Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Pazartesi 25 Aralık 2017 14 yorum EDİTÖR: HAKAN AKARSU Basın çınarı Yeni Adana yüz yaşında! Bugün 25 Aralık, Yeni Adana, ülkemizin bu kadar uzun bir süredir yayımlanmakta olan tek gazetesi olarak yüz yaşına basıyor. 1918’de, Fransızların Adana’yı işgalinden yalnızca beş gün sonra yayına başlayan Yeni Adana’nın kalıcılığını sağlayan, tohumlandığı Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet çağdaşlaşmasının özgürleştirici hamurudur. Mayası sağlam Kurtuluş Savaşı sırasında düşmanlara ve yerli işbirlikçilerine karşı verilen var olmayok olma savaşımından sonra Yeni Adana, Cumhuriyeti, uygun deyimiyle sırtlar. Cumhuriyet, çağdaşlaşmadır; egemenliğin kaynağının gökten yere indirilmesi; laiklik ve halkçılık; yurtta barış, dünyada barış; hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü; çağdaş eğitim; kadın erkek eşitliği; bilimsel bilginin yol göstericiliği; doğruluk, dürüstlük ve erdemdir. Cumhuriyeti sahiplenmek gibi bir büyük görevin yerine getirilebilmesi için, öncelikle kendiniz bağımsız olacaksınız. Yeni Adana, düşünsel bağımsızlıkla parasal bağımsızlığın birliğidir ve bu bir büyük güç kaynağıdır. Bu güç, hiçbir çıkar grubuna ya da sermaye kesimine teslim olmamayı; esir düşmemeyi ve tümüyle özgür kalmayı sağlar. Yeni Adana, KurtuluşCumhuriyet ve bağımsızlığın adıdır. Depremlere dayanıyor Yeni Adana, o uzun ömrü boyunca ülkede yaşanan onca depremin ve basın dünyasında pek çok olayın canlı tanığıdır. Geçen yüzyıl boyunca ülke, siyasal, ekonomik ve toplumsal alanlarda deprem özelliği taşıyan çok büyük sarsıntılar yaşadı. O sarsıntılar sırasında, dayandığı sağlam değerlere sarılarak yaşamayı başaran Yeni Adana, basında da nice dayanılmaz ağırlıkta olan olaylara tanıklık etti. Özellikle 1945 sonrasında yoğunlaşan sol ve barış düşmanlığının kalem sahiplerine; 1950’lerden başlayarak örtülü ödenekten ya da ABD kaynaklarından beslenen, bütün gücüyle özgür düşünce düşmanlığı yapan ve şu sırada ülkeyi yönetenlerin düşünsel öncüsü olan sözüm ona gazetecilere; onca insanı yalnızca bağımsızlık savunucusu, yurtsever, solcu, Cumhuriyetçi ve emekten yana oldukları için hedef gösteren, işlerinden kovulmalarına, hapse atılmalarına ve sonuçta bireysel ve topluca öldürülmelerine alkış tutan basınyayına katlanmak, onlarla yıllarca aynı havayı solumak kolay mı? Günümüzde bu ülkede büyük bölümüyle siyasi iktidardan ihale almaya çalışan büyük sermayenin sahip olduğu İstanbul’da yoğunlaşmış bir basınyayın var. Bu ana akım ve büyük basın yayın, verdiği bölgesel eklerle tüm ülkeyi bir ahtapot gibi sarıyor ve yerel basının yaşamasına olanak tanımıyor. Bu ortamda yerel basının, hele de bağımsız yaşamanın ne kadar zor olduğu çok açıktır. Yine günümüzde efendilerinin isteklerini yerine getirmek için Cumhuriyetin değerlerine utanmazca saldıran, bu yoldan semiren, beyinleri küçüldükçe cüzdanları şişen, düşünceleri esir düşmüş, hiçbir yeni düşünce üretemeyen zavallılara aydınlanmanın yolunu ve gerçek gazeteciliğin ne olduğunu göstermek az şey mi? Siyasetin bütünüyle dinselleştiği, ülkenin savaş ortamına sürüklendiği; düşünce ve haber alma özgürlükleri üzerine en ağır baskıların, en acımasız saldırıların ve yok etme girişimlerinin yoğunlaştığı; kimi yazar ve yorumcuların ne zaman kovulacakları korkusunu yaşadığı bir ortamda, Yeni Adana, dayandığı Cumhuriyet değerleri; kazandığı deneyim ve birikimlerle kalıcılaşıyor; dahası, gelecekte yeni yüz yaşında doğum günlerinin kararlılığıyla yıldızlaşıyor. Yıllar boyu edindiği deneyim ve birikimlerin bir sonucu olarak Yeni Adana biliyor ki içselleştirdiği Cumhuriyetin evrensel değerleri eninde sonunda kazanacak ve yarınlar aydınlığın olacaktır. Yeni Adana iletişim adresi: www.yeniadana.net 25 Aralık 2017 SAYI: 33670 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:40 06:23 06:44 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:13 13:05 15:23 07:54 12:50 15:10 08:13 13:13 15:38 Akşam 17:44 17:32 17:59 Yatsı 19:10 18:57 19:22 Basın özgürlüğü önündeki engeller, kanlı darbe girişimi sonrası zirveye çıktı. Soruşturulan, yargılanan, tutuklanan gazeteci sayısında dünya sıralamasında birinciyiz. Tersi olsaydı, basın özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsaydı, darbecilerle mücadele çok daha etkin, daha verimli olurdu. Çünkü gizli saklı hiçbir şey kalmazdı. Şimdi ise, “acaba basına yönelen saldırıların bir gerekçesi de, gizli saklı ne varsa ortaya çıkmasının istenmemesi olabilir mi?” kuşkusu ağırlık kazanıyor. Basına baskı ve saldırılardan mutlu olanlar arasında herhalde darbeciler ön sıralardadır. Ortaya çıkan bulgu ve bilgilerden, iddialardan ortaklığın nerede bittiği, bitip bitmediği tam anlaşılmıyor. Bu sis perdesi altında darbecilerin nereye kadar uzandıklarını bilmek de kuşkusuz zor. Ama önünde sonunda gerçekler ortaya çıkacaktır. Yığınsal tutuklamalara gidilmesi, binlerce kişinin işinden gücünden edilmesi, fırsat bu fırsat anlayışıyla medyada, üniversitelerde tasfiyelerin sürmesi, en yetkin öğretim üyelerinin öğrencilerinden uzaklaştırılmaları, belki şimdi “kendi kadrolarımızı yerleştiriyoruz” akılsızlığı ile başarı gibi görünüyor olabilir ama sonuç, üniversitelerde öğrenimin niteliksel düşüşüne yol açacaktır. Zaten bir yapboz tahtasına çevrilen eğitimde ağır sonuçların hemen alınacağı belli oluyor. Medya üzerindeki baskılar yalnızca tutuklamalarla sınırlı kalmıyor, merkez medya aynı zamanda kendini geçerli düzene uydurmak için “düzenlemeler”e gidiyor, tasfiyeler yetkin, deneyimli gazetecilere kadar uzanıyor, Basın Özgür Değilse üstelik arkasının geleceği de anlaşılıyor. Basına yönelen baskı ve saldırılar geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul Kadıköy’de düzenlenen bir yürüyüşle de protesto edildi. “Dışardaki Gazeteciler”in örgütlediği ve sosyal medyada yaygın ve etkin bir kampanya ile de güç kazanan yürüyüşte, burada değindiğimiz sorunlara geniş bir şekilde yer verildi. Gazeteci Güventürk Görgülü ortak basın açıklamasını okudu ve bugün görülecek Cumhuriyet davasına çağrı yaptı. “15 Temmuz Darbe girişiminden sonra da maalesef bu tablo değişmedi” diyen Görgülü, “100’ün üzerinde gazeteci, artık ‘toplama kampı’ olarak tanımlanan Silivri Cezaevi’nde ve daha pek çok cezaevinde en ağır şekilde bedel ödüyor” dedi. Cumhuriyet gazetesinin 418 gündür büyük bir saldırıyla karşı karşıya kaldığına değindi. “Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, 418 gündür tutuklu. Ahmet Şık 356 gündür, Emre İper ise 260 gündür aynı kaderi pay laşıyor. Bu soruşturmayı açanlar da, bu yargılamayı yapanlar da, bu yargılamanın arkasında duranlar da gayet iyi biliyorlar ki Cumhuriyet bir gazetedir, Cumhuriyet çalışanları gazetecilerdir” ifadelerini kullandı. “Biz de tutuklu Cumhuriyetçiler ve gazetecilikten tutuklu tüm gazeteciler gibi hakikatin ve adaletin peşindeyiz. Anadolu’nun işgal altında olduğu günlerde ‘Herhalde dünyada bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir’ diyen Mustafa Kemal’in sözleri de yargılamayı yapanların kulağına küpe olmalı. Güneş balçıkla sıvanamaz, haber suç olamaz. O yüzden Çağlayan Adliyesi’nde görülecek Cumhuriyet davasında gazeteci arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz. Halkımızı da onların, hepimizin haber hakkını savunan gazetecilerin yanında olmaya çağırıyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı. Bu dileklere katılıyor ve o davanın tutuksuz sanıklarından birisi olarak orada bulunmanın basın özgürlüğü mücadelesine önemli bir katkı olacağına inanıyorum. B Artık umut yok mu?undan yaklaşık bir buçuk ay önce, 2 Ekim 2017 günü, size gazetedeki süreceğini 25 Eylül haberlerinde vermenin nasıl bir özensizlik olduğunu özensizlik üzerine aşağıda bir yıldır gözlediğim özensizliği ve bilginize sunuyorum. alıntıladığım notu iletmişim. “Artık karşılaşmaktan sıkıldığım bir dikkatsizlik ve savrukluğu ilginize sunmak istiyorum. Emekli bir üniversite öğretim elemanıyım. Mimarlık ve sanat tarihi ilgi alanım. Doğal olarak gazetelerin sanat etkinlikleri haber ve yazılarını izlerim. Gazetede pazartesi günleri yayımlanan ‘Sanatta Bu Hafta’ başlıklı bilgi/duyuru sayfasının özellikle son ya baştan savma derlemeciliği beni çok rahatsız ediyordu. Ama geçen hafta ve bu haftaki sayfa iyice irrite etti: 25 Eylül 2017 ve 2 Ekim 2017 tarihli Sergi duyurularında bitip kapanmış sergi haberlerinin üst üste verildiğini görmek bana umutsuzluk verdi. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün 16 Eylül’de, Pera Müzesi’nin 17 Eylül’de kapanmış olan sergi haberleri veya Contemporary Istanbul’un 17 Eylül’e kadar Aynı özensizliğin sürdürülmesinin son örneği, bugün yani 22 Aralık’ta “Notre Dame de Sion’da Sipa Press Ajansı’nın işbirliğiyle ile gerçekleşen ‘Dün ve Bugün Paris’ fotoğraf sergisi 21 Aralık’a dek izlenebilir” haberinin iki kez verilmesi oldu. Aynı yanlış, geçen hafta da yapılmıştı. Dikkatlerinize sunuyorum. Saygıyla, Afife Batur KISA KISA 2Bu kadar hata fazla 1.12.2017 tarihli gazetede Spor sayfasında Sn. Hilmi Türkay Sn. Halit Deringör’den söz ederken “doyumsuz sohbetleri”ni yazmış. “Doyumsuz” yerine “doyulmaz” olmalı. 22.12.2017 tarihli gazetenin dördüncü sayfasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan ile ilgili sözlerini aktarılırken iki kezhem ara başlıkta hem de konunun aktarıldığı bölümde “Saraya tabi” yerine “Saraya tabii” denilmiş. Yine 22.12.2017 tarihli gazetenin en beğendiğim sayfa olan Dış Haberler sayfasında “İsrail’i Kudüs’ün başkenti ilan eden” diye yazılı. Yazana mı kusur bulsak, yoksa “Eyyy editörler”mi desek? Kolay gelsin. M. Aydın Akça Çaresi yok mu? Bir haberi okumak için tıkladığımızda müdahale edemeyeceğimiz 20 saniyeye yakın reklam verilmektedir. Bu nedenle huzurla okuyabileceğim bir haber yok. Nedir bu reklam aşkınız. Bir haberi okumak için gerilmek ve reklam dinlemek zorunda mıyım. İyi çalışmalar. Tekin Koç C5 saniye yetmez mi? umhuriyet gazetesinin internet sayfalarındaki haberleri okumak istediğimizde 2025 saniye reklam izlemek zorunda kalıyoruz, bu da okurun sayfaya bakmadan Cumhuriyet sitesinden çıkmasına sebep oluyor, 5 saniyeyi geçen reklam yayınları maalesef sıkıcı olmaktadır. internet yayın politikanızda bunun düzeltilmesi mümkün ise seviniriz. İyi çalışmalar... Hüseyin Şahin Fotoğraf çekinmeyelim, çekilelim Gazetenin internet sitesinde “Yavuz Yılmaz’ın eski nişanlısından duygulandıran mesaj” haberinde “.... Sapmaz, beraber çekindikleri bir fotoğrafı...” şeklinde bir cümle yer almaktadır. Fotoğraflar çekildiği için “çekinme” kelimesi uydurulmuş. Umarım editörler (yayımcılar) daha dikkatli olabilirler. Saygılarımla, Şenel Başar 1Mursi değil, Sisi 7 Aralık 2017 tarihli gazetenizin 7. sayfasıdaki “S.Arabistan’ın Musri’li ‘intikamı’ ” konu başlıklı haberde Muhammed Mursi, sehven Mısır Cumhurbaşkanı yapılmış. Bilindiği üzere Mısır Cumhurbaşkanı, Muhammed Mursi’yi 3 Temmuz 2013’te bir askeri darbeyle deviren Abdülfettah Said Hüseyin Halil es Sisi’dir. Saygılarımla, Engin Alptekin İYİ Parti, beklentiler ve gerçekler Soru 1: Meral Akşener ve İYİ Parti konusundaki yüksek ilgi ve merak nereden kaynaklanıyor, hangi sorulara cevap aranıyor? l Akşener ve İYİ Parti, söyledikleri veya vaatlerinden çok siyasi aritmetiğe olası etkisi açısından yakından takip ediliyor. Dış ilgi de tamamen bu beklentiyle ilişkili. MHP’nin de katılmasıyla iktidar blokunun kemikleştirdiği oy desteğinin ancak “sağ”dan ve yeni aktörlerce kırabileceğine inananların sayısı giderek artıyor. Bu nedenle Akşener, belki hiç seçmeni olmayacak kadar kalabalık bir seyircinin ve öngörü üretmeye çalışan çevrelerin dikkatini çekiyor. İYİ Parti’nin varlığına olumlu bakanlar toplam seçmenin üçte birine yaklaşırken, “oy verebilirim” diyenler de dörtte bir civarında. l İYİ Parti’nin seyircisi olmaktan daha ileri giderek destekçisi olanların ki bu sayı İYİ Parti’ye olumlu bakanların dörtte biri kadar ve baraj sınırında görünüyor asıl motivasyonu ise “yeni” siyasi adres arayışı. İYİ Parti’yi destekleyeceğini, oy vereceğini söyleyenlerin neredeyse yarısı “yenilik”, “değişiklik” gibi çok somut olmayan ve siyasi karşılığı belirsiz gerekçeler ileri sürüyor. Farklı siyasi kaynaklardan gelen bu destekte, İYİ Parti’ye dönük umutlardan çok “geldikleri yere” ilişkin şikâyetler çok daha belirleyici. Soru 2: Akşener’e ilgi gösterenler ve onu destekleyenler hangi kesimlerden geliyor, İYİ Parti kimlerden oy alıyor? l Dikkate ve ciddiye alınabilecek araştırmalar, İYİ Parti’nin iktidar blokunda sanıldığı kadar etki yaratmadığını gösteriyor. AKP seçmeni ve kendisini muhafazakârdindar olarak tarif edenlerden İYİ Parti’ye giden oy, son derece az. Akşener’in 28 Şubat performansı da, muhafazakâr sağ seçmende “otantik temsil” aktörü olarak kabulüne yetmiyor. İYİ Parti, AKP’yi merkezden sağa iterek geniş bir yer açamıyor. MHP seçmeni ve milliyetçilerden de dikkate değer bir oy desteği sağlamasına rağmen, Akşener referandumdaki “hayır” desteği seviyesine hâlâ ulaşamamış görünüyor. Özetle, İYİ Parti iktidarı beklendiği kadar zorlayamıyor. l İYİ Parti’ye doğru kayan oyların büyük ağırlı ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI ğı kararsızlarda. Oy vereceğini söyleyenlerin içinde kendisini Atatürkçülaik olarak tarif edenlerin en az milliyetçiler kadar olması; kendisini sol, sosyaldemokrat diye niteleyenlerin bile azımsanmayacak (muhafazakârlardan fazla) bir paya sahip olması da, bu hareketin daha çok “muhalefet cephesine” yerleşmiş olduğunu düşündürüyor. İlgi ve desteğin coğrafidemografik dağılımı da bu verilerle uyumlu. Ama İYİ Parti muhalefetten şikâyetçi olanları topluyor görünse de, CHP ve HDP’nin gerisinde üçüncü parti konumunu da değiştiremiyor. Soru 3: İYİ Parti’nin iktidar ve belki de muhalefet alternatifi olabilme potansiyeli var mı? Varsa nelere bağlı? l İYİ Parti’ye ilgi gösteren ve destek verenlerin, hatta bizzat bu hareketin sözcülerinin, oluşan beklentileri haklılaştıracak somut dayanaklar bulamamasının nedeni, bu hareketin gösterdiği (gösterebileceği) performansa aşırı bağımlı olması. Ancak, mevcut veriler, henüz beklentilerle uyumlu yüksek bir performansa işaret etmiyor. İlginç bir kısır döngü oluşuyor; yüksek beklenti performans beklentisini artırıyor (tutuyor), performans zayıflığı potansiyeli sınırlıyor (tıkıyor). Pasif bekleme hali, iktidar seçenekleriyle daha ilgili “sağ bloktaki” pragmatik seçmeni de şimdilik hareketlendirmeye yetmiyor. l İYİ Parti, yaratabileceği olası sonuçlar açısından önemli bir fırsat zenginliğinin de eşiğinde. Partilerin, siyasi aktörlerin çabalarından bağımsız olarak, daha çok konjonktürel etkilerle zaman za kamilmasaraci@gmail.com.tr man büyüyen ve “kararsızların” oluşturduğu gri alan, Akşener’e karşı hayli duyarlı. Dolayısıyla, İYİ Parti’nin diğer aktörlerin ve özellikle iktidarın hata ve zorluklarıyla kendiliğinden oluşacak sızmayı toplayacak bir çanak olması ihtimali hiç az değil. MHP’nin eklendiği iktidar cephesine milliyetçilerin tamamının kaymasına ve Erdoğan’ın sağ blok patronluğuna baraj oluşturması da ayrıca not edilmeli. Soru 4: İYİ Parti neden önemli siyasi konularda çok somut şeyler söylemiyor, çok açık vaat ve hedefler ortaya koymuyor? l İYİ Parti, önündeki fırsat pencerelerini azaltmamak ve oy potansiyelini daraltmamak için biraz bilinçli olarak net bir duruş sergilemiyor. Oy akışı beklediği hiçbir partiyle (MHP dahil) kendi alanında açık bir kapışmaya girmediği gibi, bu çizgilere alternatif yeni yollar da önermiyor. Genel bir restorasyon fikri dışında, Akşener’in dış politika öncelikleri veya ekonomik tercihleri hakkında kimse bir şey bilmiyor. İYİ Parti, farkını göstermek yerine, mevcut uygulama ve pozisyon sorunlarına işaret etmekle yetiniyor. Somut bir şey söylemeyerek “yeni” kalmayı deneyen elverişli ama riskli bir yolu deniyor. l Öncelikle, İYİ Parti’nin şartların zorlamasıyla ortaya çıktığını, fikir ve kadro olarak köklü bir hazırlığın ürünü olmadığını görmek gerek. Henüz desteği ve ilgiyi hazır bir tabanla buluşturamamış, kendine yeni bir “taban” inşa edememiş, eski bir tabanı (merkez sağı) ihya edememiş; ağırlıklı çoğunluğu MHP’den gelme ama toplama görüntüsü ve algısı daha belirgin bir kadro oluşturmaya, teşkilat kurmaya çalışan İYİ Parti’den çok somut bir tavır beklemek için belki de erken. Ama tercihini değiştirip, netleşmeye niyet etse bile, kapasite sorunlarını aşması ve kendi içinde bir dil birliği yaratması da çok kolay olmayacak gibi. Soru 5: Önümüzdeki süreçte İYİ Parti ve İYİ Parti karşısındaki diğer aktörlerden neler beklenebilir? l İYİ Parti, kendisini “merkeze oturmuş bir sağ iktidar alternatifi” gibi konumlamaya çalışsa da, bu anlamda güçlü bir politik vizyon ortaya koymuyor. Muhalefetin etkinlik sorunlarına çare üretecek yeni ve agresif bir dil de üretmiyor, kullanmıyor. Kendisine dönük beklentiler açısından hayli sorunlu bu tarzı, önüne gelebilecek fırsatlarla dengelemeyi umuyor. Beklentilerin yarattığı ilginin bir süre daha yeteceğine inanıyor. Sıkışık seçim gündeminde bu tavrı değiştirecek bir hamleye niyeti, imkânı ve zamanı olacakmış gibi de durmuyor. Şartların ürünü bir hareket olarak, şartların getireceklerine razı görünüyor. l İktidar, özellikle de AKP kendi seçmenine çok dokunmayan, canını fazla acıtmayan ve tehdit haline gelmeyen İYİ Parti’yi doğrudan karşısına almadığı gibi, yokmuş gibi davranmayı (veya MHP’ye havale etmeyi) tercih ediyor. Açıkcası, iktidar açısından İYİ Parti, MHP’nin başındaki veya içindeki bir Akşener’den daha fazla risk oluşturmuş değil. Muhalefet blokunun dağılmaması sorumluluğu ve kendi tabanının “aşırı” ilgisi nedeniyle İYİ Parti’ye karşı zayıf olan CHP açısından ise sıkıntı daha fazla. İYİ Parti’nin varlığı CHP’nin hem daha cesur açılımlar yapmasını frenliyor hem de “başka bir muhalefet alanını” doldurarak, farklı cephe açarak yükünü hafifletmiyor. C MY B