28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Çarşamba 9 Kasım 2016 Orban’a meclisten kırmızı kart Macaristan parlamentosu Başbakan Victor Orban’ın sığınmacıların ülkeye yerleşmesini engelleyecek anayasa değişikliği önerisini reddetti. Anayasa değişikliğinin 199 üyeli parlamentodan geçmesi için 133 oy gerekiyordu. Yasa teklifi parlamentodaki oylamada 131 oyda kaldı. dishab@cumhuriyet.com.tr Netanyahu, sunucuyu suçladı Orban İsrail Başbakanı Netanyahu, ünlü sunucu Ilana Dayan’ı hükümeti devirmeye çalışmakla suçladı. Eşi Sarah Netanyahu’nun devlet görevlilerinin atanmasındaki rolünü araştıran Channel 2 sunucusu Dayan’a söyleşi vermeyi reddeden Netanyanhu’nun ofisinden yapılan yazılı açıklamada, “Dürüstlük göstermeyen Dayan’ın maskesini kaldırmanın zamanı geldi” denildi. TASARIM: ZARİFE SELÇUK 13 ABD’liler dün oy merkezlerindeydi. Kötünün iyisi seçimi İlk sandık Clinton dedi ABD başkanlık seçiminde ilk sonuç yine o köyden geldi: Dixville Notch. New Hampshire eyaletindeki Dixville Notch köyündeki oylama, 1960’tan beri olduğu gibi, günün ilk dakikalarında, yani diğer eyaletlerden en az sekiz saat önce yapıldı. Sadece 8 seçmenin bulunduğu köyde kazanan Demokrat aday Hillary Clinton oldu. Clinton’a 4, Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump’a 2, Libertaryen Parti adayı Gary Johnson’a 1 ve Cumhuriyetçilerin 2012’deki adayı Mitt Romney’e de 1 oy çıktı. OBAMA’DAN DESTEK ABD Başkanı Obama, Cumhuriyetçi aday Trump’ın mitinginden atılan serebral palsi hastası JJ Holmes (12) ile bir araya geldi. JJ, Tampa’daki mitingde iletişim için kullandığı cihaza kaydettiği Trump karşıtı sloganlar nedeniyle ailesiyle birlikte salondan çıkarılmıştı. Müslümanlara FBI sorgusu ABD’de 8 eyalette Müslümanlar seçimlere az bir süre kala FBI tarafından sorguya çekildiklerini anlattı. Russia Today’in haberine göre, Florida, Kansas, Michigan, Oklahoma, Pennsilvanya, Teksas ve Washington’daki bazı Müslümanlara son ABD hava saldırılarında ölen Kaide liderlerini bilip bilmedikleri, ABD’ye zarar vermek isteyen birilerini tanıyıp tanımadıkları soruldu. Amerikanİslam İlişkileri Konseyi olaya tepki gösterdi. Trump oy kullanmaya ailesi ile birlikte gitti. Eşinin oy attığı sıradaki bakışı kameralara yansıdı. Milyarlarca dolar harcandı Başta Clinton ve Trump olmak üzere başkanlık için yarışan tüm isimlerin harcamaları önseçimlerden beri yaklaşık 2.5 milyar dolara ulaştı. Ancak “Center for Responsive Politics” isimli düşünce kuruluşu TV reklamları, kampanya personeli ödemeleri ve başka masraflar da eklendiğinde seçime 6.6 milyar dolar harcandığı sonucuna vardı. Bu Kosova, Fiji gibi ülkelerin ekonomisinden daha büyük bir para. ABD, Demokrat aday Clinton mı yoksa Cumhuriyetçi rakibi Trump mı başkan olsun sorusuna yanıt için dün sandıktaydı. Trump usulsüzlük iddiasında bulundu ABD, skandal üzerine skandalın patladığı kampanya dönemi nin ardından birbirine garez besleyen ve karşı tarafın des tekçilerinin nefretinin hede fi haline gelen iki aday arasın da dün tercihini yaptı. Finans âlemine atıfla “Wall Street’in adayı” olmakla eleştirilen es ki first lady, senatör ve dışişle ri bakanı Hillary Clinton, De mokrat Parti’nin adayı sıfatıyla ABD’nin ilk kadın başkanı ol mak için yarıştı. Irkçılık, Müs lüman karşıtlığı, cinsiyet ay Clinton ve Trump, son güne kadar seçim rımcılığıyla eleştirilen ama ye kampanyalarını farklı eyaletlerde sürdürdü. ni bir popülist dalga yaratan em Clinton’ın mitingine destek verenler arasında ünlü lak ve TV kralı Donald Trump, sanatçılar Lady Gaga ile Jon Bon Jovi de vardı. Cumhuriyetçi Parti’nin adayı sıfatıyla milyarderlikten baş kanlığa terfi etmeye oynadı. ABD’de 241 milyon potan siyel seçmen sandığa çağrıl dı. 2012 seçiminde 129 milyon seçmen oy kullanmış, katılım yüzde 53.6’da kalmıştı. ZAFERİN KİLİDİ DELEGE SAYISINDA ABD’de başkanlar, doğrudan halk tarafından seçilmiyor. Halk, oy pusulasında tercih ettiği başkan adayını işaretlerken kendi eyaletindeki “seçici kurul delegelerini” de kendi adına oy vermeye yetkilendiriyor. Eyaletlerin sahip olduğu delege sayısı toplamda 538. Delegeler genelde kendi eyaletlerinde en çok oyu toplayan başkan adayını destekliyor. 270 delege sayısını tutturan aday başkan seçiliyor. ABD’nin kuruluş döneminde bu sistemle eyaletler arasında denge oluşturularak “çoğunluğun tiranlığına” set çekilmesi amaçlanıyordu. Sözgelimi Kaliforniya’dan tek oy bile almamış bir adayın seçilme ihtimalini engelliyordu. Bir seçimi halktan daha fazla oy almasına rağmen seçici kurul yüzünden kaybeden dört aday oldu. Sonuncusu 2000’de Cumhuriyetçi George W. Bush’a karşı kaybeden Demokrat Al Gore’du. 46 milyon erken oy Pew araştırma şirketine göre bu seçimde her 3 seçmenden biri siyah, Hispanik ya da Asyalı. Bu da siyahlara karşı polis şiddetini, tüm Meksikalı göçmenlerin kovulmasını savunan Trump açısından dezavantaj addedildi. Pazar günü sona eren erken oy ve postayla mazeret oyu kullanma uygulamasına bu yıl 46 milyondan fazla katılımla rekor kırıldı. Erken oylamayı tercih edenlerin çoğunun siyah ve Hispanik olması, oyların Clinton’a gittiğine yoruldu. Dün Reuters/Ipsos anketi, Clinton’ın kazanma şansının yüzde 90 olduğu, yüzde 44 oyla Trump’a 5 puan fark atacağı ve seçici kurulun 538 üyesinden 303’ünü alacağı tahmininde bulundu. Ama Britanya referandumunun AB’den çıkışla (Brexit) sonuçlanmasının öngörülememesindeki gibi son dönemde anketler pek çok yanlış yaptı. Dün 50 eyalet içinden kime meyledeceği tam kestirilemeyen Florida başta olmak üzere 13 eyalet vardı. Clinton da Trump da dün New York’ta oy kullanıp sonucu takip etti. Demokrat aday 150 taraftarının “Madam Başkan” sloganlarıyla girdiği seçim merkezinden “İnanılmaz derecede mutluyum” sözleriyle çıktı. Trump yuhalandı Trump eşi Melania ile seçim merkezine girerken yüzlerce kişi “New York senden nefret ediyor” sloganı atıp yuhaladı. Öncesinde üstlerini çıkarıp “Trump defol” sloganı atan iki kadın seçim merkezinden dışarı çıkarıldı. Seçim sonucunu mahkemeye götürüp götürmeyeceği sorusunu “Neler olacağını göreceğiz. Ama şimdilik çok iyi gidiyor” diye yanıtlayan Cumhuriyetçi aday, daha sonra Fox News’un “Sizce seçim bu gece bitecek mi” sorusu üzerine “Önce neler olup bittiğini görmem lazım. Pek çok yerden oy makinelerinde sorun yaşandığı, Cumhuriyetçi oyların Demokrat’a döndüğü haberleri geliyor” dedi. Trump’ın Nevada eyaletinde erken oylamada süre dolmasına rağmen Demokrat aktivistlere oy kullandırıldığı iddiasıyla dava açma talebi ise reddedildi. Sonucu tanımayı vaat eden Trump’ın oğlu ise babasını işaretlediği oy pusulasını paylaşarak oyunun geçersiz sayılmasının yolunu açtı. Kongre için mücadele Dün ABD’nin 45’inci Başkanı’nın yanı sıra Temsilciler Meclisi’nin 435 üyesinin tamamı, Senato’nun 100 üyesinin 34 üyesi de seçildi. Oy pusulalarında ABD başkan adayı olarak Liberteryen Parti’den Gary Johnson, Yeşil Parti’den Jill Stein, Anayasa Partisi’nden Darrell Castle, Amerikan Delta ve Reform Partilerinden Rocky De La Fuente de yer aldı. Gary Johnson’ın TV’de Suriye’nin Halep kentindeki durumla ilgili soruya “Halep nedir” diye yanıtlayıp alay konusu olması dışında bu alternatif adaylar seslerini duyuramadı. Çavuşoğlu Batı’ya çattı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, YPG’nin bileşeni olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Rakka için başlattığı Fırat Kalkanı operasyonu üzerinden ABD’ye, iade taleplerini reddetmesi üzerinden Almanya’ya yüklendi. YPG’nin 12 Ağustos’ta IŞİD’den kurtardığı Mınbiç’ten çıkmasını aylardır ABD’den talep eden Ankara aynı söylemi Rakka’ya taşıdı. ABD’nin başından beri Rakka’nın kuşatılması stratejisinde YPG ya da SDG’nin rolü olabileceğini söylediğini kaydeden Çavuşoğlu şu ifadeleri kullandı: “En son ABD Genelkurmay Başkanı Dunford ziyaretinde ‘sadece kuşatmada yer alacak, Rakka’nın içine kesinlikle girmeyecekler’ dedi. Ortaklarımızın verdiği sözü tutmasını bekleriz. Biz verdiğimiz sözü sonuna kadar tutuyoruz. Mınbiç’te verilen söz henüz tutulmadı. Dolayısıyla tüm anlaşmalara rağmen biz de temkinli davranıyoruz, tedbirlerimizi alıyoruz.” ‘Anlayışı değiştirmeleri lazım’ Çavuşoğlu, “ABD YPG’ye silah vermediğini söylüyor ama Kobani’den beri verdiğini biliyoruz. Bu silahları PKK’nin elinde de yakaladık. ABD’nin böyle bir örgüte silah vermesi doğru değil” dedi. “Almanya’dan 4 binden fazla PKK’liyi istedikleri ama birinin bile geri verilmediğinden, FETÖ’cülerin de Almanya’ya gittiğinden” yakınan Çavuşoğlu şöyle devam etti: “Türkiye’deki teröristlere en çok kucak açan ülke Almanya. Sizin Türkiye ile derdiniz ne? Türkiye’nin gelişmesini istemiyor RAKKA’DAN KAÇIŞ Suriye’de SDG’nin Rakka’ya yönelik operasyonları sürüyor. IŞİD kontrolündeki bölgelerden sivillerin kaçışı kameralara yansıdı. lar. Türkiye’yi neden kıskanıyorsunuz.” Alman mevkidaşı Frank Walter Steinmeier’in kendisinden telefonla randevu alamaması krizine de değinen Çavuşoğlu, “Bazı Batılı arkadaşların şöyle bir anlayışı var; biz büyük bir ülkeyiz, koskoca Almanya’yız... Dolayısıyla Türkiye’nin bakanı ben ne zaman istesem görüşmek zorunda. Böyle bir şey yok. Biz de burada boş gezmiyoruz, yan gelip yatmıyoruz. Biz de yoğunuz...Kendileri birinci sınıf, Türkiye ikinci sınıf anlayışını değiştirmeleri gerekiyor” dedi. Steinmeir’dan hukuk vurgusu Steinmeier ise dün yaptığı açıklamada, Çavuşoğlu’nun Almanya’nın teröre destek verdiği şeklindeki suçlamalarını reddede rek “PKK Almanya’da terör örgütü olarak yasaklı. Bu nedenle Türkiye’den yapılan açıklamaları anlayamıyorum” dedi. Darbe girişimi sonrasında izlenen tutumun “hukuk devletinin ilkelerine saygı” çerçevesinde olması gerektiğinin altını çizip “Kitlesel gözaltıların” bu ilkeye uymadığını belirtti. Bu arada, Irak güçlerinin IŞİD’e yönelik Musul operasyonu sürerken dün de Başika’da peşmergenin kontrolü sağlandığı haberleri geldi. Çavuşoğlu da Musul’la ilgili Türkiye’nin belirlediği stratejinin “başarılı şekilde uygulandığını” savundu. Türk askerinin konuşlandığı Başika’daki kampı boşaltmak gibi bir planlarının olmadığını söyledi. l ANKARA/ Cumhuriyet Bürosu Batı’nın iki yüzü Doğrusu Batılıların “demokrasi”, “özgürlükler”, “insan hakları” gibi mevzulardaki “ikiyüzlülüklerine” doyum olmuyor! “Ilımlı” kulbu yapıştırdıkları Körfez’in militan Selefi/Vahhabi ideolojilerinin Ortadoğu’da fersah fersah yayılmasında zannedersiniz hiç sorumluluk payları yoktur. Yemen’deki savaşa silah satabildikleri müddetçe itirazları olmadığını biliyoruz. Petrodolarlar herkese lazım. Ne de olsa sivil toplumları arada “raporlar” üretir, vicdan aklamaya kâfi gelir. İtiraf etmeliyim, artık Batılılara yapılan “bize destek verin” çağrıları karşısında da, Batı’dan gelen tepkiler karşısında daha çok “sinirlerim zıplıyor”. HHH Uluslararası ilişkiler, çıkarlar âlemi elbette. Bunu deyip geçmek de yetmez, kimin ne çıkarı olduğuna bakmak lazım. Ve Batılıların çıkarlarının nerede olduğuna dair tahayyüllerimizin artık sınırları kalmıyor. Bölgede 20. yüzyılda serpilip gelişen Aydınlanmacı, modernleşmeci geleneği gömecek her yatırımı yapmaktalar. Sonra da demokrasi, sekülarizm/laiklik, hukukun üstünlüğü, insan hakları diye “timsah gözyaşları” dökmekteler. Kendi ideolojik tavrımızı hadi bir kenara koyalım, klasik liberal demokrasinin işlemesi için gereken zemini bile sağlamadıkları artık kör göze parmak misali olmuşken, siyasal İslamı beslemeye devam etmelerinin arkasında mecburen art niyet arıyoruz. HHH Geçenlerde neoliberal değerlerin taşıyıcısı The Economist’in sosyoloji bilgimizi altüst eden “Sünni etnik grubu” nitelemeli makalesini aktarmıştım. Mevzu siyasal İslamın “prezentasyonunu” mezhepçi retorikle yapan o makaleyle sınırlı kalmadı elbette. Bu hafta da Suudi Arabistan’ı pek pragramatik bakış açısıyla “elden geçirmişler”. “Suudi Arabistan’ın reformları: Kumlar üzerine inşa etmek” başlıklı yazıda Suudi kraliyetinin “genç reformcularının dertleriyle” dertlenmişler. “Geri kafalı” eski prenslerin yerini alanlar anlatılmış. Mesela Yemen’de kanlı savaşı başlatmış 31 yaşındaki veliaht prens Muhammed bin Salman ve 2030 vizyonu. Yaz başından beri bildiğimiz vizyon: Kamu harcamalarını kısıp ekonomiyi çeşitlendirmek, yabancı yatırımları cezbetmek... The Economist demokrasiyi anmamış elbette. Din polisinin eşkıyalığının kurbanı kadınlarla ilgili arada haber yapmak kâfi. Bu makalede özelleştirme, altyapı ve yönetim sorunları anlatılırken örneğin, okullarda “din eğitimi verildiği ama matematik ve bilim öğretilmediğinden” yakınılmış. Neden acaba? The Economist geçen haziranda da Suudilerden daha iyi malzeme sunan Katar’ı “Diğer Vahhabi devleti” başlığıyla pazarlamıştı: “Katar İslamı: Kozmopolit, Vahhabizmin daha hoşgörülüsü olarak sevinçle karşılanmalı.” HHH Ortadoğu’da kusurlu da olsa modernleşme süreçlerinden geçmiş memleketlere Körfez dalgalarını taşımak karşı iş. Bu dalganın vurduğu ülkelerden birisi de artık bizim memleket. Din soslu otoriter faşist bir yönetim tesis edilirken, Batılılardan yine “demokrasi, hukuk devleti, insan hakları” ikazları işitiyoruz. Türkiye teorik olarak AB üyelik sürecini devam ettirdiğinden birliğin, Ankara’yı ikaz etmesini doğal karşılayabiliriz. Ancak Batılıların Türkiye’de kendi demokratik mücadelelerini verenlere ne menem katkısı olacağı gayet meçhul. HHH Bu bağlamda en irkiltici vaka Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth’un son yorumları. Roth Türkiye’deki bütün muhaliflerle dayanışma içinde olduklarını söylemekle yetinmedi, siyasi iltica için açık davetiye sundu. Siyasal İslamcı iktidarın darbe girişimini fırsat bilerek zulmettiği bilim insanları, gazeteciler ve milletvekillerine… İşin Türkçesi alenen “beyin göçünü” teşvik etti. Kendi yurdumuzu bırakıp yabancı diyarlara “kaçmanızı” salık verdi. Bunu da “alkışlanır bir şey” sandığına şüphe yok. Böylelikle propagandasını yaptıkları Vahhabi/Selefi ideolojinin rüzgârları Cumhuriyetimizi vururken, imam hatiplerde “din eğitimi verildiği ama matematik ve bilim öğretilmediğinden” yakınan makaleler döşenebilecekler. Oh ne âlâ.. İnsanın kafasını zorla komplolara çalıştırıyorlar. TahranErbil gerilimi İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Yüksek Askeri Danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni (IKBY) topraklarındaki İran karşıtı grupların Riyad tarafından silahlandırılmasına izin vermekle suçladı. İran merkezli Tasnim’in haberine göre, IKBY’deki Suudi Arabistan Konsolosluğu’nun İran karşıtı bazı gruplara silah desteği yaptığını söyleyen Safevi, “Barzani yönetimini uyarıyoruz. Bu tip siyasi oyunlara alet olurlarsa İran onlara yardımını kesebilir” dedi. IKBY ise “Bu asılsız iddialarla içişlerimize izinsiz müdahale edildiği gibi İran’la ilişkilerimize zarar verilmektedir” açıklaması yaptı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear