14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 15 Mart 2016 14 haber/yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY ÖzAgecanr AKP, AB ile ne pazarlığında? AKP yönetimi ile AB arasındaki pazarlıklar nedir, ne değildir: Ankara ile Brüksel arasındaki pazarlıklarda Suriye, AKP’nin geleceği, Kürdistan ve para konuları iç içe geçmiştir. Ancak bu pazarlıkların, Türkiye’nin AB üyeliği ile kesinlikle ilgisi bulunmamaktadır. Konu ile ilgilenen kamuoyunun her şeyden önce bir gerçeği hatırlaması gerekir: AB, Türkiye’nin üyeliği konusunda 2005’te, müzakere sürecinin koşullarını belirledi; Türkiye’nin müzakere süreci, bütün diğer ülkelerden farklı olacaktır dedi ve oldu da. “Belirli bir sonuca varılması gerekmiyor, ucu açık olacak” dendi. Ben bunu, “bekleme odasında iğfal” olarak tanımlamıştım. Bir kitabımın da adı budur. Müzakereler sırasında herhangi bir AB üyesi müzakere sürecine vetoyu her safhada koyma olanağına sahiptir. Ayrıntılara girmiyorum; ilgilenenler Dr. Engin Selçuk’un “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Katılımı; İmkânsızı Tanımlamak” başlıklı makalesini okuyabilirler.(*) Ahmet Davutoğlu Brüksel’de bunlarla hiç ilgilenmedi. Kendisinin deyimi ile “Kayserili pazarlığı” ile meşguldü. Yani günü kurtarmak için AB’den üç beş kuruş daha fazla koparabilmek. Benim anımsadığım, bu tür pazarlıklara Kayserili değil, “Yahudi pazarlığı” denir. Aslında sürdürülen pazarlık Kürdistan, PKK, AKP’nin geleceği ve Türkiye üzerine yıkılan 2.7 milyon Suriyeli pazarlığıdır. YPG sorunu, Suriye Kürdistan’ı sorunudur. Ankara yönetimi iç politikayı Suriye’nin içine dalarak Sünnici bir algılama ile yürütmeye kalkışında, ABD, AB ve Rusya faturayı Türkiye’nin üzerine yıkıverdi; hem de PKK’yi kalkışmaya götürecek siyaset ve silah desteğini kullanarak. 12 Mart 2016’da bütün Kürdistancı (ve Kürtçü) örgütler toplanarak ortak hareket kararı aldılar. Pazar günkü Ankara’daki son katliam, başkaldırı girişiminin sürdürüleceğini gösteriyor. Suriye’de kazananlar En yararlı çıkanlar Rusya, İsrail ve “Kürtçüler” oldular. ABD de AKP’yi (ve Erdoğan’ı) desteklemesinin faturasını bugün ödemeye başladı. Ankara’nın Sünnici (ve dinci) politikası ABD’yi rahatsız etti. ABD çevreleri ve eski Ankara büyükelçileri Erdoğan’a aba altından sopa gösteriyorlar; “Seninle birlikte ABD’nin bölge politikası da zarar gördü: bunu ancak Kürt açılımı için bir U dönüşü yaparak telafi edebilirsin.” Ankara (ve AKP) zor durumda; PKK ve diğer Kürtçü çevrelerin Güneydoğu’da çıtayı yükseltme başkaldırısına karşı sert tepki vererek PKK’yi vurması, AKP’yi geri dönemeyeceği bir noktaya getirdi. ABD ve AB’nin Kürdistan talepleri ile baş etmek zorunda. Üstelik AKP’nin bugünkü politikası kamuoyunda desteğini de artırıyor. Erdoğan memnun. İç dinamikler ile dış dinamikler karşı karşıya geldi. Oysa Yalçın Akdoğan 2003 ve 2004’te “Türkiye’nin iç dinamikleri ile dış talepler 200 yıldır ilk defa örtüşmeye başladı” diyordu. Bıçak Sırtı’nda birkaç defa yazmıştım. AKP’nin, önce “Kürt açılımını aşırı ölçüde destekleyen; arkasından PKK ve Kürtçülere karşı sert duran uygulamaları”, iç dinamiklerle dış dinamikler arasında örtüşme olmadığını, hatta olamayacağını gösterdi. AKP (ve Erdoğan’ın) çelişkisi, işin odak noktasına İslamcılığı yerleştirmelerinden kaynaklanmaktadır. Suriyeli göçmenler büyük sorun 2.7 milyon insan, yüzde sekseni ortalıkta, her yerde, aç, sefil. Türkiye’nin dev sosyoekonomik sorunlarına bir de bu eklendi. Atsan atamazsın, satsan satamazsın, yarın ne olacak ülkenin hali? Açlık, hırsızlık, soygun, mafyalaşma, şeriatçılık, “IŞİD’cilik” kol gezmeyecek mi? (*) Avrupa Birliği Çıkmaz Sokak, sayfa 117133, Bilgi Yayınları, 2005 15 MART 2016 SAYI: 33032 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörleri Hakan Çankaya Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.43 04.29 04.53 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.09 12.20 15.38 05.53 12.05 15.23 06.16 12.27 15.47 Akşam 18.19 18.03 18.26 Yatsı 19.38 19.21 19.42 Sultan hazretleri, Şeyhülislam efendinin düzenlediği “2016 İyilik Ödülleri” töreninde şöyle döktürdü: “Müslümanları terörist olarak göstermek isteyenlere karşı kendi değerlerimizle mücadele edeceğiz. Onlar, masumları öldürebilir, biz her zaman maz Özgen Acar le öldürttüğü de söylenir. Bir gün MusulHalep’in Türk va lisi El Porsuki, hiçbir kılıcın işleyemeyeceği zırhlı elbisesi içinde Musul Ulu Cami’de korumalarının eşliğinde cuma namazını kılıyordu. Hasan Sabbah’ın “fedaileri” de namaz kı lumların yanında yer alacağız. Bizim larken bir anda yerlerinden fırlayıp El m(KIŞeaİdDve) nşoilayaemktiamzi,zBinookloduHğauraymerdoelamDAazE.ŞBi zim medeniyetimizin olduğu yerde PKK olamaz, YPG olamaz!” Ama ne olur? “Olamaz” dediği ör Kavşak Sultan’ın Haşhaşistan’ı! Porsuki’nin boğazını bıçakla keserek öldürmüşlerdi. Fedailer kaçabilirlerdi, kaçmadılar! Valinin korumalarınca parçalanmalarını sevinçle bile karşılamışlardı! Ha gütlerden biri, konuşmasından bir san Sabbah’ın amacı, etkili bir ey kaç saat sonra Ankara’da, yani Türkiye lemle yalnızca can almak değil, çev Cumhuriyeti’nin başkentinde yine katliam yaptı. Hükümet, Güneydoğu Anadolu’da her gün gelen şehit haberlerini, İstanbul Sultanahmet’te 11’i Alman turisti olmak üzere 13 kişinin öldürülmesini de umursamaz oldu. Pazar günü Ankara’da 37 kişi yaşamını yitirdi, 100’ü aşkın yaralı var. Son beş ay içinde Anka ra Gar Alanı’nda 102, Merasim Sokak’ta 29 vatandaşımız öldürüldü. Ama Sultan’ın “medeniyetinde” bu olaylar olmazmış… Gel de acı denilen gözü dönmüş gizli bir örgütün devlet bünyesini nasıl esir almaya çalıştığını, gerektiğinde düşmanlarla nasıl işbirliğine gittiğini, asırlar önce millet olarak yaşadık ve gördük. Devlet, bu sinsi virüslere, sızıntılara asla geçit vermez…”  Sultan’a görse varsa yoksa “Feto terörizmine” saldırmak. Onun dışındakiler umurunda değil… “Haşhaşiler” sözü ile teröristlere Türkiye’de bu tür eylemlerin yolu açılmış oldu. HHH Haşhaşileri anımsayalım… İran’ın Kum kentinde doğan Hasan Sabbah (10321124) Alamut devletini kurduğu, yüksekçe bir tepede aynı addaki kalede yaşamıştı. Hasan Sabbah, sınırlı askeri güce sahip, 167 yıl süren devletini Bağdat halifelerine, Selçuklula rede korku ve dehşet yaratmaktı. Bu nedenle “fedaileri”, kendilerini “feda” ediyorlardı! Ünlü İtalyan gezgin Marco Polo, Hasan Sabbah’tan 150 yıl sonra, 1273’te uğradığı Alamut Kalesi ziyaretini de yazmıştır. Marco Polo’ya göre Hasan Sabbah “fedai adaylarını” kaledeki güzel ve gizli bir bahçeye götürüp “cennetin anahtarı sende” derken, güzel kızlar da onlara hizmet ediyor, bir yandan da “haşhaş” bitkisinin kellesinden çıkarılan “afyon sakızından” yutturuyormuş.  Ardından da “haydi cennete” diyerek, beyni afyonla uyutulmuş “fedaisinin” kaleden atlamasını emrediyormuş! Fedailerini “afyonkeş” yapıp onlarda yarattığı “bağımlığı” sürdürerek camilerde de “feda” eylemleri uygulatıyormuş. acı gülme… HHH Sultan Ocak ra, Haçlılara, Moğollara karşı korumak amacıyla değişik bir savunma yöntemini yaratmıştı. Seçkin “fedailerden” oluşturduğu vurucu gü HHH Böyle bir olay olacağını Ankara’daki ABD Büyükelçiliği 2 gün önceden açıklarken, Türk istihbara 2014’te Feto’cula cüyle, genelde camilerde önemli hedefleri öldürte tı ve Emniyeti’nden horlama sesleri geliyordu. Ve rı şöyle suçlamıştı: rek, çevrede “psikolojik baskı” yaratıyordu. Örne hâlâ Veziri Azam, Dâhiliye Nazırı, Teşkilâtı Mah “Tarihte de bunu ğin, dönemin ünlülerinden Nizamülmülk, Alpars susa Reisi istifa etmiyorlar… Beyler biraz değil; Hasan Sabbah ve fedaileri gördük. Haşhaşiler lan, Melik Şah ve Şemsi Tebrizi’yi bu yöntemler çok, ama çok ayıp olmuyor mu? 3 AKADEMİSYENE GÖZALTI Barış Bildirisi’nde imzası bulunan üç akademisyen ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla ifade verecek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, bildiriye imza atan ve İstanbul’da ikamet eden toplam 733 akademisyenin geçtiğimiz hafta başından itibaren ifadelerinin alınmasına başlandı. Savcılık, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ve Türk Tabipleri Birliği eski başkanı Gençay Gürsoy’un eşi Esra Mungan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Kıvanç Ersoy ile bildiriye imza attığı için işten çıkarılan Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Muzaffer Kaya ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi öğretim üyesi Meral Camcı hakkında gözaltı kararı verdi. 7 yıl hapis istemi Tebligat üzerine emniyete giden akademisyenler “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan gözaltına alındı. Hakkında gözaltı kararı bulunan Meral Camcı’nın ise yurtdışında olduğu belirlendi. Akademisyenler haklarında da va açılması halinde “Türk Milleti ni, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ni, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” ve “Terör örgütü pro pagandası” suçlarından 1.5 yıl dan 7’şer yıla kadar hapis cezası Bir grup öğretim görevlisi ve üniversite öğrencisi adli istemiyle yargılanacak. yede basın açıklaması yaparak tepkilerini dile getirdi. Cömert’in katiline 13 yıl 4 ay hapis Hatay’daki Gezi Direnişi’nde Abdullah Cömert’i “olası kast”la öldürmekle suçlanan polis Ahmet Kuş’u mahkeme tutuklamadı Hatay’daki Gezi Direnişi sıra sında attığı gaz fi şeğiyle Abdullah Cömert’i “olası ka YUSUF sıtla öldürmek”le ÖZKAN suçlanan polis me muru Ahmet Kuş hakkında Ba lıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “kastın aşılması suretiyle adam öldürmek” suçundan 13 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Sanığa yurt dışı yasağı koyan mahkeme ay rıca, kararın temyize açık olma sı nedeniyle tutuklamayı da gerekli görmedi. Abdullah Cömert, 3 Haziran 22 yaşında ölen Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert ve babası Edip Cömert, daha önceki bir duruşmaya gelirken. 2013’te başından vurularak yaşamını yitirmiş, olayla ilgili sanık polisin yargılandığı dava ise güvenlik gerekçesiyle Balıkesir’e alınmıştı. Bugüne kadar mahkeme, Kuş’un tutuklu yargılanması istemlerini dikkate almadı. Davanın dünkü karar duruşmasına, hakkında “olası kasıtla öldürme” suçlamasıyla 25 yıl hapis cezası istenen sanık Ahmet Kuş, yine Diyarbakır’daki geçici görevi nedeniyle katılmadı. ‘Bu kadar ucuz mu?’ İfadelerin alınmasının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Abdullah Cömert’in katilini 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırdı. Sanığa yurtdışına çıkış yasağı koyan mahkeme, ayrıca kararın temziye açık olması nedeniyle tutuklamaya da gerek görmedi. Karar üzerine acılı aileden, “İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?” isyanı yükseldi. l BALIKESİR Odabaşı’na daMyaezyısdı danolgaayızseıytlaesdinadvaekaiçıldı Erdoğan’a hakaret davası EZGİ ATABİLEN Şair ve yazar Yılmaz Odabaşı hakkında, 3 Eylül 2015’te Meydan Gazetesi’nde yayımlanan “Zamanın Vicdanında İki Mahkum” başlıklı yazısıyla ilgili Büyükçekmece 12’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Odabaşı, dava nedeni olan yazısında; “80’lerden bugüne Türkiye’de, özellikle ifade özgürlüğünün baskı altına alındığı dönemlerde sesini yükseltmiş, yaz dıklarımın ve söyledikleri lanmaları gibi vahim ör min bedelini defalarca yar nekler, AKP’yi ve hükü gılanarak, mahkum olup metini değil Türkiye’yi ödemiş biriyim. Bugün yaz itibarsızlaştırmaktadır. dıklarımın da bir bedeli Türkiye’de artık hukuk olacağını göze alarak yazı tan, anayasadan, basın yorum” ifadelerine de yer ve ifade özgürlüğünden vermişti. söz edemeyeceğimiz Yılmaz Odabaşı için bütün muhalif ga Cumhuriyet’e verdiği açıklamasında şöyle dedi: Yılmaz Odabaşı zeteci ve yazarların yargılanmaları normaldir. “Cumhurbaşkanı’na hakaret gibi Artık sadece küfür edebilen akt davalardan yargılanmamız, Can rollerin özgür olabildiği bir ülke Dündar ve Erdem Gül’ün tutuk de yaşıyoruz.” Eymür’den yeni iddia ‘Musa Anter olayında Yeşil vardı’ Mehmet Eymür Yazar Musa Anter’in öldürülmesinin de aralarında olduğu faili meçhul cinayetlere ilişkin, Mahmut Yıldırım’ın da (Yeşil) aralarında olduğu 16 sanıklı JİTEM davasının görülmesine devam edildi. Tanık olarak ifade veren eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın kendisine Musa Anter cinayetinde bizzat yer aldığını anlattığını söyledi. Eymür, “Olayın olduğu tarihte resmi bir görevim yoktu. İki İranlı kaçırılmıştı. Biz, bu İranlılardan sonra Mahmut Yıldırım’ı sorguya aldık. Anter’de bizzat kendisi yer almış. Sorgu dediğimiz sohbet toplantısı. Onu takip eden, yönlendirenler vardı. Bu isimleri veremem, bunu MİT’ten sorabilirsiniz. Onu kontrol edenleri çağırabilirsiniz” dedi. ‘Küçük benden çok biliyor’ Eymür, Cumhuriyet Savcısı Alper Türközmen’in “Mahmut Yıldırım’ın sizinle bağlantısı nedir” sorusu üzerine, “Mahmut Yıldırım ilk başta Bingöl Bölge Başkanlığı elemanıydı. Sonra jandarma ile irtibatı oldu. Sonra Güneydoğu’da kalmaması istenmiş. Daha sonra orada çalışmış arkadaşlar, ‘bize faydası olur, Arapça biliyor’ dediler. Kim görev verdiyse onun sorgulanması gerek. ‘Öldür’ demişler öldürmüş. ‘PKK’ya çok şey yaptırıyorduk’ diyor. ‘Cinayeti PKK’ya yıkmak için Miroğlu’nu yaralı bıraktık’ diyordu. Memlekete hizmet ettiğini zanneden bir insan. Musa Anter’in ölümüne ilişkin Veli Küçük’ün benden daha çok bilgisi vardır.” Müşteki avukatlarının, “Derin devlet var mı?” sorusunu Eymür, “Bazı şeyler çözülmüyorsa var anlamındadır” diye yanıtladı. ‘Kod adı terminatör’ Mahkemede ifade veren eski Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş ise, “MİT’in gönderdiği bilgiye göre muhtelif kod adı kullanıyor. Yeşil’in kod adlarından birisi ‘terminatör’, bunu anlamak mümkün değil” dedi. Mahkeme, Veli Küçük ile Hüseyin Özbilgin hakkında tanık olarak çağrı kağıdı çıkartılmasına karar verdi. Yıldırım’ı takip ve kontrol eden kişilerin isimlerinin de MİT’ten istenmesini ve Ankara Başsavcılığı’ndan Cem Ersever dosyasının istenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear