24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 19 Ekim 2016 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ekonomi 9 Başkanlık çarptı Dolar, bu kez de başkanlık sistemi tartışmaları, Musul operasyonu, jeopolitik riskler ve Merkez Bankası’nın faiz indirim beklentileri ile tarihi zirve olan 3.1140’a kadar yükseldi Dolar/TL, başkanlık sistemi ve referandum ile Musul operasyonuna yönelik açıklamaların etkisiyle yönünü yukarı çevirdi. Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başkanlık sistemine yönelik açıklamaları doların yeniden yükselmesinin ana nedeni oldu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Musul operasyonuyla ilgili “Hem arazide olacağız hem de masada olacağız” ifadesini kullandı. Güne 3.09’un hemen üzerinde başlayan dolar/TL, bu açıklamaların ardından 3.10’u aştı. Dolar gün içinde 3.1140 TL’ye kadar yükselerek tarihi zirveyi gördü. Dolar/TL, geçen hafta 3.1130’a kadar yükselerek tarihi zirveyi görmüştü. Yükselişin nedenlerinden bir diğeri Merkez Bankası’ndan faiz indirimi beklentileri. Merkez Bankası faiz toplantısı bu perşembe yapacak. Faiz indirimlerinin sürmesi ihtimali TL’de baskı yaratıyor. Dün gelişmekte olan ülkeler arasında tek düşen para birimi Türk Lirası oldu. ABD’de faiz artışına yaklaşıldığına yönelik sinyaller dolar talebinin artmasına neden oluyor. Beklentilere paralel açıklanan enflasyon verisinin Amerika Merkez Bankası Fed’in faiz artırım beklentilerini desteklemesi ardından dolardaki güçlenmenin de bu yükselişte etkili olduğu belirtiliyor. TL gözden düştü Societe Generale (SocGen) gelişmekte olan piyasalar stratejisti Roxana Hulea, Türkiye’de siyasi risk, Merkez Bankası üzerinde süren baskı, OHAL’in uzaması ve büyüme görünümünde zayıflama nedeniyle TL’ye olan ilginin azaldığını belirtti. Hulea, TL’nin gelişmekte olan ülke para birimleri rallisine katılmadığını çünkü özellikle Moody’s’in not indiriminin ardından Türk Lirası’nın giderek ‘gözden düştüğünü’ ve yatırımcı pozisyonunun oldukça hafif olduğunu söyledi. Belirsizlik uyarısı Nomura International Küresel Piyasalar Araştırma bölümünden gelişmekte olan piyasalar ekonomisti İnan Demir, Türkiye’de büyümenin yavaşladığı, dış dengenin ‘yanlış yönde’ olduğu ve makro politikaların gevşediğini, bu kombinas yonun TL’ye zarar verebileceğini söyledi. Demir, “Türkiye finansal piyasaları son dönemde sıkıntı yaşadı ve Türk Lirası tarihi düşük seviyelere ulaştı. Yakın vadede gerçekleşebilecek bir referandum hükümetin büyümeyi destekleme çabalarını artırabilir ki bu durum da piyasaların daha gevşek bir makro politika konusunda endişelenmesine neden olabilir. Daha genel anlamda, Türkiye siyaseti (yurtiçi ve uluslararası anlamda) büyük değişim geçireceği ve statükonun bittiği ancak yerine gelecek yeni bir tablonun gözükmediği bir döneme giriyormuş gibi görünüyor. Henüz oturmamış olan bu düzen, çeşitli gelişmelerin yaratabileceği risklerin kaynağı olabilir” dedi. l Ekonomi Servisi Türkiye hız kesti Uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs, üçüncü çeyrek Türkiye’deki makro değişkenlerin dalgalı seyrettiğini ve büyümenin hız kaybettiğini açıkladı. Raporda üçüncü çeyrekte dolar karşısında yüzde 4 değer kaybeden Türk Lirası’nın büyümede de momentum kaybına yol açtığı yer aldı. Yüksek kredi bağımlılığı ve döviz cinsinden maliyetlerin kısmi etkisinin zorunlu olmayan harcamaların çoğunluğunu oluşturduğunu belirten rapor, bu durumun fiyatlamayı zorlaştırdığını duyurdu. Öte yandan Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ağustosta geçen yıl sonuna göre yüzde 7.6 artışla 226 milyar dolara ulaştı. Merkez Bankası verilerine göre, Türkiye’nin yükümlülükleri ise yüzde 4.1 artışla 614.4 milyar dolara çıktı. 15 milyar dolar kayıp TMSF üç şirketi satışa çıkardı Tasarruf Sigortası Mevduat Fonu (TMSF), Asya Emeklilik ve Hayat, Asya Yatırım Menkul Değerler ve Işık Sigorta’yı satışa çıkardı. TMSF’nin konu ile ilgili ilanına göre, Asya Emeklilik ve Hayat’ın 30 milyon adet hisseden müteşekkil ortaklık yapısında mevcut, Asya Katılım Bankası’na ait 29 milyon 397 bin adet hissenin tamamı iş bu satış ilanına konu ihaleyle satışa sunuldu. Asya Yatırım Menkul için muhammen bedel toplam 29 milyon lira alınacak. 48 milyon liraya satışı planlanan Işık sigorta için belinlenen muhammen bedel de toplam 40.8 milyon lira olacak. l Ekonomi Servisi BTK ve TİB’de 49 gözaltı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında, hakkında gözaltı kararı verilen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve OHAL kapsamında BTK bünyesine alınan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) çalışanı 49 kişiden 14’ü yakalandı. Denizli’de gözaltına alınan eski TİB çalışanı şüphelinin banka hesaplarında 1 milyon dolar ve 50 bin Avro olduğu belirlendi. Öte yandan, Denizli’de, FETÖ soruşturması kapsamında 30 şirkete Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla kayyım atandı. l Ekonomi Servisi İki yıldır süren turist sayısındaki düşüş, Türkiye’nin turizm gelirlerinde erimeye yol açtı. Türkiye son bir yılda 9.5 milyon yabancı ziyaretçi kaybetti Turizm gelirleri yüzde 41 düştü Merkez Bankası’nın, 2016 yılı 8 aylık ödemeler dengesi verilerine göre, 2015 yılı ocakağustos döneminde turizmde net 14.2 milyar dolar ka zanan Türkiye, 2016’nın aynı döneminde 5.8 milyar dolar kaybederek 8.3 milyar dolar net gelire düştü. 2016’nın 8 aylık döneminde turizm giderleri yüzde 8 yükselerek 3.8 milyar dolar oldu. Böylece turizmden elde edilen net kazanç yüzde 41.2 azalarak 8.3 milyar dolara gerilemiş oldu. Turizmdatabank’ın hazırladığı ‘Turizmde 2016 Krizi ve Etkileri’ konulu araştırmaya göre, Türkiye, turizm gelirinde 15 milyar dolar dolayında gelir kaybı yaşadı. Tahminlere göre Türkiye 20152016 sezonlarında 9 9.5 milyon aralığında yabancı ziyaretçi kaybetti. Krizin en çok ve doğrudan gelir azaltıcı etkisi de bu nedenden kaynaklandı. Türkiye’ye gelemeyen turistlerin yaracağı olası gelir kaybının 9.5 10 milyar dolar olması bekleniyor. Turizmde gelir kaynağını eriten ikinci önemli süreç de, kişibaşı turist harcamalarında görülen ve ay bazında yüzde 15 ila yüzde 25 arasında değişen ciddi azalmalar oldu. 800 dolardan 700 doların altına inen, azalan kişibaşı harcamaların yaratacağı gelir kaybı da önemli boyutlarda. İşsizlik arttı Turizmdeki kriz otellerde çalışanların sayısını ciddi oranda düşürdü. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre, 2016 yılı temmuz ayında otellerde sigortalı çalışan sayısı yüzde 18.5 azalışla 312 bine geriledi. l Ekonomi Servisi Nutella Türk fındığını savundu Türk fındığının tehlikeli olduğuna dair yapılan açıklamalara yerli ve yabancı tepki yağdı. Nutella ve Kinder gibi ürünlerin üreticisi Ferrero SpA, İtalya Ulusal Çiftçiler Konfederasyonu’nun (Coldiretti), ülkeye ithal edilen tarım ürünleri arasında “En tehlikeli 10 gıda” listesinde Türk fındığı nı ilk sıraya alması üzerine bir açıklama yaptı. Manisa’da üretim tesisleri bulunan ve ürünlerinde ağırlıkla Türk fındığını kullanan Ferrero’dan yapılan açıklamada, “Yaklaşık 20 yıldır faaliyette olduğumuz Türkiye’de grup, tüketicilerin sağlık ve gıda güvenliğinin vazgeçilmez bir önkoşul ve tartışılmaz bir öncelik olduğunu belirtiriz” dedi. Gıda Tarım ve Hayancılık Ba kanı Faruk Çelik de, İtalyanların Türk fındığını en tehlikeli ürün seçmesiyle ilgili olarak “Bunlar büyük ölçüde politik değerlendirmelerdir, piyasayı etkileme değerlendirmeleridir” yorumun yaparken, Samsun Ticaret Borsası Başkanı Sinan Çakır sert tepki göstererek, “Bu uluslararası bir oyundur. Dünyada hem üretim hem de ekim alanı bakımından Türkiye birinci sırada, İtalya ise ikinci sıradadır” dedi. Türkiye’de kadın olmak Geçen hafta Dünya Kız Çocukları Günü’nü kutladık. Her yılın 11 Ekim’inde, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini vurgulamak ve toplumsal duyarlılığımızı pekiştirmek amacıyla ilan edilen bu anlamlı gün, Türkiye’nin mevcut şiddet ve çalkantı gündemi arasına sıkışıp kaldı. Bu yazının başlığını önce “Türkiye’de Kız Çocuğu Olmak” şeklinde tasarlamıştım. Ancak konuyla ilgili verileri toparladıkça, Türkiye’de kız çocuğu olamadan kadın işgücüne zorlanan genç kızların dehşet verici çoğunluğu ve karşılaştıkları zorluklar karşısında yazının başlığını yukarıda görüldüğü üzere değiştirmeye zorunlu hissettim. “Kız çocuğu olamadan kadın olmanın” en önemli boyutu, kuşkusuz, çocuk yaşta evlendirilmeye zorlanan genç kızlarımızla ilgili. UNICEF, dünyada 15 yaşının altında 700 milyon çocuk kızın evlendirilmeye zorlandığını duyuruyor ve söz konusu rakamın 2030 yılına değin 950 milyona çıkacağı uyarısını yapıyor. (http://www.diken. com.tr, 11 Ekim). Türkiye’de ise 18 yaşın altındaki kadınların yüzde 26’sının evlendirilmiş olduğu ve yüzde 10’unun da ilk çocuklarını doğurmuş olduğu biliniyor. Çocuk yaşta evliliğin bir diğer boyutu da eğitim sürecinden ayrı tutulmak. Hürriyet gazetesindeki köşesinde Melis Alphan, Türkiye’de okur yazar olmayan 2.6 milyon kişinin, 2.2 milyonunun kadın olduğunu; yeni nesil içerisinde, yani 624 yaş grubu arasında okur yazar olmayan 81 bin kadının bulunduğunu bizlerle paylaşıyor. Evlilik baskısı ile ve eğitim sürecinden kopartılarak sosyal dışlanma içine itilen kadınlarımız doğal olarak iktisadi faaliyetlerden de dışlanmakta. TÜİK verileri 2014 itibarıyla 19.5 milyon kadının iktisadi faaliyet dışında kaldığını belgeliyor. (Aynı rakam erkekler için 7.8 milyon kişi). 19.5 milyon iktisadi faaliyet dışı kadının, 13.9 milyonu kentlerde, 5.7 milyonu kırsal kesimde yaşıyor. Kadınlarda işgücüne katılım oranı yüzde 30’un altında; istihdam oranı ise sadece yüzde 25 düzeyinde gerçekleşmekte. Yani toplam kadın nüfusunun sadece üçte birisi işgücü piyasasına katılma kararı vermiş iken, her dört kadından ancak birisi iş bulabiliyor. Bu oranlar Türkiye’yi dünyada 183 ülke arasında kadınların işgücüne katılımı açısından sondan 15. ülke konumuna sürüklüyor. TÜİK anketleri Türkiye’de kadınların yüzde 57.6’sının işgücüne katılmama nedeni olarak “eve ait sorumluluklarını” öne sürüyor. HHH “İstihdam içinde” gözüken her üç kadından birisi aslında ücretsiz aile işçisi olarak anketlerde yer buluyor. DİSK Araştırma Dairesi bu yılın başında yayımladığı Kadın İstihdamı ve Güvencesizlik başlıklı raporunda “kayıt dışı çalışan kadınların toplam çalışan kadınlara oranı yüzde 52 seviyesindeyken, kayıt dışı çalışan erkeklerin toplam çalışan erkeklere oranının yüzde 30 seviyesinde” olduğunu belirterek kadınların işgücü piyasalarındaki güvencesiz istihdam biçimleriyle uğradığı sömürüyü vurguluyor. Ancak, “eğitilmiş olmak” kadınların önündeki engelleri aşmaya yetmiyor. Örneğin, yüksekokul mezunu kadınlarda işsizlik 2014 için yüzde 15.5 düzeyindeydi ve bu oran yüksekokul mezunu erkeklerin yüzde 7.6’lık işsizlik oranının iki katından fazla idi. İlginçtir ki, “okur yazar olmayan” kadınlar arasında işsizlik oranı sadece yüzde 3 oranında gerçekleşmekteydi. DİSK Araştırma Dairesi bu olguyu, “nitelikli işler söz konusu olunca kadınların önüne duvarlar örülürken, vasıfsız işler için kadın emeği tercih edilen bir konuma gelmektedir. Anlaşılan o ki AKP hükümeti, ucuz istihdam stratejisini vasıf gerektirmeyen emek yoğun sektörlerde çalışan kadınlar üzerinden kurma stratejisini yoğunlaştırmaktadır” şeklinde değerlendirmektedir. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şemsa Özer, BiaMag sitesinde yayımlanan “Kadınlar ve Güvencesizliğin Üç Hali” başlıklı yazısında Türkiye’de kadınların üç konuda güvencesizliğe ve sosyal dışlanmışlığa karşı mücadele etmek zorunda olduğunu vurguluyor. Bunlardan birincisi, emek alanında ucuz işgücü deposu ve aile emekçisi olarak güvencesizlik; ikincisi, erkek egemen sistemin kurumları ve dayatmalarıyla belirlenen patriarkal güvencesizlik. Şemsa Hoca’nın açıkladığı biçimiyle güvencesizliğin zirve konumunda olan üçüncü hali ise “OHAL.” Yani, her türlü baskı ve zulmü meşrulaştırma hali. Daha önce zorlu mücadeleler sonucu elde edilen güvencelerin yok edildiği, yasalara uyulmadığı, kendinizi savunma hakkınızın bile elinizden alındığı bir hal. Şu anda, şimdi (kadın ya da erkek) başımıza neler geleceğini bilemediğimiz bir güvencesizlik HAL’i. Protesto edilen senet tutarı yüzde 22 arttı Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göre, 2016’nın ilk dokuz ayında 752 bin adet senet protesto edilirken, bu senetlerin toplam parasal tutarı 8.5 milyar TL oldu. Protesto edilen senet adedi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3, senet tutarı ise yüzde 22 oranında arttı. Adet olarak en fazla senedin protesto edildiği iller İstanbul, Ankara, İzmir oldu. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear