28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 12 Eylül 2016 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ TOMA, BARİYER VE SERT MÜDAHALE DHA haber 5 DHA SUR SURUÇ Kayyım atamalarının ardından DBP’li belediyelerde kayyım engel oldu. Kayyım olarak atanan Vali Yardımcısı Bilal Özkan ile ilçe kaymakamı, Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak ve Eşbaşkan Fırat Anlı, HDP Akbaş seçilirken kayyım atanan Suruç Belediyesi’ne dün sabah saatlerinde heyetleriyle partililer arasında sert belediyenin idari müdürlerini toplantı ve DBP Sur ilçe binası önünde basın polis gitti. Kayyım olarak atanan Şanlıurfa tartışmalar yaşandı. Sert müdahalelerin için binaya çağırdı. Kaymakam Murat açıklaması yapmak istedi ancak polis izin Vali Yardımcısı Tarık Açıkgöz göreve yaşandığı olaylarda gözaltına alınanlar Kütük’ün kayyım olarak atandığı Silvan’da vermedi. Parti binasına girmeye çalışan başladı. Batman İl Belediyesi’ne kayyım oldu. Diyarbakır Sur’da belediye belediye binası özel harekât polisleri bir partili gözaltına alındı. Hakkında 44 atanmasından sonra belediye önünde binasının çevresine polis bariyerleri ve tarafından zırhlı araçlarla geniş güvenlik yıl hapis istemiyle davalar açılan ve toplanan ve içeri girmek isteyen bir TOMA’lar yerleştirildi. Polisler, belediye önlemi aldı. HDP Adana Milletvekili Meral yakalama kararı verilen Şanlıurfa’nın gruba polis müdahale etti. Çıkan arbede başkanvekiline “Sizin burası ile ilişkiniz Danış Beştaş, Diyarbakır Milletvekilleri Suruç ilçesinde DBP’li Suruç Belediye sırasında çekim yapanlar da darp kesilmiştir” deyip içeri girmesine Feleknas Uca, Sibel Yiğitalp, DBP’li Başkanı Orhan Şansal’ın yerine DBP’li Halil edilerek engellenmeye çalışıldı. ‘Kayyım darbesi’ CHP’li Özgür Özel kayyım atamalarını ‘siyasi kalpazanlık’ olarak niteledi. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen de iç savaş zemininin yaratıldığını söyledi Kanun hükmünde kararname (KHK) ile 28 belediyeye kayyım atanmasına CHP, HDP ve DBP sert tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, atamaları “siyasi kalpazanlık” olarak nitelendirirken CHP PM üyesi Sezgin Tanrıkulu, AKP’nin ülkeyi bölünmeye götürdüğünü söyledi. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, provokasyon olarak nitelendirerek iç savaş zemini yaratıldığını söyledi. DBP Eşgenel Başkanı Sebahat Tuncel ise kayyım atamalarını “siyasi darbe” olarak nitelendirdi. Milletin iradesine ne oldu? CHP Genel Başkan Yardımcıları Zeynep Akatlı Altıok ve Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Özgür Özel ve PM üyesi Sezgin Tanrıkulu ve İl Başkanı Mehmet Sayın Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledi. Özel, atamalarla ilgili düzenlemenin 20 Ağustos’ta 4 partinin uzlaşmasıyla geri çekildiğini anımsatarak “Bütün milletvekilleri, yani milletin iradesi kayyım atama yetkisini uygun görmedi. 2 Eylül’de bunun kararını yayımladılar. Siyasi bir kalpazanlık ve sahtecilik yaparak Meclis iradesine saygısızlık yaptılar. Burada kullanılan yetki Erdoğan’ın başkanlık sistemindeki başkanlık kararnamesidir. AYM’ye götüreceğiz” dedi. Tanrıkulu ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Ya herro, ye merro” sözüne tepki göstererek, “AKP’nin yaptığı bölücülüktür. Hizmet ettiği siyaset ise bölünmedir” diye konuştu. HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, “Açık biçimde kayyımlarla ilAyhan Bilgen gili düzenleme iç savaş zemininin oluşturulmasıdır. Provokasyondur. Konunun yerel demokrasi ve hukuk açısından artık tartışılabilir bir tarafı kalmamıştır. Halkın iradesine, belediyesine sahip çıkması, seçme ve seçilme hakkını korumak için üzerine düşeni yapması gerekiyor” dedi. HDP MYK’den yapılan yazılı açıklamada görevden alınan belediye başkanlarının yüzde 6595 oyla seçildiği belirtilerek “15 Temmuz’da Meclis’i bombalayan zihniyetle seçilmiş belediyelere el koyarak halkın iradesini gasp eden zihniyet arasında fark olmadığı” vurgulandı. Belediyelere baskın yapılması 12 Eylül darbesini hatırlattığı belirtilerek “kayyım darbesi” ifadesi kullanıldı. l ANKARA/DİYARBAKIR/Cumhuriyet Altıok Tanrıkulu Sayın Ağbaba Özel CHP KURMAYLARI DİYARBAKIR’DA CHP Genel Başkan Yardımcıları Zeynep Akatlı Altıok ve Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Özgür Özel ile Sezgin Tanrıkulu, İl Başkanı Sayın, kayyım atanmasıyla ilgili değerlendirmeyi Diyarbakır’da yaptı. l DHA DHA ‘MİLLETİN İRADESİ ESASTIR’ İçişleri Bakanlığı konuya ilişkin yaptı ğı açıklamada, “Demok rasi ve hukuk devle ti anlayışında millet ira desinin yerel yönetimlere yansıması esastır” Süleyman Soylu denilerek “ancak” şer hi konuldu. Açıklamada şöyle denil di: “... ancak belediyeler; vatandaşımı zın, kullandığı oyu, verdiği vergileri ve demokrasinin sunduğu iklimi istismar ederek ülkemizin birlik ve bütünlüğü ne kast eden terör örgütlerinin etki si altına giriyorsa, milli iradeyi gaspe denlere karşı tedbir almak devletin asli görevidir. Seçimle işbaşına gelip milletin hür iradesini suç işlemek için kullanmanın meşruiyeti yoktur. Elbet te hiçbir hukuk düzeni hakların açıkça kötüye kullanılmasını korumaz.” ‘TERÖRÜN FİNANSMANI OLAMAZLAR’ Tuncel ‘Direnmek meşru hak’ Diyarbakır’da basın toplantısı düzenleyen DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, “AKP devlet mekanizmasını bizim belediyelerimize kayyım olarak atamış ve siyasi darbenin öncülüğünü yapmıştır. Yurtta Sulh Konseyi’nden farklı değildir. Yurtta Sulh Konseyi, yönetime el konulduğunu söylemiştir, belediyeleri basanlar da öyle demiştir. 12 Ey lül darbe döneminde biz bunları gördük, şimdi de AKP hükümeti aynısını yapıyor. Bunun karşısında direnmek en meşru haktır. Bu kayyımlar yok hükmündedir. Bu uzun soluklu bir mücadele olacak” dedi. Kayyım atanan Şanlıurfa’nın Suruç Belediyesi’ni ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da “Bugün 28 il ve ilçede bir darbe gerçekleşti” dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 28 bele diyeye yapılan görev lendirmelerle ilgili sos yal medya hesabından açıklama yaptı. Bozdağ, kayyım itirazlarına, “Se çilmiş olmak, seçilene suç işleme hak ve yet Bozdağ kisi vermez” yanıtını verdi. Bozdağ, “Demokratik hukuk devletin de, seçimle işbaşına getirilen belediye başkanları/meclis üyeleri, vazifelerini, kanunlara uygun yapmak zorundadır.. Hiçbir demokratik hukuk devleti, bele diye başkanları ve meclis üyelerinin be lediye gelirlerini terör örgütüne aktarıp terörün finansmanını yapmasına, terör örgütünün eylemlerinde belediye araç ları, ekipleri ve imkânlarının kullandırma sına izin vermez, veremez” dedi. ‘SEÇİM YAPILMASINI ÜMİT EDİYORUZ’ ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, hükümetin 28 belediyeye kayyım ataması ile ilgili açıklama yaptı. “Türkiye’nin Güneydoğusu’nda Bugün Gerçekleşen Olaylarla İlgili Açıklama” başlıklı yazıda şu ifadeler yer aldı: “Hükümetin bazı seçilmiş yerel yetkilileri terörizmi destekledikleri iddiasıyla görevden alma ve yerlerine kayyım atama kararını takiben Türkiye’nin Güneydoğu’sundaki çatışma haberlerinden endişe duyuyoruz. Amerika Birleşik Devletleri terörizmi lanetlemekte ve Türkiye’nin kendisini savunma hakkını desteklemektedir. Türk mercileri bazı yerel yetkililerin terörist gruplara katıldığı veya maddi destek sağladıkları yönündeki iddiaları araştırırken, hukuki süreç ve Türk anayasasında saklı olduğu şekilde barışçıl politik ifade hakkını da içermek üzere, kişisel haklara saygının önemine işaret ederiz. Kayyım atamalarının geçici olacağını ve vatandaşların yakında Türk yasasına uygun bir şekilde yeni yerel yetkililer seçmelerine izin verileceğini ümit ediyoruz.” Makulde buluşamadık Bir büyük felaket atlattık, belki bundan sonra “akıllar başa gelir”, “makulde buluşulur” dedik. Bırakın, makulde buluşmayı işler iyice çığırından çıktı. Makulde buluşmak adına, yeri geldi, iktidara “Bu FETÖ nereden çıktı, kimi kime şikâyet ediyorsunuz?” demekten imtina ettik, sonuç insanın aklıyla alay eden bir FETÖ umacısı üzerinden, hak, hukuk diye ne varsa çiğnenmesine bahane yaratmak oldu. “Olağanüstü hal” ilanı zaten sorunlu, onunla kalmadı “Olağanüstü rejim’”inşası başladı. Binlerce insan FETÖ bağlantısı ithamı ile işinden oldu, binlerce insan hapsi boyladı, “belli olmaz, biri iftira atar da ben de gürültüye giderim” korkusu yüreklere salındı, korku düzeni hâkim oldu. Bizim mahallenin cami imamı bile işinden oldu, tevatüre göre Bank Asya’da hesabı varmış, çocuklarından biri de Gülencilerin yurtdışındaki okullarından birinde okuyormuş. Hak, hukuk bir yana, vicdanlara seza bir durum; pek çok benzer örnek de olduğu gibi, velev ki söylenen doğru olsun, demek ki, bir cami imamı çocuğuna daha iyi bir istikbal hayali ile bu grubun açtığı imkânlardan yararlanmak istemiş, hepsi bu. Yaptığının suç olarak kendine geri döneceğini nereden bilecek, zamanında mevcut iktidar Gülencileri baş üstünde tutuyor, al gülüm ver gülüm bir ortam söz konusu. 1725 Aralık bir milatmış, o tarihten sonra her tür ilişkiyi kesmeyenler suçlanıyor. Ne yapacak, bizim cami imamı, hemen derin bir durum analizi yapıp, “bunlar yarın darbeye kalkışır, en iyisi ben çocuğu Harvard Üniversitesi’ne parasız yatılı yazdırayım” mı diyecek? Siz insan hayatı bu kadar kolay mı sanıyorsunuz? Nasıl bir akıl, nasıl bir vicdan? ‘Subliminal darbe mesajı’ Diğer taraftan, Gülen grubu gazetelerinde yazmış, televizyonlarında program yapmış insanları olur olmaz hapse tıkmak neyin nesi? Fikirlerini beğenin beğenmeyin, sahiden Nazlı Ilıcak, Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Lale Kemal, Nuriye Akman gibi isimlerin darbe ile ilişkisi olabileceğine inanıyor musunuz? En son darbe öncesi bir televizyon programında Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın “subliminal darbe mesajı” verdiğine kanaat getirildiği için gözaltına alındılar. “Ama onlar da Ergenekon sürecinde haksızlıkları meşrulaştırmışlar”. İyi de o dönem haksızlık hukuksuzluğu meşrulaştıranların başında olanlar, iktidarda olanlar değil miydi? Zamanında Başbakan, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı başta olmak üzere, tüm iktidar, bürokrasi daha mı az sorumlu? Bırakın onları, Ahmet Altan’ın yazdıklarının aynısını yazan onca gazeteci, daha mı az sorumlu ve sorunlu? Sahi, bu süreçte haksızlık, hukuksuzluk itirazlarına “kurunun yanında yaş da yanar” izahı ile karşılık veren her devrin adamı gazeteci tüm bunlara ne diyor? Neler yazmıştı, şimdilerde FETÖ avına çıkanlar? Haksızlık karşısında susan... Ben Ergenekon sürecinin, iddia edildiği gibi, ciddi bir şekilde askeri vesayetle mücadele meselesi olmadığını düşünen, bunu yazdığım için, “Ergenekonculuk”la itham edilen biriyim. Ömrünü Ergenekonculuk, ulusalcılık gibi dar görüşlülüklere itirazla, eski statükoyla mücadele ile geçirmiş biri olarak, bu ithamlar benim için büyük bir zul olmuştu. Şimdi ise, işlerin tersine dönüp benzer şeylerin beni itham edenlerin başına gelmesine razı olmayı zul sayıyorum. Haksızlık, hukuksuzluk kimin başına gelirse gelsin itiraz etmek zorundayız, benim inancıma göre, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”. Dahası, bir televizyon programında “subliminal darbe mesajı” aramak, bu memlekete deli gömleği giydirme teşşebbüsüdür. Bu gömleği giymeye razı olursak, bu memleketten umudumuzu kaybettik demektir. Diğer taraftan, HDP’li bazı belediyelere kayyım atanması tasarrufu başlı başına bir felaket habercisi. Terörle bağlantılı ithamı ile binlerce sendikalı öğretmenin işine son verilmesi de, benzer uygulamalar da, haksızlık bir yana, olsa olsa Kürt sorununun büyümesine neden olacak, hiç kuşkunuz olmasın. Belediyeler tabii ki anayasal sınırlar içinde davranmak mecburiyetindedir, ama lamı cimi yok, seçilmişin yerine atanmışı koymak demokrasiden vazgeçmektir. Tam da bu nedenle, kayyım atamak gibi yollar yerine, Kürt meselesinin demokratik zeminde çözümü için, yeni bir barış sürecine acil ihtiyacımız var. Önümüzdeki günlerde, bu tartışmayı gündemimizde tutmak gerekecek. 18 ay sonra İmralı’da görüşme Abdullah Öcalan’la görüşmek için İmralı’ya giden Mehmet Öcalan, dönüşte açıklama yapmadı. PKK lideri Abdullah Öcalan’dan yaklaşık 18 aydır haber alınamaması nedeniyle aralarında HDP milletvekillerinin de bulunduğu 50 kişinin 5 Eylül’de başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinin ardından, kardeşi Mehmet Öcalan dün İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüştü. Mehmet Öcalan, İmralı dönüşünde açıklama yapmazken, Asrın Hukuk Bürosu, görüşmenin ayrıntılarına ilişkin ileriki günlerde açıklama yapılacağını belirtti. Adalet Bakanlığı’nın önceki gün bayram için görüşme izni vermesinin ardından Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve Mehmet Öcalan’la Abdullah Öcalan’ın İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki görüşmesinin ayrıntılarının ileriki günlerde kamuoyuna açıklanacağı belirtildi. Öcalan’ın avukatı Mazlum Dinç dün sabah saat 08.30’da Bursa Gemlik’e gitti. Gemlik Jandarma Komutanlığı önünde konuşan Mehmet Öcalan, “Şu anda hiçbir şey bilmiyorum. Bizim tek isteğimiz var. 2 seneye yakındır aile görüşü yapılmamıştır. Avukatlar da 5 yıldır gidemiyor. Hükümetten ve devletten tek isteğimiz budur. Bu yasal hakkımız. 5 yıldır bu hukuksuzluk devam ediyor. Bu bizim hem yasal hem demokratik hakkımız. Bunun düzenli yapılmasını bekliyoruz” dedi. Gemlik Jandarma Komutanlığı’nda işlemlerini yaptıran Mehmet Öcalan, 09.13’te Tuzla gemisi ile İmralı’ya hareket etti. Mehmet Öcalan, İmralı’da Öcalan ile görüşme yaptıktan sonra saat 17.30’da Gemlik Jandarma Komutanlığı’na döndü. Mehmet Öcalan’ı Gemlik Jandarma Komutanlığı’na getiren araç Jandarma Komutanlığı’na alındı. Komutanlık içinde araca binen Öcalan herhangi bir açıklama yapmadan Gemlik’ten İstanbul’a döndü. Asrın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamada, görüşmenin ayrıntılarına ilişkin ileriki günlerde kamuoyuna açıklama yapılacağı belirtildi. Abdullah Öcalan’ın, 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatlarıyla, 6 Ekim 2014’ten bu yana ailesiyle, 5 Nisan 2015’ten bu yana İmralı heyetiyle görüşmesine izin verilmemişti. Avrupa Konseyi İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT) 2829 Nisan 2016’da İmralı’da Öcalan’la görüşmüştü. l Yurt Haberler C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear