26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 4 Kasım 2016 6 teslim olmayız EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ WSJ: Laik gazeteye operasyon ABD’de yayımlanan Wall Street Journal gazetesi, “Türkiye’nin gelişimine gözaltı” başlıklı bir yazı yayımladı. Yazıda, “Ankara’nın darbe girişimini gazetecileri baskı altında tutmak için bahane olarak kullanıldığı” belirtilirken gazetemize yönelik operasyondan “Ülkenin önde gelen laik gazetelerinden Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun da içinde bulunduğu 13 kişi, pazartesi günü yapılan baskınlarla gözaltına alındı” diye yazdı. Gazete, “Türkiye, eğer Erdoğan bu hukuksuz yolu izlemeye devam edecekse, daha fazla NATO üyesi olarak kalmamalıdır” görüşünü savundu. Die Zeit: Cumhuriyet hedefi tutmadı Alman Die Zeit gazetesi “Erdoğan, direnç gösteren tek kale kalan Cumhuriyet’in de sesini kesmek istedi. Ancak bu kez hedefi tutturamadı. Tüm partilerden milletvekilleri, solcular, laikler, Kürtler, sendikalar ve işlerinden edilen gazeteciler, meslektaşlarının arkasında durdu, gazete binasının önüne akın ederek bir ‘Cumhuriyet nöbeti’ başlattı” ifadelerine yer verdi. Gazete tam sayfada da “Susturulmak isteniyorlar” manşeti atıp gazetemizden Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin’in de yer aldığı 29 gazetecinin fotoğraflarıyla birlikte nerede çalıştıkları, neyle suçlandıkları ve yasal durumları aktarıldı. FAZ: Merkel’e alarm sonrası sorusu Frankfurter Allgemeine Zeitung, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Cumhuriyet operasyonuna yönelik tepkisini yorumladı: “Federal hükümetin, Cumhuriyet gazetesindeki gözaltı dalgasına yönelik tepkisinin gecikmesi, Erdoğan otokrasisine mülteci krizi yüzünden itibar edilmek zorunda kalındığı için, Türkiye’ye yönelik hafif önlemlerin devreye sokulacağı şüphesini doğuruyor. Başbakan, ‘alarm verici’ diyor. Peki alarmdan sonra ne olacak?” Schwabe Erdem Gül Schwabe: Sizi görmeden gidemezdim Cumhuriyet Ankara Bürosu’nu ziyaret eden Alman Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) Frank Schwabe, Türkiye’deki gelişmeleri yakından izlediğini belirtirken Avrupa Konseyi’nde İnsan Hakları Komitesi’nin de üyesi olduğunu anımsatarak Türkiye’nin ocak ayındaki oturumda tekrar izleme sürecine alınabileceğini söyledi. Temasları hakkında partisinin Genel Başkanına ve Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier’e da bilgi vereceğini ifade eden Schwabe, Almanya’nın Cumhuriyet’e yöne lik operasyonu her düzeyde dile getireceğini de belirtti. Berlin’den daha sert tepkilerin gelmesi için de temaslarını sürdüreceğini sözlerine ekleyen Schwabe, “Sizi görmeden gidemezdim” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Cumhuriyet’eTGC BAŞKANI TURGAY OLCAYTO HABER NÖBETİNDE dokunmayın’ TURGAY OLCAYTO Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Siyasi tarihimizde iktidarların gazete ve gazetecilere iyi gözle bakmadıkları bilinir. Tek Parti döneminden adına demokrasi dediğimiz ama bir tek parti sultasından öteye geçemeyen Demokrat Parti’ye uzanan çizgide muhalif gazetecilerin, yazarların yolu cezaevlerinden geçmeye başlamıştır. Sonrası 12 Martlar, 12 Eylüller yine gazeteci ve yazarlar baskı, zulüm içinde mahkeme salonları ile hapishaneler arasında mekik doku Turgay Olcayto maya başladılar. Bütün bu geçmişe göz attığınızda basın tarihimizin köklü gazetelerinden Cumhuriyet’in iktidarlar tarafından en çok hırpalanan, yazarları tutuklanan gazete olduğunu görürsünüz. Şimdi ise OHAL’in kanatları altına alınmış günümüz iktidarı tek başkan, tek parti, tek tip gazeteci, tek tip yurttaş yaratma eylemine başlamışken Cumhuriyet’in dışarıda tutulacağını düşünmek safdillik olurdu. Dolayısıyla Cumhuriyet’e yönelik baskın beni şaşırtmadı diyebilirim. Elbette Avrupa İnsan Hakları’nın 10. maddesini askıya alan bir ülkenin gözü karalığından her şey beklenir de bir gazetenin yazarı, çizeri, çalışanı, yöneticisi gözaltına alınarak kapatılma raddesine getirilmesi düşünülemez. Yaptılar. “Gazeteci tutuksuz yargılan malı” dedik, “gazetecilik suç değildir” dedik dinlemediler. Gözdağı verdiler. Ama bir kez daha yanıldıklarını görecekler. Cumhuriyet yine dimdik. Başta okurları, halkın haber alma kanallarını açık tutmaya kendilerini adamış meslektaşları, yürekli meslek örgütleri ile yine ayakta. Tehditleriniz, çağdaş parlamenter demokrasilerin yüzünü kızartan ayıplı yaptırımlarınız bizi yıldıramayacak. Siyasetçiler bir gün gidecek oysa düşünce ifade özgürlüğünü, halkların haber alma hakkını savunan özgür gazetecilik hep var olacak. John Yearwood Turgay Olcayto Uğur Güç Mehmet Demir Aliye Gümüş Bekler Gülseren Güver Sibel Güneş Can Uğur DIE WELT: Türkiye tehlikeli olur Almanya’nın Die Welt gazetesi “Erdoğan’a kırmızı çizgiler çekilmeli” başlıklı haberinde “AB sınır çizmezse Erdoğan canının istediğini yapar ve bunun tüm Avrupa için ağır sonuçları olur” diye yazdı. Die Welt, gazetemiz yazar ve yöneticilerinin FETÖ ile işbirliğinden gözaltına alınmasının, Almanya’nın solcu gazetesi TAZ’ın çalışanlarının Neo Nazi örgüt NSU ile işbirliğinden gözaltına alınması kadar saçma olduğunu belirtti. Die Welt “Diktatörlüğün kurulmasının ilk işaretlerinden biri. Demokratik olmayan Türkiye birkaç yüz bin sığınmacıdan çok daha büyük tehlikedir” diye yazdı. Medya devinden özgürlük uyarısı Axel Springer Medya Grubu Başkanı Mathias Döpfner, gazetemize yapılan operasyona ve gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Döpfner, “Türkiye’de basın özgürlüğü ayaklar altına alındı” dedi. Döpfner, “Türkiye’deki mevcut durumu büyük bir endişeyle izlediğini, ancak Türkiye’deki gelişmelere dair Avrupa Parlamentosu’nun ardından federal hükümetin de açık ve eleştirel bir açıklama yapılmış olmasından” memnuniyet duyduğunu ifade ederek açıklama için geç kalındığını belirtti. MESLEKTAŞLARIMIZ HABER NÖBETİ’NDE Banu Güven Erol Aral Gazetemize destek amacıyla, Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK Basınİş , Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve HaberSen’in başlattığı ‘haber nöbeti’ dün de devam etti. Dünkü nöbete TGC Genel Başkanı Turgay Olcayto, TGS Mali Sekreteri Can Uğur, DİSK Basınİş’ten Alptekin Babaç ile Aliye Gümüş Bekler, ÇGD İstanbul Şube Temselcisi Uğur Güç ve KESK HaberSen’den Mehmet Demir katıldı. TGC Başkanı Olcayto, “Buradan Aslı Erdoğan’a ve Necmiye Alpay’a da selam gönderiyoruz. Arkadaşlarımızında bıra kılmasını istiyoruz” dedi. TGS Mali Sekreteri Can Uğur, “Burada sadece Cumhuriyet’e sahip çıkılmıyor, iktidarın medyası olmamak için direniliyor. Toplumun ezilen her kesimi Cumhuriyet’in bahçesinde direniyor” dedi. DİSK Basınİş temsilcisi Alptekin Babaç da halkın 4 gündür Cumhuriyet’in bahçesinde haber alma hakkına sahip çıktığın söyledi. ÇGD İstanbul Şube Temselcisi Uğur Güç is gazetecilerin iktidar tarafından yok edilmek istenmesine direnç gösterildiğini vurguladı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Aylin Kotil Bülent Mumay ‘Buna kargalar bile gülmez’ Haber nöbetine önceki gün, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, HaberSen 5 No’lu Şube Başkanı Engin Başçı, gazeteciler Banu Güven, Bülent Mumay, Erol Aral ve Aylin Kotil katıldı. Güneş, “Gazetecilik suç değildir ve gözaltına alınan arkadaşların serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. Başçı, basının özgür olmadığı bir ülkede toplumun da özgür olamayacağını söyledi. Banu Güven de “İktidara biat etmeyen ne kadar basın kuruluşu varsa kapatıldığını görüyoruz. Asla teslim olmayacağız” diye konuştu. Gazeteci Bülent Mumay ise “Kurulduğu günden bu yana ülkeyi tarikat ve cemaat sarmalına karşı uyaran ve yayın politikası yürüten Cumhuriyet’in gazetecilerini cemaaten gözaltına aldığınız zaman buna kargalar bile gülmez” ifadelerini kullandı. ‘Gazetecileri serbest bırakın’ John Yearwood IPI ve Basın Enstitüsü Derneği, Orhan Erinç ile görüştü Viyana Merkezli Basın Enstitüsü Derneği (IPI) “Hükümetten gözaltında ve hapislerde olan gazetecilerin şeyi haberleştirmek. Cumhuriyet de bunu yapıyor. Neyse ger Yönetim Kurulu Başkanı ve bir an önce serbest bırakılma çek onu söylüyordu ve onla ABD gazetelerinden Miami sını talep ediyoruz. 15 Temmuz rı tekrar işlerinin başında gör Herald’ın editörü John Yearwo darbe girişiminden bu yana mek istiyoruz. Türk hüküme od ile IPI Türkiye’den Emre Kı hep mağdur olan ve kurban edi tine iki çağrımız var. Birinci zılkaya, gazetemiz İmtiyaz Sa len gazeteciler oluyor. si; Gözaltındaki gazetecilerin hibi Orhan Erinç ile görüştü, geçmiş olsun dileklerini iletti. Hükümete iki çağrı insanca muamele görmeleridir ve ikincisi de derhal salı IPI Yönetim Kurulu Baş IPI olarak bu durumdan en verilmeleridir. Şuan avukat kanı John Yearwood ziyaret dişeliyiz ve son bulmasını isti larıyla da görüşemedikleri bir sonrası yaptığı açıklamada, yoruz. Bu darbe girişiminin ce durum var. Bugün de burada Türkiye’de olanlardan IPI ola remesini haksız yere gazeteci Cumhuriyet’e destek için bu rak derin rahatsızlık duyduk ler çekmemeli, onların işi ne lunuyoruz. Yalnız değilsiniz.” larını belirterek şöyle dedi: görüyorlarsa olduğu gibi her l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Sayın Bahçeli, biz faşizmi sizin kadar bilmeyiz!’ Devlet Bahçeli’nin Cumhuriyet’e yönelik haksız ve mesnetsiz gözaltılar karşısında iktidarın yanında, üstelik kraldan çok kralcı bir üslupla tavır alışı, beni bu yazının başlığında yer alan, altı yıl önce sarf edilmiş bir ifadeyi hatırlamaya yöneltti. Şimdi kraldan çok kralcılaşmış Devlet Bahçeli’ye hitaben kullanılmış bu sözlerin sahibi kim mi?.. Devlet’in “Kral”ı!.. HHH 2010 yılı Şubatı’nda o dönemin başbakanı Erdoğan, AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada Meclis’te “Ak Partililer bizim sıralarımıza bir metreden fazla yaklaşırlarsa görürler” diye babalanmış MHP liderine karşılık verirken kullandı bu ifadeyi… Konuşmasında muhatabını “tıp dünyasındaki kişilere havale eden” Erdoğan, kendisinin faşizmi bilmediğini de söyleyen Bahçeli’ye yönelik şu unutulmaz sözleri sarf etmişti: “Evet, Sayın Bahçeli, biz faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz. Çünkü faşizmle ilintimiz, bir bağlantımız yok. Ne olur şunu bir anlatın! Faşizmin özelliklerini bir açıklayın da sizin nasıl bir zihniyete sahip olduğunuzu daha iyi anlayalım. Yaptığınız yazılı açıklamalarda savurduğunuz tehditlerden, ettiğiniz hakaretlerden, sergilediğiniz kavgacı anlayıştan tahmin edebiliyoruz. Çünkü siz, hem teorisyenisiniz, hem bu işin pratisyenisiniz.” HHH Heyhat dünya!.. Keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü ve Bahçeli, aldı o “teori ve pratiği”ni, Saray’a çıktı ve biz şu an bu satırları yazarken Erdoğan’la baş başa görüşmeye oturdu. Herhalde Erdoğan’ın ona 6 yıl önce “Sizin kadar iyi bilmeyiz” dediği her şeyi anlatacaktır. Ve ihtimal, şu nev’i şahsına münhasır Türk tipi başkanlık sisteminin yapı taşlarının döşenmesine böylece yardımcı olacaktır!.. O halde bir zamanlar sanki yergi gibi sarf edilen bu sözler; “Biz faşizmi sizin kadar iyi bilmeyiz”… Belli ki içten içe aslında “Sizden öğreneceğimiz çok şey var” şeklinde bir yakarı imiş!.. HHH Şimdi kimin kimden neyi öğreneceğini görme vaktidir. Ve bilmediğini öğrenmek, Erdoğan kadar Bahçeli’nin de hakkıdır. “Bitmiş bir siyasi liderliğin uzun ölümü”nü yaşamakta olan MHP başkanı da tarihe “Başbuğ”dan aldığı bayrağı “Reis”e teslim eden kişi olarak geçmek üzere yöneldiği yeni mecrada hiç mi hiç bilmediği bir şeyi öğrenme fırsatı bulabilir. HHH Cumhuriyet’e yönelik operasyonu adeta “Bir tekme de benden” dercesine onayladığı konuşmasında… “Özgürlük demek millete küfretmek değildir. Özgürlük demek maneviyata sataşmak, mukadderata [galiba “mukaddesat” olacak!] saldırmak hiç değildir” diyen MHP başkanı… Bu konuda bilmediğini öğrenmek için yeni kucaklaşıp hemhal olduğu bünyeye baksın!.. HHH Cumhuriyet, ne millete küfrü, ne maneviyata sataşmayı, ne de mukaddesata saldırmayı teşhis için doğru adrestir. Bahçeli’ye “Başka kapıya” denilecek yerdir. Oysaki “siyasi bitkisel hayatı”nı uzatma yolunda şimdi kaynaştığı dünyanın “teori ve pratiği”nde aradığını bulabilir o... Mesela orada Kur’an’ı “BakaraMakara” diye makaraya alanları duyabilir. “Bu milletin a……. koyacağız” diyen yandaş işadamlarını fark edebilir. Vatandaşa “Ananı da al git” diye atılmış hakaretamiz fırçaları anımsayabilir... Ve işte Türk tipi başkanlık sisteminin de harcı, böylesi karşılıklı birbirinden öğrenme sürecinden karılabilir. WDR EDİTÖRLER KURULU: Düşünce özgürlüğü garanti altına alınmalı Batı Alman Radyo Televizyon Kurumu (WDR) editörleri ve onun temsilcisi olan Editörler Kurulu yaptıkları açıklamayla, Türkiye’nin en saygın ve önemli gazetelerinden birisi olduğunu belirttikleri gazetemizin çalışanlarının gözaltına alınmasını kınayarak, derhal salıverilmesini talep ettiler. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülkenin, düşünce özgürlüğünün varlığı adına gücünü bağımsızlığından alan bir medyaya ihtiyacı olduğunun belirtildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Türk adaletinden, Türk hükümetinden ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan talebimiz, anayasa ile garanti altına alınmış olan basın özgürlüğünün ve gazeteciler için anayasadaki basın özgürlüğünden kaynaklanan tüm hakların, istisnasız tüm gazeteciler için yeniden tesis edilmesi, ayrıca medya ve çalışanlarına yönelik baskıların sona erdirilerek, düşünce özgürlüğünün garanti altına alınmasıdır.” l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear