28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 20 Kasım 2016 10 Savcımıza dilekçemdir... Sayın savcımız, Korkmayın. Size dilekçe yazdım diye sizinle ilgili cümleler kuracak değilim. Mesela savcılık iskemlesinde oturmanıza rağmen aynı zamanda “Selam Tevhid kumpası” diye anılan davada FETÖ’cü sanık olduğunuzdan, hem de hakkınızda iki kez ömür boyu hapis istenen bir sanık olduğunuzdan filan söz etmeyeceğim. Hatta duyduklarım doğru ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü, medyada “Ana FETÖ davası” olarak adlandırılan davada tanık olmanızdan da söz etmeyeceğim. Bir FETÖ davasında sanık iken, bir başka FETÖ davasında tanık olmanızdaki hukuksal garabetin üstünde durmayacağım. Bu durumun “sııcak buz” ya da “köşeli daire”, “yüzme bilmeyen balık”, “gerçek yalan” gibi bir tuhaflık içerdiği, “oksimoron” edebiyatına katkı olduğu açık. Öyle ya “Bir FETÖ davası tanığı bir başka FETÖ davası sanığı” diye bir cümle kursam herkes “Bu gazeteci kafayı mı üşütmüş ne” der değil mi? Ama korkmayın, dilekçem bu konulara, sizin durumunuza ilişkin değil. Ben içimde kanayan yaradan söz edeceğim. Sayın savcı, Biliyorsunuz sizin talebinizle 10 arkadaşım tutuklandı; Silivri’de 9 numaralı “rezidansta” ikamete mecbur kılındı. Ben ve Hikmet Çetinkaya ise serbest bırakıldık. Gerçi sonunda hepimiz tutuklu ve tutuksuz sanıklar olarak birlikte yargılanacağız. Ama yine de onlar içerde, ben dışardayım. Bu da beni eksikli kılıyor, üzüyor, belli belirsiz bir utançla sarıyor. Sakın bu sözlerimden “Beni de tutuklayın” talebi içeren bir dilekçe yazdığım sonucuna varmayın. Dilekçem çok yalın, çok kısa bir talep içeriyor. İki gün kadar önce haklarında ev arama ve 12’si hakkında da “yakalama” kararı verdiğiniz biz şüphelilerin sonuncusu olan Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan (Erinç) Ağabeyimizin de ifadesini aldınız. Böylece “savcılık ifadeleri” denen hukuksal süreç tamamlanmış oldu. Artık sizin, hakkımızda iddianame yazmanız, o iddianameyi ilgili ağır ceza mahkemesine yollamanız gerekiyor. Bu konuda iddianame yazımını erteletecek herhangi bir engel ya da bürokratik işe gerek kalmadı. Yazacağınız iddianameyi Ağır Ceza Mahkemesi kabul edince, bizler “şüpheli”den “sanık” konumuna terfi ederiz (tıpkı sizin gibi yani), ardından da mahkemenin karşısına çıkarız. Yüksek makamınızdan talebim şudur: Lütfen iddianamemizi yazınız ve bizleri yetkili ağır ceza mahkemesine sevk ediniz. Iddianameyi geciktirdiğiniz her gün Silivri’deki arkadaşlarım için “haksız yere cezalandırma” anlamı taşıyacak. Çünkü satır satır bildiğim dosyanıza bakan ve hukukçu olduğunu unutmayan her yargıç arkadaşlarım hakkında en azından “Tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmelidirler” kararı verir. Tabii buna da gerek duymadan “Böyle kanıtlarla karşımıza gönderilen sanıkların, işi ve lafı uzatmadan, hukukun ve adaletin yara almasına fırsat vermeden tek celsede beraatlarına karar verdik” demezlerse... Saygılarımla. Imza: Tutuksuz “şüpheli” Aydın Engin İKİ BARODAN TEPKİ: Böyle demokrasi böyle hukuk olmaz Çorum Barosu Başkanı Altan Akpınar, gazetemiz Cumhuriyet’e yönelik operasyonu, yazar ve yöneticilerimizin tutuklanmasını kınadı. Akpınar; “Türkiye’nin en köklü en eski gazetelerinden olan Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarlarının tutuklanması basın özgürlüğüne doğrudan saldırıdır. Tutuklananlar derhal serbest bırakılmalı, gazeteye yönelik baskılarda son bulmalı” dedi. “Böyle demokrasi, böyle hukuk devleti olmaz” diye konuşan Akpınar, “Bu yapılanlar hukuk devletine büyük zarar vermekte olup yapılan yanlıştan ve hukuksuzluktan bir an önce vazgeçilmelidir” diye konuştu. Eskişehir Barosu İnsan Hakları Komisyonu üyeleri bir açıklama yaparak Cumhuriyet’e yönelik operasyonu ve OHAL döneminde yaşanan baskıları kınadı. Avukat İbrahim Eren Akgözlü, “Ülkemiz demokrasi ve insan hakları anlamında ‘olağanüstü’ bir dönemden geçiyor. Temel hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı yeni bir hukuk sisteminin inşasıyla karşı karşıyayız. Bilinmelidir ki; baskı ve sindirme politikalarıyla inşa edilmeye çalışılan bir siyasi rejim meşruiyetini sağlayamaz, sağlayamayacaktır” diye konuştu. l Yurt Haberleri haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Silivri’de en büyük eksik kitap Avrupa’nın en büyük cezaevinde sadece 1750 kitap var, her koğuşa bir kitap veriliyor CANAN COŞKUN Gazetemizi susturma amaçlı operasyon kapsamında tutuklanan 10 yazar ve yöneticimizin tutuldukları Silivri Cezaevi’nde yaşadıkları en ciddi sıkıntı kitap yetersizliği. Avrupa’nın en büyük cezaevi olarak geçen Silivri Cezaevi’nde yalnızca 1750 kitap bulunurken her koğuşa yalnızca 1 kitap verildiği öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu savcılarından FETÖ üyeliği davası sanığı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında tu tuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan yazar ve yöneticilerimizin en büyük sıkıntısı cezaevindeki kitap sayısının yetersiz olması. 1750 kitaplık kütüphaneden talepte bulunan gazetecilere ya “seçtiğiniz kitap başkasında” ya da “o kitap yok” cevabı veriliyor. Gazetemiz yazarlarından Hakan Kara’nın okumak için 5 kitap seçtiği, 5’inin de bir başkasında olduğu gerekçesiyle isteğinin karşılanmadığı öğrenildi. İnceleme tamamlanmadı Her koğuşa bir kitabın verildiği Silivri Cezaevi’ne İletişim Yayınları’nın geniş ölçüde kitap yardımında bulunduğu, ancak memur eksikliği nedeniyle inceleme tamamlanamadığından kitapların henüz kütüphaneye konulmadığı belirtildi. Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’la görüşe giden yakınının götürdüğü hukuk mevzuatı ve İngilizce ders kitabı da içeri alınmadı. İngilizce ders kitabının alınmamasına gerekçe olarak Akın Atalay’ın öğrenci olmaması gösterildi. Yazarlarımız Güray Öz ve Hakan Kara ile Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik’in kaldığı koğuş haricinde televizyonun bulun duğu koğuşlarda radyonun da yer aldığı ancak TRT’nin tek frekans olduğu öğrenildi. BM raportörü görüştü Öte yandan BM özel raportörünün önceki gün gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, gazetemiz avukatı Bülent Utku, yazarlarımız Hakan Kara, Güray Öz ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve avukat Mustafa Kemal Güngör ile görüştüğü, raportörlerin koğuşlarda inceleme yaptığı aktarıldı. Geç gelen adalet Hukukçular gazetemizi susturma amaçlı operasyon kapsamında tutuklanan yazar ve yöneticilerimiz hakkında iddianame hazırlanarak hâkim karşısına çıkarılmaları gö rüşünde birleşti. Prof. Dr. Ersan Şen, “Geç gelen ada let adalet değildir. Savun manın bir an önce dosyanın CANAN COŞKUN içeriğini görmesi gerekir” derken Hukukun Üstünlüğü Platformu’ndan Mehmet Sarı da, “Dosya muhtevası açısından sav cılığın bu iddianameyi tanzim etmesi bek lenen bir durumdur” diye konuştu. Gazetemizi susturma amaçlı FETÖ üyeli ği davası sanığı Cumhuriyet Savcısı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamın da geçen günlerde gazetemiz İmtiyaz Sa hibi Orhan Erinç’in ifadesinin alınmasıy la dosyada “şüpheli” sıfatıyla ifade verecek yazar ve yönetici kalmadı. Kimden alındığı belli olmayan bir bilirkişi raporu ile yazar ve yöneticilerimize sorular kapsamında kısmen gösterilen MASAK raporu ile tanık beyanlarının bulunduğu dosya kapsamın da usulü işlemler tamamlandı. “İddiana menin hazırlanıp bir an önce doğal hâkim karşısına çıkmaları gerekir mi” diye sor duğumuz hukukçular şunları söyledi: TUTUKLULUK UZAMASIN Prof. Dr. Ersan Şen: Ceza soruşturmasında tutukluluk bir tedbirdir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılan zor bir tedbirdir. Ceza değildir, uzamasını istemeyiz. Eğer soruşturmada deliller toplanmışsa, ifadeler alınmışsa, tutuklamalar gerçekleşmişse soruşturmayı yürüten savcılık ya yeterli delil varsa iddianame düzenleyecek ya da takipsizlik kararı verecek. Aslolan bir an önce tutukluluğun gözden geçirilmesi ve hâkim karşısına çıkarılmalarıdır. Deliller toplanmışsa soruşturmanın hiç geciktirilmemesi ya da tutukluluğun adli kontrolle sonlandırılması gerekir. Adaletten kaçma veya delil karartma durumu yoksa tutukluluğu kaldıracaksınız. Esas olan soruşturmayı sonlandırmanızdır. Geç gelen adalet adalet değildir. Dava açılacaksa savunmanın da bir önce dosyanın içeriğini görmesi gerekir. Uzayacaksa gizliliğin kaldırılması gerekir. Eğer hazırlanacak iddianamede ağır cezalar istenmeyecekse adli kontrol uygulanmalı. HAKLARI İHLAL EDİLMEMELİ Avukat Mehmet Sarı: Ceza hukukunda yargılamada aslolan ‘tabii hâkim’ ilkesi, yargılamanın seriliğidir. Hak ihlallerine sebebiyet vermeyecek şekilde yargılama tabii hâkimlikle seri bir şekilde yapılmalıdır. Bu yargıya yüklenmiş bir vazifedir. Kim olursa olsun haklarının ihlal edilmemesi açısından beklenen budur. Hangi şart olursa olsun adaletli bir şekilde yapılması beklenen bir durumdur. Öncelikli olarak savcılık makamının delillerin toplanması açısından iddianame tanzimi tabiidir. Savcılık yargılama faaliyeti açısından maddi vakaların tamamını delil olarak değerlendirir. Araştırılacak başka husus yoksa bunlar ikmal edildikten sonra resen davayı ikame etmesi beklenir. Soruşturma ve yargılama aşamasının adil bir şekilde yürümesi beklenirken, talepler ve itirazlar adalet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Dosya muhtevası açısından savcılığın bu iddianameyi tanzim etmesi beklenen bir durumdur. EN HIZLI ŞEKİLDE YAPILMALI Avukat Derya Yanık: Dosya tekemmül etmişse yargılamanın ivedilikle yapılması mağdurlar ve sanıklar açısından önemlidir. Yargı ekonomisi açısından bunun zaten böyle olması gerekir. Ceza Usul Yasası’na göre de yargılamanın ekonomik bir şekilde yapılması gereklidir. Yargılamanın en hızlı, en etkin bir biçimde yapılması, sonucun bir an önce alınması beklenir. Bu bir hukuk prensibidir. adalet değil Hukukçular tutuklu yazar ve yöneticilerimiz hakkındaki iddianamenin bir an önce hazırlanması gerektiğini vurguladı Bir an önce bırakılmalılar Marmara Üniversitesi mezunları dün gazetemizi ziyaret ederek yazarımız Aydın Engin’le görüştü. Grup adına yapılan açıklamada, “Kurulduğu günden bu yana demokrasi ve hukukun savunuculuğunu yapan Cumhuriyet gazetesi ve çalışanlarının terör örgütleri ile ilişkilendirilerek yargılanmalarını şiddetle kınıyoruz. Tutuklanan gazete yöneticilerinin, yazarlarının ve çalışanlarının serbest bırakılmasını talep ediyoruz” denildi. Doğru yoldayız GAZETEMİZE DESTEK ZİYARETLERİ DEVAM EDİYOR Gazetemize yönelik operasyonun 19. gününde de Şişli’deki binamıza çok sayıda siyasi, aydın, yazar, sendika ve demokratik kitle örgütü temsilcisi ve okurlarımız, destek ziyaretinde bulundu. Ziyarete gelenler, “Cumhuriyet’in değerlerine saldırılmasına müsade etmeyeceğiz, sonuna kadar dayanışma içinde olacağız” dediler. Simgesel Eylem Grubu Başkanı Meriç Velidedeoğlu: Cumhuriyet’in en eski yazarlarından biri olarak söylemeliyim ki Cumhuriyet bu gibi darbeler ile çok karşılaştı ama hepsini yenmesini bildi. Cumhuriyetin DNA’larında 1923 Atatürk devrimi vardır. Atatürk devriminin de bir ürünü olan bu gazete Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte sonsuza kadar yaşayacaktır. Bu yazarlarımızın özgürlüklerine engel olunması Cumhuriyet’in doğru yolda yürüdüğünü göstermektedir. Yazarlarımızın yanı başındayız. Yanı başında olmaya devam edeceğiz. Onlar orada oldukça biz burada onların haklarını da korumaya çalışacağız ama her şeyden önce onların özgürlüklerini kazanması için gereken her şeyi yapacağız. Gazeteci Hatice Aydoğan: Basın bugüne kadar yaşadığı en zor günlerden birini yaşıyor. 1980’li yıllarda gazeteciliğe başladım bu kadar baskı hatırlamıyorum. Basını teker teker susturmaya çalışıyorlar. Cumhuriyet’i yıldırmaya susturmaya çalışanlara karşı boyun eğmeyeceğiz. Tutuklu olan gazeteci arkadaşlarımın bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyorum. Tüm basın mensuplarının da bu hukuksuzlu Birlikte mücadele ederek aşarız Gazetemize gelen Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Öğrenci Komisyonu üyeleri, “AKP toplumun tüm muhalif kesimlerini baskıyla sindirmeye çalışıyor. Cumhuriyet gazetesi de muhalif bir yayın olduğu için tutuklama ve baskılar ile gözdağı vermeye çalışıyorlar. Bu baskıları ancak birlikte direnerek, mücadele ederek aşabiliriz” açıklamasını yaptı. ğa ve demokrasi dışı uygulamalara karşı durmaya davet ediyorum. CHP Beyoğlu Kadın Kolu Başkanı Reyhan Meral: Biz basın özgürlüğünü savunmak için buradayız. Bütün iktidarlar, basın özgürlüğünü savunmalıdır; ama mevcut iktidar basını susturarak kendi gerçeklerini görmezden gelmiştir. Fakat iktidarın kendi gerçeğini görmemesi halkın gerçeği görmeyeceği anlamına gelmez. CHP Beyoğlu Belediyesi İlçe Başkanı Bekir Özcan: Ülkenin hangi koşullardan geçtiğini bütün Türkiye far kında. Bu koşullar altında özgür basının önemi de daha çok gün yüzüne çıkmıştır. Kamil Zorlu Cumhuriyet Okuru: Basın özgürlüğünün kısıtlanması bizleri üzse de mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Cumhuriyet gazetesi de Atatürk de her zaman yaşamaya devam edecek. Cemil Çelik Cumhuriyet Okuru: Cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti ile özdeşleşmiş bir gazetedir. Okuru olarak destek vermek için günlerdir buradayım sonuna kadar desteklemeye devam edeceğim. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear