28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 19 Ekim 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN D8 Zirvesi ve Bakanlar Kurulu toplantısı nedeniyle bugün ve yarın Taşkışla Tünel, Küçükçiftlik Caddesi, Mim Kemal Öke Caddesi’nin bir bölümü kapalı olacak. 270/1 0 0 310/1 4 0 200/7 0 240/1 1 0 270/7 0 200/2 0 140/2 0 230/8 0 290/1 3 0 260/1 3 0 220/8 0 280/1 7 0 190/9 0 290/2 1 0 180/1 1 0 90/4 0 220/1 2 0 190/6 0 190/1 1 0 230/1 1 0 230/1 2 0 140/1 3 0 TARİHTE BUGÜN 1872: Dünyanın en büyük altın külçesi (215 kilogram) Avustralya New South Wales’de bulundu. 1945: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi açıldı. 1987: Londra Borsası çöktü. Yaşanan büyük panik sonucunda 50 milyar Sterlin’lik değer kaybı yaşandı. ANTALYA’DAKİ ÇEVRECİ ÇİFT CİNAYETİ GUARDIAN’DA ‘Çevrecilere mesaj verildi’ Guardian, taşocaklarına karşı açtıkları davaları kazanan Büyüknohutçu çiftinin kısa süre sonra öldürüldüklerine dikkat çekti. İngiliz Guardian gazetesi, Antalya’da çevre koruma mücadelesi içinde yer alan ve mayıs ayında öldürülen Aysin ve Ali Büyüknohutçu’nun hikâyesini sayfalarına taşıdı. Jonathan Watts imzalı tam sayfa haberde çiftin, doğaya yakın olmak için emekliliklerinde Antalya’nın Finike ilçesindeki bir yayla evine yerleştikleri, evin yakınlarında doğaya zarar veren taşocaklarına karşı mücadele vermeye başladıklarında ise hayatlarının değiştiği aktarıldı. Çiftin başkalarıyla birlikte kur duğu Toraçder’in (Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği) kurucularından Bayram Tasel gazeteye “İlk baştaki hedefimiz, insanları doğa konusunda eğitmekti. Daha sonra taşocaklarının ormana zarar verdiğini fark ettik ve kampanya başlattık. Bunun tehlikeli olacağını biliyordum ancak bir cinayete yol açacağını düşünmemiştim” dedi. İntihar inandırıcı değil Gazete, zanlı Ali Yumaç’ın yakalandıktan sonra cinayeti para karşılığı işlediğini itiraf ettiğini, da ha sonra ifadesini değiştirerek bunu kendi başına hırsızlık için yaptığını söylediğini, hapishaneden eşine ilettiği son mektubunda ise bir maden şirketi sahibinden para istediğini yazdı. Gazete, Yumaç’ın bu mektuptan kısa süre sonra intihar etmesinin inandırıcı bulunmadığını yazdı. Kuzey Ormanları Savunması grubundan Onur Akgül ise, “Ülkemiz tarihindeki çevreye yönelik saldırıların en büyüğü bugün yaşanıyor. Onların öldürülmeleri başkalarına bir mesaj olarak görülebilir” dedi. l Haber Merkezi 30 yıl sonra fark edildi Mimar Sinan’ın 1548 yılında inşa ettiği Üsküdar’daki tarihi Mihrimah Sultan Camii Medresesi’nin tavanına ayna kaplandığı ortaya çıktı EFEMÇUKURU Bilirkişiden maden güzellemesi YUSUF ÖZKAN İzmir’in içme suyu gereksiniminin önemli bölümünü karşılayan Tahtalı Baraj Havzası’nın yanı başındaki Efemçukuru’nda, TÜPRAG tarafından işletilen altın madeniyle ilgili bilirkişilerin hazırladığı son rapor, “inceldi”. Daha önce, madenin çevreye zarar vereceğini savunan 107 sayfalık bilirkişi raporu yerine, bu kez “maden güzellemesi” yapıldığı savlanan 7 sayfalık yenisi hazırlandı. Konuyu yargıya taşıyan çevreciler, “Yeni heyet bölgede inceleme yerine, adeta turistik seyahat yaptı” dediler. Gerekçe tarafsızlık Efemçukuru Altın Madeni’nin kapasite artırmasına onay veren 31.12.2012 tarihli ÇED olumlu belgesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’yle (İYTE) Dokuz Eylül Üniversitesi uzmanlarının bölgeden aldığı örnekler ve incelemelerinin ardından hazırladıkları 107 sayfalık bilirkişi raporu doğrultusunda iptal edilmişti. Ancak Danıştay, İYTE laboratuvarının akredite olmadığı, bilirkişilerin İzmir üniversitelerinden oluştuğu için tarafsız kalamayacakları gerekçesiyle kararı bozdu. 7 sayfaya düştü Bu kez Hacettepe Üniversitesi’nden 5 akademisyenin yer aldığı yeni bilirkişi heyeti, geçen 1 Haziran’da madeni ziyaret etti. 18 Eylül’de de İzmir 1. İdare Mahkemesi’ne sundukları 7 sayfalık yeni raporda, madenin çevreye zarar vermediğini öne sürdüler. Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği’yle (EGEÇEP) yöredeki üreticilerden Ahmet Karaçam adına son rapora itiraz eden avukat Arif Ali Cangı, itiraz dilekçesinde, “Danıştay’ın bozduğu karar, sahadan alınan örneklerin analiz sonuçlarına dayandığına göre, bozmadan sonra da aynı işlemlerin tekrar edilmesi gerekmekteydi. Ancak bu yöndeki taleplerimiz yerine getirilmedi. Dolayısıyla mahallinde yapılan keşifte dava konusu ÇED raporundaki öngörülerin doğru olup olmadığı, taahhütlere uyulup uyulmadığı, ÇED olumlu belgesiyle yapılan faaliyetin çevreye etkilerinin somut biçimde tespiti yapılmamıştır. Bu haliyle yapılan keşif, amacı dışında bir tür turistik seyahate dönüşmüştür. Bu nedenle yeniden bir bilirkişi heyeti oluşturulmasını, yerinde örnekler alınarak analiz yapılmasını istiyoruz” dedi. l İZMİR Mimar Sinan’ın 469 yıl önce yaptığı, şu an tıp merkezi ola rak kullanılan Mihrimah Sul tan Camii Medresesi’nin ta vanının 30 yıl önce aynalarla kaplandığı orta ya çıktı. İstan bul 6 Numara lı Kültür Var HAZAL OCAK lıklarını Koruma Bölge Kuru lu ise bir ihbar üzerine durumdan yıllar son ra haberdar oldu. 1548 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilen cami nin medresesinde Mihrimah Sultan Tıp Merkezi yer alıyor. Merkezin hasta kabul ve ka yıt alanı olarak kullanılan av lusunun tepesi aynalarla kap lı. Avukat Onur Cingil, İstan bul 6 Numaralı Kültür Varlık larını Korma Bölge Kurulu’na şikâyette bulunarak tarihi ya pıya izinsiz uygulamalar ya pıldığını belirtti. Kurul Mih rimah Sultan Medresesi’ne ilişkin arşivlerinde herhan gi bir onaylı proje bulunma dığına dikkat çekerek mülki yet sahibi Vakıflar İstanbul 2. Bölge Müdürlüğü ve Üsküdar Belediyesi’ne bir yazı yazdı. Yazıda “belirtilen konuya iliş kin varsa izinsiz müdahalele rin ivedilikle durdurulmasını ve konu hakkında bilgi veril mesini” istedi. Cingil kararın Üsküdar sahilinin karşısında yer alan ve iskele Camii olarak da bilinen Mihrimah Camii, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın kızı Mihrimah Sultan için Mimar Sinan’a yaptırılan tarihi bir eser. ardından kurula bir dilekçe daha yazarak aynaların bir an önce kaldırılmasını talep etti. ‘Garip savunma’ Sorularımızı yanıtlayan merkez yetkilisi Dr. Ahmet Özdemir özetle şöyle konuştu: “Burası 1980’li yıllarda belediye tarafından kullanıyordu. Daha sonra talep üzerine Hayat Sağlık ve Hizmetler Vakfı’na tahsis edildi. 1980’li yılların sonunda mi marlar nezaretinde tıp merkezi olarak kullanılması için bazı çalışmalar yapıldı. Koruma Kurulu’na proje ulaştırıldı mı bilmiyorum. Müracaat oldu. Yapılan işlemlerden dolayı savcılık soruşturma açtı ve takipsizlikle sonuçlandı. Bir vakıf orada bir çalışma yaptı. O günkü koşullar içinde, mimari çözümler içinde o gün yapıldı. 30 yıl sonra bugün o günü yargılamak olmaz. Yapılan çalışma ları değerlendirmek lazım. Yapılan hizmete bakmak lazım. Bu çerçevede değerlendirmemiz lazım. Kamuya yönelik hizmet bu. Ayna konmuşluk olarak değerlendirmemeliyiz, bu kadar zaman emek ve zamanlarına gühta etmiş oluruz, yanlış yapmış oluruz. Kurul merkeze ilişkin bilgileri istemiş. Bilgilerin ardından değerlendirme yapacak, kararını verecek.” l İSTANBUL Hasbahçe yargıya taşınıyor Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Arkeologlar Derneği, Topkapı Sarayı’nın içinde bulunan Hasbahçe’nin, 1. derece arkeolojik sit alanından 3. dereceye düşürülmesi hakkında yasal işlem başlatacaklarını duyurdu. Oda ve dernekten yapılan ortak açıklamada, Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı ve Saray Bahçesi’nin ‘eşşiz tarihi yarımada silueti’nin başlangıç noktasını ve en önemli öğelerini barındıran, korunması gerekli arkeo lojik, doğal, kentsel ve tarihi değerleriyle bir bütün olduğu vurgulandı. Bu nedenle bölgenin 1995 yılında 1. derece koruma bölgesi sınırlarına alındığına dikkat çekilen açıklamada, “Bölgenin koruma derecesinin 3’e düşürülmesinin teklif edilmesi bile bir skandaldır” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Hasta bilgisi toplanıyor’ iddiası Yabancı şirketlerin 3 bin liranın üstünde ilaç kullananları takip ettiği öne sürüldü Yurttaşlara ait sağlık verilerinin paylaşılıp paylaşılamayacağı tartışıladursun, bazı yabancı ilaç firmalarının ülkemizde dedektifliğe başladığı iddiaları gündeme geldi. Söz konusu ilaç firmalarının, yasalara aykırı olduğu halde hasta reçetesini ve hasta bilgilerini içeren diğer belgeleri görmeden ilaç vermedikleri öne sürüldü. Anadolu Eczacı ve Depocuları Derneği Başkanı Onur Tokel, özellikle 3 bin liranın üstünde ilaç kullanan hastaların yakın takip altında olduğunu belirterek “Doktor ilacı yazdığında hasta reçetesiyle eczaneye gidiyor. Eczane, ecza deposundan ilacı almaya kalktığında ilaç firması ecza deposundan hasta reçetesini ve diğer belgeleri talep ediyor. Ec za deposu, hasta sı gerektiğini belirten bilgilerini paylaş Tokel, “Hastanın reçe mazsa ilaç firma tesinden tutun ev ad sı da ilaç vermiyor” resine kadar tüm kişi dedi. sel bilgileri alıp depolu İlaç firmasının re yorlar. Özellikle alzhei çeteyi ya da has mer, kanser gibi hasta ta raporunu görme ları yakından takip edi hakkı bulunmadı Onur Tokel ğını, gösterilse bi yorlar. Yetkililer bu duruma bir an önce mü le hasta isminin ve kişisel ve dahale etmelidir.” rilerinin üzerinin kapatılma l İSTANBUL/ Cumhuriyet haber 3 Adalar’dan bir dava gelir Büyükada’da insan hakları örgütü üyelerinin, hak savunucularının kişisel ve veri güvenliği konusunda bir toplantı yaparken gözaltına alınıp tutuklanmaları tek başına çok şey anlatan bir durum. 25 Ekim’de “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “silahlı terör örgütüne üyelik”ten yargılanacaklar. Sanıklar, insan haklarıyla ilgilenen herkesin bildiği kurumların yine bu konulara duyarlı kamuoyunun çoğunun tanıdığı kişiler. Polis, iktidar medyasında çok acayip işlerin döndüğü, gizli kapaklı bir toplantı diye tasvir edilen buluşmayı, bir çevirmenin ihbarı sonucunda basmıştı. Bu çok gizli, inanılmaz işlerin çevrildiği toplantıdaki çevirmen oraya nasıl sızmıştı? İstihbarat teşkilatımızın ya da polisimizin seneler süren bir operasyonuyla mı? Hani filmlerden biliriz, her şeyini bırakıp mafyaya girip yükselerek örgütü içerden çökerten gizli polisler vardır. Başta herhalde vaziyet budur dedim. Bir yandan da emniyetimizin filmlerdekine taş çıkartacak bir “enfiltrasyon” faaliyetinde bulunacak yetkinliğe ulaşmasıyla kıvanç duydum. Fakat kıvancım çok uzun sürmedi. Söz konusu muhbir vatandaş, toplantıyı düzenleyenler tarafından Çevirmenler Birliği aracılığıyla internetten buldukları tanımadıkları bir kimseymiş. O vakit karşımızda dünyanın en geri zekâlı suç örgütü var demektir. Vatanı, milleti yıkmak için “üst akıl”la işbirliği yapacak kadar habis ve kararlı ancak gizli toplantılarına internetten tanımadıkları bir çevirmen çağıracak kadar da temyiz kudretini yitirmiş. Önümüzde iki ihtimal var. Şayet bir suç olduğuna inanılıyorsa adli tıptan sanıkların akıl sağlığının yerinde olmadığına dair bir rapor almak. Zira bırakalım yetişkin ortalama zekâsını, biz aşağı mahalle çocukları olarak yukarı mahalledekilerle yapacağımız tüftüf savaşının gizli hazırlıklarını bile aramıza tanımadığımız kimseyi almadan sürdürürdük. İkinci ihtimal ise ortada gizli kapaklı bir toplantı olmadığı. Bir otelde, kapıları açık bir toplantı salonunda, tanımadıkları çevirmenlerle toplanan insanların suç işleme niyetlerinin bulunamayacağı açık. Delil diye iddianameye konan “şeylere” bakınca da ikinci ihtimalin geçerliliği ortaya konuyor. Şunu niye aradın, bunu niye aradın, neden önündeki kâğıda seni üzen şeyleri temsilen harita üzerinde Ankara Gar patlamasını ve HES’leri çizdin, neden İstanbul’dan Büyükada’ya giderken kafa dinlemek için vapurda telefonlarınızı kapattınız vs. vs. Sayın savcılar neden böyle yapıyorsunuz? Bu dava ya da Cumhuriyet davası gibi davalarda ortaya koyduğunuz bu “hukuki” muhakemenin mesela 15 Temmuz cunta yargılamalarının ve topyekün Türk yargı sisteminin üzerine gölge düşürdüğünün farkında değil misiniz? Bu gerekçelerle insanları aylarca tutuklayan bir yargıya sahip bir ülkeye kim, neden kimi iade etsin? Kim, neden adli işbirliğinde bulunsun? Nedir hakikaten amacınız? Biz ceza hukukunun amacının maddi gerçeği bulmak olduğunu biliriz. Sizin amacınız ne? Umalım ki tahliye ve beraat kararıyla ülke biraz olsun nefes alsın. MURAT ALPARSLAN 14 AYLIKTI Bebek elma dilimi yüzünden öldü Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde Halk Eğitim Merkezi’nde öğretmenlik ya pan Ebru Deveci ile özel bir şirkette ma den işçisi olarak çalışan Uğur Deveci’nin 2 çocuğundan 14 aylık Murat Alparslan Deveci , önceki akşam, evde dedesinin tabağından aldığı elma dilimini yemeye başladı. Minik bebeğin ısırdığı elma, ne fes borusuna kaç tı. Nefes alama yan bebek, ev de bulunan anne ve babası tarafın dan Kilimli Semt Polikliniği’ne gö türüldü. Buradaki ilk müdahaleden sonra da Zongul dak Atatürk Dev let Hastanesi’ne sevk edildi. Minik Murat Alparslan Deveci Alparslan, doktorların yaptığı tüm müda haleye rağmen hayatını kaybetti. Babası yıkıldı Minik bebeğin cansız bedeni, işlemlerin ardından ailesine teslim edildi. Bebeğin cenazesi Hisararkası Mahalle Camii’ne götürüldü. Güçlükle ayakta duran baba Uğur Deveci, taziyeleri kabul etti. Murat Alparslan bebeğin cenazesi, öğle namazı sonrası kılınan cenaze namazının ardından gözyaşlarıyla aile mezarlığında toprağa verildi. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear