28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 3 Aralık 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 11 CEVAP VE DÜZELTME >>Baş tarafı 1’de işlemler yapıldığı, paravan şirketler kurulduğu ve bu şirketler üzerinden kamudan ihaleler alındığı şeklinde yapılan haberler tamamen gerçek dışıdır. Kamuoyu açıkça bilmelidir ki, Sn. Başbakan Binali Yıldırım siyasete atıldıktan sonra ticari faaliyette bulunmadığı gibi, hiçbir ticari şirket ile de ilgisi bulunmamaktadır. Yapılan asılsız bu haberler ile amaçlanan, müvekkillerimizi birtakım şirketler ile ilişkilendirerek, toplum nezdinde kendilerini itibarsızlaştırma ve bunun üzerinden mevcut hükümeti yıpratma gayretinden ibarettir. Sn. Başbakan’ın 07.11.2017 tarihinde yaptığı basın açıklaması ile bu durumu açıkça belirtmesine rağmen, işbu defa gazete, asılsız haberlerini kurtarmak adına kamudan ihale alan bir şirketi Sn. Başbakanın oğlu Erkam Yıldırım ile ilişkilendirmek istemiştir. Dikkat edilmelidir ki kamudan ihale alan firma Oras Denizcilik adında bir firma olup işbu firmanın müvekkillerimiz ile hiçbir surette bir ilgisi bulunmamaktadır. Şüphesiz ki haberi yapan gazetenin halkı doğru bilgilendirmek adına bir kaygısı bulunmamaktadır. Ger çek olmayan bu tür haberlerin yapılmasının amacı; toplum nezdinde müvekkillerimizi itibarsızlaştırma, karalamak, sansasyon yaratmaktır. Halkımızın aklında hiçbir soru işareti kalmaması adına işbu açıklamayı yapmak gereği hasıl olmuştur. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Binali Yıldırım Erkam Yıldırım Bülent Yıldırım Vekili Av. Tuba Kılıç VAZGEÇMIYORUZ Gazeteciler, avukatlar ve akademisyenler tutuklu veya yargılanan meslektaşları için bir araya geldi. Polis slogan atılmasına ve pankart açılmasına izin vermedi CANAN COŞKUN ‘Sözümüz var’ sloganıyla bir araya gelen gazeteciler, avukatlar ve akademisyenler, basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı dün Kadıköy Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’nda buluştu. Eylemde, barış bildirisini imzaladıkları için ihraç edilen akademisyenler, mesleklerini yaptıkları için tutuklanan avukatlar, hakikati dile getirdiği için hapsedilen gazeteciler için adalet talep edildi. Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’nda toplanan katılımcılar Kadıköy Altıyol’a yürümek istediler. Ancak güvenlik güçleri OHAL gerekçesiyle katılımcıların toplu bir şekilde sloganlarla yürümesine izin vermedi. Aralarında HDP’li vekil Filiz Kerestecioğlu, CHP’li vekiller Barış Yarkadaş, Mahmut Tanal, EMEP MYK Üyesi Levent Tüzel’in de bulunduğu onlarca kişi dağınık ve slogansız şekilde Altıyol’a kadar yürüdü. Kadıköy halkı alkışlar ve ıslıklarla gruba destek verdi. Eyleme cüppeleriyle katılan Adalet Nöbeti katılımcısı avukatlar, ellerinde tutuklu meslektaşlarının ve iki yıl önce öldürülen Tahir Elçi’nin fotoğraflarını taşıdı. Akademisyenler, “Akademi iktidara biat etmeyecek” dövizi taşırken gazeteciler de tutuklu meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı. Kadıköy Altıyol’da yapılan eylemle aynı anda Brüksel, Londra ve Paris’te de eylemler yapıldı. Dışarıdaki Gazeteciler, Barış Akademisyenleri ve Adalet Nöbeti’nin ortak basın açıklamasını gazeteci Ertuğrul Mavioğlu okudu. Mavioğlu, “Hakikatin kamusallaşması adına, her türlü tehdide, gözdağına, linç ve tecrit koşullarına rağmen dimdik ayakta kalmayı başaran tutuklu gazeteci arkadaşlarımız için yürüyoruz. Çün Vedat ARIK Eyleme Cumhuriyet davasında yargılanan yazar, çizer ve yöneticilerimiz ile tutuklu Cumhuriyetçilerin yakınları da katıldı. kü bizim hakikate sözümüz var. Milyonlarca dolarla dönen rüşvet çarklarının, vergi kaçakçılığının, adam kayırmacılığın ayyuka çıktığı bugünlerde; hapse attığınız gazetecilerin ne bayrağın ardına gizleyecek suçları, ne de dinin arkasına saklayacak günahları var. Sadece ve sadece barış istedikleri, çocuklar öldürülmesin dedikleri için önce kanun hükmündeki kararnamelerle işlerinden, öğrencilerinden uzaklaştırılan, şimdi de her biri ayrı ayrı terör sanığı yapılmaya çalışılan akademisyenlerin haksız ve yalnız olmadıklarını anlatmak için yürüyoruz” dedi. Tutuklamalara ve gözaltılara rağmen mahkemelerdeki savunma kürsülerinin boş kalmayacağını kaydeden Mavioğlu, şöyle konuştu: “Boş yere, taşları bağlayıp köpekleri salarak toplumu hizaya getirme hayalleri kurmayın. Avukatlarını tutuklayıp, Soma, Ankara, Suruç, Ermenek, Berkin davalarının sahipsiz kalacağını sanmayın. Savunma, dün olduğu gibi bundan sonra da nerede olması gerekiyorsa orada olmaya devam edecek. Evet, inatçıyız, vazgeçmiyoruz. Çünkü sözümüz var! Gençlere, çocuklara, kadınlara, düne, bugüne, yarına dair sözümüz var. Her daim haksızlıklara karşı feryat ederiz ama sözümüzden feragat etmeyiz. Evet sözümüz var! Çünkü biliyoruz: Sözün bittiği yerde faşizm başlar.” Ailesinin yanında olmak iyi geldiTahliye edilen Gülmen’i gören Doktor Benan Koyuncu, ‘Durumu kritik. Her an her şey olabilir’ dedi ŞEYMA PAŞAYİĞİT Nuriye Gülmen, tahliye olup eve gidince kendisini karşılayan yol arkadaşları Semih Özakça, Veli Saçılık, Acun Karadağ ve Esra Özakça’ya “Sizi bir daha göremeyeceğim sandım” dedi. Nuriye Gülmen’i sağlık kontrolünü yapmak üzere dün ziyaret eden Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Doktor Benan Koyuncu, “Kritik bir durumda. Her an her şey olabilir. Her geçen gün onun aleyhine işliyor. Ama ailesinin, dostlarının, sevdiklerinin arasında olması ve dışarıda olması ona iyi gelmiş” diye bilgi paylaştı. Önceki gece tahliye kararının verilmesinin ardından Nuriye Gülmen’in tedavi gördüğü Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bekleyiş başladı. Yüksel Caddesi’nde Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’ya destek verenlerin de Sincan Cezaevi’ndeki duruşmadan çıkıp gece saatlerinde hastaneye gelmesiyle polisin müdahalesi başladı. Gelen destekçilerin slogan atmayacaklarını söylemesine rağmen polis ekipleri, “alkışlama ve slogan atma” gerekçesiyle hastane önündeki bekleyişi dağıttı. Sincan Cezaevi önünde 3 kişi gözaltına alınırken, polis ekipleri, hastane önünde bekleyenleri Ankara Adliyesi karşısına kadar sürükledi. Ardından hastaneye giden yollarda önlem aldı, girişleri engelledi. Acun Karadağ, Cumhuriyet’e, “Aylardır beklediğimiz arkadaşımızı alamayacak mıyız, onun elini tutamayacak mıyız? Onu engellemeye çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar bu direnişin önüne geçemeyecekler. Biz başından beri söyledik. Biz haklıydık. Kazanacağımızı biliyorduk. Bugün kazandık, yine kazanacağız. İşimize de döndüğümüzde gerçek zaferi kutlayacağız. Hiçbir zaman inancımızı kaybetmedik” ifadelerini kullandı. Veli Saçılık ise “Bizi ne kadar baskı altına alırlarsa alsınlar direneceğimizi, irademizi teslim etmeyeceğimizi gösterdik biz. Ve Nuriye ile Semih tarihi HÂLÂ İŞİMİZİ İSTİYORUZ Dava sonucunu değerlendiren Semih Özakça, kendisi ile Nuriye Gülmen ve Acun Karadağ arasında bir fark olmadığını belirterek “Nuriye Abla iki tanığın birbiriyle ve kendi içinde tutarsız olan ifadeleriyle bir ceza aldı. Ben tüm suçlamalardan beraat ettim, bu beni sevindirdi fakat biz direnişe başlamadan önce de terör suçlamalarıyla ilgili bir davamız yoktu. İşe dönme açısından bu bir kazanımdır, umuttur. Ancak bunu nihai kazanım olarak görmüyorum hâlâ işimi geri istiyorum” ifadelerini kullandı. Adaletli bir karar olmadığını dile getiren Özakça, “Açlık grevim devam ediyor. Hücre hücre eriyorum. Suçsuzluğum kanıtlandığına göre işime derhal döndürülmek istiyorum” ifadelerini kullandı. Türkan Elçi’den mesaj Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi de, sosyal medya hesabından Nuriye Gülmen için paylaşımda bulundu. Gülmen’in fotoğrafının yer aldığı paylaşımda Elçi, “Bu sabah Nuriye’nin güneşi görmesi ne güzel. Hep beraber güneşi seyretmek ne güzel” ifadesini kullandı. NECATİ SAVAŞ bir direniş gösterdi. Hepsi bizleri terörist ilan ettiler. ‘Mutlaka kazanacağız’ dedik. Bugünkü karar Yüksel Direnişinin haklılığını göstermiştir. Bizim için açılan davaların düşmesine sebep olacaktır. Biz işimizi istedik. Onlar arkasında başka bir şey aradılar. Şimdi bize işimizi geri vereceksiniz. Arkasında ne var göreceğiz” dedi. ‘Bir daha göremem sandım’ Hastane önündeki müdalenin ardından öğretmen Acun Karadağ ve sosyolog Veli Saçılık ile beraber tüm destekçiler Gülmen’in evine geçti. Mahallelilerin de destek verdiği bekleyişte, “Mahallelileri de uyandırdık” diyenlere Acun Karadağ, “İnsanlar uyansın diye direniyoruz” karşılığını verdi. Gülmen’in evine tekerlekli sandalye ile gelen yol arkadaşı Semih Özakça, basın mensuplarına za fer işareti yaparak “Biz kazanacağız” dedi. 193 günlük tutukluluğunun ardından ambulans aracılığıyla sedyeyle gelen Nuriye Gülmen, alkış ve gözyaşları içinde karşılandı. Oldukça zayıfladığı gözlemlenen Gülmen’in arkadaşlarına ifade ettiği ilk cümlesinin “Sizi bir daha göremeyeceğimi sandım” olduğu öğrenildi. Gülmen’in annesi Cemile Gülmen ile babası Şaban Gülmen, kızlarının fiziki olarak bitkin olduğunu belirterek tahliye için sevinçli olduklarını daha iyi günler görmek istediklerini söyledi. Yine müdahale Yüksel Caddesi’nde 389 gündür yapılan “İşimi geri istiyorum” eylemi önceki gün verilen tahliye kararının ardından devam etti. Karadağ, Nuriye Gülmen’i gördüğünde çok sarsıldığını söyleyerek, “Bu çocuğun nasıl bu hale getirildiğine inanamıyorum ama bugün güneşe çıkabildi” dedi. Eylem yapmaya başlayan 8 kişiye, polis ekipleri darp ederek müdahale etti. Görüntü alınmasını engelleyen polis ekipleri, eylemcileri darp ederken kalkanlarla set çekti. Karadağ’ın da içinde olduğu gözaltına alınan 8 kişi serbest bırakıldı. ‘Her gün aleyhine işliyor’ Gülmen’i sağlık kontrolünü yapmak üzere dün ziyaret eden Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Doktor Benan Koyuncu, “Açlık grevinin 269. gününde ciddi bir kilo kaybı var. Nasıl zararı olduğu ve ne kadarı kalıcı olur onu şu an bilemiyoruz. Kritik bir durumda. Her an her şey olabilir. Her geçen gün onun aleyhine işliyor. Ama ailesinin, dostlarının, sevdiklerinin arasında olması ve dışarıda olması ona iyi gelmiş” diyerek bilgi paylaştı. l ANKARA Twitter devrimleri İvan Krastev ismini duydunuz mu? Sanmıyorum. Türkiye’de az tanınan bir düşünür. Aslen komşu Bulgaristan’dan. Ancak Avrupa genelinde tanınan, liderlerin dahi kulak kabarttığı önemli bir siyaset bilimci. Krastev’in 2015’te New York Times için kaleme aldığı “Twitter Devrimleri Neden Başarısız Oldu?” isimli meşhur bir makalesi var. Dün dönüp yine okudum, siyasetle ilgilenen herkesin de okumasını tavsiye ederim. Yazar, Arap Baharı’ndan, Rusya’ya kadar son yıllarda sosyal medya heyecanıyla başlayan protesto hareketlerinin neden başarısız olduğunu, statükonun neden her seferinde kazandığını anlamaya çalışıyor. Verdiği örnekler arasında, Gezi’yle başlayıp Kasım 2015’te sonlanan Türkiye Baharı da var. Ortadoğu ve Rusya’da 20102013 arası yaşanan protesto dalgası, hiçbir yerde gerçek anlamda siyasi yapıyı değiştiremedi. (Belki bir istisna, Tunus) Batı’nın ve Batı medyasının tüm desteğine rağmen Mısır’da, Türkiye’de, Rusya’da hep sağ ve kurulu düzeni temsil edenler hâkim oldu. Evet bu toplumlarda derin kutuplaşmalar, birikmiş öfke ve isyanlar var. Ancak nihayetinde sandık kurulduğunda hep kazanan, değişim umudu değil ‘İstikrar Partisi’ oldu. Neden? Nedenine geçmeden önce insanlık tarihinde benzer bir dönemin 1850’lerde yaşandığını, o dönem Avrupa’nın her yerinde baş gösteren protesto dalgasının Karl Marx’tan Victor Hugo’ya kadar birçok aydını heyecanlandırdığını hatırlatalım. Ancak 1851 Avrupa’sı da günümüz Ortadoğu’su gibi karşıdevrime yenik düştü. Rejimler, her yerde protesto dalgalarını ezdi, baskı ve iktidarını perçinledi. Krastev, günümüz Twitter Devrimleri’nin çöküşünü, Batı’nın liberal düzen konusundaki ‘narsist’ yaklaşımına bağlıyor. Batıyanlısı ve tanıdık enstrümanlarla siyaset yapanların, teknolojiyi kullananların, her zaman demokrasi oyununda galip geleceğini varsayıyoruz; ancak öyle olmuyor. Demokrasilerin her zaman barışçıl olacağını, bu yolda yürüyen ülkelerin zamanla daha müreffeh ve yolsuzluktan ari olacağını düşünüyoruz, bu da olmuyor. Buradan Zarrab meselesine dalmak istiyorum. Son yazımda bu davanın Türkiye’de yankısı olsa bile siyasi sonuçlarının sınırlı olacağını yazmıştım. “Çok umutsuzsun” diyenler oldu. Umutsuz değil gerçekçiyim. Hayat, Twitter ya da Facebook demek değil. Twitter’da 280 kelimeyle muhalefet yapmak da siyaset yapmak değil. Sosyal medyada gördüğümüz Zarrab davası coşkusunun belli bir kesimle sınırlı kaldığını, geniş seçmen kitlelerinin ise bu davaya nispeten kayıtsız kaldığını düşünüyorum. Bunun nedenine kafa yormamız gerekiyor. Davada ortaya çıkan ve iğrenç boyuttaki yolsuzluk iddiaları, kimse için sürpriz değil. Bunları zaten 4 yıl önce duymuştuk. O dönem, hükümet kendi seçmenini bu yolsuzluk operasyonunun FETÖ işi olduğuna ve Türkiye karşıtı bir dış operasyon olduğuna inandırmıştı. 2014 yerel seçimlerinde yüzde 46 civarında oy aldı. Bugün de iktidar aynı tezi işliyor ve yine başarılı olma ihtimali yüksek. Peki insanlar neden yolsuzluk olgusunu önemsemiyor? Biliyor, hatta rahatsız da oluyor, ancak yine de siyasi tercihini değiştirmiyor. Neden? Toplumda büyük bir ahlaki çöküntü olduğu için mi, yoksa başka bir alternatif olmadığı hissiyle, şu ya da bu şekilde mevcut seçimlerinin kendi çıkarlarına daha uygun olduğunu düşündüğünden mi? İşte siyasetin de püf noktası burada. Twitter’daki coşku, hiçbir şeyin göstergesi değil. Seçmeni, daha iyi bir alternatif olduğunuz konusunda ikna etmeniz gerekiyor. Bunu da 280 karakterle sanal âlemde değil, siyaseten örgütlenerek ve halka dokunarak yapabilirsiniz. Devlet yönetimine talip olarak yaparsınız. Yoksa Twitter muhalifliği, toplumun gazını almak dışında bir işe yaramaz. Yasakta ölen bebeğe takipsizlik Şırnak’ın Cizre ilçesinde 412 Eylül 2015’te 9 gün süren sokağa çıkma yasağı ve operasyonlar sırasında yaşamını yitiren 35 günlük Muhammet Tahir Yaramuş bebekle ilgili açılan soruşturmada Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Soruşturma kapsamında Yaramuş’un annesi Sosin Yaramuş, “taksirle ölüme neden olma” iddiasıyla şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan otopsi raporunda, bebeğin beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdiği tespitine yer verildi. Anne Sosin Yaramuş’un dışarıdan gelen patlama ve silah seslerinden yaşadığı korku ve panikle bebeğini düşürdüğü, annenin bebeğin ölümünde, taksir derecesinde dahi kusuru bulunmadığını ifade edildi. Ambulansın ve 112 ekiplerinin çatışmalar nedeniyle can güvenliği gerekçesiyle bebeğe müdahale edemediği belirtildi. l Yurt Haberleri C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear