaman adınız Mehmet Ekinci’ydi. Savcı Cihan Kansız’dı. Hâkimler; Hikmet Şen ve Seyfettin Mermerci’ydi.” Gazeteci Şık, Fethullahçıların Emniyet yapılanmasını anlattığı “İmamın Ordusu” kitabı nedeniyle 3 Mart 2011’de OdaTV soruşturması kapsamında gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Sonradan Fethullahçı yapının kumpası olarak belirtilen bu soruşturmada Şık’a Ergenekon üyeliği suçlaması yöneltilmişti. Firari savcı Cihan Kansız tarafından hazırlanan iddianamede Şık’ın kitap ile Ergenekon örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda propaganda yaptığı iddia edilmişti. İddianamede, gazetemizi Ergenekon örgütünün kurdurduğu, kontrol altına alarak yönlendirdiği öne sürülmüştü. Temmuz 2016’daki darbe girişiminin 34 gün sonrasında gazetemiz hakkında başlatılan soruşturmada da haberlerimiz ve köşe yazılarımız gerekçe gösterilerek FETÖ ve PKK’ye yardım suçlaması yöneltildi. Soruşturma kapsamında delil olduğu belirtilen haberler arasında Ahmet Şık’ın haberleri ve röportajları da yer alıyordu. Büyük bir kısmını FETÖ üyeliği iddiasıyla sanık olan savcı Murat İnam’ın hazırladığı Cumhuriyet davası iddianamesinde, Şık’ın yaptığı haber ve röportajların “terör örgütlerinin amaçlarına hizmet ettiği” iddia ediliyordu. BENZER İDDİANAMELER Cumhuriyet davası iddianamesinde Şık’a yöneltilen suçlamalar OdaTV iddianamesinde yöneltilenlerle benzerlik taşıyordu. Dönemin önemli gündem maddeleriyle ilgili devlet kurumları ve yargı ba yesinde artık yasak.” ğımsızlığına ilişkin haberlerle ilgili her iki iddianame de yöneltilen suçlamalarla ilgili aynı yolu kullanıyordu: “Anayasal kurumları hedef alıyor.” Cumhuriyet iddianamesinden: Engellenen beyanından: “Şimdi kumpas olduğu kabul edilen, ancak AKP’nin ele geçirdiği gücün zulmüyle suç ortaklığını örtbas edip, tüm yükünü Gülen Cemaati (MİT TIR’larına ilişkin Adana’daki soruşturmayı nin sırtına yüklediği soruşturma / davalar zinci yürüten tutuklu savcı Özcan Şişman ile yaptığı rö ri de bu dizaynda önemli bir rol üstlendi. Çünkü portaj ile ilgili) günümüzde düşman ilan edilenlerin ‘FETÖ’CÜ’ “...MİT’i terör yapan veya terörü gerçekleştiren denilerek kolaylıkla etkisiz hale getirilmeye ça bir örgüt ya da örgütlerle işbirliği içinde olan ille lışıldığı gibi, o dönemde de kullanışlı sözcük ‘Er gal bir yapı gibi gösterdiği...” genekoncu’ idi. Hedef alınanlar tutuklanmıyorsa OdaTV iddianamesinden: (Gülencilerin emniyet yapılanması ile ilgili “İmamın Ordusu” kitabı ile ilgili) bile medyanın tetikçilik yaptığı itibar suikastlarıyla susturulmak isteniyordu.” OdaTV savunmasından: “Kitap olarak yayımlanması planlanan örgütsel “Aslında siz de biliyorsunuz; adaletten hukuktan çalışmanın, Ergenekon davasının hukuki bir dava yoksun, sahte ve düzmece belgelerle yürüyen bu olmaktan öte siyasal bir dava olduğu, TSK ve Yük dava da sahtedir, gös sek yargı başta ol termeliktir, geçersiz mak üzere Anayasal kurumların hedef alındığı tezleri işlenerek davanın kamuoyunda inanılırlığını ortadan kaldırmaya yönelik toplumu yanlış bilgilendirme yapılması amaçlanmıştır. Bu kitap çalışmasında; hukuki çerçevede ve bugüne kadar şüphelilerden ele geçirilen İEGlMİemltşlüereatelnsrepesileuymieDbBmşGAselöuilehriinğöşyyoabyazetalmlneimlaçesryeeluhirLarrdayllyiraerımıomd,enorzölüdvdlarıdİgyşuiğüeksrmiolmtmnıidenknayyeiaadüyaiiakblçriemoamltaüi,gçernpniNtıültyddüafedlâzoiienurnle,ezlıyrtcenöğılmlmi.aeurmyikleğrk,laoeHesalçakdeİçmyKruleleeıaMsnıyş!şruiEaiamnolT.rul.kaR,acAsaıNkn.d1a9n48 dir. Hukuki bir yargılama değildir. Aksine politik bir yargılamadır. Ve eğer beni mahkum edemezseniz bu komployu düzenleyenlerin, gerçek suçluların peşine düşmeniz ve onları mahkum etme niz gerekir. Yapmanız gereken beni yargılamak değil, bu pervasız komp somut delillerle yürü lonun kimler tara tülmekte olan Erge fından kurgulandığını ortaya çıkarmak nekon soruşturması ve kovuşturmasının, Gü tır. Sizler de biliyorsunuz ki hakkımdaki iddiaların len cemaati tarafından yürütülen bir tertip ve tümü yalandır. Özgürlüklerle birlikte hukukun da düzmece olduğunun işlendiği, böylelikle soruş yok edildiği, yasaların iğdiş edilip tanınmaz hale turmayı yürüten kurum ve çalışanlarına ağır if getirildiği baskı rejimlerinde, diktatörlüklerde hep tiralarda bulunarak kamuoyundaki güvenilir böyle senaryolar üretilir. Oraların zalimleri de sahi liklerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve ni binin sesi medyasıyla ‘onlar terörist’ der. Oraların hai olarak davanın kıymetsizleştirilmesinin he haktan, hukuktan, adaletten nasibini almamış ta deflendiği anlaşılmıştır.” raflıbağımlı memurları da benim gibi ‘teröristleri’ OdaTV savunmasından: “...Dördüncü maddeye göre ‘yandaş medya’ demek ve böyle bir medya olduğunu ifade etmek Ergenekon üyesi olmak için yeterli. Ayrıca ‘uzun tu tutuklar. Oralardaki kimi medyacılar da polis, savcı, yargıç olup cellat kılığına girer. Yakalar, suçlar, hüküm verir ve infaz eder.” Engellenen beyanından: tukluluk’ gibi insan hakları ihlallerinden bahset “Ardında siyasi iktidarın olduğu bu operasyon mek de kişiyi zanlı yapabiliyor. Beşinci maddeye ilk günden bu yana, hukuka değil emirlere riayet göre yazdıklarınız Ergenekon davasının sanıkları eden kimi yargı mensupları ve bir siyasi çeteye bi nın savunmalarıyla bir kez hemfikir olursa suçla at etmiş medya tarafından yürütüldü. Adına iddia nabilirsiniz. Altıncısı ise Ergenekon operasyonunu name dediğiniz paçavraya delil diye konulmak is yapan savcı ve polislerin, yanlış ve hukuksuz icra tenen yalanlar, operasyondan haftalar önce kimi atlarını eleştirmek Ulusal Medya 2010 belgesi sa tetikçilere dikte ettirildi. Resmi yalanlara dönüşe cek suçlamalar, 31 Ekim 2016 gününden başlayarak önce sosyal medyadan, ardından mafya medyasının internet siteleri, gazeteleri ve televizyonlarından yaygınlaştırıldı.” Tarih karşısında aklandı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Şık’ın OdaTV davasındaki tutuklama nedeniyle yaptığı bireysel başvuruda Türkiye’yi mahkum etti. Şık’ın halen sürmekte olan tutukluluğuna ilişkin başvurusunda ise karar bekleniyor. Şık, ilk başvurusunda olduğu gibi kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğinin tespitini talep etti. Şık’ın 1 yıl tutuklu kaldığı OdaTV soruşturması ve yargılamasında görev alan hâkim ve savcıların tamamı ve Emniyet yetkililerinin birçoğu ihraç edildi, tutuklandı veya firar etti. “Bu komployu kuranlar cezaevine girecek” diyen Şık, bu nedenle hakkında açılan davadan da geçen kasım ayında beraat etti. OdaTV savunmasından: “Bu davayla da tarih bir kez daha devrildiği halde hiç değişmeden kalan bir iktidarın öyküsünü anlatıyor. Eskisini, kendinden öncekini alaşağı eden her gücün, içinde devirdiğinin kötü tohumlarını barındırdığını yine kanıtlıyor. Girdiği kabın şeklini almakta pek bir mahir olan medya eliyle, psikolojik harp teknikleri hayata geçirilip demokratik muhalefet etkisizleştiriliyor. Polis ve yargı eliyle de muhalif olanlar kanun kılıflı hukuksuzluklarla cezaevlerine atılıyor. Yani adına Ergenekon denilerek soruşturulduğu iddia edilen derin devlet yöntemleri hâlâ tedavülde. Sadece sahipleri değişti o kadar. Ama bilmelisiniz ki ben ve benim gibi düşünenler, yani sahibinin değil aklının ve vicdanının sesine kulak verenler, tıpkı öncekine olduğu gibi aynı yöntemleri kullanan bu yeni Ergenekon’a da karşı olmaya devam edecek. Bu yüzden herkesin bildiğini bir kez daha tekrarlamakta fayda var. Tarihte hesabı sorulmamış hiçbir suç kalmamıştır. Bu kez de kalmayacak. Tarih, her şeyi ve herkesi hak ettiği yere koyacak. Kimimizi yazdıkları ve söyledikleriyle, kimimizi de verdikleri kararlarıyla.” Engellenen beyanından: “İlk günden bu yana alnımız açık, yüzümüz aydınlık, dimdik karşınızda duran biz, meslek etiğine sıkı sıkıya bağlı gazeteciler olarak tarih karşısında aklandık. Ancak tarihin sizler hakkında vereceği hüküm için iyimser tahminlerde bulunmak mümkün değil. Her birimizi, önceden ve başka bir yerde belirlenmiş olan cezalara hükmedeceğinizden hiç şüphem yok. Ama bilin ki; bir hiyerarşinin kanatları altında verilen talimatların uygulayıcısı olmak, sizleri asla sorumluluktan kurtarmayacak.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear