28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 20 Ocak 2017 EDİTÖR: ASLAN YILDIZ MHP’li bakan çıkışı haber 5 Yıldırım, ‘Başkanlık döneminde MHP’li bakanlar da atanabilir’ dedi. CHP, Başbakan’ın sözlerini ‘MHP’li vekillere açık siyasi rüşvet teklif edildi’ şeklinde değerlendirdi Başbakan Binali Yıldırım, Fox Tv’den İsmail Küçükkaya’ya yaptığı açıklamada “Başkanlık döneminde bakanlar dışarıdan atanırken MHP’ye yakın, MHP’li bakanlar atanabilir. Sonuçta siyaset toplumun dengelerine göre yapılır” dedi. Yıldırım’ın bu sözlerine muhalefet tepki gösterdi. CHP başbakanın MHP’li vekillere açık siyasi rüşvet teklif ettiğini söyledi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Başbakan Yıldırım’ın “MHP’li bakan” açıklamasına “Başbakan, MHP’li vekillerine açık siyasi rüşvet teklif etmektedir. Koalisyonlar bitecek deniyordu. Rejimi değiştirirken, siyasi rüşvetle rejim değişikliğine koalisyon ortağı aramakta. Ben MHP’lileri belli hassasiyetleriyle tanırım. Milletten aldıkları yetkiye hakaret edilmesine, kendilerine açıktan rüşvet teklif edilmesine katlanacak karakterlerde değiller. Ben bu tip işlerin tersine tepeceğine inanıyorum” dedi. ‘Başbakan itiraf etti’ Meclis’te gazetecilere açıkla BAHÇELİ: karanlıkta göz kırpmış, haberimiz yok MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım’ın, “2019’da kabinede MHP’li bakanlar olabilir” yönündeki sözlerine ilişkin, “Zannederim, karanlıkta göz kırpmışlar, bizim haberimiz yok” dedi. Meclis’te gazete cilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli “CHP’nin bazı sözcüleri değerlendirmelerinden MHP’ye karşı haksız bir suçlama yapılmaktadır. Sayın Başbakan’ın gelecekle ilgili yapmış olduğu bir değerlendirme konusuna gelince böyle bir soruya şu aşamada cevap verecek durumda değiliz. Çünkü anayasa görüşmeleri sırasında hiçbir maddenin gündeme alınıp üzerinde çalışma yapıldığı sırada gelecekle ilgili herhangi bir tasarrufta bulunulmamıştır. Bahse konu 2019’sa daha üç sene var, kim öle kim kala. AKP içerisinde MHP kökenli değerli milletvekilleri vardır, eğer onları kastetmişlerse o zaten AKP’nin kendi meselesidir” dedi. l SELDA GÜNEYSU/ANKARA ma yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl ise, “Anayasa teklifinin en başından itibaren yapılan işbirliğinin arka planında ne olduğu ortaya çıkmıştır ve Başbakan samimi bir itirafta bulunmuştur. Muhtemeldir ki bu referandum sonunda olası bir hükümet söz konusu olduğunda MHP’ye de yer verilecektir. Anayasa teklifindeki işbirliğinin temel nedenlerinden birisi Başbakan tarafından açıklanmıştır. Tahmin edilmeyecek bir olay değildi ama birinci derecede yetkilinin ağzından bunu kamuoyunun duymuş olma sı son derece önemli. Bizim ısrarla olduğumuz rejim değişikliğinin gerçekleşiyor olmasının, MHP’nin payında nasıl bir gerekçe yattığını hep birlikte görmüş olduk” dedi. Gazetecilerin, “Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı da gündemde” sözleri üzerine Bingöl, “Saraydaki odanın (Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı), bu işbirliğine yönelik maddelerden biri olup olmadığını ilerleyen günlerde göreceğiz. Bir başka odayı herhalde Bahçeli kabul etmeyecektir” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Kılıçdaroğlu daha sertti’ Başbakan Yıldırım, TBMM’de makam odasında basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle konuştu. Yıldırım “Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli ile görüşmesi referanduma yönelik taktik hamle mi” sorusuna “Bu taktik hamlenin, MHP seçmeni üzerinde etkisi olmaz. Dikkat ederseniz ilk zamanlardaki sert söylemlerini daha bir demokratik şekilde dillendirmeye başladı. Bu iyi bir gelişme” dedi. AKP’li Enç, HDP’li Buldan’ın göğsüne tekme attı. Darbenin etkisiyle bir süre nefes alamayan Buldan hastaneye kaldırıldı. AKP’li kadınlar saldırdıAKP’liEnç’imilletvekillerizorlukladurdurabildi. Yere düşen Şafak Pavey’in protezi çıktı. AKP’lilerin müdahalesi sırasında Nazlıaka’nın acısı yüzüne vurdu Nazlıaka’nın kendini kürsüye kelepçelemesiyle başlayan eylem, AKP’li kadın vekillerinin şiddeti sonucu 4 kadın vekilin yaralanmasıyla sonuçlandı MAHMUT LICALI/ SELDA GÜNEYSU TBMM Genel Kurulu’nda Anayasa değişiklik önerisinin görüşmelerinde Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın kendini kürsüye kelepçelemesiyle başlayan eylem, AKP’li kadın milletvekillerinin şiddete dönüşen müdahalesi sonucu 4 kadın milletvekilinin yaralanmasıyla sonuçlandı. TBMM tarihinde böyle bir eylem ilk kez yaşanırken, kadın vekillerin kadın vekillere yönelik şiddeti de bir ilk oldu. TBMM Başkanvekili Pervin Buldan göğsüne aldığı sert tekme sonucu ciddi sağlık sorunu yaşadı. Yere düşen CHP’li Şafak Pavey’in protezi çıktı. Önceki gün gerçekleştirilen ve 7 maddenin kabul edildiği görüşmelerde oylama sırasında AKP’li milletvekillerinin kabinlere girmeden oy kullanmaları zaman zaman tansiyonun yükselmesine neden oldu. CHP’li vekillerin kabinlere girmeyen milletvekillerinin isimlerini oylama işlemi devam ederken tek tek söylemeleri üzerine bu durum TBMM’nin resmi tutanaklarına da yansıdı. Önerinin 8. maddesinin görüşmelerine geçilmesi sırasında TBMM tarihinde bugüne kadar yapılan eylemler arasında bir ilke imza atıldı. Kürsüye kelepçeledi Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka boş olan kürsüye yöneldi. Nazlıaka yanında getirdiği demir kelepçenin bir ucunu önce mikrofan sistemine, bir ucunu da sol eline taktı. Nazlıaka Genel Kurul’a, “Ben burada özellikle MHP milletvekillerine seslenmek istiyorum” diye konuşmaya başladı. Bu sırada AKP sıralarından çok sayıda milletvekili kürsüye yönelirken, TBMM Başkanvekili Bahçekapılı, Meclis idare amirlerinin Nazlıaka’yı kürsüden uzaklaştırmasını istedi. Nazlıaka’nın MHP sıralarına bakarak konuşma Gözleri dönmüş gibi saldırdılar CHP’li Pavey, olayın ardından yaptığı açıklamada “Gözleri dönmüş şekilde hepimize saldırdılar. Bu saldırı Anayasa geçtikten sonra bizlere yapacaklarının ayak izlerini gösteriyor. Ben kürsünün oradaydım. AKP’li Gökçen Enç önce vurmak istedi. Araya HDP vekili Burcu Çelik Özkan girdi. Onun saçlarını çektiler. Enç, beni itti, yere düştüm. Diğer vekili saçından sürüklediler. Gözleri dönmüş gibi hepimize saldırdılar” dedi. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu da, “Daha önce köpek giremez diye döviz açan Gökçe Enç, TBMM Başkanvekili Buldan’ın göğsüne tekme attı. Vekilimiz Özkan’ın da yüzünü çizdi ve saçlarını kopardı” açıklamasını yaptı. sını sürdürdüğü sırada, MHP lideri Devlet Bahçeli Genel Kurul’a geldi. Nazlıaka’nın “Sayın Bahçeli lütfen evet demeyin. Vicdanınız rahat değil bundan eminim” diye konuştu. Nazlıaka’nın konuşmasını sürdürdüğü sırada Bahçekapılı oturumu açtı ve 45 dakika ara verdiğini belirtti. AKP’li Bülent Turan ve Mustafa Elitaş, AKP’li milletvekillerine “Hadi arkadaşlar yemeğe gidiyoruz” diyerek Genel Kurul’dan çıkardı. HDP’li kadın vekilleri Nazlıaka’nın yanına gelerek destek verirken, çok sayıda vekilin Nazlıaka’yı ikna etmeye çalıştığı gözlendi. 45 dakikalık aranın ardından Nazlıaka’nın eylemini sürdürmesi üzerine birleşim açılıp tekrar ara verildi. AKP’liler organize oldu Nazlıaka’nın eylemi devam ederken; izleyici localarının perdelerinin kapanmaya başlaması dikkat çekti. Gazeteciler dışarı çıkarıldı. AKP sıralarında 20 kadar kadın milletvekilinin bir araya gelerek konuştukları gözlendi. Nazlıaka’nın kürsüde tek başına kaldığı bir sırada AKP’li kadın NazlıAka: Meclis’te bir ilk yaşandı Yaşananların ardından Aylin Nazlıaka yaptığı açıklamada; “Kadınların kadınlara şiddet uygulayacak bir noktaya geldiğini gösterebilecek düzeyde bir ilk yaşandı” dedi. Kendini Meclis kürsüsüne kelepçeleyerek tüm topluma bir mesaj vermek istediğini söyleyen Nazlıaka, “Bu kelepçe Meclis’e vurulan kelepçeyi temsil ediyor. MHP’li vekillere seslenmek istedim. Başta Sayın Bahçeli olmak üzere MHP’li vekillere kürsüden seslendim. Tarihimizi hatırlatmaya çalıştım” diye konuştu. Nazlıaka, “Bu tamamen samimi bir eylemdi, demokratik bir haktı. Sonuna kadar devam ettirmeye kararlıydım. Uzun saatler sürebilir diyerek tedbirli davranmışım” dedi. vekiller birden organize bir şekilde Nazlıaka’nın etrafını sardı. Bu sırada HDP’li kadın vekillerle bazı CHP’li kadın vekiller de kürsüye yöneldi. AKP’li kadın vekiller kelepçeyi çıkarmak için fiziki şiddete dönüşen bazı yöntemler kullandı. Çıkan arbede bir anda AKP’li kadın vekillerinin diğer kadın vekillerine yönelik saldırısına dönüştü. Nazlıaka bu sırada çığlık atarak “Hayır” diye bağırdı. 4 kadın vekil yaralandı Yaşanan olayda engelli milletvekili CHP’li Şafak Pavey yere düşürken, TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ise göğsüne çok ciddi bir darbe aldı. AKP’li Gökçen Enç Başkanlık Divanı’na çıkan merdivenlerin üzerinden Buldan’ın göğsüne tekme attı. Buldan aldığı darbenin etkisiyle bir süre nefes alamazken, önce revire oradan da ambulansla hastaneye kaldırıldı. AKP’li kadın vekillerin şiddete dönüşen müdahalesinde AKP’li Gökçen Enç, HDP’li Burcu Çelik Özkan’ın yüzünü çizdi ve saçlarını kopardı. CHP’li Pavey’in yere düşmesi sonucu da protezi yerinden 2. turda oylama sonuçları TBMM seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 5 yılda bir aynı anda yapılmasını düzenleyen 4. madde 342 kabul, 138 ret, 1 çekimser, 4 boş ve 1 geçersiz oyla kabul edildi. AKPMHP bloku, 6 fire verdi. TBMM’nin yetkilerini düzenleyen 5. madde 342 kabul, 140 ret, 4 boş oyla kabul edildi. AKPMHP bloku 6 fire verdi. TBMM’nin denetim yetkisini düzenleyen 6. madde 342 kabul, 138 ret, 3 boş ve 2 çekimser oyla kabul edildi. AKPMHP bloku 6 fire verdi. Cumhurbaşkanı’nın partili olabilmesini ve yetkilerini düzenleyen 7. maddenin oylamasında 340 kabul, 136 ret, 1 çekimser, 4 boş ve 3 geçersiz oy kullanıldı. AKPMHP bloku, bu maddede 8 fire verdi. çıktı. Pavey de önce revire ardından Başkent Hastanesi’ne kaldırıldı. Nazlıaka’nın ise bileği incindi. AKP’liler mikrofonu söktü AKP’li vekillerin yaklaşık 5 dakika süren ve şiddete dönüşen uğraşları sonucu Nazlıaka’nın kelepçesi çıkarıldı. Nazlıaka’nın her iki kolunu arkadan tutan AKP’li kadın vekiller, kelepçeyi açamadı. AKP’li vekiller daha sonra kelepçenin takılı olduğu mikrofon sistemini söktü. Nazlıaka’nın saat 18.35’te başladığı eylem AKP’li kadın milletvekillerinin saldırısı sonucu saat 20.10’da 4 kadın vekilin yaralanmasıyla sonuçlandı. AKP’li Mustafa Elitaş’ın konuşması ise AKP ile CHP arasındaki gerilimi yeniden tırmandırdı. CHP’li milletvekilleri hep bir ağızdan “adalet, adalet, adalet” diye bağırarak sıra kapaklarına vurdu. Bu sırada CHP’li Altay; Buldan’a uygulanan şiddetin cezasız kalmaması gerektiğini söylerken, AKP’li Özcan Ulupınar’ın Altay’ın üzerine yürümesi gerilimi tekrar tırmandırdı. CHP’li vekiller ile AKP’li vekiller arasında itişmeler yaşandı. Çoğunluğun tahakküm hevesi “T ürk usulü başkanlık sistemi” denilen rejim, “olağanüstü hal” ile pekişen mevcut otoriter siyaset koşulları altında koşar adım geliyor. Bu süreçte, ülkenin geleceğine ilişkin çok önemli ve köklü bir değişim, sadece çoğunluğun onayı esas alınarak, gerisi sürece dahil edilme ihtiyacı duyulmadan gerçekleşecek. Halihazırda buna karşı çıkan, “halkın tercihine”, “milli irade”ye karşı çıkmakla itham ediliyor, sesi kesiliyor, dahası sesinin kesilmesi meşru sayılıyor. Bundan sonra, yani “çoğunluğun tahakkümü” sistem olarak tescillendikten sonra, iş daha da ciddileşecek. Maalesef, dikkatler sadece “tek adama” çevrilmiş, tek adam rejimi anlayışının temelini oluşturan zinhiyet, yani nüfusun çoğunluğunun kanaati neyse onu “halkın tercihi” olarak kabul eden çoğunlukçu anlayış yeterince irdelenmiş, sorgulanmış değil. Maalesef, geçmişte yaşanan, “halka rağmen halkçılık” adı altında, “aydınlanmış” addedilen bir azınlığın çoğunluğa çekidüzen verme, bunu yaparken, çoğunluğu adam saymama anlayış ve siyaseti, zaman içinde tersini sorgulanmaz kıldı. Yani azınlığın antidemokratik tahakküm siyaseti, tersini yani “çoğunluğun tahakkümü” siyasetine “demokratik meşruiyet” sağladı, daha doğrusu öyle sayıldı. “Halka rağmen halkçılık” siyasetine karşı çıkanların vardığı nokta, “halk adına haksızlık” savunusu oldu. Oysa demokratik siyaset, bir azınlık çoğunluk meselesinden ibaret değil, demokratik siyasetin belirleyici vasfı hak ve özgürlüklerin sınırlarının dar veya geniş olması ile alakalı. Çoğunluğun baskı altına alınması, demokratik siyaset açısından fazladan sorunlu, ama sonuçta çoğunluk hak ve özgürlükleri daraltan siyasete yöneldiğinde de otoriter siyasete savrulmuş oluyor. Bu konular demokrasi kuramları çerçevesinde çok tartışıldı, hâlâ tartışılıyor, diğer taraftan bu çerçevede önümüzde pek çok tarihsel tecrübe var. Çoğunluk, kolaylıkla otoriter siyasetleri onaylayabiliyor, bu durumda çoğunluk adına siyaset yapanlar, “konu kapanmıştır, azınlıkta kalanlar derdinize yanın” deyip yollarına devam ediyor. Ediyor da, bu dar görüşlüğün sonu felaket oluyor. Demokratik siyaset, “herkesin doğrusu kendine mutlak” olacağı ve işin sonunda iktidarı elinde bulunduranın, “mutlak doğru” adına, diğerlerine baskı uygulayacağı, buradan toplumsal barış ve huzur çıkmadığı/çıkmayacağı için icat edildi. Seçkinci siyasetler, aydınlanmış bir azınlığın çoğunluğu yönetme hakkı olduğu varsayımı temelinde baskıcıdır. Çoğunlukçu siyasetler ise esas olan “çoğunluğun doğrusu”dur varsayımı üzerinden diğerleri üzerinde baskı uygulamayı meşru görür. Tabii, sadece bu kadar değil, çoğunlukçu siyasetler, belli kültürel değerleri esas aldığı için “milletin gerçek temsilcisi” olma iddiasındadırlar. O kültürel değerlerin içinde, din veya dinin belli bir yorumu vardır, tarih veya tarihin belli bir yorumu vardır, çoğunluğun mensup olduğu etnisite vardır, mezhep vardır, yaygın kanaatler vardır, örf ve âdetler vardır. Bu dairenin dışında kalanlar “millet”in de dışında sayılır, dahası milletin düşmanı ve hain sayılır, tıpkı şimdilerde olduğu gibi. Mevcut “başkanlık siyaseti”, sadece tek adama dayalı bir rejim kurguladığı için değil, daha önemlisi böyle bir millet/millilik/yerlilik anlayışı üzerine oturduğu için sorunlu. Bu şartlar altında, “kendi liderinize göre sistem kurguluyorsunuz ama, ya yarın başkası başkan olursa, bir de öyle düşünün” diye seslenmenin manası yok. Milliyetçiİslamcımuhafazakâr kesim ve anlayış, sadece mevcut liderleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan dolayı değil, bu ülkede yaşayan çoğunluğun milliyetçimuhafazakâr olduğu için hep bu zihniyette olan bir tek adamı seçmenin en iyi yöntem olduğuna inandığı için onaylıyor. Biliyor ki, çoğunluk, kendi meşrebine, mezhebine uygun olmayanı seçmeyecek, dahası güç tek adam ve çevresinde toplanacağı için başkan ve onu seçenler dışındakilerin artık esamesi okunmayacak. Onların siyasi anlayışı bu, bu anlayışa dayalı bir sistemde, fikren, din, mezhep, etnisite veya kültür ve nihayet farklı olanların yaşama hakkı çoğunlukta olanların insafına kalmış olacak. Aman dileyen, o da sesini çıkarmadığı sürece, toplumdan dışlanmış biçimde bitkisel hayat sürecek. Çoğunluk için, belli ki böyle bir toplum kurgusu sorun olmak yerine, tam tersi belli ki (milliyetçi/İslamcı/muhafazakâr/Sünni) “çoğunluk” tahakküm kurma konusunda çok hevesli. Böyle bir anlayışın bir toplumu neden ve nasıl felakete götüreceği, belli ki o felaketler yaşanmadan anlaşılmayacak. ERDOĞAN MUHTARLAR TOPLANTISINDA KONUŞTU Özgürlük Marmaray’mış Batı da bizi kıskanıyormuş Cumhurbaşkanı Erdoğan, dövizdeki lah 18 Mart’ta da Çanakkale Köprüsü’nün krizin Türkiye’nin ya temelini atacağız. Çıldı tırımlarını kıskananlar rıyorlar, kıskanıyorlar. tarafından çıkarıldığı Sen kalkacaksın dünya nı belirterek, “Ne kısa nın en büyük havalima caksınız kısın, bu millet nını yapacaksın he. Do küllerinden yeniden do larınızı kısarız, dövizi ğar, sizi boğar” dedi. Er nizi kısarız diyorlar. Ne doğan 35. kez, Saray’da muhtarlarla bir araya Tayyip Erdoğan kısacaksanız kısın, bu millet küllerinden yeni geldi. Erdoğan’ın konuşmasın den doğar, sizi boğar. dan satır başları şöyle: Özgürlük diye bir derdi Ey kaymakam, haddini bildi niz yok: Batı’dan gelenler doğ rirler: 15 Temmuz gazimiz ev ru Güneydoğu’ya gittiler. Ama raklarını gönderiyor ama evrak bunlar ahlaksız. Oralardaki bele lar işleme konmuyor veya ağır diyeler devletin iş makineleriy dan alınıyor. Ey kaymakam. Sen le o çukurları açıyorlar, bunla kendini ne sanıyorsun ya, sen rı görüyorlar. Hâlâ bunları savu orada kalıcı mısın ya! Haddini nuyorlar. Sizin bu dünyada öz bilmediğin zaman sana haddi gürlük diye bir derdiniz yok. Öz ni bildirirler. Nitekim İçişleri Ba gürlük bu değil ya! Özgürlük, bu kanıma da söyledim, öyle zanne insanlara insanca yaşama erde diyorum ki gereği yapılacaktır. mini huzurlarına getirmek. Öz (Erdoğan’ın sert sözlerle eleştir gürlük Marmaray’dan geçer, Av diği o ismin İstanbul Bahçeliev rasya Tüneli’nden, Osmangazi ler Kaymakamı Mehmet Ali Öz Köprüsü’nden, dünyanın en bü yiğit olduğu ileri sürüldü.) yük havalimanından geçer. Bu millet sizi boğar: Gezi Hans’ın değil, Ayşe’nin rapo olaylarıyla milletimizin içinde ru bağlar: Döviz kuru üzerinden hayat tarzı gerekçesiyle bir çat ekonomimize darbe vuruluyor. lak oluşturmak istediler. Oyu Yatırımları engellemek istiyor nun arkasında dış güçler vardı. lar. Ne raporu hazırlarsanız ha Ah, sen köprüler, denizin altın zırlayın. Hans’ın George’un ha dan raylı sistemler, insansız ha zırladığı raporlar değil, Ayşe’nin va araçları yapacaksın öyle mi! Fatma’nın raporları bağlar. Biz durduk mu, durmadık. İnşal l ANKARA (Cumhuriyet) C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear