24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 6 Ocak 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber/yorum 13 ‘Yaşam tarzına saldırı!’ Geçen cuma günkü “2016” yılının son yazısı gibi, “2017”nin bu ilk yazısı da pek iç açıcı olamayacak, ne denli istesek de olamıyor; özellikle “14 yıl”dan bu yana. Yine izninizle yılın ilk ayracını açıp, ilkin “2005” yılına, ardından da biraz daha uzaklara gitsek diyorum. O yıl, Danimarka’da yapılan bir toplantıya katılan “Başbakan Recep Tayyib”e gazeteciler, “AİHM”nin üst yargı kurulunun “türban yasağı” hakkında aldığı kararı sormuşlardı. Türkiye’deki yasağı destekleyen bu duruma çok öfkelenen Başbakan: “Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı ‘din uleması’nındır (...) Açarsın, ‘din mensubu’na sorarsın bunun dinde emredici bir hükmü var mı? Varsa saygı duymak zorundasınız (...) Ben diyorum ki dinde yeri var. Biz de bu alanda mürekkep yaladık” (15.11.2005) Bu konuşmasında Başbakan Recep Tayyib’in “hukuksal” bir konuda, “din uleması”nın “tek” yetkili olduğunu bildirmesinin ne denli sakıncalı olduğu o günlerde tartışıldı, kendisinin bir bakıma“din uleması” olduğunu bildirmesi de eleştirildi. Ne var ki, “din uleması”nın Osmanlı’da “Şeyhülislamlığı” oluşturan görevliler olduğu bilinir; “Cumhuriyet”in ilanından yalnızca dört ay sonra “Şeyhülislamlık Dairesi”nin kaldırılıp yerine kısaca “Diyanet”in kurulduğu, buradaki görevlilerin de artık “din uleması” değil “din adamı” oldukları bilindiği gibi, “Şeyhülislamlığın”, “siyasi rejim”in bir parçası olduğu da bilinir, kuşkusuz “din uleması”nın da. Dolaysiyle “Başbakan Recep Tayyib”in, “2005”teki o demecinden sonra artık “Türkiye’de, “Diyanet” yerine “Şeyhülislamlık”, “Diyanet İşleri Başkanı” yerine de “Şeyhülislam”ın olması doğal değil mi? Böylece “cuma hutbeleri”nin de bu makama uygun olmaları, yılbaşına denk gelenlerin de büsbütün uygun düşmesi gerektiği dikkate alındığında, bu cuma hutbesi “dört dörtlük” olmamış mı? Özellikle de “Aziz Kardeşlerim” diye başlayan, “yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle..” diyerek sürdürülen son bölüm. Değerli dostlar, bu olup bitenleri, daha çok da bu “Şeyhülislam Hutbesi”ni düşündükçe sarığını çıkarıp “fes” giymesi üzerine, adı “Gâvur Padişah”a çıkan, “30. Osmanlı Sultanı İkinci Mahmud”u sık sık anımsar oldum. Yüzü çağa dönük bu Osmanlı Sultanı’nın yaptığı yeniliklerin ilki, “Şeyhülislam”ı, hükümet yönetiminin dışında bırakmaktı; Şeyhülislam yalnızca “din” işleriyle uğraşmalıydı; kuşkusuz bu da “din işleri”yle, “dünya işleri”nin birbirinden ayrılması demekti. “İkinci Mahmud”un “yönetim” dışında gerçekleştirdiği yenilikçi adımları, Şeyhülislam, “Frenk âdetlerine karşı aşırı ilgi” olarak ele alıp eleştiren bir muhtırayla engellemeye kalkışınca, “Padişah” bu muhtırayı devletin ileri gelenleri önünde “yırtar.” (*) Daha sonraları, “Şeyhülislamlık” kurumu bir bakıma bunun acısını çıkarmağa girişse de, “Cumhuriyet”in ilanıyla oluşturulan “Diyanet” ve ilk “Başkanı M. Rıfat Börekçi”, “laiklik” ilkesini bir “yaşam tarzı” olarak görecektir, göreceklerdir; öyle ki “15. Diyanet İşleri Başkanı M. Nuri Yılmaz”, “inanç” dışında, “dini hükümlerin ne ölçüde ne yönde değişebileceği” konusuna yönelik, “Dini Meseleleri İstişare Toplantısı” düzenlemişti. (Mayıs 2002) Öte yandan, dünyadaki “terör” olaylarının hızla artması karşısında İslam dünyasında örneğin “Mısır”da basın: “Acı gerçek, dünyanın bütün teröristleri Müslüman”; “Terörist evlatlarımız yozlaşmış kültürümüzün ürünüdür (...) Müslümanlar ancak, olayları kınamayı, gerekçelendirmeyi bırakıp, utanç verici gerçekleri kabul ederek imajlarını düzeltebilirler...” (Eşsark el Evsat, Eylül 2004) Biz ise bugün, “laik yaşam biçimi” bile diyemediğimizden, “yaşam tarzına saldırı” söylemiyle geçiştiriyoruz... (*) “Türkiye’de Çağdaşlaşma”, Niyazi Berkes, Bilgi Yayın, 1973 6 OCAK 2017 SAYI: 33329 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.49 06.32 06.53 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 08.22 13.17 15.36 17.59 08.04 13.01 15.24 17.47 08.22 13.24 15.51 18.14 Yatsı 19.25 19.11 19.36 Olaylar ve GOrUSler posta@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN Türkiye için bir fırsat mı? Sema Kalaycıoğlu Prof. Dr. İnanması güç. Ama nihayet Suriye’de hala kısmi olan bir ateşkese ulaşıldı gibi. Kısmi çünkü IŞİD veya namı diğer DAİŞ’e ateş serbest. Garantörler, istisnasız olarak şu veya bu şekilde DAİŞ’in tek, ezeli ve ebedi düşman olduğunu kabul etti. Artık sıra rejim ve muhaliflerin uzlaşmasında. Yabancı haber ajansları, Rusya’nın becerisinden bahsediyor. Kralın hakkı krala tabii. Esad ve Suriye rejiminin arkasında duran da Rusya, işe yaramayan Cenevre görüşmelerini bir kenara iterek, bir Astana mutabakat süreci başlatan da Rusya, ABD ve AB yi saf dışı bırakan da, en önemlisi Türkiye’yi gönüllü veya zorunlu garantörlük statüsünde, Suriye rejiminin haklılığına ikna eden de yine Rusya. Tabii muhalefeti merkeze çeken de, masa başına oturtan da Rusya olacak. Laik ve demokratik Suriye İlkesel olarak üzerinde anlaşılan ateşkesin gerekçeli ilanında, “çok mezhepli” Suriye’de “demokratik ve laik” bir geleceğin tesisi öngörülüyor. Evet Esad yerine geçiş dönemini müteakkip yine bir “Nusayri” iş başına gelebilir. Ama bu çoğunluğa karşı azınlık tahakkümünün devamı değil, Irak’ta yapıldığı gibi yok edilmemiş olan (deBaathification) Suriye Baas rejiminin, laikliğin tek güvencesi, olduğunun kabulü anlamına geliyor. Doğru veya yanlış, bunların arasında Hıristiyan Suriyelilerin de, laik Suriye Sünnilerle, Nusayrilerin ve Kürtlerin de bulunduğunun bilinmesi lazım. Elbette bunlar laik bir Suriye’yi güvence altına, ancak DAİŞ tehdidi tamamen ortadan kaldırılırsa alabilirler. Bu konuda Türkiye’nin destek ve garantisi çok önemli. Ancak demokrasinin yerleştirilmesi uzun bir zaman Suriye için iyi niyetli bir dilek olarak kalacaktır. Bu da bilinmesi gereken bir gerçek. bSıifrırüılnketükendiği Beş yıllık hunhar boğuşmadan sonra Suriye’de taş üstüne taş, Suriye şehirlerinde kan ve gözyaşından başka bir şey Koalisyon ile anlaşması, sadece Suriye içine 20 km girmek olan, buna rağmen kendine özgü gerekçeler ve Rusya’nın icazeti ile çok daha güneye kayan Türkiye’nin, ivedilikle askeri gücünü meşru sınırların içine, bu ülke ile ilgili emellerini de akılcı ve geleneksel dış politika ayarlarına çekmesi gerekiyor. Suriye’de yaralanan ÖSO savaşçıları Türkiye’de tedavi görüyor. kalmadı. Tarafların da savaşma gücünün sonuna gelmiş olması gerekir. Açıkçası Suriye kendi kanında yeterince boğulduysa, ateşkes geçici değil kalıcı olabilir. Ancak kalıcı bir barışın tesisi, üreten, paylaşan, doyan ve doyuran bir Suriye’den geçecektir. Ateşkes, buna yön ve umut veren bir aşama olarak düşünülmeli. Şimdi artık evli evine Amaç gerçekleşme yoluna girdiyse bu birçok bakımdan iyi haber. Ancak mültecilerin terk ettikleri topraklara, İdlib’e yeni nakledilenlerin Halep’e dönmeleri zaman alacaktır. Buna karşılık şimdi Suriye’de askeri varlığı olan tarafların artık Suriye topraklarını terk etme zamanı gelmiştir. Rusya’nın bile asker çekeceği ihtimali var. Ama üsleri, askeri bilgi ve denetim desteği Suriye’de ebediyen kalacaktır. Buna mukabil, koalisyon ile anlaşması, sadece Suriye içine 20 km girmek olan, buna rağmen kendine özgü gerekçeler ve Rusya’nın icazeti ile çok daha güneye kayan Türkiye’nin, ivedilikle askeri gücünü meşru sınırların içine, bu ülke ile ilgili emellerini de akılcı ve geleneksel dış politika ayarlarına çekmesi gerekiyor. zZaamfearnilıanı ve ricat Türkiye’nin askeri olarak El Bab’a ilerleyip orada tutumasının mümkün olmadığı, bunu yaparsa hem fiili ve maddi, hem de meşruiyet kaybının büyük ve kesin olacağı, Rakka’ya ilerlemesinin ise yeni felaketlere gebe olacak bir işgalcilik, hiçbir meşru gerekçesi olmayan bir hayal olduğu ifade ediliyor. Membiç’e girmesinin anlaşılmayacak bir hata olacağı, riskleri bu kadar yükseltip, hedef tahtası haline gelmenin ise bir çılgınlık olduğu belirtiliyor. İşte Türkiye’nin Rusya icazeti ile garanti altına alıp desteklemesi gereken ateşkes, şimdi hükümete ve Genelkurmay’a tarihi bir görev yüklüyor. Ateşkes bir zaferin ilk adımıdır. Türk askeri birlikleri artık meşru sınırlara, en fazla, Koaliyon’un öngördüğü AzezCerablus hattına doğru çekilmeli. Geri dönüş basirettir Bu bir “hatanın neresinden dönülse kardır” mantığı olarak değil, Türkiye’nin geleneksel “yurtta, bölgede ve dünyada barış” ilkesi ile bağdaştırabileceği bir hamle olarak mütala edilmelidir. 2017’ye daha yeni girmişken Türkiye zafer ve ricatı aynı anda ve ivedilikle ilan etmelidir ki, hem daha fazla can, hem de daha büyük ve acı sonuçları olabilecek meşruiyet kayıplarından kaçınsın. Rusya’ya da daha fazla rehin olmaktan kendini korusun. Bu riski de minimize etsin. 2017 hem Suriye’ye, hem de başta Türkiye olmak üzere komşularına barış, huzur ve refah getirsin. Dileğimiz bu. Peter Cook ABD’den yeni İncirlik mesajı Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, IŞİD’e karşı mücadelede Türkiye’ye gerekli desteği vermemesinden dolayı ABD’nin İncirlik Üssü’ndeki varlığının sorguladığı sözlerinin ardından Pentagon’dan bir açıklama daha geldi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Peter Cook yaptığı açıklamada, “Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin güneyindeki İncirlik Hava Üssü’nü kullandırmasını takdirle karşılamakta ve bu durumun devam etmesini ummaktadır” ifadesini kullandı. İncirlik üzerinden operasyonların düzenlendiğini belirten Cook, bunun devam etmesini istediklerini kaydetti. l Haber Merkezi CHP’den Kurtulmuş’a tepki ‘Sadece Rusya ve İran’la barış gelmez’ Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un CHP’nin de Suriye’de iç savaş çıkmasından bu yana söylediği söze gelerek, “Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım” ifadelerini CHP’liler yorumladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Kurtulmuş’un sözlerine ilişkin, “Türkiye kaybettirdikten ve Türkiye’yi daha fazla yalanla oyalayacak manevra alanı kalmadıktan sonra bu itirafta bulunuyor. Uyarılarımızı dikkate almamışlardı. Şimdi tekrar uyarıyoruz, sadece Rusya ve İran’la Suriye’ye barış gelmez” değerlendirmesi yaptı. Kontrolsüz olarak 3 milyon mültecinin alındığını, 10 milyar dolardan fazla para harcandığını söyleyen Yılmaz, Türkiye’nin ağır bedeller ödediğini kaydetti. Suriye’de de merkezi bir devlet yapılanmasının çöktüğünü, Suriye’nin topraklarının bir bölümünün terör örgütleri tarafından işgal edildiğini, Türkiye’nin Suriye tablosundan dışlandığını sıralayan Yılmaz, “AKP, Suriye konusundaki bütün tezlerini çürüttü. Bu itiraf da böyle bir ortamda yapılıyor” dedi. Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak ise “O yanlış politika, binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın evinden barkından olmasına, Türkiye’nin terör örgütlerinin kucağına düşmesine neden oldu. Bedelini ödemeliler. ‘Hatalı politika izlendi’ diyerek işin içinden sıyrılma, basit bir politika” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Şehveitdleare KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI behicak@yahoo.com.tr Suriye’ye gittiğini ailesinden saklamış Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamındaki El Bab operasyonunda şehit olan Astsubay Kıdemli Çavuş Hamza Şimşek (24) Ankara’da son yolculuğuna uğurlandı. Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde düzenlenen törene Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, milletvekilleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Şehidin, babası Mustafa Şimşek’ten Suriye’ye gittiğini saklayarak Bursa’ya rütbe büyütmek için görevli gittiğini söylediği öğrenildi. El Bab’da ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit düşen Astsubay Kıdemli Çavuş Hüsnü Bilgiç (29), memleketi Malatya’da toprağa verildi. kamilmasaraci@gmail.com.tr Gözaltı sayısı 29 oldu sKaaldyısrıesrınida Kayseri’de çarşı iznine çıkan askerlerin bulunduğu otobüse yönelik düzenlenen, 14 aske rin şehit olduğu bombalı araç saldı rısında gözaltına alınanların sayısı 29’a yük seldi. Saldırıda yaralanan 3 askerin tedavisi sürüyor. Kayseri’de geçen 17 Aralık’ta bomba yüklü araçla, çarşı iznine çıkan Komando Tu gayı askerlerinin bulunduğu halk otobüsüne terör saldırısında 14 asker şehit olmuş, 56 as ker de yaralanmıştı. Saldırının ardından bom bacının cebinden çıkan kroki ve çizimlerdeki parmak izlerinden Şanlıurfa, Diyarbakır, Ada na ve İstanbul’da yapılan operasyonlarla, gö zaltına alınanların sayısı 29’a yükseldi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear