24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Nadya Murad’a bir onur daha Irak’ta Şengal bölgesinde IŞİD’in kaçırdığı Ezidi kadın Nadya Murad, Avrupa Konseyi Vaclav Halev İnsan Hakları Ödülü’ne layık görüldü. Murad, geçen ay “BM İyi Niyet Elçisi” olarak görev yapmaya başlamıştı. Köyü IŞİD tarafından basılan Murad’ın ailesi öldürülmüş, cihatçıların cinsel Tohti’ye insan hakları ödülü Çin’de Uygur azınlığın haklarını savunan akademisyen, yazar İlham Tohti, 11 insan hakları örgütünün oluşturduğu Martin Ennals İnsan Hakları Savunucuları Ödülü’nü aldı. 46 yaşındaki Tohti, 2014 yılında Çin tarafından “bölücülük yaptığı” ge saldırılarına uğrayan Murad kaçmayı başarmıştı. rekçesiyle ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Murad Çarşamba 12 Ekim 2016 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 7 IŞİD’e göz yumulmuş WikiLeaks belgelerine göre, Clinton’ın 2014’teki epostalarından birinde, cihatçılara ABD’nin Körfez’deki müttefiki Riyad ile Doha’nın destek çıktığı belirtiliyor Halep’teki bombardımanda siviller de vuruldu. Ölüm okul yolunda geldi Suriye’de cihatçıların kontrolündeki Doğu Halep’e görece sakin birkaç günden sonra hükümet güçlerinin bombardımanı yeniden başladı. Bustan el Kasr ve Fardus semtlerini vuran ağır bombardımanda muhaliflerin Gözlemevi’ne göre, 4’ü çocuk en az 12 sivil öldü. Güneydeki Dera şehrinde ise cihatçıların kontrolündeki bölgeden açılan top ateşinde Sahari semtindeki bir ilkokulda 5 çocuk yaşamını yitirdi, 15 çocuk yaralandı. Şehir merkezindeki hükümet binalarının da vurulduğu, ölü, yaralılar olduğu belirtildi. Kuzeyde ise YPG’nin kurtardığı Mınbiç’in kırsalında bulunan el Maşi köyüne IŞİD’in düzenlediği canlı bomba saldırısında en az 10 kişi öldü. IŞİD’in Irak ve Suriye’de gücünü artırma yoluna girdiği 2014’te cihatçı gruba Suudi Arabistan ve Katar’ın gizli mali destek ve lojistik sağladığının Washington tarafından o dönemde bilindiği iddia edildi. WikiLeaks’in sızdırdığı ABD Demokrat Parti başkan adayı Hillary Clinton’ın kampanya şefi John Podesta’nın epostaları yankı bulmayı sürdürüyor. Geçen cumartesi aralarında Türkiye’ye ilişkin olanların da yer aldığı 2 bini aşkın eposta WikiLeaks tarafından yayımlanırken dün de sızıntının ikinci bölümü paylaşıldı. Clinton, 17 Ağustos 2014 tarihinde o dönemde ABD Başkanı Obama’nın danışmanlığını yapan Podesta’ya gönderdiği epostada IŞİD’i yenilgiye uğratmak için planını anlatıyor. 2014, 35 bine yaklaşan sivil kayıplarla IŞİD’in terör estirdiği Irak ve Suriye’nin en kanlı yıllarından biriydi. Baştan beri Kürtlerle plan Eposta, şu cümleyle başlıyor: “Bütün trajik yönlerine rağmen, IŞİD’in Irak’taki ilerleyişi ABD hükümetine, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki kaotik güvenlik durumuyla başa çıkma yöntemlerini değiştirmesi için fırsat sunuyor.” Clinton’a göre bu meseledeki en önemli faktör eski usul askeri çözümlerden uzak dururken istihbarat kaynaklarını ve özel operasyon birliklerini “agresif” bir şekilde kullanmak. Epostada Irak’ta IŞİD’le savaşta peşmerge güçlerinin ve Irak ordusu içindeki güvenilir unsurların kullanılması gerektiği belirtiliyor. Peşmergelerin CIA ve özel kuvvetler ile uzun süreli ilişkisi olduğu da vurgulanıyor, ABD yardımı ile Kürt güçlerinin IŞİD’i yenebileceği savunuluyor. Clinton’a göre Kürtler aynı zamanda yeni Irak hükümetine kendini organize etme ve Suriye’deki Sünni direnişi, iktidar merkezini ÖSO gibi daha ılımlı gruplara doğru kaydırarak, yeniden yapılandırma şansı verebilir. Belgede, geçmişte ABD ile Türk ordusu arasında anlaşma neticesinde, PKK’nin eline geçmesi kaygısıyla peşmergeye ağır silahların verilmesinin engellendiği, ancak Irak’taki yeni durumun yanı sıra Türkiye’deki politik ortamın bu siyaseti geçersiz kıldığı belirtiliyor. “Militer/paramiliter operasyon sürerken, bir yandan da IŞİD ve bölgedeki diğer radikal Sünni gruplara gizli ma li ve lojistik destek sağlayan Katar ve Suudi Arabistan hükümetlerine baskı için diplomatik ve geleneksel istihbarat varlıklarımızı kullanmaya ihtiyacımız var” diyen Clinton, Irak’taki durumun, K. Afrika’dan Türkiye sınırlarına “bölgesel yeniden yapılandırmanın” en son ve en tehlikeli örneğini gösterdiğine dikkat çekiyor. ‘Türkiye İslamlaşıyor’ Aynı zamanda Türkiye’nin, “daha ciddi bir İslami realiteye doğru giderken ABD’nin ulusal çıkarlarını korumak için ciddi adımlar atmaya niyetli olduğunu anlaması gerektiği” ifadeleri yer alıyor. Bakr, ‘Türkiye’de kaldı’ iddiası Almanya’da evinde çok miktarda patlayıcı bulunan ve Berlin’de ha vaalanına terör saldırısı düzenleye ceği iddialarının merkezindeki IŞİD bağlantılı olduğu sanılan Suriye li mülteci Cabir el Bakr’ın bu yıl bir kaç ay Türkiye’de kaldığı iddia edil di. Die Welt gazetesine göre, Şubat 2015’te Almanya’ya sığınan, bu yaz başı Türkiye’ye giden Bakr (22) ancak ağustos sonunda Almanya’ya dön müş ve hemen Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın takibine alınmış. Yanında çok miktarda dolar olduğu anlaşılan Bakr’ın, Suriye’ye geçip geçmediği, terör bağlantısı soruşturulmuş. Bu arada Bakr’ı yine Suriyeliler yakaladı. Cumar tesi gününden beri polis tarafın dan her yere da ğıtılan fotoğrafla rının Suriyeliler ce sosyal medya da yoğun biçimde paylaşılması sayesinde yakayı ele veren Bakr, Suriyeli 3 sığınmacı Bakr’ı bağlayıp polise teslim etti. aynı gün Chemnitz’den Lepizig’e ka çıp sığınmacıların onlineforumun da kalacak yer aradığını duyurdu. Onu evlerine alan 3 Suriyeli erkek, Facebook’ta fotoğraflarını görünce Bakr’ın ellerini ayaklarını bağladı. Özgürlüğüne karşı para tekliflerini dinlemeyerek polise teslim etti. Al man basınının, “Suriyelilere toptan zanlı muamelesi yapmanın yanlışlı ğı” yorumları eşliğinde “kahraman” ilan ettiği üç Suriyeli için Sol Parti de iltica talep etti. Babasının sarılışı hayat verdi Çin’in Wenzhou kentinde genelde göçmen işçi ailelerinin yaşadığı dört bina önceki gün çöktü, 22 kişi yaşamını yitirdi. Binaların eski ve bakımsız olduğuna işaret edilirken dün 6 kişi enkazdan canlı çıkarıldı. Faciadan12 saat sonra ise enkazdan çıkarılıp yaşama tutunanlar arasında, hayatını kaybeden babasının sarılarak koruduğu küçük bir kız çocuğu da vardı. Arama kurtarma ekipleri annenin de cansız bedenine ulaştı. Suriye’nin Yahmul bölgesinde ÖSO militanları ile IŞİD arasında çatışmalar sürüyor. Putin’in Paris durağı iptal Doğu Halep’i Nusra liderliğindeki cihatçılardan geri almaya çalışan Rusya destekli Suriye hükümet güçlerinin Batı tarafından savaş suçuyla itham edilmesinin yarattığı gerilimden KremlinElysee krizi doğdu. BM Güvenlik Konseyi’nde Fransa ile Rusya’nın birbirlerinin Suriye tasarılarını bloke etmesinin ardından ilkin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande 19 Ekim’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ağırlayacak olmasının anlamını sorguladığını duyurdu. Bunun üzerine Putin, bir Rus Ortodoks Kilisesi’nin açılışı vesilesiyle yapacağı Paris ziyaretini iptal ettiğini açıkladı. ‘Uygun zamanı bekleriz’ Dün Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov “Putin, en başından beri Fransız mevkidaşına onun için uygun olacak bir zaman Paris’i ziyaret edeceğini söylemişti. Bu sebeple uygun zamanı bekleyeceğiz ve gündemde olması halinde Putin ziyareti değerlendirecek” dedi. Hollande ise “Putin’le gerçekleştirmek istediği tek etkinliğin Suriye çalışma toplantısı olduğunu” duyur Hollande’ın Halep gerekçesiyle görüşmek istemediği Putin, Paris ziyaretini iptal etti. Britanya Dışişleri Bakanı Johnson, Rus elçiliği önünde protesto çağrısı yaptı İki lider Suriye konusunda farklı iki cephede. masının ardından dün de “Suriye’de barış konusunda ilerleme ihtimali doğduğu vakit Putin’le görüşmeye hazır olacağını” açıkladı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne hitap eden Hollande, “Rusya ile Suriye konusunda büyük bir anlaşmazlığımız var. BM’de Fransa’nın tasarısını Rusya’nın veto etmesi, bombardımanın durması ve ateşkesin sağlanmasını engelledi. Rusya ile diyaloğu gerekli buluyorum ama kararlı ve dürüst olmalı yoksa gereği yok, maskaralıktan başka şey değil” dedi. Hafta sonunda Fransa’nın Halep’te uçuşa yasak bölge tasarısını Rusya veto etmiş, Rusya’nın Nusra’nın Halep’ten çıkması tasarısı da gerekli oyu toplayamamıştı. Berlin’de mini zirve Putin’in 19 Ekim’deki Berlin ziyareti ise teyit edildi. Rus lider, Hollande, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Ukrayna lideri Petro Paraşenko bir araya gelerek Ukrayna barış sürecini görüşecek. RusyaBatı krizine Britanya Dışişleri Bakanı Boris Johnson tuz biber ekti. Dün mecliste Halep’ten söz eden Johnson, ABD ile Britanya’nın Irak işgalini protesto etmiş savaş karşıtlarına, Rusya’nın Londra Büyükelçiliği’ni protesto çağrısı yaptı. Johnson “Rus elçiliği önünde gösteriler görmek isterdim. Savaşı Durdur Koalisyonu nerede? Geçmişte milyonlar toplanırdı, yine yapılabilir” dedi. Misçauinysıgumleri Anbar eyaletinin Ceziretu Hit bölgesi, IŞİD’den kurtarılmayı kutladı. Irak’ın Başika bölgesinde Türk birliğinin konuşlu olduğu kampın kurucusu eski vali Esil Nuceyfi, Musul operasyonunun 1 hafta içinde başlamasını beklediğini söyledi. NTV’ye IŞİD’in Musul’da 5 bin militanı olduğunu aktaran Nuceyfi “Türkiye’nin desteğine ihtiyacımız var” diyerek Bağdat’ın sorun çıkarmamasını istedi. “Şii milisler ve PKK, Musul operasyonunda yer almayacak. PKK’nin katılması bir felakete yol açabilir” görüşünü savundu. Ninova eyaletindeki operasyonların komutanı Tümgeneral Necim Abed Caburi ise Times gazetesine demecinde toplam sayıları 100 bini geçen Şii milislerin Musul’a girebileceğini belirtip “Belki de milislere ihtiyacımız olacak. Girip giremeyeceklerine Başkomutan (Başbakan) İbadi karar verecek” dedi. Ryan da artık yeter dedi ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump’ın geçen hafta Washington Post gazetesinde yayımla nan ve kadınlara karşı kullandığı saldır gan ifadelerle büyük tepki çeken vide osunun yankıları sürüyor. Cumhuriyet çilerin önemli liderlerinden Temsilciler Meclisi Başkanı Paul Ryan, Trump’tan desteğini çekmedi ama artık Trump’ı savunmayacağını açıkladı. Ryan, baş kanlık seçimine az süre kala tüm ener jisini Cumhuriyetçilerin Mec lis ve Senato’daki çoğun luğunu korumasına harca yacağını ifade etti. Trump ise Ryan’ın “zayıf” ve “etkisiz” bir lider olduğu yanıtını verdi. Seçimi kaybederse Ryan gibi sadık olmayan Cumhuriyetçilerin sorumlu olacağını ileri sürdü. Ryan Rusya ile iştigal Uluslararası politikada Ruslarla karşı karşıya gelmekteyseniz, en başta ‘sakin olmak’ icap eder. Kolay kolay ‘yaş tahtaya’ basmazlar. Yeni öneriler, formüller bağlamında diplomatik esneklik gelenekleri pek çok ülkeden fazlayken taşı gediğine oturtmayı ihmal etmeyeceklerdir. Sonra insana ‘sabırlarının sınırı yokmuş’ gibi gelecektir. Hiçbir şeyi unutmayacaklarını unutmamak; sinirlendiklerinde ‘ciddiye alıp’ sonuçlarını iyi hesaplamak gerekir. Yapacaklarını söylediklerini yaparlar, söylemediklerini ise ‘satranç tahtasında kaç hamle sonrasını hesap edebildiğinize’ göre kestirmeniz gerekecektir. Rus dış politikasını yıllardır izlemekten edindiğim bu sübjektif tarifim ne kadar doğru bilmem. Bende bıraktıkları algı böyledir. HHH Rusya lideri Putin’in, Türkiye’nin uçak düşürme özrü sonrasında aşama aşama yürütülen ‘normalleşme’ sürecinde, 23. Dünya Enerji Kongresi’ne ‘denk getirdiği’ Türkiye ziyareti için pek çok şey yazılıp söyleniyor. ‘Rusya’dan savunma sistemi alınacağından’ tutun da ‘Halep için ortak operasyon odasına’ uzanan rivayetler uçuşuyor. Hiçbirinin doğru olduğunu zannetmiyorum. Ziyaretin doruk noktası Rusya için ‘bugün için değil ama dönüşen Avrupa’ya gelecek yatırımı’ olan ve Ukrayna rotasına alternatif 31.5 milyar metreküplük ‘Türk Akımı’ doğalgaz boru hattı anlaşmasına imza konulmasıydı. Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’la birlikte manidar biçimde 187778 OsmanlıRus Harbi’nin kararlarının alındığı Mabeyn Köşkü’nde ağırladığı Rus lideri 1 saat 40 dakika görüşmenin ardından ülkesine döndü. HHH 15 Temmuz’dan bu yana yazıyorum. Rusya, Türkiye’yi küresel/bölgesel hegemonya mücadelesinde ‘stratejik asset’ (kıymetli varlık) görüyor. Uçak kriziyle iki ülkeye de zarar veren ekonomik hasarları adım adım tamire giderken, siyasi anlaşmazlık alanlarında ‘olabildiğince esnek’ davranıp alan açıyor. Bu ‘esneklik’, örneğin Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunu mümkün kıldı. Ancak henüz Davutoğlu’nun çizdiği Ortadoğu politikasında somut değişiklik yaratmış değil. HHH ABD ile eşgüdümle yürütülen dış politikada, kanımca durumumuz ‘retorik bugünü kurtarıyor, yarına Allah kerim’. Misal Erdoğan, Putin’in dinlediği Enerji Kongresi konuşmasında Suriye meselesini Halep’teki insani krizden görüp birlikte yardım ulaştırmaya vurgu yaptı. Elbette, çoğu El Kaide’ye biatlı Nusra militanlarının elinde olan kentin doğusuna yağan bombaları andı, lakin bunları kimin attığından bahsedecek değildi. Putin, “Tek mesele güvenliği temin etmek” dedi, o kadar. Yine kimi Türk kaynaklar, Türkiye’nin Halep’te sözünü geçirdiği cihatçı grupları sınıra çektiğinden söz ediyor. Zira muhakkak ki pilotlarını linç edenleri unutmamış olan Rusya ile uzlaşma adına Türkiye’nin bir nevi ‘kontrollü ılımlılaştırma’ misyonu görmesi umuluyor. Henüz doğrulayacak sağlam olgu yok, ‘arzuların tezahürü’. Geçen hafta Moskova’dan ABD’de savaş senaryolarının güncellenmesine karşılık “S300 ve S400’lerimiz bekliyor” beyanı eşliğinde Suriye’de kalıcı üslenme kararı aynı zamanda Türkiye’ye de çekilmiş resttir. Rusya’nın, Suriye ordsuyla Halep’i ‘temizlemeden’ durmayacağı aşikâr. İş sonrasındaki pazarlıklara hazırlık. HHH 12 Ağustos’ta Rus basınını tararken Alexandr Bovdunov’a ait ‘Rusya ve Türkiye: Uzun vadeli işbirliğine bakış’ başlıklı yazı görmüştüm. Tarihi atıflarla dolu yazının son paragrafı ilginç ve Rus duruşunu temsil ediyor. Son söz olarak aktarayım: “Rusya’nın kabul edemeyeceği Türkiye’nin Rusya’nın içişlerine karışması yahut Amerikan hegemonyasını konsolide edecek projelere katılımıdır. Davutoğlu’nun Türk yayılmacılığı kisvesi altında peşinden koştuğu buydu. Bu Kürt sorununun Ortadoğu’nun tümünü istikrarsızlaştıracak şekilde şiddetlenmesi ile doğal olarak çöktü. Türkiye, bölgede istikrarsızlık ve radikallik getiren küresel ve bölgesel İslami devrimi tahrik eden Yeni Osmanlıcılığın ‘Troçkist’ versiyonu (Davutoğlu’nun ‘Arap Baharı’ ile güttüğü) yerine, pragmatik ulusal, bağımsızlıkçı Batı karşıtı, yeni emperyal bir rota tutturulmuş olunsaydı, Moskova, Ankara’yı Amerikan hegemonyası ve Amerikan yanlısı Vahhabi monarşilere karşıt Sünni dünyanın bağımsız devleti olarak müttefik bir güç olarak desteklerdi.” Kolombiya’da yeni barış süreci Kolombiya’da hükümet, FARC’ın ardından şimdi de ülkenin ikinci büyük silahlı örgütü Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ile resmi barış görüşmelerine başlayacağını duyurdu. Görüşmeler 27 Ocak’ta Ekvador’da yapılacak. Pakistanlı gazeteci ‘kara listede’ Pakistan hükümeti ülkenin tanınmış gazetecilerinden Cyril Almedia’nın ülkeden çıkışına yasak getirdi. Dawn gazetesi için çalışan Almedia, Başbakan Şerif ile ordunun istihbarat şefi Akhtar arasındaki tartışmayı haber yaptığı için “kara listeye” alındığını söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear