28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMI Kadın girişimcilere destek Türkiye Vodafone Vakfı, 2012’den beri proje ve yatırımlarıyla 11 bini aşkın kadının girişimciliğe adım atmasını sağladı. Vakıf, yaklaşık 4 milyon kişinin hayatına dokunurken, 29 milyon TL yatırım yaptı. 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Obezite ile mücadele Reis Gıda, çocukların sağlıklı ve güvenli beslenmesi için ebeveynlerin yanında olduğunu belirtti. Açıklamada, Türkiye’de çocukların yüzde 20’sinin aşırı kilolu veya obez olduğuna değinildi. Pazar 20 Kasım 2016 ‘Küçüğün rızası’ İsteme, istek... Türk Dil Kurumu sözlüğünde, “rıza” kelimesinin karşısında böyle yazıyor. Rıza aynı zamanda dini bir terim. Kaynağın birinde “Takdir edilen hükmü sükunetle karşılama”; bir diğerinde “başına gelen bela ve musibetlere sabredip boyun eğme” diye geçiyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “küçüğün rızası” derken hangi anlamı kastetmiş olabilir? Bunun cevabını bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: Bugüne dek pek az kavram siyasal İslamı, onun kurmak istediği düzeni, bu açıklıkta anlatmıştı bize. Adeta zihnimizde sapsarı bir ampul yandı. “Küçüğün rızası” dendiğinde: Hem reşit olmadığı için yasa önünde çocuk sayılan 18 yaşından küçük bir kızı kastediyorsunuz, hem de regl olduğu için, aslında çocukluktan çıktığını düşünüp bu netlikte ifade edemediğiniz kız çocuğunun rızasından söz ediyorsunuz. Tarihe kayıt olsun ki, sizin rızanız ile bizim rızamız aynı değil... Rıza, ancak seçme özgürlüğü varsa insana yakışır. Rıza gösterilenin dışındaki dünyada seni bekleyen; yoksulluk, şiddet ve çaresizlikse, o rıza insanlık dışıdır, kabulleniştir, boyun eğmedir. Ve biliyorsunuz değil mi, küçük kızların çaresizce kabullenmeyeceği bir ortamı yaratmak devletin görevidir? Adalet ise küçük kızlara “düğün dernek” diye şirin gösterilmeye çabalanan imam nikâhlarına boyun eğdirip rıza toplayarak değil, onların eğitim almasını sağlayarak dağıtılır. Biliyorsunuz? TL erirken Atatürk’e bakmak Cumhuriyet’in susturulmak istendiği bu dönem, dostlarımızı tanıma konusunda benzersiz bir zemin yaratıyor. Gravür sanatçısı Şükrü Ertürk, bu kıymetli dostlarımızdan biriymiş meğer. Kendisi, Cumhuriyet’in biricikliğini adında yansıtan bir kurumdan emekli: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Ertürk’ün bir eserini ülkenin tamamı tanıyor. 78 milyonun ilgisine mazhar olan bu eser, Türk Lirası banknot üzerindeki Atatürk portresi. Banknot için gravür gibi dünyanın en zorlu işlerinden biriyle uğraşan Şükrü Ertürk ile liradan altı sıfır atma sürecinde, telefonda tanışmıştım. Atatürk portresinin dudak kısmına, ancak mikroskopla görülebilecek incelikte imzasını atmıştı. O zaman çalıştığım gazetedeki haberde, portresindeki Atatürk’ün bakışlarındaki gerçeklik duygusu için şöyle demişti: “Eğer Atatürk’ün gözlerine baktığınızda, o gözler sizinle konuşuyorsa başarılısınız demektir. Cebinizdeki o banknotun bir milimetresinde çelikten oyulmuş 30 çizgi vardır.” O haberin üzerinden on yıl geçti. On yıldır haberleşmemiştik. Geçen gün, kendisinden gazetemiz için bir geçmiş olsun mesajı aldım. Sonra büromuzu ziyaret etti. Laf lafı açtı, “bireyin ve toplumun davranışlarını biçimlendiren ilk sıradaki gücün ekonomi olduğunu” söyledi. Şükrü Ertürk’ü uğurlarken, TL’nin değer kazanmaya başladığı o dönemden bugüne, paranın değeriyle beraber, ne çok şey yitirdiğimizi düşündüm. Ve Cumhuriyet parasının değer kaybı ile Cumhuriyet değerlerini savunan gazetemizin susturulmak isteniş zamanındaki büyük tesadüfü!.. Çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunan kişilerin mağdurlarla evlenmesi durumunda cezaevinden çıkmasını sağlayacak düzenleme AKP’li vekillerce gece yarısı Meclis’e sunulmuştu. Evet evet, küresel Ülkenin en köklü gazetesini susturmak için ağır operasyon başlatacaksınız. Bu gazetenin, yurtdışından hangi gün ve saatte geleceğini açıklayan icra kurulu başkanı, genel yayın yönetmenini, yayın danışmanını, okur temsilcisini, karikatüristini, hukukçularını, yazarlarını kaçma şüphesi gerekçesiyle tutuklayacaksınız. Hayatı boyunca yazı yazmış insanları Silivri Cezaevi’nde kalem ile kâğıdı bir arada göremez halde tutacaksınız. FETÖ’ye yardımcı olmakla suçladığınız o insanlara, “O manşet neden öyle atıldı, yayın politikası niye değişti”den başka “delil” sunamayacaksınız. Soruşturmayı başlatan savcı hakkında FETÖ örgütü üyeliğinden derdest bir soruşturma bulunacak. Dosya, gözaltı işlemlerinin gerçekleştiği 31 Ekim’den bu yana, taraflarına değil ama iktidar medyasına açık olacak. 110 bin kamu görevlisini ihraç edip yüzlerce şirkete kayyım atayacaksınız. Üniversitelerde rektör seçimini kaldıracaksınız. Para biriminiz, sadece iki ay içinde, dolara karşı yüzde 15 değer kaybedecek. Sonra da Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nu toplayıp bu değer kaybını küresel gelişmelerle açıklayacaksınız. Evet; uluslararası yatırımcının size güvenmesi için gereken her koşulu itinayla yıkıp parçaladıktan sonra koyduğunuz bu teşhis kesinlikle doğru. Vallahi küresel. SİCİL NOTU Sadat A.Ş. bilgileri mahremmiş Sadat A.Ş’yi hatırlarsınız. Kendisini, “uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket” diye tarif edip, gayri nizami harp kursları verdiğini duyuruyordu. Şirketin yönetim kurulu başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak atanmıştı. Ankara milletvekili Murat Emir, geçenlerde Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Milli Savunma Bakanlığı’nın şirketi “denetleme görevi olmadığını” belirttiğini anımsattı; bir başvuru üzerine şirketi sadece Maliye’nin denetlediğinin ifade edildiğini bildirdi ve sordu. Şirketin mali denetimden geçip geçmediğini, 20132016 yılları arasında ne kadar vergi tahakkuk ettirildiğini, demirbaş listesinin kontrolünü, listede silah ve mühimmat bulunup bulunmadığını, şirketin kurulduğundan bu yana dış ticaret işlemi olup olmadığını... Maliye Bakanı Ağbal, yazılı bir cevap gönderdi. Vergi Usul Yasası’nın vergi mahremiyeti maddesinden söz eden Ağbal, “Yasal olarak açıklanması mümkün bulunmamaktadır” dedi. Önergede dört soru vardı. Sadat’ın ödediği vergi tutarı kısmı “mahremiyet”e girebilir. Gelgelelim, faaliyet alanı gayri nizami harp olan bu şirketin Maliye denetiminden geçip geçmediği sorusunun dahi cevapsız bırakılması, doğrusu tuhaf. Madenciyi kâr hırsı ve taşeronlaşma yaktı Çerkezoğlu, “İşçiyi ‘yük’ olarak görenler değil, taşeron işçiler kazanacak!” dedi. ‘Kaza değil, cinayet!’ Her cumartesi günü taşerona kadro talebiyle Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelen DİSK’e bağlı Devrimci Sağlıkİş üyeleri, hükümeti seçim sürecinde verdiği ‘taşerona kadro’ sözünü hatırlamaya çağırdı. Nöbetin beşinci haftasında Siirt’de göçük altında kalarak yaşamını yitiren işçilerle ilgili konuşan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, olayın kaza değil iş cinayeti olduğunu vurgulayarak medyada hayatını kaybeden işçilerin, iş makineleriyle aynı kefeye koyulmasına tepki gösterdi. Türkiye’nin işçi ölümlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, “Nerede sermaye daha fazla para kazanıyorsa bunu işçilerin canı ve kanı üzerinden yapıyor. Ölümlerin devamlı yaşanmasının temel nedeni güvencesizleştirme ve taşeronlaştırma uygulamaları, bir ikincisi de mevcut siyasi iktidarın bu konudaki sağırlığı” dedi. İnsanca bir çalışma düzeni İşçiler adına basın açıklamasını okuyan Dev Sağlıkİş üyesi Güllü Hanoğlu, seçimlerde ‘taşeron işçilere kadro’ sözü veren siyasi iktidarın bu konuda adım atmamasını eleştirerek, “Bizler, on yılı aşkın süredir ‘İnsan ihaleyle çalıştırılmaz’ diyerek fiili ve hukuksal mücadele yürütüyoruz. Artık yeter! Taşeron işçilerin hayatlarını ve çoluğunun çocuğunun geleceğini seçim malzemesi yapmaktan vazgeçin. Her türlü baskıya rağmen emeği ve onuru için mücadele eden ve kazanan taşeron işçilerinin umutlarıyla oynamayın” dedi. l Ekonomi Servisi Maden Mühendisleri Odası zamanında önlem alınmadığına dikkat çekerken CHP, aşırı yağışa rağmen kullanılan patlayıcının heyelanı tetiklediğini vurguladı Maden Mühendisleri Odası ile CHP, maden faciasının meydana geldiği Siirt Şirvan’daki ba kır madeninde ayrı ayrı inceleme yap tı. CHP’ye göre de odaya göre de facia nın temel nedeni “özelleştirme ve taşe ronlaştırma.” Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel’in verdiği bilgiye göre Eti İşletmeleri’ne ait madeni 2004’te Park Elektrik aldı. Facianın iki temel nedeni olduğunu belirten Yüksel, MUSTAFA ÇAKIR “Bunlar özelleştirme ve taşeronlaştırma” dedi. Yük sel, sahada maden üreti minin dört taşeron şirket tarafından ya pıldığını, yaşamını yitiren işçilerin taşe ron şirkette çalıştıklarını vurguladı. Felaket önlenebilirdi Yüksel, madende 350400 metre çapında, yüksekliği 6070 metre olan şev kayması yaşandığını söyledi. Yüksel, “Bu bilimselteknik önlemlerle önlenebilecek bir kazadır. Aynı ocakta 25 Temmuz’da da benzeri olay olmuş. Ölüm olmamış. Aslında çatlamalar işin ipuçlarıdır. Zamanında tespit edince gerekli önlemleri alma şansınız vardır” dedi. Açık işletmelerde ilk dikkat edilecek noktanın “şe vleri yani basamakları korumak” olduğunu belirten Yüksel, kayma olacağının önceden mutlaka kendini belli edeceğini söyledi. Taşeron sisteminde firmaların metreküp başına fiyat aldıklarına işaret eden Yüksel, “Bu da üretimi zorlar, tehlikeye sokar. Taşeronun ruhunda vardır bu” dedi. Yüksel, “Bu madende üretim rakamlarına baktığımızda rakamlar projenin üzerinde değil altında” dedi. Siirt’te madencilerin göçük altında kaldığı maden alanına koruma ordusuyla gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ı protesto eden 2 madenci yakını gözaltına alındı. Madenci yakınlarını sakinleştirmeye çalışan bir şirket yetkilisinin iş cinayeti için “Allah’ın takdiridir” demesi ailelerin tepkisini çekti. Çatlaklar önemsenmedi CHP raporunda, işçilerin yakınlarının yapılan görüşmelerde, “arama kurtarma faaliyetlerinin hızlı ve sonuca odaklı yapılmadığı” yönünde şikâyetler dile getirdikleri ifade edildi. Rapora göre, madenciler ve göçük altında kalan işçilerin aileleri, göçüğün olduğu bölgede heyelan öncesi 80 cm büyüklüğünde çatlaklar olduğunu, bu çatlakların tehlike arz ettiğinin işyeri yetkililerine bildirildiğini, ancak bir önlem alınmadığını ve bu kazanın meydana geldiğini de anlattılar. Raporda, kaza günü, heyelanın meydana geldiği alanda patlayıcı kullanıldığı vurgulanırken, “Uzmanlara göre, işyerindeki üretim aşırı kâr elde etmek için tehlike arz edecek şekilde yapıldı. Toprak aşırı yağış sonrası suya doyarak yumuşadı ve patlayıcı kullanılmasıyla heyelan tetiklendi. Bu şekilde heyelan meydana geldi” denildi. CHP İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları İnceleme ve İzleme Komisyonu da Şirvan’a giderek madende inceleme yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba başkanlığındaki heyetin hazırladığı raporda, facianın temel nedeninin “AKP’nin vahşi özelleştirme politikaları” ile “taşeronlaştırma” olduğu vurgulandı. İşletme de çalışanlardan 436’sı Park Enerji’nin asıl işçisi, 644’ü taşeron işçi. Yaşamını yitiren işçiler taşeron Antlar Ltd. Şti.’nin işçileri. Raporda, aynı işyerinde 25 Temmuz’da da heyelan meydana geldiği, can kaybının yaşanmadığı kazada altı kamyon ve iki iş makinesinin göçük altında kaldığı belirtildi. l ANKARA 11 işçi toprak altında Siirt Şirvan’daki bakır madeni sahasında kalan 16 işçiden 5’inin cesedine ulaşıldı, 11 işçiyi arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyünde perşembe akşamı meydana gelen heyelan nedeniyle göçük altında kalan 16 işçiden 4’ünün cesedinin çıkarıldığı sahada dün sabah 1 işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı. Arama ve kurtarma çalışmalarının sürdüğü bölgede 4 işçinin olduğu bir alanda yoğunlaşan çalışmalar sırasında ekskavatör operatörü Batmanlı Şefik Tuncer’in cesedi toprak altından çıkarıldı. Ekskavatör operatörleri Savaş Kızılkan ve Murat Ant ile kamyon şoförleri Reşit Can ve Badrettin Çaylı’nın cesetleri önceki gün çıkarılmıştı. Kızılay ve AFAD ekiplerinin de beklediği maden sahasında toprak altında bulunan işçilerin ailelerinin bekleyişi dün de sürdü. Saha müdürü tutuklandı Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sürdürülen soruşturma kapsamında, aralarında bakır madeni işletmesinden açık saha iş sorumlusu olan müdür Mehmet Oğuz, açık saha başmühendisi Selman Kazak, açık saha iş güvenliği uzmanları Servet Keklik ile Mehmet Kezer ve taşeron firmanın sahibi Nurettin Ant gözaltına alınırken taşeron firmanın saha sorumlusu Adnan Ant’ın arandığı belirtildi. Gece geç saatlerde Mehmet Oğuz tutuklanırken firma sahibi Nurettin Ant ile Mehmet Kezer ve Servet Keklik serbest bırakıldı. l SİİRT/DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear