28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 30 Kasım 2016 10 EŞİ TÜRKAN ELÇİ: Tahir Elçi gitti ve bir kent yıkıldı Öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi için ölüm yıl dönümünde Cegerxwin Gençlik ve Kültür Merkezi’nde anma programı düzenlendi. Programa, Elçi’nin ailesinin yanı sıra HDP ve CHP’li milletvekilleri, Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, avukatlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Elçi’nin eşi Türkan Elçi, “Tahir’in katledilmesi bir milattı, ondan sonra huzurlu bir gün geçiremedik. O gitti ve ardından bir kent yıkıldı. Tahir genç ölümlerin, yetim çocukların gözyaşlarına, faili meçhullerin aydınlatılmamasını yüreğinin ta derininde hisseden biriydi. Sürekli ‘Gittikçe Halep kentinin yaşadıklarını yaşayacağız’ diyordu. Ne yazık ki içinde olduğumuz felaketi duyurmada tek başına kaldı” dedi. Tahir Elçi’nin adalet arayışının birilerini rahatsız ettiğini vurgulayan Türkan El çi, “Bu sebepten, kurmaca senaryolarla katledildi. Bu sebeple yaratılan kaotik bir ortamda faili belli olmayacak bir cinayet işlendi. Tahir’in katledilmesi ile topluma umutsuzluk iksiri içirilmek istendi. O gittikten sonra önce gözTÜRKAN ELÇİ lerimize sonra dilimize kepenkler indi” dedi. Anma töreninde Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, CHP Miletvekili Sezgin Tanrıkulu, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, HDP Milletvekili Ziya Pir, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu ve MAZLUMDER Üyesi Reha Ruhavioğlu birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından dengbêj Mahmut, Elçi katledildikten sonra ona yazdığı stranı (Kürtçe şarkı) seslendirdi. Anmada, Elçi’yi anlatan belgesel de yayımlandı. Müzisyenler Elçi’nin sevdiği türküleri seslendirdi. ‘Görüntüler saklanıyor’ HDP milletvekili Osman Baydemir’in Elçi cinayetinin aydınlatılması amacıyla TBMM Başkanlığı’na vermiş olduğu Meclis araştırması önergesi, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Baydemir, Elçi cinayeti için güvenlik kamerası görüntülerinin saklandığını iddia etti. Baydemir “Şu ana kadar 12 dilekçe ve 100’ü aşkın talebin tek bir tanesi yerine getirilmiş değil. 15 Temmuz’dan bugüne dosya savcısızdır. Avukatlar dosyanın içeriğine ulaşamıyorlar. Filli bir gizlilik kararı uygulanıyor” dedi. AKP’li Adnan Boynukara cinayette delillerin toplanamamasının sebebinin çevredeki teröristler olduğunu söyledi. Bu sözlere HDP’li vekiller sert tepki gösterdi. l DİYARBAKIRANKARA /Cumhuriyet YARIN İFADE VERECEKLER Dink davasında sıra Akyürek ve Yılmazer’de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C5 Şube Müdürlüğü görevlisi Osman Gülbel’in ifadesi alındı. Duruşma yarın dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akürek ve İstihbarat C Şube eski Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in sorgusu ile devam edecek. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada ifade veren Osman Gülbel, Dink’in ne pahasına olursa olsun öldürüleceğine ilişkin rapor ile ‘ses getirici eyleme’ ilişkin raporu gördüğünü ve paraflayarak amirine gönderdiğini aktardı. Gülbel, 2005 Eylül’den 2006 Eylül’e kadar C2 büroda çalıştığını belirterek, “2006 Eylül ayında cinayetten 4 ay önceye kadar başka da bir evrak görmedim. Evrak üzerine yazılan ‘İstanbul’a yazılmayan husus varsa görüşelim’ notuyla sorumluluğu İstanbul’a yıkmak suçlamasını kabul etmiyorum” dedi. Gülbel, mahkeme başkanının “Havale ettiğiniz üzerinde ‘İstanbul’a yazılmayan husus varsa görüşelim’ yazan raporla ilgili gelişmeleri takip ettiniz mi” sorusunu “Büro amiri tüm gerekli şeyleri yaptıktan sonra ben ‘ne yapıldı, hangi işlem yapıldı’’ diye bir şey sormadım. Talimatları yaptıktan sonra arz ederiz” diye yanıtladı. ‘C5 adında illegal bir büro yok’ İstihbarat Daire Başkanlığı’nda C5 adlı illegal bir büro bulunmadığını savunan Gülbel, mahkemenin soruları üzerine, Hedef Şahıslar Programı’nda illerden gelen bilgilere göre düzenleme yapıldığı ancak Dink’e yönelik veri girişi olup olmadığını bilmediğini, kendisinin böyle bir talimat vermediğini söyledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ O görevde kalamaz Gazetemize yönelik soruşturmayı yürüten FETÖ sanığı savcı İnam, hakkında HSYK’ye şikâyette bulunuldu. Gazetemiz avukatları, İnam’ın görevde tutulmasının altında art niyet olduğunu vurguladı Gazetemizin avukatları, 10 yönetici ve yazar arkadaşımızın tutuklu bulunduğu soruşturmayı yürüten FETÖ sanığı savcı Murat İnam ve diğer sorumlular hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikâyet başvurusunda bulundu. Yasaya göre, FETÖ davasında müebbetle yargılanın İnam’ın, hâkim veya savcı adayı olsaydı atamasının dahi yapılmayacağına dikkat çekilerek görevde tutulmaya devam etmesinin ardında bir art niyet olduğu vurgulandı. Başvuruda, yasaya aykırı olarak bilirkişi raporlarının da aralarında olduğu belgelerin avukatlara verilmediği belirtilerek sorumlular hakkında gereğinin yapılması istendi. Avukatlar Fikret İlkiz, Tora Pekin ve Abbas Yalçın tarafından HSYK’ye yapılan başvuruda, soruşturmayı açan ve yürüten Savcı İnam’ın yargının meşruiyetini, yargı teminatını ve güvenirliliğini sarsan işlemlerde bulunduğu belirtildi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde FETÖ üyesi olmak ve hükümeti devirmeye teşebbüs etmek suçlamalarıyla sanık olarak yargılanan İnam’ın, görevde kaldığı sürece kimsenin adil yargılanma hakkının olmayacağı ifade edilen başvuruda Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) ve hukukta şimdiye dek eşine rastlanmamış bir hukuksuzluk yaşandığına dikkat çekildi. Türkiye adalet sisteminin onulmaz bir zarar gördüğü belirtilen başvuruda şunlar kaydedildi: Bakanlık ve HSYK biliyordu Savcı İnam’ın başlattığı ve yürüttüğü soruşturmada, gözaltına alma ve ev aramasını isteyen savcı İnam’dır. Tutuklama talebinde bulunan asıl savcı da İnam’dır. Diğer savcılar sadece ifade almakla görevlendirilmişlerdir. Müvekkiller gözaltındayken yargıdan sorumlu olan herkes, İstanbul Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı ve HSYK, İnam hakkında FETÖ nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde dava açıldığını biliyordu. Sadece müvekkillerimiz ve biz bilmiyormuşuz. İnam için bir müebbet ve bir ağırlaştırılmış müebbet hapis istenmektedir. Hakkında kuvvetli suç şüphesi bulunduğu için yurtdışına çıkış yasağı konmuştur. Sanık Savcı’nın, Cumhuriyet yönetici ve yazarlarına ile “FETÖKCK” suçlamasını ileri sürmesi ve soruşturmayı yürütmesi, anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen adil yargılama hakkının açık ihlalidir. Bu, hukuka, adalete ve vicdana aykırılık yaratan skandalın ortaya çıkmasının ardından, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ TBMM’de “talihsizlik” demiştir. Bu “talihsizlik” nedeniyle 10 kişi, bir aydır özgürlüklerinden hukuka aykırı biçimde yoksundur. Bir savcı sanığı olduğu terör örgütüne ilişkin bir soruşturma yürütemez. Yürütürse o dosyada adil yargılanma hakkının sürmesi mümkün olmaz. Savcı İnam tarafından yürütülen tüm soruşturmalar çökmüştür.” Yasaya aykırı Başvuruda, İnam’ın FETÖ sanığı olduğunun kamuoyunca öğrenilmesinden Gazetemizin İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ile tutuklu yazar ve yöneticilerimizin yakınlarıyla görüşen uluslararası heyet, gazetemize verilen Alternatif Nobel ödülüyle birlikte anı fotoğrafı çektirdi. Uluslararası destek 10 yazar ve yöneticimizin tutuklanmasının ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Friedrich Ebert Stiftung Derneği üyeleri dün Şişli’deki gazetemize destek ziyaretinde bulunarak, dayanışma duygularını iletti. Heyeti karşılayan yazarımız Aydın Engin, yurtdışından verilen desteğin çok önemli olduğunu belirterek, “Sırtımızı yaslayabileceğimiz tek şey dayanışma. Biz gözaltındayken Gezi Ruhu, Cumhuriyet’in önünde canlanmış. İçeride buranın Gezi Direni şi gibi olması gözlerimizi yaşarttı” diye konuştu. IFC Genel Sekreter Yardımcısı Oliver MoneyKyrle “Çok teşekkür ederiz Can Dündar bizim konferansımıza katılmıştı. İleriyi öngörerek çok etkileyici bir konuşma yapmıştı. Uluslararası düzeyde görev yapan arkadaşların hepsi sizinle baraber. Kampanyalarımız, projelerimiz, çalışmalarımız sizinle. Aslında bizim işlerimiz kolay Brüksel’den raporlar isteyip hazırlıyoruz. Bütün riski alan, mücadele eden sizlersiniz. Bu mücadeleyi bizim için verdiğinizi biliyoruz. Bu yüzden size saygı duyuyoruz. Minnettarız” dedi. sonra görevde tutulmasının “ancak bir art niyete dayalı olabileceği” belirtilerek, yasalara göre aynı durumdaki bir avukatın görevden yasaklanacağı, böyle bir soruşturmaya uğrayan hâkim ve savcı adayının atanamayacağı hatırlatıldı. Hâkim ve Savcılar Kanunu’na göre “delil elde edilememiş bile olsa, rüşvet aldığı veya irtikapta bulunduğu kanısını uyandıran savcı ve hâkime” yer değiştirme cezası verildiği hatırlatılan başvuruda “Hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenen bir savcı hakkında bir ceza davası apaçık ortada iken savcının görev yapmasına izin verilmesi hangi hukuka ve hangi adalete sığmaktadır?” denildi. Bu durumun sadece Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin haklarını ihlal etmekle kalmadığı, aynı zamanda kamuoyunun adalete ve yargıya duyduğu güveni de derinden sarstığı vurgulanan başvuruda şöyle denildi: Kasten görevlendirildi ‘PKK, IŞİD veya DHKPC’li olmakla suçlanan bir savcı böyle bir dosyada savcı olarak kalabilir miydi? Tek olasılık vardır: Sadece düşünce ve basın özgürlüğünün ve bunun uzantısı olarak Cumhuriyet gazetesinin cezalandırılması için kasten ve bilerek ceza tehdidi altında bulunan bir sanık savcı görevlendirilmiştir. Ne adalete, ne vicdana sığmayan bu durum ‘talihsizlik’ olarak açıklanamayacak kadar hukuksuzluğun ta kendisidir. Akıl ve mantık kurallarına, adil yargılanma hakkına ve yargının teminatına aykırıdır.” Raporlar gizleniyor İnam’ın soruşturmayı yürütmesinin “Budapeşte Kuralları” olarak bilinen “Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Meslek Avrupa Esasları”nın tamamına aykırı olduğu ifade edilen başvuruda şunlar anlatıldı: “CMK’ye göre kısıtlama kararı verilen dosyada dahi avukatlara bilirkişi raporlarının verilmesi gerekmektedir. Bu açık hükme karşın ifade ve sorgu dışında tarafımıza hiçbir belge verilmemektedir. Soruşturmanın gizliliği sadece savunmaya uygulanmaktadır. Dosya bir kısım medyaya ardına kadar açıktır. Devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı’nda bile bilgibelge yayımlanmaktadır. Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu karar defterleri talep üzerine savcılığa teslim edilmiştir. Bundan sadece bir gün sonra Akşam gazetesinde sadece bu defterlerde bulunan bilgilerle yalan bir haber yayımlanmıştır Aşikâr biçimde ortadadır ki savcılık makamı dosyasını en yumuşak ifadeyle korumamaktadır. Bu bilgi ve belgeleri bir şekilde sızdıranlar ve sızdırılmasını önlemekle yükümlü oldukları halde buna uymayanlar sorumludur. ” l ANKARA / Cumhuriyet TGS’DEN KONFERANS Karanlık günlerden geçiyoruz ALİ AÇAR Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Friedrich Ebert Stiftung Derneği tarafından gerçekleştirilen “Olağanüstü hal dönemlerinde örgütlenme ve uluslararası dayanışma” başlıklı konferansta tutuklu gazetecilerin durumu ve örgütlenme üzerindeki baskılara dikkat çekildi. 13 ülkeden 35 temsilcinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda verilen mesajlar şöyle: Basın özgürlüğü yok denecek halde TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye’nin karanlık günlerden geçtiğini ve basın özgürlüğünün yok denilecek seviyeye kadar düştüğünü söyledi. Durmuş, “Bugün 100’den fazla gazeteci cezaevinde ve binlercesi işsiz. Türkiye basın özgürlüğü açısından karanlık günler yaşıyor. OHAL iktidara alabildiğince güç veriyor” dedi. Daha fazla bir araya gelmeliyiz IFJ Genel Sekreter Yardımcısı Oliver MoneyKyrle Türkiye’ye her gelişinde daha zorlu şartlarla karşılaştığını belirterek, “Arkadaşlarımız zorlu şartlarda enerjileri ve dayanışmaları ile her zaman bize iyi örnek oldular. Böyle dönemlerde biz de yapılan işi güçlendirmeli ve daha fazla bir araya gelmeliyiz” diye konuştu. Gazetecilik halkın iyiliği için yapılır EFJ Genel Başkan Yardımcısı Nadia Azhgikhina ise Avrupa’nın en önemli kaygılarından birinin tutuklu gazeteciler sorunu olduğunu vurgulayarak, “Sendikalarımız ve gazeteciler TGS’yi ve Türkiye’deki gazetecileri kendi kardeşi gibi benimsedi. Baskıya karşı mücadele etmeliyiz ve gazeteciliğin halkın iyiliği için yapıldığını anlatmalıyız” dedi. Devlet ideolojik geçiş içinde Özgür Mumcu Svetlana Gannushkina Joachim Gauck Daniela Schadt Raed Saleh Faruk Habib Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, Alternatif Nobel alan kişi ve kurumlar için bir resepsiyon verdi. Resepsiyonda gazetemiz yazarı Özgür Mumcu temsil etti. Gauck’tan basın özgürlüğü vurgusu Almanya Cumhurbaşkanı, Alternatif Nobel’in bu yılki sahiplerini kabul etti Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, aralarında Cumhuriyet gazetesinin de bulunduğu Alternatif Nobel Ödülü sahiplerini Bellevue Sarayı’nda ağırladı. Gauck, Cumhuriyet gazetesini temsil eden Özgür Mumcu’ya, Türkiye’deki gelişmelerden duyduğu kaygıyı iletti. Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, bu yıl Alternatif Nobel ödülüne layık görülen Cumhuriyet gazetesi, Suriyeli Beyaz Kasklılar ve Rus insan hakları savunucusu Svetlana Ganuşkina’yı kabul etti. Kabulde Cumhuriyet gazetesi adına Özgür Mumcu, Suriyeli Beyaz Kasklılar grubundan ise Raed Salih ve Faruk Habib hazır bulundu. Alternatif Nobel’e layık görülen ve kadın hakları alanında mü cadele eden dernek Nazra’nın kurucusu Mısırlı Mozn Hassan, Mısır hükümeti tarafından yurtdışına çıkışı engellendiği için kabulde bulunamadı. Cumhurbaşkanı Gauck’un kendisine Türkiye’deki gelişmelerden duyduğu kaygıyı ilettiğini belirten Özgür Mumcu, “Basın özgürlüğünün kendisi için ne kadar önemli olduğunu anlattı. Genel olarak ilkelerden bahsetti ve Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün savunulmasının ne kadar önemli olduğunu ifade etti” dedi. Almanya’daki Türk toplumuna dikkat çeken Gauck’un Türkiye’deki olumsuz gelişmelerin Almanya’daki yansımalarından duydukları endişeyi dile getirdiğini belirten Mumcu, “Türkiye’deki ge lişmelerin Almanya’ya nasıl bir etkisi olur, bunu öğrenmeye çalışıyorlar. Bir de gidişat ne olacak, nereye varacak bunu anlamaya çalışıyorlar” dedi. Gauck’un kendisine “Peki nereye gider Türkiye bundan üç sene beş sene sonra?” gibi bir soru yönelttiğini belirten Mumcu, “Ben de Türkiye için üç sene beş senenin çok uzun süreler olduğunu, her şeyin çok hızlı değiştiğini söyledim. Cumhuriyet’e yönelik soruşturmanın ayrıntılarıyla ilgili sorular yöneltti. Daha iddianamenin hazırlanmadığını ancak savcıların sorularından suçlamaların ne olduğunu anlayabildiğimizi, bu suçlamaların temelsiz olduğunu düşündüğümüzü aktardım” dedi. l Haber Merkezi Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu OHAL sonrasında gözaltına alınan gazetecilerin hangi şartlarda gözaltında tutuldukları, prosedürleri, ziyaret şartları ve tecrit koşullarını bildiren bir veriye sahip olunamadığını söyledi. Önderoğlu, “Türkiye’nin en köklü ve eleştiren meslek örgütleri tehdit altında ve tasfiye edilmek isteniyor. OHAL ile birlikte devlet ideolojik geçiş içinde. Devlet tüm kamu kurumlarını ve STK’lerini kendi idoeolojik yapılarına uydurmaya çalışıyor” dedi. Meslek bütünlüğünü sağlamaLIYIZ Makedonya’dan Tamara Chausidis de kendisini Üsküp’te gibi hissettiğini ancak Türkiye’deki durumu daha radikal gördüğünü söyleyerek, “Biz meslek örgütleri stratejimizi saptamalıyız ve nasıl ortak eylemler yapacağız bunu belirlemeliyiz. Çünkü mesleğimizin bütünlüğünü sağlamak gibi bir zorunluluğumuz var” dedi. Türkiye’deki çöküşe sessiz kalamayız Yunanistan’dan Nelly Katsma Türkiye’deki olup bitenden yeteri kadar bilgi alamadıklarını ve uluslararası çalışma alanının mekanizmasına yerleştirilmesi gerektiğini söyleyerek, “Sendikalar, federasyonlar ve hatta yurttaşlar birlikte hareket etmeli. Avrupa olarak Türkiye’deki bu çöküşe sessiz kalamayız” diye konuştu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear