Catalog

KULTUR Çarşamba 20 Aralık 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Eskişehir Senfoni Orkestrası’na Sırbistan’dan iki ödül Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası klarinet sanatçısı Yağızcan Keskin, Sırbistan’ın Novi Sad şehrinde bu yıl dokuzuncusu düzenlenen “Anton Eberst Klarinet Yarışması”nda ikincilik ödülünün yanı sıra En İyi Oda Müziği Performansı Özel Ödülünü de alarak ülkemize iki ödülle döndü. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 42. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri sahiplerini buldu ‘Emel, Müjdat ve ben...’ İlker Başbuğ, kendisinin yazdığı ve gazetemiz yazarlarından Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği Müjdat Gezen Tiyatrosu yapımı “Mucize” adlı oyun ile “En İyi Oyun Yazarı Ödülü”nü aldı. Başbuğ konuşmasında, “Bakın 3 kişi var bu oyunda; Emel, Müjdat ve ben. Bir tiyatroda buluştuk ama üçümüzün de ortak noktası var. Üçümüz de cezaevinden geçen kişileriz” dedi Cumhuriyet döneminin en önemli tiyatro yazarlarından İsmet Küntay anısına bu yıl 42’ncisi verilen “İsmet Küntay Tiyatro Ödül leri” sahiplerini buldu. İsmet Küntay Onur Ödülü, “Yaşamı bo yunca kaleme aldığı onlarca tiyatro oyunu, dilimize kazandırdı ORHUN ATMIŞ ğı sayısız çevirileri ve ‘Tiyatro’ üzerine yap mış olduğu araştırma ve çalışmalarla Türk Tiyatrosu’na yapmış olduğu katkılar nedeniy le” Türk oyun yazarı ve şair Turan Oflazoğlu’na verildi. İlker Başbuğ ödül aldı Büyük Kulüp Derneği’nde düzenlenen ödül törenine emekli Orgeneral ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile birlikte tiyatro ve sanat dünyasından birçok ünlü isim katıldı. İlker Başbuğ, senaryosunu kendisinin yazdığı ve gazetemiz yazarlarından Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği Müjdat Gezen Tiyatrosu yapımı “Mucize” adlı oyun ile “En İyi Oyun Yazarı Ödülü”nü aldı. Başbuğ, ödülünü gazeteci, yazar, eleştirmen Hayati Asılyazıcı’nın elinden alırken, “İsmet Küntay, tiyatro yazarları açısından tarihsel olarak baktığımız zaman, gerçekten Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük tiyatro yazarlarından birisidir. Onun adının yer aldığı böyle bir tiyatro kurulundan, tiyatro yazarı olarak ödül almak gerçekten çok büyük bir onur. Çok ödüller var, madalyalar var. Bu hepsinden fark lı” diye konuştu. Başbuğ, konuşmasına şöyle devam etti: “Hayalim, profesyonel bir senaryo ekibi tarafından senaryolaştırılarak ya bir televizyon dizisi olmazsa bir filmdi... Fakat bugüne kadar yapamadık. Müjdat Gezen’le yakın arkadaşlığımız var, bir gün onunla konuşurken, ‘Sinema olmadı, televizyon serisi olmadı, gel bir oyun yapalım’ dedi. Sonradan düşündüm, ABD’ye baktığınız zaman bazı güzel filmler tiyatrodan çıkıyor. Biz yazmaya başladık, Müjdat’a sordum, kim sahneye koyacak diye, ‘Bunu bir kişi sahneye koyabilir, istediğimiz tarzda. O da Emel (Mesci)’ dedi. Bakın 3 kişi var bu oyunda; Emel, Müjdat ve ben. Bir tiyatroda buluştuk ama üçümüzün de ortak noktası var. Üçümüz de cezaevinden geçen kişileriz...” Ayşe Emel Mesci ise konuşmasında, “Tiyatro, bedeller ödeyerek yapılan bir sanattır. Bu yıl 51. yılımdayım. Bu yıl 51 yıl, sadece tiyatro aşkıyla çalıştığım ve açık söyleyeyim çok bedeller ödediğim 51 yıldır. Benim burada bir teşekkür borcum var. Bize bu ülkeyi hediye eden Cumhuriyeti kuran kurucu kuşaklara, ulu önder Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya bir borçtur bu. Cumhuriyetin kurucu kuşağının hepsi askerdi, ama bütçedeki aslan payını silahlanmaya değil; eğitime, sağlığa ve sanata harcadılar” dedi. Asılyazıcı’ya büyük onur Bu yıl ilk kez Hayati Asılyazıcı’nın 60 yılı aşan sanat yaşamının onuruna, kendi adına düzenlenen “Hayati Asılyazıcı Tiyatro Özel Ödülü” de verildi. Ödülü, “Özverinin, azmin canlı örneğini oluşturan” Baba Sahne’nin oldu. Diğer ödüller verilen ödüller şöyle: “Nadide Küntay Emek Ödülü”, Zurab Sikharulidze; “İsmet Küntay Tiyatro Özel Ödülü”, İBB Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen “Martı” oyunu; “İsmet Küntay Seçici Kurul Özel Ödülü”, Tiyatro Adam tarafından sahnelenen “İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu” ve “İsmet Küntay Özendirme Ödülü” “Martı” adlı oyundaki performansı nedeniyle Pelin Albay; “En İyi Yapım Ödülü”, Ferhan Şensoy’un yazıp, yönettiği Ortaoyuncular tarafından sahnelenen “Nereye de Gidiyor Lan Bu Gemi” adlı yapıt; “En İyi Yönetmen”, “Gayri Resmi Hürrem” adlı oyundaki yönetmenliğiyle Özen Yula; “En İyi Kadın Oyuncu”, Baba Sahne’de oynanan “Aşk Ölsün” oyunundaki rolüyle Günay Karacaoğlu; “En İyi Erkek Oyuncu” Mert Tanık; “En İyi Dramaturg”, Devlet Tiyatroları yapımı “Coriolanus” adlı oyundaki çalışmasıyla Yeşim Gökçe; “En İyi Sahne Tasarımı” İBB Şehir Tiyatroları yapımı “Son” adlı oyundaki sahne tasarımıyla Rıfkı Demirelli; “En İyi Giysi Tasarımı”, “Kozalar” adlı oyun ile Tomris Kuzu; “En İyi Işık”, “Kıran Resimleri” oyunuyla Yakup Çartık; “En İyi Müzik”, “Macbeth” oyunuyla Can Atilla; “En İyi Çocuk Oyunu Ödülü” İBB Şehir Tiyatroları yapımı, Binnur Şerbetçioğlu’nun yönettiği “Pollyanna” adlı oyunun oldu. Çocuklar için müzik ve resim yolculuğu... Borusan Contemporary’de çocuk atölyeleri programı devam ediyor. Beethoven ile Müzik ve Resim Yolculuğu atölyesi, 24 Aralık’ta 14.00–15.00 saatle ri arasında 69 yaş aralığındaki çocuklara özel düzenlenecek. Borusan Contemporary ve Doğan Egmont işbirliğiyle düzenlenen atölyede Doğan Egmont’tan çıkan Bay Majör ile Klasik Müzik Masalları serisinin dördüncü kitabı olan L.v. Beethoven Perili Köşk’te yeniden canlandırılacak. Beethoven’ın Türk Marşı dinlenip üzerine hazırlanmış Türkçe sözlerle söylenmesiyle başlayacak atölyede eserin ritim çalışması öğrenilecek. Ardından Beethoven’ın Ay Işığı Sonatı dinlenerek, sanatçının eseri bestelerken nasıl bir manzarayı gözlemlediği hayal edilerek resmi yapılacak. Ayrıca atölyeye katılan çocuklara Bay Majör ile Klasik Müzik Masalları L.v. Beethoven kitabı hediye edilecek. CSO İsmet İnönü’yü Anma Konseri... Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), şef Rengim Gökmen yönetiminde 21 Aralık Perşembe ve 22 Aralık Cuma günleri saat 20.00’de CSO Konser Salonu’nda “İsmet İnönü’yü Anma Konseri” verecek. Konserin solistleri devlet sanatçısı ünlü piyanistler Ayşegül Sarıca ve Hüseyin Sermet. Mozart “İki Piyano İçin Konçerto” yorumunda Sarıca ve Sermet’e eşlik edecek olan orkestra, konserde Oğuzhan Balcı “Balkan Uvertürü” ve Beethoven “4. Senfoni” eserlerini de seslendirecek. Beklenen sergi başladı Leonardo da Vinci’ye adanmış en önemli sergi olarak tasarlanan ‘Leonardo da Vinci Expo”, prömiyerini yaptığı Brugge’ün (Belçika) ardından dünya turuna ilk olarak İstanbul’da başladı Dünyanın en büyük ve en kapsamlı Leonardo Da Vinci sergisi “Le ha önce keşfedilmemiş birtakım konuları örnekleyerek Da Vinci hakkındaki bilgileri artırmak iste ile ziyaretçilerin huzuruna çıkan bu serginin,  7’den 77’ye herkese hitap ettiğini vurguluyor. onardo Da Vinci Expo: Dâhi yen sergide, Da Vinci’nin orijinal Dünyanın en büyük “Le İstanbul’da”, 14 Aralık’ta UNIQ eskizlerinden yola çıkılarak oluş onardo da Vinci Makineleri İstanbul’da açıldı. turulan 100 replikasıyla birlik Koleksiyonu”nun en önemli özel Leonardo da Vinci’ye adanmış te; orijinal elyazması, tablo ve çi liği; sergide yer alan replikala en önemli sergi olarak tasarlanan zimlerin de dahil olduğu 200’e ya rın orijinal tasarımlara bağlı ka “Leonardo da Vinci Expo”, prömi kın eser bulunuyor. Serginin dün larak ahşap ve metalden yapılmış yerini yaptığı Brugge’ün (Belçika) ya turuna ilk olarak Türkiye’den olması. Sanayi tipi hiçbir birleşti ardından dünya turuna ilk olarak başlamasına vesile olan ve organi rici unsurun kullanılmadığı repli İstanbul’da başladı. Da Vinci’nin zasyonunu üstlenen TurkMall Yö kalarda tek bir vida kullanılmadı orijinal eskizlerinden yola çıkıla netim Kurulu üyesi Alper Eyüboğ ğı ifade ediliyor. rak oluşturulan 100 replikasıyla birlikte; orijinal elyazması, tablo ve çizimlerin de dahil olduğu 200’e yakın eseri sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, 7 Nisan 2018’e kadar devam edecek. 10 yıllık çalışma Belçika ve Lüksemburg’dan mühendis, tarihçi, grafik sanatçıları ve zanaatkârlardan oluşan 22 kişilik bir ekip, 10 yıllık titiz bir çalışmayla koleksiyonu tamamladı. Leonardo da Vinci’nin hayatı boyunca yaklaşık 6 bin adet icat, icat geliştirme ile tablo eskizi yaptığı ve bunların çok az bir kısmını hayata geçirdiği tespit edildi. Da lu; dünyanın en kapsamlı Leonardo da Vinci koleksiyonu unvanı Haliç Köprüsü replikası bu sergide ‘Leonardo Da Vinci Expo: Dâhi İstanbul’da’ sergisinin en önemli ve 7 metre boyutuyla en büyük parçası; Da Vinci’nin Sultan II. Beyazıt döneminde inşa etmek istediği Haliç Köprüsü’nün replika sı. 1502’de dünyanın en büyük, en güzel köprüsünü inşa etmek isteyen Da Vinci, Sultan II. Beyazıt’a bu talebiyle ilgili bir mektup göndermiş ancak köprü inşa edilememiştir. 2001’de, Norveç’te üstgeçit olarak inşa edilen köprü, küresel ısın maya dikkat çekmek amaçlı buz maketleriyle de dünyanın çeşitli yerlerinde sergilenmektedir. Müzik Müzeleri Yurtdışındaki nice kentte rastladığım müzik tarihi ve müzikçilerle ilgili müzelere hep imrenmişimdir. Örneğin küçücük bir İtalyan kasabası, orada doğup büyümüş bir bestecisinin adını almış, yaşadığı evi müze haline getirmiş. İçinde fazla bir şey olmasa da girdiğiniz anda onun müziğini duyarsınız, dolaştığınız sürede sizi yüce bir atmosfere sokar. O besteciyi hiç tanımayan bile belki de merak edip kayıtlarını alır, hayatını okuyup, içinde yaşadığı çağı da öğrenir. Geçenlerde böylesi beni etkileyen iki müzeden söz edeceğim: birisi İtalya’nın Bergamo kentindeki Donizetti Müzesi. Diğeri de İsviçre’nin Lucerne kentindeki Richard Wagner Müzesi. Bergamo küçücük bir masal şehri. Sırtını dağa dayamış, verimli bir vadiye bakıyor. Romantik opera tarihinde “bel cantogüzel şarkı söyleme” sanatının öncülerinden Gaetano Donizetti (17971848) burada doğmuş ve ölmüş. Aşk İksiri, Lucia di Lamermoor, en ünlü operaları. Donizetti Vakfı her şeye sahip çıkıyor. Doğduğu evi onarıp müze haline getirmişler. Belli ki oldukça yoksul bir aileymiş. Donizetti’nin işlemeli bir yeleği, klavikord gibi zamanın tuşlu çalgısı, el yazması nota sayfaları, kendine, ailesine, koruyucularına ait yağlıboya portreler. Kentteki nice sokak ve yapı onun adını taşıyor. Donizetti Theatre’da Leyla Gencer ne çok opera oynamış! Bergamo ile tümleşmiş bu büyük sanatçının hayatı acılarla dolu. Son zamanda etkilendiğim diğer bir müze Richard Wagner’in 2. eşi Cosima ile birlikte 1866’dan 1872’ye kadar yaşadıkları Lucerne’deki ev. Arkasında görkemli İsviçre Alpleri, önünde masalsı Lucerne Gölü uzanıyor. Liszt’in kızı Cosima ile göldeki bir yolculuk sırasında Tribschen yarımadasındaki harap 15. yüzyıl konağını keşfetmişler. Onarıp bütün çocuklarıyla oraya taşınmışlar. Wagner hayatının en mutlu yıllarını bu mekânda geçirmiş. İkinci kızları Eva ve ardından oğulları Siegfried burada doğmuş. Bu doğum şerefine bestelediği Siegfried Idyll adlı parçayı bu evin basamaklarında karısına sunmuş. Nietsche, Liszt, Kral 2. Ludwig gibi devamlı ziyaretçileri varmış. Meistersinger von Nürnberg burada tamamlanmış. Siegfried ve Götterdamerung burada başlamış. Tribschen’deki müzede Wagner’in destekçileri ve zamanın ünlü sanatçılarının yağlıboya tabloları, aile şeceresi, giysileri, el yazması notaları ve taslaklarıyla onun yaşamına giriyorsunuz. En can alıcı olay da bu yıl evde ilginç bir çizgi film sergisi olması. Çocuklara, gençlere ve sıradan insanlara yönelik bir anlatım. Grafik çizgilerle hazırlanmış bir DVD ve kitap da satılıyor. Böylece Wagner, daha genç kuşaklara, daha geniş kitleye tanıtılıyor. Müzikçi müzelerinden ayrılırken hep içim burkulur. Cemal Reşit Rey’i düşünürüm. Ölür ölmez dağılıp savrulan el yazmaları, mektupları, aileden kalan antika eşyaları kimbilir şimdi nerelerde! Yönetmen Yüksel Aksu Ankara’da Film Yapımcıları Meslek Birliği ve Çankaya Belediyesi ortaklığında her ay gerçekleştirilen “Ustalarla Film Söyleşileri”nin bu ayki konuğu yönetmen Yüksel Aksu. Ankaralı sinemaseverleri sinemanın ustalarıyla bir araya getiren etkinlik, beyazperdenin meraklılarına yaratıcılarının gözünden film yapım süreçlerinin nasıl şekillenip vücut bulduğunu, ufak bir fikir kırıntısıyla başlayan hayallerin hangi aşamalardan gerçek gösterime çıktığını anlatıyor. Etkinlik, Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde 22 Aralık saat 18.00’de gerçekleşecek. C MY B