26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 20 Ekim 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK Erdoğan, “Putin rica El Nusra’yaetti,örgütü Halep’ten çıkarmak için talimat verdik” aracı oldudedi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya lideri Putin ile telefon görüşmesi yaptığını belirterek, “El Nusra’nın orayı terk etmesi noktasında kendilerinin ricaları oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik, onlar da bu çalışmayı yapmak suretiyle, ‘El Nusra’yı Halep’ten çıkarmak ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu sağlamak için bir çalışmanın içerisinde olalım’ diye aramızda böyle bir mutabakatı görüştük” değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, Lozan Antlaşması’na yönelik düşüncelerini yineledi, Osmanlı ve Selçuklu coğrafyasına atıf yaparak Misakı Milli’yi de yetersiz bulduğu mesajını verdi. Türkiye’ye yönelik tehditleri ülke sınırları içinde karşılamak yerine bulundukları yerde mücadele etmeyi kararlaştırdıklarını söyledi. “İnlerine gireceğiz” söyleminin kapsamına FETÖ’nün yanı sıra PKK’yi de ekleyen Erdoğan, bu konuda da sınır ötesi operasyon yapılacağını dile getirdi. Yine Lozan’a çattı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda 28. Muhtarlar Toplantısı’nda konuştu. Konuşmasında Osmanlı coğrafyası Misakı Milli karşılaştırması yapan Erdoğan, “Osmanlı’nın yıkılışı millet üzerinde derin bir yara açmıştır. 2.5 milyon kilometrekare olan topraklarımızın büyüklüğü 9 yılda Lozan’ın imzalanmasıyla 700 bin kilometre kareye düştü. Hem batı hem de güney sınırlarımızda Misakı Milli hedeflerimizi koruyamadık. Bu yaklaşımı bir yere kadar mazur görmek mümkündür. Asıl vahimi, zorunluluklardan kaynaklanan bu durumu esas olarak kabul edip kendimizi tamamen bu ‘Biz de Musul’da olacağız’ Erdoğan, Türkiye’nin Suriye ile 911, Irak ile 350 kilometrelik sınırı bulunduğunu anımsatarak, “Onlar istediği gibi kesecek, biçecek, ondan sonra da elbiseyi yapacak. Yok böyle bir şey. Tavrımızın ne savaş çığırtkanlığıyla, Irak’ın egemenliğini ihlalle ne de başka herhangi bir art niyetle ilgisi yoktur. Biz kendi istiklalimizi ve istikbalimizi korumak için mücadeleyi nerede yürütmemiz gerekiyorsa orada olmak istiyoruz. Şu anda bunun yeri Musul’dur. Öyleyse biz Musul’da olacağız” diye konuştu. Bu kenti farklı bir mezhebi anlayışa terk etmeyeceklerini anlatan Erdoğan, Şia’nın düşmanı olmadığını, mezhepçiliğe karşı olduğunu savundu. kabuğun içine hapsetme anlayışıdır. Biz işte bu anlayışı reddediyoruz. Türkiye’yi 1923’ten beri böyle bir kısır döngüye hapsedenlerin amacı coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır” dedi. ‘Kimseden izin almayız’ Türkiye’nin Cerablus operasyonu konusunda kimseden izin almadığını ancak ilgili ülkelere bilgi verdiğini belirten Erdoğan, sahaya çıkıldığında ortada IŞİD değil taktik sorun olduğunu anladıklarını kaydetti. Erdoğan, “Türkiye’nin Musul’a girmesine engel olanlar Suriye’deki oyunu bozmamızdan rahatsız olanlardır. İstiyorlar ki Türkiye yerinde otursun, olup bitenleri seyretsin, sonra da payına düşen bedel neyse onu ödesin” dedi. Bağdat yönetimine yönelik eliştirilerini Irak Ordusu üzerinden sürdüren Erdoğan, “Bağdat yönetimi önce kendi ordusunun mezhebi yapısını kalksın da dünyaya açıklasın. Hangi mezhepten oluşuyor? Burada yıllarca sayın Maliki’ye bizzat söylediğim şeydir bu; nüfustaki mezhebi oran neyse orduyu da ona göre oluşturun” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet ‘PKK’yi ininde yok edeceğiz’ Türkiye’nin yanlış güvenlik anlayışını terk ettiğini belirten Erdoğan, sorunların kapıyı çalmasını beklemeyeceklerini dile getirdi. Erdoğan, “Bundan sonra bıçak kemiğe dayanana kadar sabretmeyeceğiz, gırtlağımıza kadar bataklığa gömülmeye rıza göstermeyeceğiz. Terör sorunumuz mu var, terör örgütlerinin gelip bize saldırmasını beklemeyeceğiz. Bu örgütler, nerede faaliyet gösteriyorsa, nerede yuvalanıyorsa, gidip orada tepelerine tepelerine bineceğiz. Suriye ve Irak’ta bize yönelik tehdit mi var? Bu tehditleri orada yok edeceğiz” dedi. PKK’yle mücadele konusunu da “inlerine gireceğiz” söylemine dahil eden Erdoğan, şöyle konuştu: “Artık ülke içinde ve dışında PKK’yı saklandığı inlerinde bulup bertaraf edeceğiz. Açıkça söylüyorum, biz kendilerini bulup yok etmeden nereye gideceklerse gitsinler. Bölücü örgüte destek veren, imkan sağlayan kim varsa hepsinin de kökünü kurutacağız.” ‘GERİ KABUL’ RESTİ ‘Anlaşmayı feshederiz’ Vize serbestisi anlaşmasında Ankara ilk kez ‘fesih’ kavramını kullandı. AB Bakanı Ömer Çelik, “Eğer vize serbestisi sene sonuna kadar gerçekleşmezse, zaten vakit geçti ama, feshedilmesi yoluna gidilir” ifadelerini kullandı. Birles¸ik Krallık Dıs¸is¸leri Bakanlıgˆı’nda Avrupa ve Amerika’dan Sorumlu Devlet Bakanı Alan Duncan temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya geldi. Duncan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve AB Bakanı Ömer Çelik ile görüştü. Çelik, Duncan ile görüşmesinin ardından “Vize serbestisi konusunda samimi davranmıyorlar. Vize serbestisi gerçekleşmezse, Geri Kabul Anlaşması’nı zaten yürürlüğe koymuyoruz. Eğer sene sonuna kadar gerçekleşmezse, zaten vakit geçti ama, sene sonunda bir takvim olarak söylemiyorum, doğal bir ölüm süreci gerçekleşir bu sürecin. Ondan sonra da Geri Kabul Anlaşması’nın hayatta olmasının bir manası kalmaz. Feshedilmesi yoluna gidilir” diye konuştu. ‘Türkiye alarm veriyor’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Charles Fries ve Birleşik Krallık Devlet Bakanı Alan Duncan ile görüştü. Batılı konuklar, Kopenhag kriterlerinin dahi tehlikeye girebileceği uyarısı yaparak, “Türkiye’deki mevcut durum alarm verici düzeye geldi” değerlendirmesini yaptılar. Kılıçdaroğlu ise “‘Başkanlık değil bir tek kişi yönetimi tartışılıyor. Türkiye’nin özgür bir tartışmanın dahi olmadığı böylesi bir atmosferde büyük değişiklikler yapması doğru değil” dedi. Duncan’ın CHP Genel Merkezi’nde Kılıçdaroğlu ile görüşmesine katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz ise “Darbe girişimi sonrası süreçteki gelişmeleri bizden de duymak istedi” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Sistem tam başkanlık, ismi cumhurbaşkanlığı Nasıl bir anayasa değişikliği önerisi getireceği merak edilen AKP, halka ‘sempatik’ gelebilecek formüller üzerinde duruyor EMİNE KAPLAN Anayasa değişikliği önerisini en kısa sürede TBMM gündemine getirileceğini açıklayan AKP, muhalefet partileri ve olası referandumda halka sempatik gelebilecek bazı formülleri de değerlendiriyor. Partide ‘başkan’ ifadesinin kamuoyunda yarattığı antipati de dikkate alınarak ‘sistem olarak tam başkanlık, ancak başkan ifadesi yerine Cumhurbaşkanı” ifadesini içeren bir anayasa değişikliği olabileceği de dillendiriliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başkanlık sisteminin referanduma gidebilmesi için Meclis’te destek verebilecekleri mesajının ardından gözler kısa zamanda öneriyi Meclis’e getireceğini açıklayan AKP’nin, nasıl bir sistem öngöreceğine çevrildi. 15 maddelik paket Yeni anayasa çalışmalarının uzun zaman alacağı, bunun yerine başkanlık sistemini içeren 15 maddelik bir anayasa paketi üzerinde duran AKP’de, başkanlık sisteminin içeriğinin ne olacağı konusunda çeşitli olasılıklar değerlendiriliyor. Tam başkanlık sisteminin önerilmesi ağırlık kazanırken, anayasanın hangi maddelerinde düzenleme yapılacağı konusunda Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında hukukçulardan oluşan bir ekibin metin hazırlayacağı belirtiliyor. Partide, anayasa değişikliğinin kısa sürede çıkması için en fazla 15 maddelik bir değişikliğin yeterli olacağı, ancak anayasanın yasama, yürütme ve yargı bölümlerinin neredeyse tamamın da ‘Cumhurbaşkanı’ ifadesinin geçmesi nedeniyle sistemin tam başkanlık olması, ancak ‘başkan’ yerine ‘Cumhurbaşkanı’ ifadesinin kullanılmasının anayasa değişikliğinin daha kolay yapılmasını sağlayacağı da tartışılan formüller arasında yer alıyor. Adı ‘başkan’ olmaz Bazı parti yöneticileri, “Sistem tam başkanlık sistemi olur, ama adı başkan olmaz da yine Cumhurbaşkanı olur, ancak başkanlık yetkileriyle donatılır” görüşünü dile getiriyor. Bu formülün, anayasa değişikliğinin TBMM Genel Kurulu’nda 330 oyun üzerinde geçmesi ve referanduma gitmesi durumunda ‘başkan’ ifadesine antipati duyan kesimlere daha sıcak gelebi leceği ve halk oylamasında ‘evet’ oranını yükselteceği değerlendirmesi yapılıyor. Partide tüm formüller masaya yatırılıp ayrıntısıyla değerlendirildikten sonra nasıl bir içerikle başkanlık sisteminin önerileceğine ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım arasında yapılacak istişareler sonucunda karar verilecek. Erken seçim ihtimali Parti yöneticileri, “Dönüşü olmayan bir yola girildi. Eğer Meclis’ten referandum kararı çıkmazsa, 2017’de büyük bir ihtimalle erken seçime gidilir ve ‘Halka sistem sorunu Meclis’te aşılamadı. Sistemi düzeltmek için bize yetki verin’ denir” görüşünü dile getiriyor. l ANKARA haber 5 Musul dünya savaşı... Ortadoğu ateş çemberi içinde... Bunun adına ister “Musul harekâtı” ister “Musul dünya savaşı” deyin, çok büyük riskler taşıdığı bir gerçek. Yeni bir göç dalgası, Musul’un parçalanması, Irak ordusundaki Şii milislerin Musul’da sivillere yönelik katliam yapması, Musul barajının çökmesi ve kentin 21 metre su altında kalması. Nereden bakarsanız bakın, kanlı bir harekât ya da savaş bu... 36 ülke askeriyle; Şii milisler, Irak ordusu, Sünni Araplar ve peşmergelerden oluşan 30 bin kişilik bir güç Musul’da. Birbirlerinden farklı kutupları buluşturan operasyonun sonucu ne olacak? Bu soruya yanıt vermek güç... Bir bilinmezlik olduğunu söylüyor konunun uzmanları... İlginçtir, Rusya Halep’i, ABD Musul’u havadan bombalıyor... Rusya, “Halep neyse Musul odur” derken, Esad’ın yanında olduğunu, Musul’la fazla ilgilenmediğini üstü örtülü değil açık açık söylüyor... Barzani hemen bir açıklama yapıyor: “Musul’un yeni Halep olmaması için çabalayacağız. Ankara’yla Bağdat anlaşmalı...” Irak ordusundaki Şii milislerin Musul’da katliam yapması, yeni bir göç dalgasının oluşması. Bunların tümü insanlık adına utanılacak şeyler... Yaşananların zaferle, insani duyarlılıkla, askeri başarıyla ilgisi var mı? Yok! IŞİD adlı bir terör örgütü var. Bu örgütün önemli bir kolu Türkiye’de yuvalanmış. Uyuyan hücreler zaman zaman uyanıp kanlı eylem yapıyor. İslam dünyası Rusya’nın Halep’i, ABD’nin Musul’u bombalamasını seyrediyor sadece. Kirli, kanlı hanedanlıklar, pisliklerin bataklığında kendi egemenliklerini korumak isterken olan sivil halka oluyor. “Arap Baharı”nın ya da “Arap devrimi”nin geldiği nokta kirli çıkar ilişkileri, baskıcı rejimlerin sürmesi, petrolün zifti... O Arap Baharı, devrim, adalet, hak, hukuk, demokrasi, eşitlik artık çok gerilerde kaldı... Oralar zalimliğin kalesine dö nüştü... Kale IŞİD’in eline nasıl geçti, onu anlatan yok! Musul kent merkezine salt Irak ordusu ve polisin girmesi hedefleniyor. Irak ordusunun içinde 5 bin ABD askeri bulunuyor. IŞİD bu arada boş durmuyor, petrol kuyularını ateşe veriyor. Terör örgütü iki intihar saldırısı düzenledi. IŞİD’in amacı koalisyon güçlerinin Musul’a girmesini önlemek. IŞİD eli kanlı bir terör örgütü... Gözü kara... Canlı bombalarla salt Fransa, Belçika ve Türkiye’de değil tüm Ortadoğu ve AB ülkelerinde zaman zaman kanlı intihar saldırıları düzenliyor. Bu durum en çok sivil halka zarar veriyor, onlar canlarından oluyor. Bu savaşa “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” yaklaşımıyla bakamayız. Musul operasyonuna ya da savaşına TSK’nin Kuzey Irak’ta eğittiği 2 bin Ninova muhafızı katılıyor... 500600 kadar Türk askerinin bulunduğu Başika’da en üst düzey alarm durumu var. Askeri kaynaklar, Türk savaş uçaklarının ve Başika Üssü’ndeki gücün operasyonda yer almadığını, ABD’nin de İncirlik dahil hiçbir üs için istemde bulunmadığını söyledi. Silopi’ye çok sayıda tank ve zırhlı araç gönderildi. Musul’dan göç olasılığına karşı da önlem alınıyor. Bu arada Musul’da 12 köy IŞİD’in elinden alındı ancak kent merkezine girilmedi. Kıyametin kent merkezine girildiğinde kopması bekleniyor. Ankara şu sıralar tetikte bekliyor... Başta Bağdat olmak üzere kimi koalisyon güçleri “Türkiye Musul’a girmesin” diyor ama Türkiye Musul’a girecek kanımca... HHH Musul’un IŞİD’den kurtarılması için başlatılan operasyonda Irak ordusu iki gün içinde 20 yerleşim bölgesinin geri alındığını açıkladı... Sivil halk tedirgin... IŞİD, sivil halkı kalkan olarak kullanıyor, kentten kaçanlar ise iki ateş altında... Savaş tüm hızıyla sürüyor... l MHP KULİSLERİNDE KONUŞULANLAR Bahçeli yüzde 45’e göre oyun kuruyor Bahçeli SELDA GÜNEYSU MHP kaynakları, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin bir anda başkanlık sistemi çıkışı yapmasının ardında “AKP’nin anketlerinde başkanlık sistemine olan desteğin yüzde 45 civarında olması ve halkın başkanlığa vize vermeyeceği beklentisi”nin yattığı savunması yapıyor. Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “referandumdan geçmeyen bir başkanlık sistemi arkasına sığınamayacağı ve anayasal çizgilerine çekilmek zorunda kalacağı” hesabıyla hareket ettiğine dikkat çekiliyor. MHP kulislerinde, bu çıkışın yeni olmadığı, “15 Temmuz darbe girişi mi” sonrasında gündeme geldiği vurgulanırken, parti yetkilileri ise Bahçeli’nin “siyaseten ön aldığına” görüşünde. Halk oylaması sonucunda ortaya çıkan tablonun yüzde 50 bandının altında kalması durumunda da MHP lideri bu sefer stratejisini “başkanlık sistemini bitiren ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı anayasal çizgilerine çeken parti” üzerine kuracak. Halka da “MHP aslında bu tavrıyla AKP’yi sahaya çekmeye çalıştı. Siyasetin çözemediği krizi, millet çözdü” argümanı kullanılacak. Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da her seçim dönemi “AKP adına sahaya çıkıp, halktan ‘Halkım her şeyin en iyisini bilir’ argümanını” çürütmüş olacak. lANKARA AKP ‘BAŞKANLIK TAKVİMİ’Nİ NETLEŞTİRİYOR Yazıcı: Ocakta Meclis nisanda referandum AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, bir televizyon kanalında başkanlık sistemiyle ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Başkanlık sisteminin 1215 maddelik bir anayasa paketiyle yaşama geçirilebileceğini kaydeden Yazıcı, daha önce TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sundukları öneri üzerinden bir metnin hızla hazırlanabileceğini, en kısa sürede de TBMM’nin gündemine getirilebileceğini söyledi. Anayasa değişikliği takvimine ilişkin bir soru üzerine Yazıcı, “Konuyla ilgili çalışmaları bizzat Başbakan yürütecek. Bu nedenle bir takvim veremeyiz. Ama teklifi zamana yaymadan Meclis’e sunacağız. Bütçeden sonra Ocak’ta sanırım Genel Kurul’da görüşülebilir. Referandum takvimi düzenlemeye bağlı. Geçici maddeyle ileri bir tarih konulabilir. Ocak’ta Meclis’ten geçerse, Cumhurbaşkanı’nın inceleme ve 15 gün içinde yayınlanma süreci var. YSK de bu tür konularda 4060 gün arasında referandum kararı alabiliyor. Yani bu durumda nisanda da referandum olabilir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear