24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 9 Kasım 2016 6 teslim olmayız EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY/ELİF TOKBAY Juncker ‘Sorumlusu Erdoğan olur’ Juncker Avrupa Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker, Türkiye’nin vize muafiyetinin sağlanması için gerekli adımları atmaması halinde bunun sorumlusunun kişisel olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olacağını söyledi. Belçika’nın Brugge kentinde konuşan Juncker, Avrupa’nın Türkiye ile ilişkilerde birlik prensiplerine bağlı kalması gerektiğini kaydetti. AB kriterlerinin yerine getirilmemesi halinde vize ser bestisinin olmayacağını vurgulayan Juncker, “Türk yetkililerin bugün yaptığı her şey, beni Türkiye’nin Avrupa standartlarına saygı göstermeye hazır olmadığına inandırıyor” ifadesini kullandı. Juncker ayrıca vize serbestisinin sağlanmaması durumunda Erdoğan’ın bunun nedenini Türklere açıklamak zorunda kalacağını belirterek “Türkiye’ye ihtiyacımız var… Fakat temel prensiplerimizden vazgeçemeyiz” dedi. Demokrasiyi koru Bugün açıklanması beklenen AB İlerleme Raporu öncesi Avrupa Birliği Konseyi, son gelişmelerle ilgili 6 maddelik sert bir deklarasyon yayımladı ABKonseyi, gazetemize operasyon ve HDP’li vekillerin tutuklanması başta olmak üzere Türkiye’de yaşanan son gelişmelerle ilgili sert bir dekla rasyon yayımladı. Altı maddelik deklarasyon AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yük sek Temsilcisi Federica Mogherini tarafından açıklandı. Metinde şu ifadeler kullanıldı: 1) AB ve üye devletleri, Türkiye’deki son ge lişmeleri büyük bir endişeyle izlemektedir. 2) İdam cezasının geri getirilmesi amacıyla Meclis’e teklif sunulmasına yönelik yeniden or taya atılan görüşler; sosyal medya da dahil ol mak üzere, ifade özgürlüğüne karşı süregelen kısıtların yanı sıra medya kuruluşlarının kapa tılmaya devam edilmesi ve Cumhuriyet gazete si genel yayın yönetme ni ile gazete mensupları nın da arasında yer aldı ğı gazetecilere karşı çı kartılan tutuklama ka rarları; en son olarak da ülkenin en büyük ikin ci muhalefet partisi olan Mogherini HDP eş genel başkanlarının tutuklanması ve bazı milletvekilerinin gözaltına alınması, bir ta raftan hukukun üstünlüğünü, insan hakları ve temel özgürlüklere saygıyı zayıflatan ve Türki ye’deki parlamenter demokrasiyi tehlikeye so kan, son derece endişe verici gelişmeler iken diğer taraftan Güneydoğu’daki gerilimi daha da kötüleştirir ve genel olarak Türk toplumundaki kutuplaşmayı daha da artırır niteliktedir. 3) AB ve üye devletleri, Diyarbakır’da mey dana gelen terör saldırısını şiddetle kınar ve kurbanlar ve kurbanların ailelerine yönelik dayanışma duygularını ifade eder. AB ve üye devletleri, tüm şiddetin ve terör saldırılarının durması ve silahların bırakılması gerektiğine kuvvetle inanmaktadır ve terörle mücadele sinde Türkiye’nin yanındadır. Terör örgütleri listesinde yer alan PKK’ye karşı atılan adım lar, meşru olmakla birlikte demokrasi, orantı lılık ve insan haklarına saygı temel ilkelerine tam riayet içinde atılmalıdır. 4) Güvenilir bir siyasi sürece ve gerçek si yasi diyaloğa dönüş, ülkenin demokrasisi ve bölgenin istikrarı bakımından hayati önem ta şımaktadır. 5) AB ve üye devletleri, TBMM tarafından Mayıs 2016’da alınan ve çok sayıda milletve kilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına izin veren kararın ciddi endişe yarattığını hatırla tır. Dokunulmazlık tüm milletvekillerine ay rım gözetmeyen bir şekilde uygulanmalıdır ve dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin ka rarlar da her dosyanın kendi esaslarına baka rak, şeffaf kriterlere göre ve herhangi bir siya si mülahazaya konu olmaksızın, alınmalıdır. 6) AB ve üye devletleri 15 Temmuz dar be girişimini kınayan açıklamalarını hatırla tır ve bir yandan Türkiye’nin orantılı adım at ma ihtiyacının altını çizerken, öte yandan Türkiye’ye, aday ülke olarak yaptığı taahhüt ler doğrultusunda, insan hakları, hukukun üs tünlüğü, temel haklar ve her bireyin adil yar gılanma hakkına saygı dahil, parlamenter de mokrasisini koruma çağrısında bulunur. Bu çerçevede, AB ve üye devletleri durumu çok yakından takip ederek değerlendirmeye de vam edecektir ve oluşturulmuş olan çerçeve kapsamında Türkiye ile her düzeyde siyasi di yaloğu sürdürmeye hazırdır. Öte yandan Mogherini’nin cuma günü Türkiye’ye geleceği, hükümet, STK’ler ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’yla görüşeceği öğrenildi. İLTİCA BAŞVURUSU Faber Trenteseua Muhtardan büyükelçiye Cumhuriyet’e yönelik operasyon dokuzuncu güne girerken ziyaretçi desteği dün de sürdü. Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, sabah saatlerinde Belçika Büyükelçisi Marc Trenteseua ile Lüksemburg Büyükelçisi Georges Faber’i ağırlarken, Ankara büromuzu akşam saatlerinde de Çankaya bölgesi muhtarları ziyaret etti. Trenteseua ile Faber, yaptıkları ziyarette basın özgürlüklerine verdikleri önemi vurgularken, Cumhuriyet’e düzenlenen operasyonla ilgili Erdem Gül’den bilgi aldı. Gül, büyükelçilere Türkiye’de basının yaşadığı baskıların 15 Temmuz’dan önce başladığına işaret ederek, şartların sadece daha da zorlaştığını belirtti. Gazetemize ayrıca ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Muhittin Yıldız ve federasyon yöneticileri, Jeoloji Mühendisleri Odası yönetim kurulu ile gazetemizin bulunduğu Kavaklıdere bölgesi muhtarı Seviye Ardıç Çelik ve belediye meclis üyeleri ziyaret ederek dayanışma ve destek mesajlarını iletti. Haber Müdürümüz Ayşe Sayın ile görüşen Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Yıldız, “Biz korku, zulüm karşısında baş eğmedik, eğmeyiz. Zalimin karşısında, mazlumun yanında olacağız. Cumhuriyet yalnız değildir” dedi. Gazetemizin destek ziyaretinde bulunan muhtar Çelik ve beraberindeki heyet, destek mesajlarının yanında muhabir ve okuyucularımıza aşure dağıtımı yaparak, “Biz de sizin her daim yanınızdayız. Aşure bizim için önemli bir değer ve sizin için hazırladık” diyerek Cumhuriyet’e desteklerini iletti. l ANKARA/Cumhuriyet ‘müzakereler durdurulsun’ sesleri Alman siyasetçiler Türkiye’nin AB ile yürüttüğü müzakerelerin bitirilmesini talep ediyor. Alman Meclisi Sosyal Demokrat Par ti (SPD) Grup Başkanı Thomas Oppermann, Türkiye’de artan otoriter eğilimler nedeniyle AB’nin Ankara ile yürüttüğü üyelik müzakeleri nin askıya alınmasının düşünülebi leceğini söyledi. Oppermann “Mu halefeti hapishaneye gönderen bir ülke AB ile müzakerelere devam edebileceğini beklememeli” dedi. Alman Meclisi Sol Parti Grubu Ulus lararası İlişkiler Sözcüsü Sevim Oppermann Dağdelen, Erdoğan’ın “kırmızı çizgiyi çoktan aştığını” söyledi. Yeşiller milletvekili ve Alman Meclis Başkan Yardımcı sı Claudia Roth ise AB’nin mülteci anlaşmasını feshetmesi gerektiğini söyledi. Merkel: Türkiye’den alarm sinyali alınıyor Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhuriyet gazetesi yazarları, yöneticileri ve HDP milletvekillerinin tutuklanmasına dikkat çekerek Türkiye’den temel özgürlüklere ilişkin son günlerde “alarm sinyallerinin” alındığını dile getirdi. Berlin’de Norveç Başbakanı Erna Solberg ile ortak basın toplantısı düzenleyen Merkel, Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth’un Türkiye’deki tüm muhaliflerin Almanya’ya iltica edebileceği yönündeki çağrısının ardından, Türkiye’den iltica başvurusunda bulunmamaları için temel özgürlüklerin korunmasının önemini vurguladı. AVRUPA’DAn 3 gün arayla 3. telefon AB içerisinde Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasına yö paylaştı. En son 4 Kasım’da Yıldırım ile görüşen Schulz, önceki gün Ankara’ya nelik talepler, başta Avusturya ol ikinci telefonu açtı. 3 gün önceki görüş mak üzere, yüksek sesle dile getirilir mede Ankara, Avrupa’ya tepkilerinden ken, AnkaraBrüksel arasındaki “diya dolayı “rahatsızız” mesajı vermişti. log anlayışında” ikinci kritik görüşme AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çe dün gerçekleşti. Başbakan Binali Yıl lik, AB Konseyi’nin yayımladığı dekleras dırım, 3 gün arayla ikinci kez Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz Schulz yonun ardından Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden So ile görüştü. Yıldırım, Schulz’a bu kez “AB’nin rumlu AB Komiseri Johannes Hahn ile görüştü. tutumundan rahatsızız” mesajı vermedi. Baş Bakan Çelik, AB’nin açıklamalarında Türkiye’nin bakanlık kaynakları sadece “TürkiyeAB iliş terörle mücadelesine tek cümleyle destek beyan kilerinin taşıdığı önem ve karşılıklı diyaloğun etmesinin yeterli olmadığını, AB’den terörle mü üst düzeyli temaslarla muhafaza edilmesi yö cadele konusunda somut işbirliği beklediklerini nündeki ortak irade yinelenmiştir” bilgisini belirtti. l ANKARA/Cumhuriyet Peygamber’in filmi, Diyanet’in gerilimi Gazetemize yönelik acımasız ve ahlâksız saldırının ardından adeta yaraya tuz basarcasına da olsa Aydın Abi’nin “parola”sına uyuyor, “Haydi iyi bir gazete yapalım” diyerek gündeme dönüyoruz. Ve “MuhammedAllah’ın Elçisi” filmi üzerine Diyanet’in geçen hafta yaptığı değerlendirmeye dikkat yöneltiyoruz. HHH İranlı yönetmen Mecid Mecidi’nin filminin Sünni dünyada, özellikle de Selefi çevrelerde gürültü koparacağına üst üste kaleme aldığımız iki yazıda değinmiştik. Elbette Diyanet de er geç müdahil olacaktı ve oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nin açıklamasında “İslâm’ın ana yolunu oluşturan anlayış”ın (“Ehli Sünnet” yani) Peygamber’in resim ve portrelerinin yapılmasını da, onun “müşahhas”laştırılmasını da (somutlaştırılmasını) uygun görmediği kaydediliyor. İslâm’ın pagan kültürü ve putperestliği reddettiği belirtiliyor. Diğer taraftan filmin Batı’da yaygınlaşan İslâmofobik nefreti “izale etme” çabası takdirle karşılanıyor. Mecidi’nin senaryo aşamasında Başkanlığın görüşüne başvurduğu ve filmin sorunlu yanlarına ilişkin kendisine aktarılan tespit ve değerlendirmeleri dikkate aldığı not ediliyor. Onun, kendi dinîkültürel (Şii) ufkunun dışına çıkma çabasının da altı çiziliyor. Ama sonuçta hem İslâm’ın erken dönemlerine ait tarihi gerçekliği (kurgusal ihtiyaçlar doğrultusunda) zorladığı, hem de bütün Müslümanların ortak hissiyatına tercüman olmakta zorlandığı şeklinde olumsuz bir sonuca varılıyor. Tabii filmin bütçesine Başkanlıkça destek sağladığı haberlerinin asılsızlığı da vurgulanmış. HHH Ben bu açıklamayı okuyunca Diyanet’in Sünni mezhep ve Selefi meşrep sahiplerine burcu burcu “şirk” kokması aşikâr bu film karşısında biraz “Ne şiş yansın ne kebap” pozisyonu tutturduğu hissine kapıldım!.. Belli ki Mecidi işi baştan sağlama almış ve Sünni dünyada filmini makbul, meşru ve meşhur kılma yolunda gerekli temaslarda bulunmuş. Bir “mezheplerarası diyalog” arayışında olmuş… O yüzden olsa gerek Diyanet açıklaması, “kategorik” bir reddiye şeklinde karşımıza çıkmıyor. Yine o yüzden olsa gerek, iki Yeni Şafak yazarının film hakkındaki izlenimleri kayda değer farklılık içinde karşımıza çıkıyor. Yusuf Kaplan filmi Ehli Sünnet zaviyesinden yerden yere vururken Hayrettin Karaman daha mutedil bir dil kullanarak çok ayrıntıya da girmeden yuvarlak lâflarla takdirlerini belirtiyor. Ve öğreniyoruz ki Mecidi, Hayrettin Hoca ile de temasa geçmiş olup filmi bir özel gösterimle kendisine takdim etmiş. Anlaşılan diyalog, her zaman ve zeminde olduğu gibi burada da belli ölçüde bir zihni yumuşamaya vesile olmuş görünüyor!.. HHH Aynı doğrultuda Diyanet de Mecidi’ye toptan “kıyamıyor” ve onun İslam Peygamberi’ni bebeklikten çocukluğa nur lar içinde kısmen görselleştirdiği filmine tabiri caizse yüklenemiyor. Yine de serde Sünnilik ve “resmilik” var! O yüzden neticede Mecidi’ye “Kusura bakma” dercesine onunla da, filmiyle de, mezhebiyle de arasına mesafe koyarak Sünniliğini konuşturuyor. Ve İslamiyet yelpazesinin Selefi ucuna doğru usul usul meylediyor. Ama elbette çok ileri gidip içiçe, kolkola, koyunkoyuna girmeyecektir. Çünkü yapılan açıklamada yer alan bir diğer nokta, “perestiş” meselesi kendilerine hatırlatılabilir!.. HHH Diyanet’in açıklamasında önceki peygamberlerin ve azizlerin ikonlaştırılması ve bir nevi perestişe konu edilmesi yanlışlığına düşmemek için Müslümanların çok daha hassas davrandığı kaydedilmekte. Acaba öyle mi? Daha doğrusu “Selefi” bakış açısına bunu anlatmak kolay mı?.. İslâm Peygamberi’ne en büyük “perestiş” (taparcasına sevme) örneklerinden biri de bizim “Mevlit” değil mi? Mecid Mecidi çıkar da ben filmimde Peygamber’i annesi ile sevgi ve şefkat yumağı halinde ve nurlar içinde bir bebek olarak resmederken sizin Süleyman Çelebi’nizin mevlidinden esinlendim derse ne karşılık vereceksiniz?! HHH Şunu unutmayın: Ehli Sünnet içinde konumlansanız dahi kendi dinitarihi geleneğinizle, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, tasavvuftan tarikata, Eyüp Sultan’dan “Hırkai Seâdet”e (Peygamber’in kutsal hırkası) kadar siz de Selefiler nezdinde Mecidi ile aynı kompartımanda, onun yanı başındasınız. Selefilik açısından onunla aranızda derece farkı var. O yüzden bırakın her şeyi de “niyet”e bakın! Adamın niyeti iyi mi, kötü mü; “postmodern” bir dünyada İslâm’ı ve Peygamber’i kitleler nezdinde “popüler” kılma açısından, onu söyleyin!.. HHH Son olarak eklemeli: Teledijital görsel kültür çağı, bir bakıma da Camille Paglia’nın iletişim bilimci Neil Postman’la çok önemli bir tartışmasında kaydettiği üzere, “paganik motivasyon”un insanlarda siz isteseniz de istemeseniz de kışkırtıldığı bir dönem. Bu “pop” dünya, artık ikonlar ve ikonalar dünyası (bkz. “N. PostmanC. Paglia: Biri televizyonunu, öbürü kitabını istiyor”, Birikim, Sayı: 63, 1994). Ve eğer siz bu dünyada dini teledijital ortama sürüyorsanız, yine isteseniz de istemeseniz de ikonlar, ikonalar, idolleştirmeler olacaktır. Bu süreçte Peygamber’i sakınsanız, onu yerini televaizler, siberhocalar, dijitalşeyhler doldurur. Bu ise pratikte bir bakıma Peygamber’in ikamesidir!.. HHH Evet, çağa damgasını vuran, “hayal endüstrisi”… Ya dini, dininizi bu çağın evreninden tamamen çekin ve ne sinemaya, ne televizyona, ne de internete bulaşın… (Hâlbuki “Diyanet TV” bile var!) Yahut bu çağın insanının din adına da arzuladığı “müşahhaslık” arayışına çok ses etmeyin!.. Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth, Die Welt gazetesine konuştu. Roth, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tutumunu sert bir dille eleştirerek, “Türkiye’de şu an olanların Avrupa değerleri, hukuk devleti ilkesi, deRoth mokrasi ve basın özgürlüğü anlayışımızla hiçbir ilgisi yoktur. Bu nedenle de Türk hükümetine yanıtımız çok açık ve net: Böyle olmaz” dedi. Roth, “Almanya Türkiye’de takibata uğrayan siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçıları almaya hazır mı?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Almanya’ya iltica başvurusunda bulunabilirler. Bu durum sadece gazeteciler için geçerli değil. İltica hukuku bunun için var.” FT: Erdoğan gücü elinde topluyor Britanya’nın Financial Times’de Erdoğan’ın politikalarının analizine yer verildi. “Erdoğan siyasi temizlikle gücü elinde topluyor” başlıklı makalede “1100 odalı sarayından Türkiye’yi kararnamelerle yöneten Recep Tayyip Erdoğan halihazırda Türkiye’nin en güçlü adamı. Ama gözünü diktiği bir hedefi daha var: Mevcut anayasa ile mümkün olmayan bir başkanlık rejimi. Erdoğan bu yoldaki son engeli de ortadan kaldırmak için, kendisini başkan yapmamaya söz vermiş HDP’ye yeni baskılar uyguladı” ifadeleri kullanıldı. ‘Türkiye’nin iç sorunu DEMEYİN’ ABD’nin Foreign Policy dergisinde Nate Schenkkan imzalı analizde “Türkiye’de olanın Türkiye’de kalmadığı” vurgulanarak “ABD’nin Türkiye’nin ‘iç’ sorunları karşısında daha aktif tavır almaktan başka seçeneği yok, çünkü iç sorunlar içeride kalmıyor” görüşü savunuldu. Schenkkan, Washington’ın Türkiye’nin artık demokrasi olmadığını kabul ederek Türkiye politikasını yeniden inşa etmesi gerektiğini, muhaliflere ve gazetecilere yardım etmesi gerektiğini dile getirdi. ‘Ankara’daki karanlık’ ABD’nin saygın gazetelerinden Wall Street Journal’da “Ankara’daki karanlık” başlıklı yorum yazısında Erdoğan’ın parlamenter demokrasiyi yok ettiğine dikkat çekildi. Yazıda, Erdoğan’ın Türkiye’de adaleti, medyayı ve diğer bağımsız kurumları zayıflatma çabalarının 15 Temmuz’daki darbe girişiminden daha önce başladığı kaydedilerek “Cumhurbaşkanının şimdiki hedefi parlamenter demokrasi gibi görünüyor” yorumu yapıldı. ‘Tutuklamaların bir bedeli olur’ İran’in dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Yüksek Askeri Danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi, Tahran’daki basın toplantısında Türkiye’deki tutuklamalara değindi. İran merkezli Tasnim’in haberine göre, Safevi, “Türkiye’nin iç meseleleri kendisini ilgilendirir, ancak tutuklamaların bir bedeli olacak ve Türkiye’ye gelecekte ciddi sorunlar yaşatabilir” diye konuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear