23 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 4 Kasım 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY teslim olmayız 5 Sindirme operasyonu KESK İstanbul Şubeler Platformu üyeleri adına açıklama yapan Hüseyin Özer, “Cumhuriyet gazetesinin yayın çizgisi nedeniyle hedef haline getirildiği ve yapılanın açık bir sindirme ve ele geçirme operasyonu olduğu açıktır” dedi. Onlar Cumhuriyete düşman Gazetemiz önünde eylem yapah DİSK Birleşik Cumhuriyet son kalemizMetalİş Sendikası üyeleri, polis barikatını, “Özgür sanların evidir onlar vatana düşman. Cumhuriyet’e, Cumhuriyet değerlerine düşman. Bu ülkeye de basın susturulamaz” sloganlarıyla geçerek, bahçeye girdi. Burada yapılan açıklamada konuşan Genel Başkan Adnan Serdaroğlu, Nâzım Hikmet’in “Düşman” isimli şiirinden dizeler okudu. Serdaroğlu, “Onlar Bursa’da havlucu Recep’e, Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman. Fakir köylü Hatçe kadına, ırgat Süleyman’a düşman. Sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman. Vatan ki bu in mokrasiyi elbette emekle işçilerle birlikte getireceğiz” dedi. Cumhuriyet’e yönelik saldırıları kabul etmediklerini söyleyen Serdaroğlu, “Ergenekonla yıkamadıkları, atamadıkları çamuru bugün FETÖ ile yapmaya çalışıyorlar. Yeni konuşmaya başlayan çocuğa sorun bu ülkede FETÖ’cü kim diye hepsi aynı cevabı verir. Ne istediniz de vermedik diyenler, bugün başka insanları suçlayamazlar” diye konuştu. 78’liler Girişimi üyeleri de gazetemize gelerek geçmiş olsun dileklerini iletti. Gazete önünde konuşan Celalettin Can, kapatılan kurumların ardından son kale olarak Cumhuriyet gazetesinin kaldığını belirterek, Evrensel ve Birgün gazetelerinin de tehdit altında olduğunu ifade etti. Can, “Dar bir ekiple sarayda devlet düzeninin bütün kurumları yeniden dizayn ediliyor. Bunların içyüzünün duyulmaması için Cumhuriyet’e saldırıyorlar. Cumhuriyet’e destek artarak sürüyor Bunlar bal gibi Baas tipi iktidar hedefliyor” dedi. Gazetecilik yaptılar Gazetemize yönelik operasyonun 4. gününde çok sayıda siyasetçi, yazar, sanatçı, aydın, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve Cumhuriyet Okurları gazetemize destek ziyaretlerini sürdürdü. Uğradığı bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun eşi eski CHP milletvekili Güldal Mumcu da gazetemizi arayarak, Orhan Erinç ile görüştü, geçmiş olsun dileğini iletti. Cumhuriyet ile dayanışma duygusunu da ileten Mumcu, en kısa sürede destek ziyaretinde bulunacağını kaydetti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba: 15 Temmuz’da darbe gerçekleşseydi ne olurdu, darbeciler, FETÖ’cüler ne yapardı. Herhalde ilk Cumhuriyet gazetesini kapatmak isterlerdi ve kapatırlardı. Çünkü bunlar aynı menzile koşarken, Cumhuriyet gazetesi bu anlayışa karşı mücadele ediyordu. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: Olağanüstü hal rejimi kuşkusuz hak ve özgürlükleri, olağan döneme göre daha fazla sınırlandırıyor. Ama bunun da ölçüleri var. Bu açıdan baktığımız zaman ben bu tür operasyonları bir anayasal zemine oturtmakta güçlük çekiyorum. Ne söyleyecekler, hangi iddialar, hangi suçlamalarla ortaya çıkacak bunu merak ediyorum. Türkiye’de eğer 15 Temmuz gecesine gelinmişse, bu süreç siyasal iktidarların çoğunluğu elinde bulunduran AKP hükümetinin, muhalifleri değil de yalnızca kendisini alkışlayanların sesini dinlemiş olmasındandır. Eski İBB Başkanı Nurettin Sözen: Cumhuriyet, konumu, savunduğu düşünceler açısından, her dönem akıl dışı pek çok harekete maruz kalıyor. Bunlara söyleyenecek tek şey var. Bu da geçer yahu. Bu da geçecek. Hürriyet Gazetesi Yayın Koordinatörü Fikret Ercan: Kaygı verici gelişmeler. Mesleki dayanışma içindeyiz, gönlümüz baskılar olmadan özgürce yayın yapılmasından yana. Yayınlar engellenmesin, baskılar yapılmasın, bu ortam çağdaş Türkiye’ye yakışan ortam değil. İnşallah Türkiye layık olduğu, hak ettiği değerlere kavuşur. Hürriyet Gazetesi Yazıişleri Müdürü Tufan Türenç: Türkiye çok vahim günlere gidiyor. Ama dileriz ki sağduyu hâkim olur ve medya ile uğraşmak, boğuşmak ortadan kalkar. Biz daima Cumhuriyet’in yanındayız. Olmayan bir suçu bahane ederek operasyonlar yapılıyor. Bunlar Türkiye’ye çok şey kaybettiriyor. Sanatçı Melike Demirağ: Sorgulanan arkadaşlarımızın hiçbirinin ne FETÖ ile ne PKK ne de başka örgütle hiçbir ilgisi yok, onlar sadece gazeteciler, gazetecilik yapıyorlar. ‘Acımız ortak birlik olmalıyız’ Gezi Parkı Direnişi’nde polisin attığı gaz fişeğiyle yaşamını yitiren 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve babası Sami Elvan ile Gezi protestolarında darp edilerek 19 yaşında öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve ağabeyi Gürkan Korkmazda gazetemizi ziyaret etti. Aileler, gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç’e yanlarında getirdikleri çiçekleri verdi. Sami Elvan, “İnsanların haber alma özgürlüğünü elinden almak ve muhalifleri yıldırmak, baskı yapmak istiyorlar. Ortak acılarımız olduğu için güç birliği yapmak zorunda yız” dedi. Emel Korkmaz ise “Basın özgürlüğünü, özgürce haber alma özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyorlar ama biz buradayız, var olacağız. Acılarımızı yüreğimize gömdük. Nerde mağdur birisi varsa, nerde mazlum birisi varsa biz yanındayız. Susturamayacaklar bizi. Susmayacak, birleşecek ve mücadele edeceğiz” açıklamasını yaptı. Gürkan Korkmaz ise “Gezi olaylarında, Cumartesi Anneleri’nde her zaman mağdurun yanında olan Cumhuriyet gazetesinin yanındayız. Mücadelelerine sonuna kadar güç vermek için biz de buradayız” diye konuştu. HALKEVLERİ: Biz kazanacağız, halk kazanacak Gazetemize yönelik operasyonu Halkevi İstanbul Şubeleri gazetemizin Şişli’deki binasının önünde protesto etti. Eylemde sık sık “Dikdatöre boyun eğmeyeceğiz”, “Direne direne kazanacağız”, “Özgür basın susturulamaz” sloganları atıldı. Eylemde konuşan Halkevi Genel Başkanı Oya Ersoy, gericiliğe, diktatörlüğe geçit vermeyeceklerinin altını çizerek, “Diktatörlük, faşizm yenilecek; biz kazanacağız, halk kazanacak” diye konuştu. l Haber Merkezi Basın Konseyi: Hsiuykausikkdaırşaırve Geçmişi Cumhuriyetimizle eşdeğer olan Cumhuriyet gazetesinin yöneticileri hakkında, kamuoyunu tatmin edici olmayan gerekçelerle başlatılan iddia ve soruşturmaların çok kuvvetli kanıtlara dayalı olmasının gerekliliği açıktır. Yargı aracılığı ile Cumhuriyet gazetesine karşı girişilen hukuk dışı, ölçüsüz kararlar siyasi niteliktedir. Amacın, gazetenin yayınlarını denetleme, sindirme, hatta kayyım atayarak bitirmeye yönelik olduğu endişesi içindeyiz. Vakıflara ilişkin çekişmeler, basın özgürlüğüne müdahale için gerekçe yapılamaz. Özel hukuk kuralları içinde çözülecek meseleye, ceza hukuku kuralları uygulanamaz. Desteğiniz unutulmaz DİSK Tekstil İşçileri Sendikası Başkanı Rıdvan Budak, gazetemize yönelik operasyonu kınayarak, “Cumhuriyet gazetesine minnettarız. 12 Eylül döneminde DİSK kadroları olarak 4 yıl süren tutukluluk, 10 yıl süren yargılamalar sürecinde Cumhuriyet Gazetesi hep yanıbaşımızdaydı. Şükran Soner’in, Deniz Teztel’in dostluğu, kardeşliği, emekleri unutulur mu ? Cumhuriyet Gazetesi bugüne kadar ayrım yapmadan, bütün mağdurlara kendi çizgisinden ödün vermeden sahip çıktı. Tarafsız haberciliğin simgesi oldu, iktidarlara boyun eğmedi. Bütün sendikalara, sivil toplum örgütlerine sesleniyorum. Siz de Cumhuriyeti ziyaret edin, sahip çıkın, el verin, omuz verin... Cumhuriyet hepimizin gazetesidir” dedi. Sahip çıkma günü İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koor dinatörü avukat Nazan Moroğlu ise mesajında “Uzun yıllar ‘tehlikenin farkında mısınız’ diye sordunuz. Tehlike doğrudan Atatürk ilke ve devrimlerini, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesini, laiklik, demokrasi, kadın erkek eşitliğini ortadan kaldırmaya yöneldi. Gün, Atatürk ilke ve devrimleri yolunda el ele vererek Cumhuriyete umutla,kararlılıkla sahip çıkma günüdür. Cumhuriyetimize ve Gazetemize sahip çıkmak için hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Desteğe gelenler Gazetemize dün eski CHP milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Tahsin Yeşildere ve yönetim kurulu üyeleri, CHP İstanbul İl Başkan yardımcıları İsmail Polat ve Özgür Aydın, İBB CHP İl Meclis Üyesi Kazım Akşahin, Prof. Dr. Ayşe Erzan, Çağdaş Hukukçular Derneği, gazeteci Celal Başlangıç, Çarşı Grubu, istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni İmam Bakır Üküş, Türkiye İşsizler ve Emekçiler Partisi Genel Başkanı Rıfat Derya Sercan ve Genel Sekreteri İlknur Irkan, CHP milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Suruç Yaralıları ve Tanıkları Platformu, Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV), Tiyatro İmge, Koç Üniversitesi’nden bir grup öğrenci de gelerek desteklerini iletti. HABER VE FOTOĞRAFLAR: HİLAL KÖSE, SİBEL BAHÇETEPE, ALİ AÇAR, KAYHAN AYHAN, CANAN COŞKUN, KAAN SAĞANAK, VEDAT ARIK, CAN EROK Korkmayın zalimlerden Zor zamanlar hayatın büyüsünü bozuyor; meğer ne çok korkak, çıkarcı, iktidar tapıcı varmış. Güçlü, ama çok güçlü bir iktidar ve öylesi bir ortam yoksa, ince hesaplar henüz kaba saba hale bürünmemişse, yakınınızda olsun, uzağınızda olsun, insanlara gönül zenginliği içinde değer biçebiliyorsunuz. Bazı çirkinlikleri sezdiğiniz zamanlar olmuyor değil, ama gözünüze sokmadıkları sürece üzerinden geçebiliyorsunuz; iyiye yorabiliyorsunuz. Zor zamanlar bu imkânı elinizden alıyor, hırslar, çıkarlar, korkular, sonu gelmez açgözlülük, zor zamanların çiğ ışığı altında görmezden gelinecek gibi değil, işte hayatın büyüsü böyle böyle bozuluyor. Ne de olsa çirkinlikler dünyasının zorunlu tanıklığı katlanılmaz bir şey. Otoriter rejimlerin en kötü yanı, en hasisleri, en korkakları, en ikiyüzlüleri, en açgözlüleri vitrine çıkarması, gözünüze sokması, taklit mercii yapmaya çalışması. Bir yandan güç gösterisini marifet sayanlar ile güç karşısında ona tapınanların şirke varan sapkınlığı, diğer yandan ezilip büzülen, hiç değilse başını kuma gömen dilsiz şeytanların uğursuz dünyası. Güce, paraya, mevkiye tapmanın ölçüsü yoktur; kimi büyük, kimi küçük paraya; kimi büyük, kimi küçük mevkiye; kimi zırhlı araca, kimi kıytırık makam aracına tamah eder. Bakmayın din, vatan, millet diye ortalığı inletmelerine, onlarınki sünnetçinin vitrinine çalar saat koyması misali. Eskiden o vitrinde demokrasi, hak ve özgürlükler vardı. Ne diyebilirlerdi; “Aslında bizim derdimiz bunlar değil, düzenle bir sorunumuz yok, derdimiz düzenin bizim düzenimiz, servetin bizim servetimiz, devletin bizim aletimiz olması” deseler önlerinde bu yollar açılır mıydı? Şimdi ne diyecekler, “İstediğimizi ele geçirdik, şimdi sıra bizde, biz sizin canınıza okuyacağız” deseler arkalarından bunca insanı sürükleyebilirler mi? İşte yaşadığımız hazin hikâyenin özeti bu. Öyle ise demokrasi, hak ve özgürlükler, savaş değil barışla “birlikte daha güzel bir ülke kuracağız” diye yola çıkan bizler “enayi” yerine mi konmuş oluyoruz? Asla ve kat’a! İnsanın şerefli bir yaratık olduğuna inanan veya insanı onurlu bir varlık olarak tanımlayanlar, başkaca hesap yapmazlar. Küçüktür o hesaplar, tenezzül edenler insanlığından kaybeder. Daha büyük bir kayıp olabilir mi? Bakmayın, iktidara ve onun verdiklerine gönül indirenlere, bırakın indikleri çukurda debelensinler. Korkmayın öylelerinden, asıl korkulacak olan, insanlığını yitirmek veya azaltmaktır. Bir üsttekinin altında ezilip bir alttakini ezenlerin kurduğu çirkin kule ayakta kalır mı sanıyorsunuz? Görüyorsunuz, servetleri işe yaramıyor, tepeden zılgıt yiyince ağlayıp zırlıyorlar. Mevkileri işe yaramıyor, bir fırtınada silip süprülüyor, ayakta kalanlar yeni fırtınaların kahredici endişesi içinde ecel teri döküyor. Aslında güçleri yetmiyor da herkesin sesini kısmaya, çaresizlikten ses çıkaranı zindana atıyorlar. Yok yapacakları başka şey. Olmadığı için şimdi de “zindan yetmez, asalım” faslı başladı, meğer gerçekten de “kefenle yola çıkmışlar”, herkese kefen biçmekte üzerlerine yok. Vaat ettikleri zafer de, ceza da ölüm; ya siyasetleri uğruna şehit olacaksınız ya da siyasetlerini beğenmiyorsanız ölümlerden ölüm beğeneceksiniz. Ne derlerse desinler, korkmayın, asıl korkulacak olan şerefinizi kaybetmektir, kula kulluk etmektir. Bakın etrafınıza, bakın hayatını bir adamın iki dudağı arasından çıkan tek lafa bağlayanların haline, görmüyor musunuz ne kadar acınacak haldeler. “Daha neler, onlar bize acıyor mu” demeyin, neden acısınlar, çok şükür biz acınacak halde değiliz ki, alnımız açık, başımız dik. Yeter ki hep öyle kalsın, gerisi dertlenecek şey değil. Korkmayın zalimlerden, korku zulümden bir cüzdür. İZMİR’DE BÜYÜK BULUŞMA Bugün ‘Geçit yok’ demezsek yarın ne olacağını kestiremeyiz Gazetemize yönelik operasyona tepki için İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısı üzerine bir araya yaklaşık 3 bin yurttaş hep bir ağızdan ‘Özgür basın susturulamaz’ sloganlarını attı. İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen Cumhuriyet’e destek eylemine sendika temsilcileri, CHP İzmir yöneticileri, HDP İzmir yöneticileri, CHP Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, Ovacık Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu ve birçok İzmirli de destek verdi. Yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı eylemde konuşan TMMOB Temsilcisi Melih Yalçın, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin üzerinden üç buçuk ay geçtiğini hatırlatarak, “Darbe girişimini fırsata çeviren AKP, iktidarına biat etmeyen, demokrasi, barış ve özgürlük talep eden tüm kesimleri hedef alan saldırılarına her gün bir yenisini eklemektedir” dedi. Gazetemize yönelik baskıları eleştiren Yalçın “Özelde basın özgürlüğüne, genel olarak ise tüm özgürlüklere yönelik bu saldırganlığa karşı bir arada durarak ‘geçit yok’ demezsek, yarın saldırıların dozunun hangi aşamaya varacağını kestirmemiz bile imkânsızdır” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet TÜKODER: Baskıları kınıyoruz Gazetemize yönelik operasyonu kınayan Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkan yardımıcısı Aziz Koçal ile Bağcılar, Bahçelievler ve Güngören şube başkanları önceki akşam gazetemize ziyaretinde bulundular. Muhalif seslerin ve özgür basının susturulmaya çalışılmasını, özgür basının ve halkın haber alma özgürlüğünün simgesi haline gelen Cumhuriyet gazetesine yapılan baskıları kınadıklarını dile getiren Koçal, “Bu gün Cumhuriyet’in yanında olmak; halkın haber alma özgürlüğüne, demokrasi ve özgürlüklere sahip çıkmaktır” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear